Öne Çıkanlar İKV BAŞKANI AYHAN ZEYTİNOĞLU ÇOSB Kreş ve Gündüz Bakımevi KPMG TÜRKİYE Sinem Cantürk TÜRK Eximbank irtibat bürosu açıldı GİRAY DUDA

İran’a ambargonun kalkması bizi tedirgin ediyor
GİRAY DUDA

Elvan Tekstil, Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren güçlü sanayi kuruluşlarından birisi.  İleri teknolojiye sahip makine parkuru ile yüksek kapasiteli baskı ve boyama faaliyetlerinde bulunan Elvan Tekstil Boya Apre San. Tic. A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Ulvi Eroğlu’nu bu sayımızda ‘İçimizden Biri’ köşemizde ağırlıyoruz. Eroğlu ile üretim çalışmalarını ve tekstilin güncel sorunlarını konuştuk.

 

- Sayın Eroğlu, sohbetimize önce sizi tanıyarak başlayalım. Sanayiciliğe nasıl ve ne zaman adım attınız?

- Aileden gelen yapımız imalatçılık. Babam İstanbul Kapalıçarşı’da kuyumcu imalatçısı. Mayamızda üretim var. Biz de 1990’lı yılların başlarında tekstile brode  sektörüyle giriş yaptık. Gebze’de sıkıntıya düşen bir arkadaşa ortak olarak işe başladık. Brode tesisimiz faaliyetine halen devam ediyor.

 

Bu sektör biz girdiğimizde Avusturya ve İsviçre’nin hakimiyeti altındaydı. Türkiye’de bilinen bir tek firma vardı. Onlar da mallarının büyük çoğunluğunu yurt dışında boyatma ihtiyacı duyuyorlardı. Sektöre girdiğimiz zaman şunu gördük: bunu üretiyorsunuz ama ihracat yapabilmeniz için onun boyahane safhasının olması lazım ki düzgün mal çıkartasınız. Bir boyahanenin elzem olduğunu anlayınca önce mevcut boyahaneleri nasıl geliştiririz diye İsviçre’den birkaç kişi getirdik. O zaman ünlü bir firma vardı. Onlarla anlaşarak işe girdik. Ciddi çalışma yapsak da pek başarılı olamadık.

 

TELA SIKINTISINI AŞMAK İÇİN FABRİKA KURDUK

 

Bunun üzerine, biz kendi brodemizi boyayalım diye 1990’lı yılların sonunda Çerkezköy OSB’de boyahane kurduk. Burada hazır olan bir boyahaneyi aldık ve makinelerin hepsini yeniledik. Brode üretimine uygun hale getirdik. Ondan sonra bu tamamen kendimize yönelik olduğu gibi ve diğer bütün brode üreten firmalara da aynı zamanda bir kapı olmuş olduk. Üretimi tamamen burada bitirdik ve işimiz ihracata dönüştü.

Brodede suda eriyen tela diye bir ürün kullanırız. Bunun 40 derece suda eriyeni,  90 derece suda eriyeni var. O telada ciddi sıkıntı vardı. Yurt dışından, Çin’den getirilen ama sadece bir firma tarafından getirilen bir malzemeydi. Tabii bu da maliyetleri yükseltiyordu. Ondan sonra biz bu telayı nasıl daha ucuza getiririz diye uğraştık. Çünkü tela bizim her kasnakta kullandığımız bir materyal. Veliköy’deki fabrikamızda telanın üretimine başladık.

Çin’den gelen telalar kalitesizdi. Japonya’dan geldiği zaman da ciddi maliyetler çıkıyordu. Şimdi biz hammaddesini Uzakdoğudan alıp telayı kendimiz yapıyoruz. Bu da ciddi yatırımdı. Hem telasını, aynı zamanda ipliğini üreten tesisleri ve boyahaneyi kurduk, entegre hale geldik. Bizim tekstile girişimiz böyle oldu. İhtiyaç ihtiyacı doğurdu, daha kaliteli nasıl üretiriz sevdası tamamen tekstile odaklanmamızı sağladı. Brode yapalım derken tekstilin her alanına girmiş olduk.

 

BORCA KARŞILIK FABRİKA VERDİLER

 

- Neden diğer fabrika için Veliköy’ü seçtiniz?

 

- Bir firmadan alacağımız vardı. Onun yerine size hazır fabrika verelim, dedi. Biz de gittik onu aldık. Aslında Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi’nde olması lazımdı ama böyle bir süreç yaşadık. Şu anda Çerkezköy, Veliköy ve Gebze’de dört üretim tesisimiz var.

- Elvan Tekstilde ne üretimi yapıyorsunuz?

- Elvan Tekstil burada ağırlıklı olarak polyester boyuyor, bir de baskı yapıyor. Rotasyon baskı yapıyor. Hadımköy’de pazarlama firmamız var. Ağırlıklı olarak ürettiğimiz kumaşlarımızı pazarlama firmamız kanalıyla ihraç etmeye çalışıyoruz. Merkezimiz İstanbul Esenler’de, Koza  Plaza’da. İthalat departmanımız da orada. Burada ürettiğimiz ürünlerimizi kendimiz satıyoruz. İç piyasaya yönelik de Zeytinburnu’nda iş yerimiz var.

- Nerelere ihracat yapıyorsunuz?

- Birçok Avrupa ülkesiyle beraber Arap ülkelerine bir de Türki Cumhuriyetlere önemli ihracat yapıyoruz.

 

ULUSLARARASI PİYASALAR CİDDİ SIKINTIDA

 

- Dünya piyasaları nasıl?

- Avrupa’nın haricinde piyasalar ciddi sıkıntıda. Diğer ülkelerle olan ilişkilerimizden dolayı da sıkıntılar var. Bizim daha önceden en büyük ihracat yaptığımız ülkeler Suriye ve Mısır’dı. Fakat şu anda tamamen sıfıra indi. Oralar tamamen elimizden gitmiş durumda. Afrika ülkelerinin birçoğunu, bu piyasaları kaybettik.

İran, resmi çalışan firmalar açısından pazar olamadı. Açık hesap çalışan firmalar açısından iyi bir pazar. Ama bizim açımızdan pazar olamadı. Çünkü bugüne kadar parayı transfer etmede ciddi problemler oluyordu.

Bundan sonra, yeni yapılan, ambargonun kaldırılmasını öngören anlaşmaların ardından ne olur bunları göreceğiz. İran aynı zamanda bize ciddi rakip de olabilir. İran’da sanayiciye çok ciddi destekler var. Çok gittim gezdim, doğalgaz ve elektrik maliyetleri orada sıfıra yakın. Şu ana kadar değildi, bu saatten sonra bize rakip olabilir. Ambargo kalkınca ciddi rakip olacaktır. Avrupa ülkelerinin çoğu orada ne yapabiliriz diye çalışmalar yapmaktalar.   

Biz, şu anda ticaretimiz tamamen bitmiş durumda olan ülkelerde yeniden ekonomik ilişkilerin başlamasını istiyoruz. Tabii ki bunun için önce ekonomi yönetimi adım atacak biz de arkasından saldıracağız. Bizim ilk ihracat hamlemiz Özal döneminde başlamıştı. Özal’ın yönlendirmeleri, bizim ufkumuzu açması, yurtdışına çıkışta daha rahat vize almamız sonucunda önemli ihracat başarıları kazandık.    

 

İŞÇİ SAĞLIĞINA ÇOK DİKKAT EDERİZ

 

- İstihdam ve üretim rakamlarınızı bizimle paylaşır mısınız?

- Bizde her firma birbirinden farklıdır. Burası sadece Elvan Tekstil’in üretim yeri. Toplam 190 personelimiz var. Aylık kapasitemiz 500 ton ve bu kapasiteyi dolduruyoruz. Temmuz, Ağustos aylarında Avrupa’nın tatilde olmasından dolayı bizim için mutat olan bir düşüş yaşarız. Ama biz yine kapasitemizi yüzde 90 dolduruyoruz. Bu da kalitemizden dolayı oluyor.

Eski yerimizde mevcut yerimizin darlığında dolayı istediklerimizi yapamıyorduk ama bu yeni yerimizde hem işçi sağlığı ve güvenliği hem de üretim açısından çok daha kaliteli üretim yapıyoruz. Hem ürettiğimiz ürünler açısından hem de işçi sağlığı açısından çok kaliteli üretim yapıyoruz. Kanserojen malzemeler giyene zarar verdiği gibi üreten insana da zarar veriyor. Bunları tamamen ortadan kaldırdık. Bu bizim maliyetlerimizi yükseltti fakat bu yüksekliği kalitemizle absorse ettik. Piyasada kalitemizden dolayı tercih ediliyoruz. İhracat yapan her firma bunlara yönelmek zorundadır.

 

Personelimizin de bu konuda çok büyük destekleri oldu. Birçok denetimden başarıyla geçtik. INDITEX denetimlerinden tek seferde geçmiş firmayız. INDITEX Uluslararası bir denetim kurumudur. Genelde ihracat yapan firmaların, Zara gibi büyük kuruluşların çalıştığı firmaları denetlettiği kurumdur. Zara, bu denetim firmasına çalıştığı firmaları denetletiyor. Sadece ürün kalitesini değil her şeyi inceliyor. Çalışan işçiler için sadece Çalışma Bakanlığı kriterlerine göre değil, kendi kriterleri var onlara göre de denetliyorlar.

 

MALİYETİN ÜÇTE BİRİ ENERJİYE GİDİYOR

 

- Sektörel açıdan yaşadığınız, karşı karşıya olduğunuz sorunlar nelerdir?

- Bizim en büyük problemimiz enerji maliyetleri. Enerjiyle ilgili bir destek bekliyoruz. Bugün İran bu anlaşmalara girdi diye endişe duyuyorsak bunun nedeni onların enerji maliyetlerinin ciddi anlamda düşük olmasındandır. Bizim ise maliyetlerimizin 3’te 1’ini enerji maliyetleri kapsıyor. Yüzde 35’lik kısmını enerji teşkil ediyor. Ciddi endişemiz var, İran acaba tekstilde bize rakip olur mu diye? Enerji bizim için en büyük açmaz.

Bizim Türkiye’deki en büyük eksikliklerden bir tanesi de denetimsizlik. Yani haksız rekabet. Bugün ÇOSB’de olduğumuzdan dolayı ciddi denetimler yaşıyoruz ve bu denetimlerden memnunuz ama bu sadece ÇOSB’de kalmasın diğer rakibim olan kuruluşlar da denetlensin. Böylece haksız rekabet ortamları ortadan kalksın. Önümüzdeki bu taşlar ayıklanırsa biz Türk milleti olarak koşmaya hazırız.  

 

SIRTIMIZI BİRAZ OKŞASINLAR

- Tekstil deyince Çin’i konuşmamak olmaz. Çin sizi olumsuz etkiliyor mu?

- Çin elbette bizi etkiliyor. Ama biz bu etkiye alıştık. Bu etki 8-10 yıl önceydi. Farklı pazarlarda farklı yerlerde nasıl mücadele edeceğimizi öğrendik. Bir atasözü vardır diyor ki ‘atmacanın musallat olması serçe kuşundaki istidadı geliştirir’. Çin’i bir atmaca olarak görüyoruz biz de serçe kuşu gibiyiz. Bu atmacanın bize musallat olması bizde ciddi anlamda kabiliyetlerimizi geliştirdi. Biz bu hususta şunu öğrendik, birincisi daha kaliteli üretim yapmalıyız, ikincisi daha süratli olmalıyız. Daha seri olmalıyız. Bu seri ve süratli halimizle kaliteyi ön plana çıkarırsak blok satışlar Çin’e gitse bile bunların dönüş siparişlerini Türkiye’ye kaydırabiliriz. Bu hususta Çin ile şu anda yaşamaya alıştık. Ama İran ile yaşamaya alışık değiliz. İran’la aynı potada gibiyiz. Devletimiz tekstile destek olmalı.   

 

Ben geçenlerde Güney Afrika’ya gidiyordum, uçaktaki kişilerin yüzde 25’i ben buralara ne satarım diye gidiyordu. Yani gayretliyiz. Gittiğimiz yerlerdeki ticaret ataşeliğimizin de çoğu kez faydası olmuyor.  Çin devletinin üretiminin tamamen alımını garanti ettiği firmalar var. Devlet firmaları. Biz böyle bir şey talep etmiyoruz, sadece önümüzün açılması istiyoruz.

Bir memurun eşi kadar avantajımız yok. İhracat yapıyoruz ama pasaport için, vize için kuyrukta bekliyoruz. Bizim istediğimiz bize destek olunması. Sırtımız biraz okşansa neler yaptığımız ortada
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Necati boyun 3 yıl önce

Çok başarlo ve yerinde tespitler

Avatar
mehmet akif eroğlu 2 yıl önce

tebrik ederim güzel bir konuşma

banner112

banner111

banner110

banner109

banner108

banner106