Prodüktivite kavramı ilk kez eski cumhurbaşkanlarımızdan rahmetli Turgut Özal tarafından Türk iş dünyasına öğretilen bir kavram olarak bilinir. Fransızca bir kelime olan prodüktivite, sözlüklere göre verimlilik anlamına gelse de aslında verimliliği de içine alan çok daha geniş anlamlar içerir. Bu açıdan baktığımızda Türkçe karşılık olarak, prodüktiviteye üretkenlik ya da yerine göre de etkinlik diyebiliriz. Çünkü Türkçemizde de üretkenlik ve etkinlik kelimeleri verimlilikten daha fazla şeyler ifade eden kelimelerdir. Bu yazımızda sözlüklerde karşılığı her ne olursa olsun prodüktivite kavramının sadece verimliliği ifade etmediğini belirterek, bu kavramı işyerlerimizde ve sosyal hayatımızda nasıl kullanacağımızı anlatmaya çalışacağım.

* İŞ HAYATINDA PRODÜKTİVİTE

- PRODÜKTİVİTE VE VERİMLİLİK ARASINDAKİ FARK

Bilindiği gibi işyerlerinde birçok iş süreçleri vardır. Bu süreçlerin de her birinin girdileri ve çıktıları vardır. Ne kadar az üretim girdileri ile ne kadar çok üretim çıktıları elde ederseniz verimliliğiniz o  kadar fazla demektir. Bir başka deyişle aynı miktardaki üretimi elde etmek için ne kadar az hammadde,enerji veya  insan gücü kullanırsanız verimliğiniz o denli yüksek olacaktır. Bu durumda işi doğru yapıyorsunuz demektir.

Peki  acaba doğru işi mi yapıyorsunuz? Aynı sonucu, aynı çıktıyı, aynı ürünü elde etmenin başka bir yolu yok mu acaba? Başka bir metot, başka bir araç, başka bir çalışma şekliyle bu işi daha kolay, daha ucuz, daha hızlı bir şekilde yapamaz mıyız? Eğer böyle bir imkan varsa onu yapmayıp şu anda yapmakta olduğumuz şekliyle, işimizi verimli de yapsak doğru şeyi yapmış olmayız. Bunu basit bir örnekle şöyle açıklayabiliriz;

Diyelim ki bir kamyon kum var ve bu kum bir inşaatın beşinci katına taşınacak. Bu işi sekiz kişinin altı saatte yaptığını kabul edelim. Aynı işi aynı sayıdaki kişiler altı saatte değil de örneğin beş saatte yaptıklarında verimliğin daha yüksek olduğu söylenir. Oysa aynı miktardaki kum bir vinç yardımıyla ve iki kişi ile belki de 1 saatte yukarı taşınabilir. Bu yöntem, bize bu işin yapılmasında hem zaman kazandırabilir hem de maliyetimizi düşürebilir. Ya da maliyet biraz yükselse de aynı zamanda daha çok iş yaparak en sonunda gelirimiz daha fazla arttığından yine daha karlı olmak mümkün olabilir. Birinci yöntemde iş doğru yapılsa da yani verimlilik yüksek olsa da yapılan iş yanlıştır. İkinci metotta ise doğru iş yapılmaktadır. Bu örnekten hareketle şu tanımı yapabiliriz;

Verimlilik bir işi doğru yapmak, prodüktivite ise bir işi doğru yöntemlerle doğru yapmaktır. Bu cümlede  prodüktivite ya da üretkenlik kavramının verimliği de  kapsadığı görülmektedir.

O halde iş yerlerimizde ve iş süreçlerimizde daha üretken, daha prodüktif olmamız için yapmakta olduğumuz işlerle ilgili iş yapma yöntemlerimizi sürekli gözden geçirmeli ve daha   farklı yöntemlerle bu işleri daha karlı şekilde yapabilmenin yollarını aramalıyız. Unutmamak  gerekir ki bir işi yapmak için her zaman daha iyi bir yol ve daha iyi bir metot mutlaka vardır.

- PRODÜKTİVİTENİN ÖLÇÜLMESİ

Prodüktivite aynı zamanda iş süreçlerinde önemli bir performans ölçüm gereci olarak da kullanılabilir. Prodüktivite  matematiksel olarak ÇIKTI/GİRDİ şeklinde  formüle edilir. Çıktı, üretim miktarı, ciro, adet, ağırlık v.b. ölçülebilen değerlerden oluşabilir.  Genelde, çıktı olarak  en çok ciro kullanılır. Girdi de bir ya da birden fazla olabilir. Pratikte en sık kullanılan prodüktivite İşçilik Prodüktivitesidir. 

İşçilik  Prodüktivitesi = Satış Cirosu/Toplam İşçilik Giderleri şeklinde hesaplanır. Bunun gibi daha birçok giderlere ilişkin prodüktiviteler de hesaplanabilir. 
Örneğin;

Enerji Prodüktivitesi= satış cirosu/toplam enerji giderleri,

Ambalaj Prodüktivitesi= satış cirosu /ambalaj giderleri,

Nakliye Prodüktivitesi= satış cirosu/nakliye giderleri.

Çıktı olarak satış cirosu, girdi olarak da bütün giderler alındığında ise ortaya çıkan prodüktiviteye Toplam Prodüktivite denir. Bu da işletmenin kar oranının bir ifadesidir.

Toplam Prodüktivite= satış cirosu/toplam giderler.

Örneğin satış cirosu 120 para birimi olan bir şirketin toplam giderleri 100 para birimi ise toplam prodüktivitesi 120/100=1.20 olur. Bu değer o şirketin maliyetleri üzerinden yüzde 20 kar ettiğini ifade eder.

Toplam  Prodüktivite, kar eden bir şirkette yukarıdaki  örnekte görüldüğü gibi birden kar oranının % miktarı kadar büyük bir sayı olur. (1+%kar) Diğer girdi prodüktiviteleri ise yine birden büyük ancak yüksek sayılardan oluşur. (Oran birden küçükse zaten zarardan da öte büyük problemler var demektir. Çünkü elde edilen ciro sadece sözkonusu olan gideri bile karşılayamamaktadır.) 

Prodüktivitenin süreç  performans ölçütü olarak kullanılması elde edilen değerlerin diğer şirketlerle değil aynı şirkette aynı süreçte daha önceki değerlerle karşılaştırılması şeklinde olur. Böylelikle süreçlerin daha iyiye veya daha kötüye gittiği belirlenmiş olur. Örneğin bir zaman diliminde önceki zamana göre enerji giderleri arttığı halde ciro artmamışsa enerji prodüktivitesi düşer ve bir şeylerin aksadığı belirlenmiş olur. Yöneticiler aksamanın nerelerden kaynaklandığını araştırırlar. Diğer yandan enerji giderlerinin daha önceki zamana göre arttığı görüldüğünde satış cirosu daha da fazla artmışsa enerji prodüktivitesi hesaplandığında prodüktivite eskiye göre daha yüksek çıkar ve enerji giderlerin artmasının kötü bir şey olmadığı görülür.

Örneğin;

Bir işletmenin Nisan ayı cirosu 30.000 para birimi, enerji gideri de 5000 para birimi olsun. Aynı işletmenin mayıs ayı cirosu 24.000 para birimi enerji giderleri de 3000 para birimi olsun. Bu işletmenin nisan ayı enerji prodüktivitesi 30000/5000=6 olur. Mayıs ayı enerji prodüktivitesi ise 24000/3000=8 olur. Bu karşılaştırma bu şirkette mayıs ayında cironun düştüğünü, belki başka süreçlerde problemler olduğunu gösterebilir ancak mayıs ayında enerji yönetiminin nisana göre daha iyi olduğunu da belirtir. Böylelikle yöneticiler mayıs ayında bir zarar varsa bunun nedenlerini enerji yönetimi sürecinde değil diğer girdilerin  prodüktivitelerine bakarak diğer süreçlerde ararlar.

Aynı şekilde yukarıdaki işletmenin nisan ayındaki satış cirosu 30.000 para birimi, ambalaj gideri de 400 para birimi olsun. Bu işletmenin mayıs ayındaki cirosu artarak 42.000 para birimi, ambalaj gideri de 600 para birimi olsun. Bu işletmenin nisan ayı ambalaj prodüktivitesi 30000/400=75, mayıs ayı ambalaj prodüktivitesi ise 42000/600=70 olur. Bu işletmede mayıs ayının nisan ayına göre satışların daha çok olduğu ve belki daha fazla kar elde edilen bir ay olduğu görülmektedir. Ancak ambalaj prodüktivitesi nisan ayına göre daha düşüktür. Diğer iş süreçlerinde problem olmayabilir, şirkettin karı da artmış olabilir ancak ambalajlama sürecinde bir problem var demektir. Örneğin ya ambalajlar israf edilmektedir ya da tedarikçiden gelen ambalajların kalitesi bozulmuştur. Ambalaj prodüktivitesinin ölçülmesiyle işler ne kadar iyi de olsa bu aksamalar gözden kaçmamış olur. Görüldüğü gibi prodüktivite kavramı işletmenin, girdilerini kullanarak ve süreçlerini yöneterek en sonunda ne kazandığıyla ilgili, yani karıyla ilgili bir kavramdır. İşletmenin karlılığını arttırmak için süreç yöneticileri sürekli olarak iş süreçlerini daha doğru yöntemlerle yapma imkanını araştırılmalı ve geliştirdikleri bu yöntemlerin de doğru uygulanmasını sağlamaları gerekir. Böylelikle hem etkinlik (prodüktivite) hem de verimlilik sağlanmış olur.

- SOSYAL HAYATTA PRODÜKTİVİTE

Prodüktivite kavramını sosyal hayat için kullanmaya kalktığımızda en uygun Türkçe karşılığı olarak etkinlik kelimesini seçebiliriz. Nasıl ki işyerlerinde prodüktiviteden bahsederken süreçlerin girdilerinden ve çıktılarından söz ettiysek sosyal hayatta da yaşam süreçleriyle ilgili benzer girdiler ve çıktılar vardır. Etkinlik de yaşam süreçlerindeki bu çıktıların ve girdilerin oranıyla ilgili bir kavramdır.

Örneğin çocukluk sürecini ele alalım. Bu sürece bir insan diyelim 15 yılını vermiş olsun. Bu girdidir. Bu sürecin sonunda, sağlam kişilikli, güzel ahlaklı, toplumla barışık ve topluma yararlı bir birey yetişirse ki bu da çıktıdır. Elde edilen çıktı ile girdi oranlandığında etkinliğin yüksek olduğu görülür. Çünkü 15 yıl iyi harcanmış, etkin bir çocukluk dönemi yaşanmış demektir. Tersine çocukluk  dönemi sonucunda örneğin uyuşturucu bağımlısı, toplum için zararlı, kişilik problemleri olan bir genç ortaya çıkmışsa etkin bir çocukluk süreci yaşanmamış demektir.

Bir başka örnek de evlilik için verilebilir. Bir insan evlilik sürecine ve dolayısıyla eşine  evlendikten sonra  sevgisini, aşkını, maddi ve manevi her türlü desteğini, sayılamayacak kadar daha  bir çok şeyleri ya da hepsini tek kelimeyle ifade edecek  olursak hayatını girdi olarak koyar. Çıktı olarak, eğer mutluluk, karşılıklı sevgi ve dayanışma ve güzel bir hayat elde ederse işte bu insan etkin bir evlilik yapmış olur. Ancak verilenlere karşılık olarak mutsuzluk, huzursuzluk dolu bir evlilik ya da ayrılıkla biten bir evlilik yaşammışsa etkin olmayan bir evlilik yapılmış demektir. İş hayatında doğru işi yapmak gibi doğru insanla evlenmek etkin bir yaşam için çok önemlidir.

Sosyal hayattaki etkinliğe bir başka güzel örnek de meslek seçimi olabilir. Genç bir insan eğer yeteneklerine, kişiliğine uygun ve sevdiği bir mesleği yani kendisi için doğru mesleği seçerse o meslekte başarılı olur. Bu meslek için harcanan bilgi, enerji, zaman ve uğraş girdidir. Çıktı olarak da başarı elde edilince etkinlik yüksek demektir. Tam tersi kendi isteğinin dışında belki bir sınav sonucunda istemediği ve sevmediği ya da kişiliğine uygun olmayan bir meslekte çalışmakta olan bir insanı düşünelim. Bu insan da iş hayatına zamanını, bilgisini, enerjisini ve her türlü uğraşını girdi olarak koyar. Ancak yeteri kadar başarılı olamazsa etkinlik düşük demektir.

Sosyal  hayatın bir başka süreci de -tabii ki inanan insanlar için - dinsel yaşamdır. Bu konuda da etkinlikten söz edilebilir. İnanan bir insan yaşamına Yaradan'ının istediği gibi biri olmak için yaptığı çabaları, ibadetini, iyiliğini ve diğer dini görevlerini girdi olarak koyar ve karşılığında çıktı olarak Cennet'i elde edebilir. Elde edebilirse etkinlik çok yüksektir. Tersi durumda da inanan insan etkin bir dini yaşam sürmemiş demektir.

Sosyal bilimciler de etkinliği tıpkı iş hayatındaki tanıma benzer şekilde elde edilenin şeylerin, onları elde etmek için katlanılan şeylere oranı şeklinde tanımlamaktadırlar. (Çıktı/Girdi gibi). Etkinliğin bir başka güzel tanımı da "En sonunda pişman olmamak ve keşke dememek"tir.

Yukarıda verdiğimiz örneklerde  insanlar çocukluklarını, gençliklerini, hayatlarını, meslek yaşamlarını ortaya koyduklarında en sonunda elde ettikleri şeylerden mutlularsa, pişman değillerse ve “keşke” demiyorlarsa yaşam etkinlikleri yüksek demektir.
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner112

banner111

banner110

banner109

banner108

banner106