İhracatçı üzülürken, inşaat sektörü seviniyor. Alt gelir grupları kayıplarına devam ederken, elinde döviz tasarrufu olanların yüzü gülüyor. Hükümetler geçmişten ders almasını biliyor ancak geleceği planlama noktasında aynı odaklanmaya sahip görünmüyor. Türkiye’de bu “inşaat sektörü lokomotif” açmazından çıkmak bundan sonra kurulacak hükümetlerin ana hedefi olmalıdır.

………..

Geçtiğimiz ay ABD Doları kurunun ihracatçıya olan olumsuz etkilerini ve buna bağlı olarak sanayicilerin geliştirecekleri politikalar hakkında önerilerimiz olmuştu. Öngördüğümüz gibi ABD Dolar kurundaki bu tırmanış devam etti ve TL’de değer kaybı devam edecek gibi görünüyor.

Bu değişim hem uluslararası piyasalarda Euro- ABD Doları kurundaki değişimden kaynaklandığı gibi TL’nin ABD Doları karşısındaki ekstra değer kaybıyla sonuçlandığını da ifade etmiştik.

İlk bakışta TL’nin değer kaybı pek çok olumsuzluğa işaret etse de ekonomi tuhaf dengeler üzerine kuruludur. Nisan itibariyle TCMB’nın döviz rezervlerinin 103.24 Milyar ABD Doları’na yükselmesi de enteresan bir gelişmeyi içinde barındırıyor.

Türk insanı geçmiş krizlerden dersler aldı. Bu nedenle elinde sermayesi olanlar mutlaka yumurtaları farklı sepetlere koymayı ihmal etmiyorlar. Bu nedenle bir miktar döviz veya altın elinde tutan tüketiciler şimdi harekete geçiyor. Yani bir şekilde elinde döviz veya altın tasarrufu bulunanlar için şu al “satın al” sinyali kendi kendine veriliyor.

Buradan hareketle birikmini değerlendirmek isteyen insanlar emlak alımına yöneliyor. Konut satışları Mart ayında 116.030 adetle bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 32.4 artış kaydetti. Peki, 2014 Mart’tan bu yana ne değişti? Piyasalarda değişen tek şey USD kurudur. Elinde birikimi olan konut satın alırken inşaat sektörü henüz maliyetleri konutlara yansıtamadı ve bu durumda da satın almak karlı olarak algılanıyor.

Öte yandan Kasım 2014 verilerine göre konut yatırımlarının geri dönüş hızı İstanbul için 211 ay (17.6 yıl), İzmir için 221 ay (18.4 yıl) ve Ankara için 217 aya (18.1 yıl) kadar uzamış durumdadır. Konuta yönelişin alternatifsizlikten olduğunu düşünüyor ve bunun sadece fırsat alımlarını değerlendiren yatırımcılarla ilgili olduğunu öngörüyorum. Ancak bu durumun yatırımcılar açısından sürdürülebilir olmayacağı gün gibi aşikar.

İhracatçı üzülürken, inşaat sektörü seviniyor. Alt gelir grupları kayıplarına devam ederken, elinde döviz tasarrufu olanların yüzü gülüyor. Hükümetler geçmişten ders almasını biliyor ancak geleceği planlama noktasında aynı odaklanmaya sahip görünmüyor. Türkiye’de bu “inşaat sektörü lokomotif” açmazından çıkmak bundan sonra kurulacak hükümetlerin ana hedefi olmalıdır. Aksi takdirde kurlardaki değişim sonucu alt gelir gruplarındaki rahatsızlık ve gelir paylaşımındaki dengesizlik inşaat sektörünü canlandırarak çözülecek bir konu olmaktan çıkacaktır.


Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner112

banner111

banner110

banner109

banner108

banner106