Kategoriler

GLOBAL SANAYİCİ

Beşiktaş’ta bir uçak fabrikası olduğunu biliyor muydunuz?

Konumuz sıra dışı bir kişilik Nuri Demirağ ve Türkiye’nin en cesaretli ilk müteşebbisi. Sivas Divriği’de başlayan Osmanlı Maliyesinde müfettiş olan ve işgal yıllarında memuriyetten istifa eden Demirağ uçak fabrikasını nasıl kurdu? İlk yerli üretim uçakların özellikleri nelerdi? Önü açık ve gelişmeye son derece uygun fabrika nasıl ve neden kapanmaya zorladı? İşte acı ama gerçek hikayemiz…

Hüseyin IRMAK

Gerek yolcu, gerek savaş uçağı üretimi denilince aklımıza daima başka ülkeler gelir ve kendimizle hiç ilişkilendirmeyiz bu durumu. Oysa bir zamanlar İstanbul Beşiktaş’ta hem eğitim ve bombardıman hem de yolcu uçağı üreten bir fabrika varmış. “Mış” diyorum, çünkü masal gibi bir şey bu. İnanılmaz geliyor değil mi?

Günümüzde Deniz Müzesi’nin bulunduğu yer ve müzenin hala kullandığı binaların çoğu 1936’da uçak fabrikası için yapılmış. Barbaros Hayrettin İskelesi’nin önündeki binalarda mühendislik büroları, malzeme ambarları ve takımhane, arka taraftaki binalarda ise atölyeler ve kaynakhaneler kurulmuş. Biten uçakların konduğu hangarlar ve son montajların yapıldığı bölüm ise binaların günümüzde sahile doğru çıkmış kısmına alınmış. Hemen bitişiğinde ise günümüze kadar gelememiş üç katlı bir binadaysa yönetim büroları ve resimhane bölümleri varmış. Meydanın diğer tarafında yani günümüzde Üsküdar’a kalkan motorlara ait iskelenin yanında bulunan ve şimdilerde altı çeşitli dükkanlar, üstü de bir lokanta tarafından işletilen bina ise pilot eğitimi için kurulan okul/yurt binası olarak inşa edilmiş vaktiyle. (Burada da fabrika faaliyete başladıktan sonra uçuş eğitimi ve diğer eğitimleri için Divriği’den gelen öğrenciler kalıyormuş.)

GİRİŞİM BEŞ YILDA VÜCUT BULDU

“Kim ya da kimler, nasıl kurmuş?” sorunuzu duyar gibiyim. Fabrikayı Nuri Demirağ isimli bir Divriğili işadamı kuruyor. Nuri Bey, Cumhuriyetin ilk demiryolu müteahhidlerinden biri. Ankara’nın doğusuna demiryolunu ilk döşeyen adam. Bu alandaki üstün gayretleri nedeniyle Demirağ soyadı kendisine Atatürk tarafından veriliyor. O zamana kadar “Mühürdarzade Nuri” diye tanınıyor. Dönemin ifadesiyle “Tayyare Fabrikası”nı ise Eylül 1936’da kuruyor. Önceden beri kafasında olan ve “zafer kartalı süngünün ucundan kalktı, havalandı, tayyare kanadının üstüne kondu” gibi sözler sarfeden Nuri Demirağ, 1932’de başladığı girişimini dört yıl sonra Beşiktaş’ta vücuda getiriyor.


İBRETLİK BİR ÖYKÜ

Sonraki yıllarda İngiliz ve Alman uçak sanayinin rahatsızlıkları ile Amerikan uçak sanayinin müdahaleleri sonucu İnönü ve Menderes hükümetleri tarafından çeşitli siyasal manevralara kurban edilen ve bu nedenle şimdi yerinde yeller esen “Tayyare Fabrikası” Cumhuriyet tarihimizin ibretlik bir öyküsüdür aynı zamanda.

Bu öyküyü yapımcılığını Savaş Güvezne’nin, müziklerini Seyithan Uras’ın yaptığı 80 dakikalık “Beşiktaş’ta Bir Tayyare Fabrikası” isimli Türkçe-İngilizce belgeselde tüm ayrıntılarıyla şaşkınlıkla izleyebileceğinizi söyleyerek hikayemize başlayalım.

Dünyadaki 1929 bunalımının ertesinde Türkiye de sıkıntılı günler yaşamaktadır. Orduya uçak ve benzeri mühimmatlar ancak bağış kampanyaları düzenlenerek alınabilmektedir. Her ilden toplanan paralarla alınan uçaklara o ilin adı yazılmaktadır. Uçak alıp devlete hibe eden işadamlarının ismi de aldığı uçağa verilmektedir.

BAĞIŞ DEĞİL FABRİKA KURARIM

1932 yılında yine böyle bir uçak alım kampanyası yapılır. Gazetelerde haberi çıkar. Yetkililer bağış kampanyası çerçevesinde önce Vehbi Koç’a gider. Koç, 5 bin lira bağış yapar. İkinci olarak gidilen Abburrahman Naci Bey 120 bin lira bağışlar. Üçüncü gidilen isim Nuri Demirağ’dır.

Nuri Bey de “Siz ne diyorsunuz? Benden bu millet için bir şey istiyorsanız, en mükemmelini istemelisiniz. Madem ki bir millet teyyaresiz yaşayamaz, öyleyse bu yaşama vasıtasını başkalarının lütfundan beklememeliyiz. Ben bu uçakların fabrikasını yapmaya talibim” der ve kafasında zaten yıllardır varolan düşünceyi uygulama hazırlığına başlar. Yanına aldığı mühendis ve teknisyenlerle Almanya, Çekoslovakya ve İngiltere’deki uçak fabrikalarını gezer.

Gözlemleri sonucu "Avrupa'dan, Amerika'dan lisanslar alıp tayyare yapmak kopyacılıktan ibarettir. Demode tipler için lisans verilmektedir. Yeni icat edilenler ise bir sır gibi, büyük bir kıskançlıkla saklanmaktadır. Binaenaleyh kopyacılıkla devam edilirse, demode şeylerle beyhude yere vakit geçirilecektir. Şu halde Avrupa ve Amerika'nın son sistem teyyarelerine mukabil, yepyeni bir Türk tipi vücuda getirilmelidir" fikrine ulaşan Demirağ, 1936 ortalarında kuruluşa fiilen başlar. İlk etapta kendine 10 yıllık bir çalışma programı oluşturur.  Anlaştığı bir Çekoslovak firması ile birlikte aynı yılın Eylül ayında bugün Deniz Müzesi olarak kullanılan binaları inşa ettirir. Programına göre burası Etüd Proje Atölyesi olacak, asıl büyük fabrikayı ise memleketi olan Divriği’ye yapacaktır.

İLK UÇAKLARA Nu.D 36 ADINI VERDİ

Beşiktaş’taki tesis çalışmaya başlar. İlk siparişler Türk Hava Kurumu’ndan alınır. 10 adet eğitim uçağı, 65 adet de planör imal edilecektir. Eğitim uçaklarına Nu.D 36 ismi verilir. 1936 yılı olması nedeniyle imal ettiği eğitim uçakları tipine bu ismi veren Nuri Demirağ iki yıl sonra imal edeceği ve küçük değişikliklerle aynı zamanda bombardıman uçağı da olabilen yolcu uçağına da Nu.D 38 ismini verecektir. Gövdesi alüminyum kaplama olan yolcu uçağı 6 kişiliktir. Çift pilot kabinli ve çift motorludur. Saatte 325 kilometre hız yapabilmekte, 5 bin 500 feet yüksekliğe çıkabilmektedir. Bu uçak Ankara ve Selanik’e uçar. Ayrıca Nuri Demirağ, ürettiği uçak ile 1941’de Divriği’ye de gider.

YEŞİLKÖY’E İLK PİSTİ YAPTIRDI, YATILI PİLOT OKULU AÇTI

1936’da başlayan çalışmalar hızla büyür. Beşiktaş’taki “atölye”de yapılan uçakların test uçuşları için bir pist ihtiyacı doğar. Bu nedenle Yeşilköy’de halen hava limanı olarak kullanılan Elmas Paşa Çiftliği’ni satın alan Demirağ, 1559 dönüm olan bu arazi üzerinde 1000x1300 metre ölçülerinde bir uçuş pisti yaptırır. O yıllarda Avrupa’da aynı büyüklükte bir pist sadece Amsterdam’da vardır.


Çiftlik arazisi içine uçak tamir atölyeleri, hangarlar ve bu uçakları “Türkiye’de yetişen pilotlar uçuracaktır” düşüncesiyle bir de okul kurar. “Nu.D Gök Okulu” adı verilen bu kurum, pilot yetiştirmekte ve uçuş eğitimi yanı sıra teknik eğitim vermekte, ücretsiz kurslar düzenlemektedir. Okulun 150 yataklık bir yurdu bulunmaktadır. Üniversitede okuyan ya da mezun olmuş öğrenciler okula kabul edilmektedir.  Demirağ, bir de her yıl “Gök Bayramı” etkinliği düzenlemeye başlar. Gazetelere “Nuri Demirağ Hava Bayramı” şeklinde yansıyan o gün İstanbul halkı, büyük kalabalıklar halinde Yeşilköy tren istasyonuna iner ve oradan yürüyerek tören alanına ulaşır. Nuri Demirağ uçaklarının uçuşlarını ve akrobasi gösterilerini alkışlarla seyreder. İsmet İnönü’nün oğulları Ömer ve Erdal İnönü de Gök Okulu’na yazılır fakat sadece bir ay devam ederler.

DİVRİĞİ’DE GÖK ORTAOKULU

İstanbul’daki Gök Okulu’ndan önce Divriği’de bir Gök Ortaokulu açan Nuri Demirağ, burada öğrencilere havacılık zevkini aşılamaya çalışır. Öğrencilerin tüm yiyecek, barınma ve eğitim masraflarını karşılar. Başarılı öğrencileri yaz aylarında İstanbul’a getirtir ve özensinler diye uçuş dersleri verdirir. Her birine aylık 150 lira verilir. Bu sırada Gök Okulu öğretmenlerinin maaşı 350 liradır. Bu ilgi sonucu Divriği’den gelen birçok çocuk pilot olur. Demirağ, Divriği’de okul kurduğu zaman Sivas’ın hiçbir ilçesinde ortaokul yoktur. Bu nedenle diğer ilçelerden okumak isteyen öğrenciler de buraya gelmektedir. Her öğrenciye bir takım elbise, ayakkabı ve kasket verilmekte; lise ve yüksek okul eğitimi yapmak isteyen öğrenciler ise mezuniyetinin ardından İstanbul’a götürülmekte; yurt ve eğitim olanakları sağlanmaktadır. Bu sayede birçok Sivaslı çocuk, eğitim görüp farklı dallarda meslek sahibi olmuştur.

GÖK BAYRAMI’NDA AKROBASİ GÖSTERİSİ

Demirağ, Gök Okulu’nun bütün öğrencilerine daima “işretten, kumardan, iffetsizlik, eğrilik, tembellik ve zulmetmekten” uzak durmalarını öğütler. Kısa sürede tam bir pilot okuluna dönüşen Gök Okulu, Türkiye’ye Galip Demirağ, Mehmet Kum, Osman Doğan, İbrahim Uras, Mustafa Turman, Sabri Mağara, İhsan Anıl, Mustafa Engül, Hüseyin Danacı gibi değerli pilotlar yetiştirir. Bu ilk grubun ardından çok sayıda yeni pilot mezun eden okulun öğrencileri, Gök Bayramı’nda Beşiktaş üretimi uçaklarla çeşitli akrobasi hareketlerinin yanı sıra, belirlenen yerlere paraşütle erzak çuvalları atmak gibi hareketler yapar, onları seyreden binlerce İstanbullunun çılgın alkışıyla karşılanır.


İNGİLTERE, ALMANYA VE ABD TAKİP ALTINA ALDI

Öte yandan, Nuri Demirağ’ın uçak sanayii faaliyetleri başından itibaren uluslararası uçak fabrikaları tarafından izlenmektedir. Türkiye’nin iyi bir uçak sanayi kurabileceğine inanamasalar da gelişmeleri endişeyle izlemektedirler. Nu.D 36 ve Nu.D 38 tipi uçakların hiç arıza göstermeden başarılı uçuşlar yapması Türkiye’de olduğu gibi uluslararası arenada da yankı bulmaktadır. Özellikle gerektiğinde bombardıman uçağına dönüştürülebilecek yolcu uçağı tipinin başarıyla kotarılması dünyanın belli başlı uçak fabrikalarındaki endişeyi arttırır. İngiliz ve Almanların yanı sıra özellikle Amerikan uçak sanayicilerinin endişeleri daha büyüktür. Gök Okulu’nun kuruluşu ve pilot eğitiminin de bir lise altyapısını da barındırarak yetkinleştirilmesi, dikkatleri iyice Nuri Demirağ’ın faaliyetleri üzerine çeker. Pazar kaybetme telaşıyla Amerikan Uçak İmalatçıları Birliği Başkanı Mr. Todd, incelemelerde bulunmak üzere Türkiye’ye gelir. Sonrası Nuri Demirağ ve Beşiktaş’taki “tayyare fabrikası” için adım adım bir yok oluştur.

KAPANMAYA GİDEN SÜREÇ

Üretilen uçaklar dünyadaki muadilleriyle eş kalitededir ve yıllarca kimsenin burnu dahi kanamadan uçuşlar gerçekleştirilmiştir. Fakat Türk Hava Kurumu’nun sipariş eğitim uçaklarından biri Eskişehir’e götürülürken tamamen pilotaj hatası ile iniş sırasında düşer. Fabrikanın başmühendisi ve uçağın tasarımcısı olan pilot Selahattin Alan, hayatını kaybeder.

Bu olayı öne sürerek THK, tüm siparişlerini iptal eder. Üretilen tüm uçaklar elinde kalan fabrika, Nu.D 38’e de müşteri bulamaz. Çeşitli ülkelerle uçak siparişleri üzerinde çalışan Demirağ’ın yurtdışına uçak satışı yasaklanır. Ardından İnönü hükümeti tarafından Yeşilköy’deki hava alanı, tesisleri ve tüm arazisi ile birlikte istimlak edilir. Hükümetin engellemelerine rağmen dönemin Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak Demirağ’ın milli havacılık sanayi kurma çalışmalarına desteğini resmi bir yazıyla bildirir. Benzer bir destek bildirisi de Hava Müsteşarı Z. Doğan’dan gelir.


DEMİRAĞ SİYASETTE ARADIĞINI BULAMADI

Gelişmeler üzerine siyaseten bir şeyler yapmak fikriyle Demirağ, Cumhuriyet döneminin çok partili hayata üçüncü geçiş dönemiyle birlikte ilk muhalefet partisini Milli Kalkınma Partisi ismiyle kurar. Fakat seçimlerde varlık gösteremez. Çok güvendiği ve birçok yatırım yaptığı Divriği’den bile oy alamaz.

TEYYARE FABRİKASI’NDA PERDE NASIL KAPANDI?

Demokrat Parti kuruluş dönemi ve sonrasında Celal Bayar ile Adnan Menderes, Demirağ’ın İstanbul Anadolu yakasındaki evinde sürekli destek arayışlarındadır. DP iktidarı başladığındaysa önceki hükümetin uçak sanayine aldığı tavır aynen sürdürülür. Fabrika ve faaliyetleri etrafındaki kuşatma daraltılır. Üretim faaliyetlerine son vermek zorunda kalan Demirağ, binaları bir gazeteye matbaa olarak kiraya verir. DP iktidarı, gazetenin de oradan çıkmasını ister. Hatta gazete sahibini tehdit eder. Sonrasında Beşiktaş’ta Nuri Demirağ’ın fabrikasına ait olan birçok bina ve alan istimlak edilir. Böylece perde kapanır.

ASIL KAYBEDEN TÜRKİYE OLDU

Demirağ destek görüp üretimini sürdürebilseydi, Türkiye havacılık alanında önemli bir yere sahip olacaktı. Yerli uçak sanayii adına atılan bu çok önemli adım ‘engellenir’ ve Türkiye, böylece havacılıkta üretici olarak elde edeceği şansını kaçırır. Nuri Demirağ, Cumhuriyet döneminin en önemli müteşebbislerinden biridir. Demiryolu işinden kazandığı muhteşem serveti, hiçbir işadamının almayacağı bir riski alarak uçak imaline yatırır. Fakat bu cesaretinin bedelini uluslararası ilişkilerin kumpasında çok ağır öder. Asıl kaybeden ise Demirağ değil ülkenin kendisidir.

………

NURİ DEMİRAĞ KİMDİR?

1886’da Divriği doğumludur. Üç yaşında babasını kaybetmiştir. Rüştiyeyi Divriği’de bitirmiş, aynı okulda öğretmen olarak görevlendirilmiştir. Ziraat Bankası’nın açtığı sınavı kazanarak önce Kangal, sonra Koçgiri (Zara) şubelerinde çalışır. Bir süre sonra Maliye Bakanlığı sınavını da kazanarak Maliye’ye geçer. Görev için İstanbul’a gelir ve burada dairenin her kademesinde çalışır. 1918-1919 arasında Maliye Müfettişi olduğu dönemde İstanbul Beşiktaş’a yerleşir. Memleketi ile bağını hiç kesmeyen Nuri Bey, işgal döneminde “çalışma koşullarının ortadan kalktığı” gerekçesiyle memuriyetten istifa eder. Birikmiş parası ile sigara kağıtçılığına başlar. “Türk Zaferi” ismini verdiği sigara kağıdı çok rağbet görür.

BORÇ PARAYLA DEMİRYOLU MÜTEAHHİDİ OLDU

Mühürdarzade olarak bilinen Nuri Bey, buradan kazandığı sermayeyle, yanına kardeşi Naci Bey’i de alarak demiryolları ve şose inşaası ihalelerine girer. Bu iş için akrabalarından borç paralar da alır. İlk demiryolu müteahhidlerinden biri olarak Cumhuriyet tarihine adını yazdırmış olan Nuri Bey, Samsun-Erzurum hattının ardından Fevzipaşa-Diyarbakır, Afyon-Antalya (Proje Burdur’a kadar gerçekleştirilmiş, fizibilite ve güzergah çalışmaları bile tamamlanan Antalya ayağı günümüze kadar ihmal edilmiştir), Sivas-Erzurum, Irmak-Filyos hatlarında 1012 kilometrelik demiryolu inşa etmiştir. Daha başka ihaleler de alan Nuri Bey, Bursa Sümerbank Merinos Fabrikası, Karabük Demir Çelik Fabrikası, İzmit Selüloz, Sivas Çimento Fabrikası, İstanbul Hal Binası, Ankara Garı, bazı bakanlık binaları ve Eceabad-Hava Şosesi’ni yapar. Nuri Bey’in bir özelliği de inşa ettiği yapıların önüne veya civarına hayrat çeşmeleri yaptırmasıdır. Toplamda yaptırdığı çeşmelerin sayısı 48’i bulmaktadır.

İLK YERLİ UÇAK DİVRİĞİ’YE GİDİP GELDİ

Kendisine Atatürk tarafından Demirağ soyadı verilen Nuri Bey, havacılık alanında planlamaya 1932’de, faaliyete ise 1936’da başlar. Bu konuda 10 yıllık bir çalışma planı hazırlatır. Bu çerçevede Beşiktaş Barbaros Hayrettin İskelesi yanında Tayyare Etüd Atölyesi kurar. Atölye, kısa sürede büyük bir fabrikaya dönüşür. Uçakları için Yeşilköy’deki Elmas Paşa Çiftliği’ni satın alarak buraya uçak pisti yaptırır. Döneminde aynı büyüklükte bir pist sadece Amsterdam’da vardır. 1937-38’de Türk Hava Kurumu 10 adet eğitim uçağı ve 65 planör sipariş eder. Beşiktaş’taki fabrikada yapılan ilk yerli uçak, 1941’de Divriği’ye gidip gelir. Eylül 1941’de ise 12 uçaklık bir filoyu Bursa, Kütahya, Eskişehir, Ankara, Konya, Adana, Elazığ ve Malatya rotasında uçurarak semalarımızı kendi uçaklarımızla koruyabileceğimiz mesajını vermek ister. Nu.D. 38 tipi uçak tamamen yerli mühendis ve işçilerle yapılan ilk yolcu uçağıdır. Altı kişilik uçağın, çift pilot kabini bulunmaktadır. Saatte 325 kilometre hızla, 5000 fite yükselebilmekte ve 1000 kilometre uçabilme kapasitesindedir. Fakat THK, kazayı da bahane ederek siparişlerinden bir anda vazgeçer.

ÇOK PARTİLİ HAYATTA İLK MUHALEFET PARTİSİNİN BAŞKANI

Demirağ, 1945’te çok partili hayata yeniden geçilince ilk muhalefet partisi olan Milli Kalkınma Partisi’ni kurup, genel başkanlığını üstlenir. 6 Temmuz 1945’te “Artık Yeter” sloganıyla siyasi çalışmalara başlayan Demirağ, partinin resmi işlemlerini 26 Ağustos 1945’te tamamlar. 1946 seçimleri CHP ile DP arasında kıyasıya bir mücadeleyle geçer. Demirağ’ın partisi varlık gösteremez. Kısa süre sonra da eriyip yok olur. 1954 yılında Demokrat Parti’den Sivas bağımsız milletvekili gösterilerek meclise girer. Milletvekili iken 13 Kasım 1957’de hayatını kaybeder. İstanbul Zincirlikuyu Mezarlığı’nda yatmaktadır. Mesude hanımla evli olan Nuri Demirağ’ın Galip, Kayı Alp isimli iki oğlu, Mefkure, Şukufe, Süveyda, Süheyla, Gülbahar ve Turan Melek isimli altı kızı olmuştur.

İLK YERLİ PARAŞÜTÜ İMAL ETTİ 

Cumhuriyet Tarihi’nde Türkiye havacılık sanayinin önderi olarak yer bulan Nuri Demirağ, seri üretim olarak ilk Türk uçağını 1936’da yapan isimdir. İlk yerli paraşütü o imal etmiştir. Ankara’nın doğusuna ilk demiryolu yapımı da Demirağ tarafından gerçekleştirilmiştir. 1922’de ilk Türk sigara kağıdını yapan isimdir. Çok partili hayatın ilk muhalefet partisinin de kurucusudur.

 

Kaynaklar: "İstanbul Ansiklopedisi", Reşat Ekrem Koçu, -"Nuri Demirağ Kimdir?", Ziya Şakir, 1947, -"Anadolu Üniversitesi Sivil Havacılık Bülteni", Yıl:1 Sayı: 4, - "Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi”,"Nuri Demirağ'ın Hayat ve Mücadeleleri”, N.Necmettin Deliorman, Nu.D Matbaası, 1957, “Nuri Demirağ:Türkiye’nin Havacılık Efsanesi”, Fatih M. Dervişoğlu, Ötüken Neşriyat, 2007, “Gök Okulu” Semih İnceöz, Aksiyon Dergisi , Sayı: 80, 15.06.1996, www.nuridemirag.com isimli site.

 

 


Yorumlar

Daha Fazla Haber
GEZİ
123 Kez Görüntülendi.
Avrupa Birliği’nin ‘Eşbaşkenti’: STRAZBURG
SEKTÖR
70 Kez Görüntülendi.
“Herkes 2 sene yerli ayakkabı giysin”
FUTBOL EKONOMİSİ
28 Kez Görüntülendi.
Bonservislerdeki astronomik yükseliş işimize yarayabilir
GÜNCEL HABER
41 Kez Görüntülendi.
Aktivist ruhlu Z Kuşağı boykotu sahiplendi
SÖYLEŞİ
113 Kez Görüntülendi.
Metaverse ile fabrikanızı bir gözlüğe sığdırabiliyorsunuz
SÖYLEŞİ
15 Kez Görüntülendi.
Bilimsel ihracatın temelinde pazar araştırma raporları var
SÖYLEŞİ
29 Kez Görüntülendi.
“Artık yeryüzünü ısıtmak değil soğutmak için enerji harcanacak”
SÖYLEŞİ
53 Kez Görüntülendi.
Doç. Dr. Ata Özkaya: Yüksek borçlanma ve vergiler bizi bekliyor
SÖYLEŞİ
111 Kez Görüntülendi.
Hasan Özçelik: Sürdürülebilirlik Raporlaması yapmayı ihmal etmeyin
İÇİMİZDEN BİRİ
25 Kez Görüntülendi.
“İkiz dönüşüm için kararlı adımlar atıyoruz”