Küresel ısınma ve bunun getirdiği iklim değişikliği gelecek kuşakların varlığını tehdit ediyor. Bu konuda bütün dünya, herkes düşünce birliği içinde. Ancak olayın gelecek kuşaklara ötesi yönü de bulunuyor.
Geçtiğimiz günlerde Ekonomi Gazetecileri Derneği tarafından düzenlenen küresel Isınma Kurultayı’nda olayın sadece gelecek nesillere dönük değil, bugüne de yanşımaları olduğunu ve olacağına dikkat çekildi.
Yani gelecek nesillerin geleceğini tehdit etmenin ötesinde bugün de büyük sıkıntıların kapıda olduğunun altı çizildi. Ve öyle bir örnek verildi ki çok çarpıcıydı.
Dünyanın bir derece ısınması halinde Bengaldeş’in yaklaşık üçte biri sular altında kalacak.
Bize ne bundan demeyin… Bu durum yaklaşık 30 milyon insanın göç etmesi anlamına gelecek. Suriye’den yaklaşık 4 milyon insanın göçünün dünyada yarattığı krizi düşünürsek 30 milyon insanın göç etmek zorunda kalması büyük bir mülteci krizi ile dünyayı karşı karşıya getirecek.
Eğer acil ve hızlı önlemler alınmazsa yani biz iklim değişikliğinden hızlı koşmazsak 30 milyon mülteci yola çıkacak. Dünya bir mülteci krizi ile karşı karşıya kalacak.
Bu yakın gelecekte gündeme gelecek bir tehdit… Bu yüzden karbondioksitin atmosfere salınmasını engelleyecek ve karbondioksiti yakıta çevirecek uygun maliyetli teknolojilerin geliştirilmesi gerekiyor.
Bu yüzden Polonya'nın Katoviçe kentinde düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 24. Taraflar Konferansı’nda (COP24) bu konular konuşuldu.
Bu etkinliğe 190 ülke temsilci katıldı. İki hafta süre ile gerçekleşen toplantılarda Paris İklim Anlaşması'nın hayata geçirilmesi gereken ilkelerinin karara bağlanması hedeflendi.
Finans konusu masaya yatırıldı. Yeşil krediler konuşuldu. Düşük karbon ekonomisine geçişin hızlandırılması gündeme geldi. Ama en önemlisi olmazsa olmazımız olan enerji konusunda artık yol ayrımı ortaya konuldu.
Enerji konusunda konuşulanlar Türkiye açısından da yol ayrımı anlamına geliyordu. Yenilenebilir enerjinin öne çıkarılmasının kurtuluş olduğu ortaya kondu.
Türkiye güneş, rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yöneldikçe çevreyi koruyup gelecek kuşakların ve bugünün kurtulması, iklim değişikliğinin önlenmesi konusunda adım atacak. Dünyada iklim değişikliğine ve küresel ısınmaya karşı duran ülke prestiji kazanacak. Dünya halklarının sempatisini kazanacak.
Bengaldeş’in de sempatisini kazanacak, Hollanda’da yaşayan insanların da… Dünya enerjisini yenilenebilir kaynaklardan sağlayan Türkiye’yi alkışlayacak. Ve en önemlisi Türkiye zenginleşme sürecine girecek.
En büyük ekonomik açmazımız olan cari açığın bir numaralı nedeni enerji ithalata önleyecek. Milyarlarca dolarlık kaynak dışarı uçmayacak. Ve Türkiye’ye gelen turistlere bu ülkeye geldiğinizde, tatil yaparken iklim değişikliğine neden olmayacaksınız mesajı verecek.
Hem ekonomide hem de çevrecilikte öne geçecek bir Türkiye dünyaya çok farklı mesajlar verme şansını yakalamış olacak. Yani çevreci olmak bize ekonomide iyi gelecek. Hem çevreci olup hem de ekonomide bunun olumlu yansımaları yaşamış olacağız.
Bunun ilk işaretlerini Polonya toplantısında aldı katılan Türk kuruluşları… Bu adımları Türkiye’de de anlatmak. Kamuoyunu oluşturmak önümüzdeki sürecin olmazsa olmazı olmalı…
Bu arada olayın bir başka boyutuna daha dikkat çekmek isterim. İklim değişikliğini önleyen bir Türkiye aynı zamanda dünyanın önümüzdeki dönemde en önemli sıkıntılarından biri olan gıda konusunda da öne çıkabilir.
Dünyada giderek artan nüfusun beslenebilmesi için; üretimin arttırılması, adaletli paylaşımı, israfın en aza indirilmesi, atık ve geri dönüşümün önemi biliniyor.
Ülkemizde son dönemde atılan adımlar bu konuda da olumlu gelişmeler gıda konusunda Türkiye’yi öne çıkarıyor.
Sürdürülebilir bir gelecek için açlık ve yoksulluğun gündemde olmadığı, yer küremizde yaşayan insanların topraklarını terk etmeden, güvenli gıdaya ve temiz suya erişebildiği, çocukların yeterli beslenebildiği bir dünyaya katkı konusunda Türkiye dünya liginde öne çıkabilir. Bu da olmazsa olmazlarımızdan olmalı.
