Öne Çıkanlar ÇOSB Dijital Dönüşüm Atölyesi Çerkezköy OSB CEVAHİR UZKURT KPMG Dijital korsanlığın maliyeti 400 milyar dolar

Kara: Düşük karbon ekonomisinin yol haritası çıkarıldı

İklim Değişikliği üzerine 2015 yılının son konferansı iki hafta süren yoğun görüşmelerden sonra Aralık ayında Paris’te tamamlandı. Paris Anlaşması olarak kayıtlara geçen konferans bildirgesi, iklim değişikliğini kontrol altında tutabilmek için 2020 sonrasında ülkelerin nasıl hareket etmesi gerektiği üzerine kuruldu. Konferansı ve sonuçlarını detaylı irdelemek üzere konunun Türkiye’de önde gelen uzmanlarından Metsims Sustainability Consulting CEO’su Dr. Hüdai Kara’ya sorduk.

 

21’İNCİ TOPLANTI YAPILDI

- İklim değişikliği konferansları neden yapılıyor?

- Özellikle fosil yakıtların kullanımından kaynaklanan fakat bununla sınırlı olmayan sera gazlarının iklim değişikliğine sebep olduğu artık bilimsel olarak ispatlandı. Bu değişimi sınırlamak ya da durdurmak için İklim Değişikliği Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) çerçevesinde düzenli olarak Taraflar Toplantısı (COP) adı altında dünyanın farklı şehirlerinde belirli aralıklarla konferanslar yapılıyor. Bu konferansların 21’incisi 30 Kasım-11 Aralık 2015 tarihlerinde Fransa’nın başkenti Paris’te yapıldı.

 

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ GERÇEĞİNİ KABUL EDİLMİŞ OLDU

- Paris’teki konferans neden bu kadar ses getirdi?

- Öncelikle 196 ülkeden üst düzey katılım sağlanarak gerçekleşen ilk konferans oldu. Daha önceki konferanslarda yer almayan ya da aktif olmayan Çin ve Amerika gibi sera gazları emisyonu yüksek olan ülkeler ilk defa konuya olumlu yaklaştılar. Bir nevi ilk defa tüm dünyada iklim değişikliği gerçeğini kabul edilmiş oldu. Fransız hükümetinin de bu konferansın ses getirmesi ve kalıcı olması için elinden gelenin fazlasını yapması da konunun dünya gündemine oturmasında da katkısı oldu.

 

DÜŞÜK KARBON EKONOMİSİNE İLK ADIM ATILACAK

- Konferansın olumlu ya da olumsuz çıktıları ne oldu?

- Kısaca bahsetmek gerekirse artık fosil yakıtların kullanımının kısıtlanacağı, düşük karbon ekonomisine ilk adımın atılacağı sonucu ortaya çıktı denebilir. Her ne kadar çıkan sonuçlar iklim değişikliğinin önüne geçecek bir sonuç doğurmasa da bardağın dolu tarafını görenler bir yol haritasının çıkmasından memnun oldular. Karbon emisyonları yüksek ve ekonomik gelişimlerini tamamlamış olan ülkelerden gelişmekte olan ve özellikle iklim değişikliğinin getireceği olumsuz etkilerden etkilenecek olan ülkelere finansal yardım mekanizmalarının da çalıştırılacağını görüyoruz. Bütün bunlar olurken ülkelerin taahhüt altına girmemesi ise ileriye dönük olumlu havayı biraz olsun bulandırdı denebilir. Fakat bazı ülkelerin gönüllü olarak azaltıma gitmesi bu olumsuzluğu biraz olsun hafifletti denebilir.

 



AZALTIM GÖNÜLLÜ BELİRLENECEK

- Anlaşma ülkelere nasıl bir sorumluluk getiriyor?

- Ülkeler, 1987 yılından beri süregelen ve birçok gelişmiş ülkenin taahhüt altına girdiği Kyoto Protokolünün aksine 2020 yılında yürürlüğe girecek olan yeni protokol gönüllük esasına dayalı işleyecek. Bir başka deyişle ülkeler ne kadar azaltım yapabileceklerini belirleyecek ve açıklayacaklar. Ülkelerin koydukları azaltım hedefine ulaşmaları beklenecek. Beş senede bir bu hedeflerde yenileme yapılması beklenecek.

TÜRKİYE NE YAPACAK?

- Türkiye nasıl bir sorumluluk aldı ve bizi neler bekliyor?

- Türkiye, Paris toplantısı öncesi 2030 yılına kadar yüzde 21 azaltımda bulunacağını belirtmişti. 2030 yılı itibariyle 1 milyar 175 milyon ton olarak öngörülen toplam sera gazı emisyonları, artıştan azaltım senaryosunda 929 milyon ton olarak öngörülüyor. Gelişmiş ülke statüsünde tutulan Türkiye’nin iklim değişikliği finansman fonundan faydalanması olası görünmüyor. Fakat düşük karbon ekonomisine geçişte teknoloji desteği ve bu konuda altyapı desteği alması olasıdır. Türkiye’nin önümüzdeki dönemde iklim değişikliği konusunda daha aktif rol alması, ekonomisini düşük karbon ekonomisi risk ve fırsatlarına göre yönlendirmesi beklenmektedir. ÇŞB tarafından çıkartılan sera gazları ölçümü ve raporlaması yönetmeliği bu anlamda atılan adımlardan ilkidir.

FİRMALARA ETKİSİ NE OLACAK?

- Konferansın çıktılarının özel sektör firmalarına etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Karbon yoğun sektörlerde risklerin artacağı öngörülebilir. Bunların başında kömür ile elektrik üreten termik santralleri geliyor. Bu tür sektörlere yatırımın azalacağı ve uzun vadede özellikle borsada işlem gören halka açık firmaların değerlerinde azalma yönünde gelişmeler olacaktır. Zira 1 kWh elektrik üretmek için yaklaşık 0.1-0.2 kg CO2 salınımı olurken doğal gaz ile üretim yapan çevrim santrallerinde ise bu rakam kabaca yarı yarıya düşüyor. Yenilebilir enerji kaynaklarında ise bu değerler bahsedilmeyecek kadar düşüktür.

Karbonun bir maliyet olarak yansıyacağı ekonomiye doğru gidiş firmalar için bu büyük bir risk olarak ortaya çıkacaktır. Bu riskler enerji sektörü ile sınırlı kalmayacaktır. Diğer karbon emisyonu yüksek sektörlerinde bundan etkileneceğini öngörüyorum. Firmaların kısa vadede emisyonlarını azaltım yönünde enerji verimliliğine, yeni teknolojilere ve inovasyona yöneleceklerini öngörebiliriz. Bu anlamda firmaların sera gazlarını ölçmeleri, yönetmeleri ve azaltım stratejileri geliştirmeleri ayakta kalmaları için önem arz ediyor olacak. Uzun vadede ise döngüsel ekonomi dediğimiz atıkların değerlendirildiği, geri-dönüşümün teşvik edildiği ve doğal kaynaklara talebin azaldığı farklı iş modellerinin gelişeceğini öngörüyorum. Burada firmaların en önemli önceliği sera gazları envanterlerini ortaya çıkartarak bu süreci yönetmeleri olmalıdır. Ölçülemeyen yönetilemez. Özellikle üretici firmalar için ürün bazında karbon vergisi ise yine 2020 öncesi firmalarımızın karşısına çıkacak risklerden biri olarak görünüyor. Firmalarımızın bu gelişmeleri görerek hem kurumsal hem de ürün bazda karbon risklerini ortaya koymaları, riskleri fırsata dönüştürmeleri gerekmektedir.

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner112

banner111

banner110

banner109

banner108

banner106