Gıda konusunun referans isimlerinden İlknur Menlik’in şu iki cümlesi sektöre güç ve enerji vermeli…

1- Gıda sektörü önümüzdeki dönemde ihracatın lokomotiflerinden biri olacak.

2- Gıdada 2023’e kadar 3 hatta 4 dünya markası çıkarabileceğiz.

Bunlardan birinin Türk Çayı olacağını yazdık yazacağız. Bu konuda inatçıyız. Üzerine kar yağan tek çay olarak lanse edildiğinde rakiplerine fark atacak biliyoruz.

Çayın tanıtımı ve markalaşması konusunda Rize Ticaret Odası Başkanı Mehmet Erdoğan’a güveniyoruz. Ama Beyaz Çayı Emitt Fuarı’nda tanıtarak bu iş olmaz. O da yapılsın hatta iyi olduğunu da söyleyelim ama daha büyük projelere ihtiyaç var Türk Çayı’nın dünya markası olması için.

Mehmet Erdoğan bu konuda söz vermişti. Çayla ilgili başlattığı işi bırakmamalı. Tam bir Karadeniz inatçılığı ile bu işi bitirmeli. Eğer o yapmazsa bu iş başka bahara kalır.
Çayı geçtik. Yine Karadeniz’den devam edelim. Pizzaya karsı bizim pideyi çıkarmanın zamanı geldi de geçiyor bile.

Türk Hava Yolları‘nın dünyaya açılan kapısı olan İstanbul’daki özel yolcu salonu, genişletildi ama bir de pide ile tanıştırıldı. O salonda dünyanın dört bir yanından gelen yolcular uçak saatini beklerken sık sık pide kuyruğuna giriyor. Pidenin her çıkışında bir kuyruk bir kuyruk… Demek ki bu iş tutuyor. Şimdi bunu kim dünya markası yapacak göreceğiz. Bafra’da, Samsun’da, Terme’de, Ordu’da ve Görele’de bu konuda iddialı olanlar var. Bazılarını iddialarını İstanbul’a taşımış durumda. Yetmez şimdi pide lezzetini dünya ile buluşturma zamanı.

Baklava tamam gibi… Nadir, Nejat ve Faruk Güllüoğlu kardeşler ve başka bazı markalar bu işi iyi götürüyor. Baklava artık bir dünya markası. İstanbul’da turist otobüsleri artık lezzet durağı olarak baklavacıları benimsemiş durumda.

Meyve suyu dünya markası olma konusunda iddialı olmamız gereken sektörlerden biri. Meyve Suyu Endüstrisi Derneği (MEYED) bünyesinde 40 üye firma bulunuyor. Derneğin Genel Sekreteri Ebru Akdağ ile geçtiğimiz günlerde yaptığımız bir görüşmede sektörün çok iyi gittiğini söyledi. 1997 yılından bu yana Uluslararası Meyve Suyu Üreticileri Federasyonu ve 2005 yılından bu yana Avrupa Meyve Suyu Birliği’nin üyesi olan MEYED’den 40 üyesinin arasından dünya markaları ya da markası çıkarmasını beklemek hakkımız olmalı.

Lokumda başarı öyküsü yazanlar var zaten. Son olarak Galler seyahatimiz sırasında Türk lokumunun bu ülkenin market raflarını süslediğini gördük ve gurur duyduk.

Büsküvi ve çikolata konusunda artık bir dünya markamız olduğu görüşündeyim. Ülker’i başkaları da takip etmeli, açtığı yoldan rakipleri de gitmeli…

Yağ, özellikle de zeytinyağı da iddialı olmamız gereken alanlar arasında. Bu arada hayvancılıktaki gelişmeler de süt, peynir gibi alanlarda Türkiye’nin önünü açacak gibi görünüyor. Funda Baltalı’nın Seferihisar da kurduğu keçi çiftliği bir başarı öyküsü olarak bütün bölgeye yayılmış durumda. Yeni çiftlik çalışmaları olduğunu duyuyoruz. Esas önemli olan Rusya gibi gıda ithalatı konusunda çok muhafazakar bir ülkeye Funda Baltalı’nın ihracat başlatması. Önce Rusya, sonra da ver elini Avrupa. İşte o zaman dünya markası oluşturmak için önemli bir adım atılmış olacak.

Pınar’ın peynir çeşitlerinin Körfez’deki ve Ortadoğu’daki başarısını biliyoruz. Benzer bir başarıyı Batı’da yakalayınca kimse tutamaz sektörün markalarını diye düşünüyoruz.
 
Hepsi bu kadarı mı… Elbette değil… Salça iddialı olduğumuz olanların en başında geliyor.

Dünya markaları arayışındaki gıda sektörü geçen yılı sel, dolu gibi doğal afetlerin yarattığı rekolte düşüşü, tarımsal hammadde fiyatlarında beklenmedik yükselişlerle geçirdi. Bu anlamda sanki biraz yaralı. Bu olumsuzluklara karşın Türk gıda ve içecek sektörünün yeterli, ulaşılabilir, güvenilir ve uygun fiyatlı gıda üretmek adına en iyi performansı sergilemeye çalıştığını söyleyenler çoğunlukta. Gıda ve içecek sektörünün 2014 yılı iş hacmi 300 milyar lirayı geçecek gibi görünüyor. Sektörde büyüme yüzde 5-6 civarında oldu. Geçen yılın 10 aylık döneminde 4 milyar 618 milyon dolarlık gıda ve içecek ürünleri ithalatına karşılık sektörün ihracatı 9 milyar 41 milyon doları buldu. Böylece gıda ve içecekte dış ticaret fazlası yılın ilk 10 ayında 4 milyar 423 milyon dolara yükseldi. Bu arada hatırlatalım içinde bulunduğumuz yıl gıda ve içecek ihracatının 15 milyar doları aşması bekleniyor. Türkiye’de son derece dinamik bir nüfus ve buna dayalı olarak dinamik bir gıda ve içecek pazarı var. Bu nedenle 2015 yılında  da iç pazar büyümeye devam edecek. Sektörde iç pazarın önemi sürekli vurgulanıyor. Eğer dünya markası çıkaracaksa sektör bu iç pazardaki büyüme ile paralel olabilir görüşü hakim. Bu nedenle iç pazara dönük uygulamalarda, atılan yasal adımlarda çok dikkatli olmak gerekiyor.

Sağlık Bakanlığı ile Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın sektörle ilgili birimlerinin olaya biraz da milli mesele gibi bakmaları gerekiyor. Öyle bir denetim fonksiyonları icra etmeliler ki hem yurttaşlarımızın gıda güvenliğini, sağlıklı beslenmesini sağlanmalı, hem de sektörün önünü kapatacak uygulamalardan uzak durulmalı. Peki bu yapılır mı? Yapılırsa dünya markaları çıkar, yoksa tren yine kaçar…

Bu noktada Gıda Tarım ve  Hayvancılık Bakanlığı’nın başlattığı ödül uygulaması çok anlamlı ve dikkat çekici. Bakanlık il, ilçe müdürlükleri ile Tar-Gel personelinin çalışmalarının aday gösterilebileceği “Tarıma Değer Katanlar” adlı bir yarışma düzenledi.

Bu önemli…

Sabri Ülker Bilim Ödülleri’nin de gıda ile ilgili alanlarda verilmesi ikinci önemli adım…

Sektörü destekleyin, moral verin ki dünya markaları çıkabilsin…


Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner112

banner111

banner110

banner109

banner108

banner106