Elma değil, Amasya elması… Portakal değil, Finike portakalı… Karpuz değil Diyarbakır karpuzu…

Neden böyle söyledik. Ne fark var diye düşünebilirsiniz… Böyle düşünmeyin… Çok fark var hem de çok fark var…

Böyle olursa ne olur? Çok şey değişir mi? Katma değer artar mı? Evet artar. Ürün markalı hale gelir mi? Evet gelir.

O halde böyle yapmalıyız. Portakalı, karpuzu, elmayı ve en önemlisi çayı mutlaka marka haline getirmeliyiz.

Düşünün Londra’da ya da Paris’te bir kafede oturmuşsunuz… Garsondan çay istiyorsunuz…

Garsondan şöyle bir soru gelse çok ama çok hoşunuza gitmez mi…

- Türk çayı mı tercih edersiniz…

Türk çayını biraz tanıyan herkes bu soruya şu yanıtı verecektir…

- Evet… evet… evet…
    

HER ŞEY ZENGİNLEŞMEK İÇİN
 

Bugünlerde gündemin tozu dumanı içinde ekonomiyi unutan Türkiye’de bunları düşünüp, zenginleşmenin ve gelecek kuşaklara daha iyi bir ülke bırakmanın çabası içinde olanlar bu arayışlara odaklanmalı bizce…

Bu tür farklı ve Türkiye’nin önünü açacak tartışmalar yapılmalı ve bu konuda adımlar atılmalı…

Türkiye’nin tartışmasız üstünlüklerinden biri olan tarımda ancak bu tür yaklaşımlar Türkiye’yi marka yapar…

Portakal değil Finike portakalı daha pahalı satılır… Karpuz değil Diyarbakır karpuzu üreteni zenginleştirir… Tabi bu isimler marka haline gelirse…

Peki bunlar hayal mi… Ben anlatırken hayal gibi gelebilir ama Metro Toptancı Market Türkiye Genel Müdürü Kubilay Özerkan anlattığında hatta bu konudaki projelerden bahsettiğinde gerçeğin ışıldayan yıldızı ile yüz yüze gelirseniz diye düşünüyorum…

Metro Türkiye’de başlayıp Macaristan’dan Romanya’ya Almanya’dan Ukrayna’ya bu kuruluşun önemli projelerini gerçekleştirmiş içimizden biri Kubilay Özerkan…

Şimdi yeniden Türkiye’de… Bu tür projelere odaklanmış durumda. Hedef Metro’nun raflarına daha fazla Türk ürünü sokmak… Hem de adıyla anılır şekilde…

KARABULUTLARI  DAĞITAN RÜZGARLAR
 
Kubilay Özerkan  anlatırken moral buluyorsunuz… Uzun süredir aktif olan ve üreticiye kalite de sınıf atlatan  Metro Meyve Sebze Platformu’nu anlatırken Finike portakalına sözü getiriyor… Sonra Diyarbakır karpuzunu anlatıyor şu cümlelerle…

- Türkiye sebze ve meyve üretiminde önce kaliteye sonra markayı yakalamalı… Biz platform sayesinde kalite de çok mesafe alınmasına destek verdik. Bizimle çalışan üreticiler şimdi dünyanın dört bir yanına ihracat yapıyor. Onların dünyaya açılması kaliteyi yakalamaları sayesinde oldu. Şimdi sıra ikinci adımda. Özellikleri olan marka ürenler yetiştirilmesi için adım atmalıyız. Örneği Finike portakalı ile çıkıp dünyanın en kaliteli ürünleri ile yarışmalıyız. Diyarbakır karpuzunu yeniden üretip bütün dünyaya satmalıyız. Hem de  iyi fiyattan satılmalı bu ürünler… Çünkü özellikleri var…

Bu nedenle 15 milyon euro yatırımla açtıkları Diyarbakır Mağazası’nın yanına da Diyarbakır karpuzu yetiştirme hedefini koymuş Kubilay Özerkan…

Aynı zamanda bakkallara yönelik projeleri ile ayakta kalmalarını sağlayan Kubilay Özerkan gibi yöneticilerin varlığı moral veriyor.

Bugünlerin kara bulutlu havası yarınları görmeyi engellerken karabulutları dağıtan rüzgarlara hatta fırtınalara çok ama çok ihtiyacımız var.
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner112

banner111

banner110

banner109

banner108

banner106