Öne Çıkanlar ÇOSB Dijital Dönüşüm Atölyesi Çerkezköy OSB CEVAHİR UZKURT KPMG Türkonfed

Enerjideki fiyat artışları sanayiye ciddi sıkıntı yaşatıyor

GİRAY DUDA

Türkiye’nin arka arkaya üçüncü kez küçüldüğü bir dönemde, ekonomideki sıkıntılar ve olumsuz dünya konjonktürü nedeniyle yapılan fiyat artışları, daralan piyasalarda satış yapmak isteyen imalat sanayiindeki kuruluşları zorluyor. Ülkemizin temel üretim üsleri olan OSB’lerin ve buradaki şirketlerin güncel sorunlarını İzmir Atatürk OSB Başkanı ve Organize Sanayi Bölgeleri Derneği (OSBDER) Yönetim Kurulu Başkanı Hilmi Uğurtaş ile konuştuk.

- Sayın Uğurtaş, OSB arazilerindeki fiyat sınırı düzenlemesine karşı yaptığınız açıklama büyük yankı yarattı. Bu düzenlemeye karşı olmanızın nedenlerini bize açıklar mısınız?

- Değişen küresel ekonominin yaratmış olduğu şartlar çok ciddi bir rekabet ortamı doğurmuştur. Uluslararası pazarlarda rekabet edebilecek üretimin yapılabilmesi için de en önemli şartlardan birisi uygun koşul ve kalitedeki altyapı hizmetlerinin işletmelere sağlanmasıdır. Bu gerçekten hareket ettiğimizde başta elektrik, su, doğalgaz, atık su, iletişim, lojistik, çevre vb. unsurları barındıran OSB’lerin kendi içlerinde bulunan sanayi işletmelerine verdikleri hizmetin nitelik ve nicelik olarak yapısı çok büyük önem taşımaktadır. Sürekli olarak artan, değişen ve gelişen bu hizmet taleplerini karşılayabilmesi için de OSB’lerin başta finansal açıdan olmak üzere ciddi bir yapılanmaya ihtiyacı vardır.

OSB’LER HAZİNEYE CİDDİ KAYNAK YARATIYOR

Ancak Türkiye’deki OSB’lerin finansman yapıları incelendiğinde ciddi anlamda bir gelir kaynağı ortada gözükmemektedir. Bugün OSB’lerdeki işletmelerin ülkeye, kamuya yarattığı katma değeri şöyle bir değerlendirirsek, kurumlar vergisinden tutun çalışanların gelir vergisine, ÖTV, KDV gibi dolaylı vergilerden kullanılan enerji vb. unsurlardan sağlanan tüm gelirleri alt alta yazdığımızda kamuya ciddi bir kaynak yarattığını görmekteyiz.

Tüm bu hizmetleri içinde barındıran ve işletmelere sunmaya çalışan OSB’lerin ne yazık ki düzenli bir finansal kaynak akışının olmadığını görüyoruz. Bugün OSB’lerin gelir kaynaklarına baktığımızda, arsa satışı, katılımcılarından topladığı aidat ve şartları müsaitse kendi yaptığı gelir getirici faaliyetlerden elde ettiği gelirlerin olduğunu görüyoruz.

OSB’LERİN ARSA SATIŞI DÜZENLEMESİ REVİZE EDİLMELİ

Baktığımızda OSB’lerin en stratejik ve en önemli gelir kaynağının arsa satışları olduğunu görürüz. Arsa satışlarında da bugüne kadar OSB’lerin bulunduğu bölgeler, yöresel ve sektörel ekonomik yapılanmaya göre, yani arz-talep dengesinin ortaya çıkardığı rakamlar içerisinde arsa satışı yapmak mümkündü. OSB’ler arsa satarak, elde ettikleri gelirler ile verdikleri hizmetleri devam ettiriyorlardı. Ancak yapılan son yönetmelik değişikliğinde OSB’ler içerisinde satışa çıkarılacak olan arsaların fiyatlarının belirlemesinde getirilen bazı kıstaslar bu durumun önünü kapattı. Bu kıstaslara göre özellikle uzun yıllardır hizmet veren OSB’lerin arsalarının satış bedelleri hesaplandığında şu anda reel piyasa fiyatlarının çok altında çıktığını görmekteyiz. Bu, OSB’lerin en önemli gelir kaynağına, finansal can damarına vurulacak çok ciddi bir darbe olarak görülmelidir. Burada yapılan fiyat kısıtlamaları, geçmişten bugüne, yıllara sâri yeniden değerlendirme oranında yapılacak olan değerlendirmeler ve bunun sonucu olarak yüzde 25’in üzerine çıkmayacak şekilde fiyat belirlemesi gibi kıstaslar, OSB’lerin gelir kaynağına ciddi darbe vurmuştur. Bu nedenle söz konusu durumun tekrar ele alınması çok önemlidir.

HER OSB’NİN KENDİNE HAS ÖZELLİĞİ VAR

- Sorun biraz da Türkiye çapında dağılmış, köklü veya yeni OSB’lerin birbirinin aynısı gibi değerlendirilmesinden çıkmış değil mi?

- Evet. Biz de Türkiye’de genelde, tüm OSB’leri aynı koşullar içinde değerlendirme gayreti içindeyiz. Bu ortak değerlendirmeye göre bazı yönetmelik ve kanunları oluşturmaya çalışıyoruz.

Oysa uygulama ve gerçeklere bakıldığında her OSB’nin kendine has özelliği, demografik yapısı, arz-talep dengesi söz konusu olduğunu görüyoruz. Elbette sanayiye tahsis edilecek olan arazilerin rant elde etme maksadı ile satılmasını anlayışla karşılamak mümkün değildir. Bunlarla ilgili önlemlerin alınmasını gayet doğal karşılıyoruz. Ancak OSB’lere ait olan sanayi arazilerinin sanayiciye satışından elde edilecek gelirin kısıtlanmasını doğru bulmuyoruz. Bu nedenle bu konunun ciddi olarak tekrar değerlendirilmesi hatta gerekirse OSB’lerin belli gruplara ayrılarak, belli bir düzenleme yapılmasının faydalı olacağını düşünmekteyiz.

FİRMALAR DA OLUMSUZ ETKİLENECEK

- Söz konusu düzenleme sadece OSB’leri mi etkileyecek? OSB şirketleri için de getirdiği olumsuzluklar var mı?

- OSBLER içerisindeki sanayi arazilerinin satışları ile ilgili fiyat sınırı düzenlemesinde ilişkin ortaya çıkan sakıncalar sadece OSB’lerin finansal kaynaklarının kısıtlanması ve küçülmesi ile alakalı değildir. Bu, fiyat kısıtlaması uygulamasının OSB’ler içerisindeki firmalara da ciddi olumsuz etkileri olacaktır. Neden derseniz, şu an işletmelerin üzerinde kurulu bulundukları araziler, o işletmelerin bilançolarındaki en önemli değer kaynaklarından biridir. Siz 10 birim değerinde olan bir araziyi yeni bir düzenleme ile 5 birime indirdiğinizde, OSB’ler içindeki işletmelerin bilançolarındaki sanayi arsalarının değeri de o oranda düşecek ve bilançoları küçültecektir. Bunun ciddi finansal sonuçları vardır. Bu işletmeler herhangi bir kredi ihtiyacı duyduklarında bilançoları ile değerlendirilmektedir. Yani bilanço değerlerindeki kayıp ve azalmalar, bu firmaların kredibilitelerini de ciddi oranda zedeleyecektir.

EKSİK TEMİNAT SORUNU ORTAYA ÇIKACAK

Bilançolardaki bu düşüşün yeni kredilerin üzerinde yarattığı olumsuz etkilerin yanında hala kullanılmakta olan krediler için de ciddi bir risk taşıdığını unutmamamız gerekir. O da nedir? Pek çok işletmemiz bankalardan kullandıkları kredilere karşılık olarak kendi sanayi arsalarını, taşınmaz değerlerini ipotek olarak göstermektedir. Teminat olarak gösterilen arsaların değerlerinde olacak bir düşüş kredi alınan finans kuruluşların bu işletmelere geri dönerek, eksilen teminatın tamamlanması talebinde bulunmasına neden olacaktır.

Bu fiyatlama uygulaması devam ettiği takdirde, günümüzün sıkışık ve zorlu finansal koşullarında işletmelerimizin yeni kredi alması ya da var olan kredilerin teminatlarının devamı hususunda ciddi sorunlar ortaya çıkabilecektir. Bu uygulama ile OSB’ler içerisindeki arsa rantını engelleyelim düşüncesi ile bir hareket yapılmaya çalışılsa da, bu karar, çok ciddi ve detaylı bir revizyondan geçirilerek günümüz piyasa şartlarına ve üretim yapan işletmelerin lehine düzeltilmediği takdirde ciddi finansal sorunlara kaynak olacaktır.

ENERJİ EN BÜYÜK GİDERİMİZ

- Sanayinin en büyük giderini oluşturan enerjinin her çeşidinde günden güne fahiş fiyat artışları yaşanıyor. İlk olarak elektrikten başlarsak, elektrikte şaşırtıcı oranda meydana gelen artışlara karşı OSB’lerin önlerindeki seçenekler neler olabilir?

- Bugün dünya ile rekabet etmek isteyen Türk sanayinin üzerine odaklanması gereken en önemli konulardan bir tanesi, üretimin temel girdilerinin, işletmelerimiz tarafından uygun maliyetlerde kullanılması olmalıdır.

Ülkemizdeki sanayinin temel girdilerini incelediğimizde, en büyük payın enerji girdilerine ait olduğunu görüyoruz. Özellikle en büyük gider kalemlerinden biri olan elektrik fiyatlarıyla ilgili, sanayimiz son dönemlerde ciddi sıkıntılar yaşamaktadır. Bunların temeline baktığımızda, iki temel noktayı görürüz. İlki enerji fiyatlarındaki artışın sürekli olarak girdi maliyetlerini olumsuz yönde etkilemesidir. Artan girdi maliyetleri ile hızla artan üretim maliyetlerinin ne yazık ki ulusal ve uluslararası pazarda yaşanan yavaşlama neticesinde fiyatlara yansıtılamaması neticesinde, işletmelerimiz sürekli olarak enerji giderlerini sübvanse etmek zorunda kalmaktadır. Ne yazık ki gelişmekte olan bir ülke sanayisi olarak işletmelerimizin büyük çoğunluğu KOBİ’dir ve finansal yetersizlikleri söz konusudur. Böyle bir ortamda elektriğe yapılan her zam işletmelerimizin finansal gücünü azaltmaktadır.

ELEKTRİK FİYATINDA ÖNÜMÜZÜ GÖRMELİYİZ

- Sizin geleneksel olarak şikayetlerinizden birisi de enerji fiyatlarının geleceğe dönük olarak tahmin edilebilir olması değil mi?

- Ben de bu konuya geçmek istiyordum. Özellikle elektrik fiyatlarındaki değişikliklerin sadece artış yönünde değerlendirilmesi de eksik bir değerlendirme olacaktır. Temel sorunlardan bir diğeri ise elektrik fiyatlarının ön görülemez, tahmin edilemez, hesaba katılamaz hale gelmesidir. Sürekli değişken bir fiyatlama sistemine sahip olmamızdan kaynaklanan bu sorun, firmaların önünde çok ciddi bir stratejik problem alanı yaratmaktadır. Özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarını destekleme adı altında uygulamaya konulan YEKDEM fiyatları ne yazık ki bugüne değin bu fiyatları belirleyen kuruluşlar tarafından dahi tahmin edilemeyen düzeylerde gerçekleşmiştir. Son yıllarda ülkemizden devlet tarafından sağlanan kaynak ve destekler neticesinde yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı artmıştır. Şartların bu kaynaklardan elektrik üretiminin lehine gelişmesi neticesinde YEKDEM fiyatları sürekli yukarıya doğru değişkenlik göstermektedir. Bu değişkenlik de öngörülemez bir sistematik içerisinde hesaba katılmaktadır.

MALİYET HESABI YAPAMIYORUZ

Bugün baktığınız zaman YEKDEM’de tahmini olarak önümüze konulan bedeller ile gerçekleşen bedeller arasındaki farkın zaman zaman yüzde 100’ü dahi aştığını görmekteyiz. Sanayicimiz bir yandan sürekli artan elektrik fiyatlarıyla mücadele ederken diğer yandan da önüne gelecek elektrik maliyetini bilememe karanlığı içerisinde maliyet hesabı yapıp, piyasaya ürün sunmak ve ayakta kalmak mücadelesi içerisindedir. Bunun ne kadar zor bir mücadele olduğunu herkes görmektedir. Özellikle uluslararası piyasalara ve uzun vadeli kontratlara dayalı üretim yapan ciddi işletmelerde fiyat belirleme, teklif verme, orta-uzun vadeli sözleşme yapma konularında ciddi sıkıntı yaratmaktadır.

Bugün hiçbir sanayi tesisi bir sonraki ay önüne gelecek elektrik faturasının tutarını makul bir tahminle ön görme kabiliyetinde değildir. Bu durumu işletmelerimizin enerji yönetimini veya enerji fiyatlamasını doğru takip edemiyor şeklinde değerlendirmek de çok ciddi bir yanılgıdır. Şunu kimse unutmamalıdır; doğru kararlar, doğru veriler neticesinde oluşur. Oysa bugün özellikle YEKDEM kaynaklı elektrik fiyatları değişimiyle ilgili elimizde yeterli ve doğru öngörüyü yapacak kaynaklar ve bilgiler mevcut değildir.

ELEKTRİK FATURASINDA KARANLIKTA YÜRÜYORUZ

Yani sanayici bir yandan elektrik zamlarıyla uğraşmakta bir yandan da bir sonraki dönem önüne gelecek elektrik faturasının ne olacağını bilmeden karanlıkta yol almaktadır.

Elektrik faturalarının ne olacağını tahmin edememenin bir başka etkisi de finansal açıdan kaynak yaratma zorluğudur. Eğer siz bir sonraki ay önünüze gelecek elektrik faturasını kabul edilebilir limitler içerisinde tahmin edemezseniz, karşınıza gelecek olan faturayı ödemekte, o faturaya kaynak yaratmakta çok ciddi zorluklar çekebilirsiniz. Bugün ne yazık ki pek çok işletmemiz elektrik faturalarını ödemek için kredi kullanmak zorunda kalabilmektedir. Yani elektrik hem zamlanmakta hem de fiyatı bilinmezlik içerisinde yüzmektedir. Bu şartlar altında en önemli temel girdisi elektrik olan sanayi tesislerinin stabil bir üretim prosesi içerisinde istikrarlı, kendisine kar getiren bir üretim sürecini tamamlaması mümkün görülmemektedir.

Ayrıca yine son dönemlerde ortaya konan bazı yönetmelik ve uygulamalar neticesinde OSB’ler içerisindeki işletmeler de dezavantajlı duruma sokulmuştur. OSB’lerin tek bir alıcı, abone olarak görülmesi ve ona göre fiyatlandırılması, OSB’ler içerisinde yer alan, özellikle KOBİ’lerin uygun fiyatlarda elektrik kullanımını ciddi olarak engellemektedir.

KENDİ SANTRALIMIZI KAPATIYORUZ

- OSB’lerin kendi elektriklerini üretme ya da tedarik etme süreçlerindeki durumu nasıl değerlendiriyorsunuz ?

- OSB’lerin önünde elektrik tedariki ile ilgili ne gibi olanaklar olabilir diye baktığımızda, OSB’lerin bugünkü şartlar içerisinde kendi elektriğini üretmesi ne yazık ki uygun bir seçenek olarak gözükmemektedir. Geçmişte bölgemiz İzmir Atatürk OSB (İAOSB), Çerkezköy OSB ve diğer OSB’ler, özel sektördeki bazı yatırımcılar, doğalgazdan elektrik üretimi konusunda siyasi iktidarlar tarafından ciddi bir şekilde motive edildi ve bu yönde yatırımlar yapıldı. Oysa bugün geldiğimiz noktada doğalgazdan elektrik üretimi maliyetleri piyasa şartları içerisinde kabul görebilir, satılabilir değerin çok fazla üzerine çıkmış durumda. Bunun sonucu olarak da özellikle OSB’ler tarafından kurulan doğalgazdan elektrik üretim santralleri piyasa şartlarında rekabet edememelerinden dolayı birer birer kapanmaktadır. Bunun son örneği de bizim İAOSB olarak kendimize ait enerji santralimizi kapatmakla ilgili başlattığımız süreçtir.

OSB’LER CİDDİ KÜMELENMELER OLUŞTURMALI

Eğer OSB’ler kendi enerjilerini üretecek finansal ve mevzuat gücüne sahip değilse, elektrik üretimi konusunda nasıl hareket edebilirler? Bu konuda da önümüzde görünen iki seçenek vardır. Ya OSB’ler kendi başlarına hareket ederek kendi güç ve tüketimlerine uygun olarak tedarikçilerle masaya oturacak ya da OSB’ler ciddi kümelenmeler oluşturarak, bu kümelenmeler yoluyla ortak enerji satın alma yoluna yönleneceklerdir. Bugünkü piyasa şartları ne yazık ki OSB’lerin elektrik enerjisi temini konusundaki hareket alanlarını ciddi bir biçimde daraltmıştır.

MALİYETLERİ FİYATA YANSITAMIYORUZ

- Elektrikte olduğu gibi doğalgazda da son aylarda ciddi fiyat artışları oldu. Arka arkaya büyük zamlar yapıldı. Doğalgaz zamları da herhalde elektrik zamları benzeri sorun yaratıyor değil mi?

- Bir önceki sorunuzda dile getirmeye çalıştığım gibi, değişen ve zorlaşan ulusal ve küresel piyasalarda rekabet edebilmenin en önemli unsurlarından biri uygun maliyetlerde üretim yapabilmektir. Türk sanayisi ne yazık ki son yıllarda özellikle üretimin temel girdisi olan enerji kullanımı konusunda fiyat artışları ve değişkenlikleri neticesinde zorlu günler yaşamaktadır. Bir önceki soruda dile getirmeye çalıştığım elektrik tedariki ile ilgili yaşanan sorunların bir başka boyutu da doğalgazla ilgili yaşanmaktadır. Son aylarda neredeyse düzenli biçimde her ay doğalgaz fiyatları ciddi düzeyde artmaktadır. Buradaki en temel handikaplardan bir tanesi, enerji fiyatlarında yaşanan bu artışlar maliyetlere olumsuz yönde etki yapsa da daralan ve yavaşlayan ulusal ve küresel pazarlardaki talepten dolayı ne yazık ki bu artışlar fiyatlara yansıtılamamakta, bunun neticesinde de işletmelerimiz çok ciddi bir karsızlık dönemi yaşamaktadır.

Bunun en güzel örneği, bu yılın Nisan ayı sonunda ortaya çıkan şirketlerin bilançolarında gözükmektedir. Şirketlerimizin, işletmelerimizin bilançolarına bakıldığında, borçluluk oranlarında ciddi anlamda yükselme, kar oranlarında da gözle görülür düşüşleri fark etmekteyiz.

STRATEJİK KARARLAR ALMAMIZA ENGEL

- Peki doğalgaz maliyet artışının üretim planlamalarınıza ve pazarlardaki rekabet gücünüze etkisi nedir?

- Burada temel iki noktaya dikkat çekmemiz gerekir. Bir, ülkemizde doğalgaz fiyatları çok sık değişmektedir. İki, ülkemizdeki doğalgaz fiyatları öngörülebilir rakamların üzerinde değişmektedir. Bunun bir başka açıklaması, geçen aylar içerisinde OECD tarafından yayınlanan enerji fiyatları değişim endeksi çalışmasında da ortaya konulmuştur. Son 16 yıla bakıldığında OECD ülkeleri içerisinde enerji fiyatlarının en sık değiştiği ve değişim oranlarının çok yüksek olduğu ilk ülke Türkiye olmuştur. Yani Türkiye’de zam görmek ve bu zamla mücadele etmenin ötesinde, üretim planlamanızı, pazar planlamanızı yapabilecek, stratejik kararları alabilecek düzeyde öngörülebilir bir ortam söz konusu değildir. Sanayici bir akşam yatmakta, sabah kalktığında yüzde 10’ların üzerinde oranlarda doğalgaz ya da elektrik zammı ile karşılaşmaktadır. Elbette ki ülkenin ekonomik şartları gereği döviz hareketleri gibi bazı para politikaları kaynaklı değişimlerin neticesinde doğalgaza ve elektriğe zam yapmak icap edebilir.

ZAMDA BİLE İSTİKRAR BEKLİYORUZ

Ancak bizim sanayiciler olarak bu temel noktada en büyük beklentimiz, zamda bile artış oranlarında bile belli bir istikrarın yakalanması ve ön görülebilir olmasıdır. Ne yazık ki ülkemizde elektrik ve doğalgaz gibi temel enerji kullanımı alanlarında fiyat değişimi konusunda hiçbir kimse sanayici ile daha önce bir istişare yaparak görüş alış-verişinde bulunmamaktadır. Dolayısıyla maliyetlerde yaşanan bu hızlı ve yüksek değişim karşısında sanayicimiz hiçbir hazırlığı olmadan yakalanmaktadır. Bu nedenle doğalgaz fiyatlarının değişimi öncesinde piyasa şartlarının arz ve talep edenler arasında yapılacak istişare neticesinde makul periyotlarda, makul oranlarda zam yapılması yönünde şekillendirilmesi Türk sanayinin faydasınadır.

BOTAŞ, OSB’LERLE ÇALIŞMA YAPACAK

Bu konuları sayın BOTAŞ Genel Müdürümüz ile geçtiğimiz hafta içerisinde OSBDER Yönetim Kurulu olarak yaptığımız ziyaretimizde görüştük. Burada olumlu bir adım olarak gördüğümüz, BOTAŞ tarafından sanayi kuruluşları ve OSB’ler ile bir yuvarlak masa çalışması yapılacağı konusundaki yaklaşımı memnuniyetle karşılıyoruz. Burada bir şeyi tekrar etmek isterim; sanayici küresel ve ulusal ekonomik şartlardan dolayı zam ve değişimlere karşı önlemlerini alabilecek, stratejisini oluşturabilecek şansa sahip olması gerekir.

MTOK KONTENJANLARI YAYGINLAŞTIRILMALI

- Teknik ve mesleki alanda üst düzeyde eğitimin doğrudan OSB’lerin kurduğu okullar tarafından verilmesi çok olumlu sonuçlar veriyor. Bu eğitimde gerek içerik gerekse idari ve mali yönetim açısından bazı taleplerinizi ilgili bakanlıklara sunduğunuzu biliyoruz. OSB’lerin bu konudaki talepleri nelerdir?

- Mesleki ve teknik eğitim sanayinin ilerlemesi, sanayinin ilerlemesi de Türkiye’nin sürdürülebilir büyüme ve gelişme sağlaması için kritik ve vazgeçilmez öneme sahiptir. Sanayicinin en çok üzerinde durduğu, teorik eğitimin yanında pratik eğitim almış Mesleki ve Teknik Lise öğrencilerinin yanlarında olmalarıdır. Sanayici eli anahtar tutan mühendisi tercih etmektedir. Anadolu teknik programından mezun olan öğrencilere Mesleki ve Teknik Ortaöğrenim Kurumu kontenjanı bulunan okullarda olduğu gibi tüm mühendislik fakültelerinde ilave puan verilmesi ile bu algıyı kıracak bir pozitif ayrımcılığın sağlanması, ayrıca sınırlı sayıda üniversitede bulunan Mesleki Teknik Ortaöğretim Kurumlarının (MTOK) kontenjanlarının tüm üniversitelere yaygınlaştırılması ve kontenjanların artırılması gerekmektedir.

OSB’LERE EĞİTİM DESTEĞİ SAĞLANMALI

Devletimiz tarafından çok olumlu amaçlarla ayrılan kaynakların doğru, etkin ve verimli şekilde kullanılmasını sağlamak ve mesleki ve teknik eğitim alanında faaliyet gösteren iyi uygulama örneklerini artırmak için OSB’lerde kurulmuş okulların OSB’ler tarafından işletilmesi ve bunun için OSB’de gerekli idare yapısının oluşturulması için OSB’lere finansal destek sağlanması önemlidir.

Tüm bunlara ek olarak; mesleki ve teknik eğitim alan öğrencilerin, üniversite sınavında sorumlu oldukları tüm konuları kapsayacak bir eğitim almalarına olanak sağlanmalıdır. Atölye ve meslek derslerine 9. sınıftan itibaren haftalık ders çizelgelerinde yer verilmelidir. Böylelikle öğrenciler YKS sınavlarına daha hazır halde gireceklerdir. Seçmeli ders saatleri Anadolu liselerindeki kadar olmasa bile yakın yakın seviyeye getirilmelidir.

Özellikle yüzde 100 burslu eğitim veren bizim gibi okullar, nakil gelen öğrencilerin de tüm giderlerini karşılamaktadır. Bu nedenle üç dönem halinde ödenen devlet katkılarının dönemsel zamanlarda okullara nakil yoluyla gelen öğrencileri de kapsaması gerekmektedir.

PARSEL BİRİM MALİYET HESABI DEĞİŞMELİ

- OSB’lerin mevzuatı ve uygulamaları açısından yapılmasını istediğiniz düzenlemeler var mı?

- 1 Temmuz 2017 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 49. Maddesi ile 4562 Sayılı OSB Kanununun 15’inci maddesine eklenen ve parsel birim maliyetinin hesaplanma yöntemini tanımlayarak, parsel birim satış fiyatının belirlenen maliyetin yüzde 25 fazlasını geçmemek üzere hesaplanacağı belirtilmiştir.

Parseller hiç kar amaçlı satılmamış, aradan geçen yıllar içerisinde arsalar değerlenmiştir. Sanayiciler mevcut değere göre bankalara ipotek göstermektedirler. OSB’ler birim satış bedellerini yüzde 25’e göre hesaplayıp ilan ederlerse sanayicilerin bankalardaki teminatları eksilecektir. Ayrıca birim parsel satış fiyatı bu şekilde belirlendiğinde; bir OSB’nin az ve sınırlı sayıda geliştireceği yeni sanayi parsellerine yönelik çok fazla sayıda talep olması durumunda satışın belirlenen bu fiyatla hangi kriterlere göre (kura, belirli kişilere tahsis vb.) kime yapılacağı konusu bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu konuda karar verecek OSB Yönetim Kurulları da büyük bir töhmet altında kalacaktır. Fiyatlandırmada çok değişik parametreler etkili olduğundan satış birim fiyatına piyasa koşulları ile uyuşmayan bir sınırlama getirilmesinin sakıncalar getireceği düşünülmektedir.

OSB’LER DOĞALGAZI ZARARINA SATIYOR

Bilindiği gibi OSB’lerin katılımcı aidatı dışında gelir kaynağı yoktur ve aidatlar OSB bütçesinin yüzde 1’i seviyesindedir. Buna karşın OSB’lerin gerek var olan altyapılarının yenilenmesi için, gerekse de yeni ihtiyaç duyulan alt ve üstyapı yatırımlarının gerçekleştirilmesi için önemli kaynak ihtiyaçları bulunmaktadır. Elektrik ve doğalgaz satışlarında, OSB’ler, kazanç bir yana doğalgazda zararına elektrikte sıfır karla satış yapılmaktadır. Tüm bu gereksinimleri karşılayabilmek için OSB’lerin elinde kalan birkaç arsadan başka gelir kaynağı yoktur. Yeni kurulmakta olan OSB’ler de 3-5 yıl içinde aynı kaynak ihtiyacı sorunlarıyla karşılaşacaktır.

Bu nedenlerle bu maddeyi iptal edici yeni bir kanun maddesinin yürürlüğe alınması, OSB’ler için büyük önem taşımaktadır.

YENİ GELİR KAYNAKLARINA İHTİYACIMIZ VAR

Gelişen teknolojilere uygun olarak Bölgelerin kendilerini yenileyip geliştirebilmeleri gerekmektedir. Ayrıca Bölge altyapılarının yenilenme ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. Bunları yapabilmek için OSB Yönetimlerinin mali olanakları çok sınırlıdır. Altyapıların yenilenmesi için gereken kaynakların yanı sıra Bölgelerin, katılımcıların Ar-Ge ve inovasyon faaliyetlerinin geliştirilmesi, Üniversite&Sanayi işbirliğinin kuvvetlendirilmesi, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’nin kurulması, sanayinin ihtiyaç duyduğu teknik elemanların yetiştirilmesi için Teknik Liselerin ve Mesleki Eğitim Merkezlerini kurulup idare edilmesi gibi pek çok farklı alanda faaliyetleri bulunmaktadır. Bu faaliyetlerle sanayicilere daha iyi hizmet verecek yatırımları yapmak için ek gelirlere gereksinim bulunmaktadır. Bu nedenlerle OSB’lere gelir kaynağı yaratılması amaçlı olarak iki talebimiz vardır:

- OSB’lerde faaliyet gösteren sanayiciler tarafından ödenmekte olan Emlak Vergisi, Çevre Temizlik Vergisi gibi vergi gelirlerinin yüzde 50’sinin OSB’lere ödenmelidir.

- OSB’lerde faaliyet gösteren sanayiciler tarafından yaratılan Gelir ve Kurumlar Vergisi’nin yüzde10’u OSB’lere gelir olarak aktarılmalıdır.

Bu hususun OSB mevzuatına girmesinin yanı sıra Emlak Vergisi Kanunu, Belediye Gelirleri Kanunu, Harçlar Kanunu ve diğer ilgili diğer mevzuata da girmesi gerekmektedir.

OSB’LER VAKIF VE DERNEK DEĞİL

OSB’lerin ülke ekonomisinin gelişmesi ve büyümesi için ne kadar önemli yapılar olduğu geçmiş son 10 yılda iyice anlaşılmıştır. Ancak OSB’lerin taşıdıkları stratejik önem ve değere rağmen mevzuat üzerindeki bazı sıkıntılar hala devam etmektedir. OSB’ler Kanunu ile OSB’lere yapılan tanımın, ilgili tüm Bakanlık, kurum ve kuruluşlar tarafından tanınması ve bilinmesi konusunda sıkıntılar yaşanmaktadır. Bugün ne yazık ki OSB’lerin hizmet verdiği pek çok alanla bağlı bulunan bakanlık ve ilgili kurumlar, OSB’lerin ne tür bir yapılanma içerisinde olduğu ve OSB kanununun tarif ve işleyişi hakkında yeterli bilgiye sahip değildirler. Bugün hala OSB’leri vakıf ya da dernek statüsü içerisinde değerlendiren ve bu konularda görüş ortaya koyan bakanlıklar söz konusudur.

KANUNLARDA UYGULAMA BİRLİKTELİĞİ SAĞLANMALI

Bir başka önemli husus da OSB kanununda OSB’lere sağlanan bazı hak, muafiyet ve istisnaların ne yazık ki bu konularla ilgili işlemleri yürüten bakanlıkların tabi olduğu mevzuatlarda yer almamasıdır. Şu anda OSBDER olarak yeni dönemdeki en önemli misyonumuz, OSB’ler Kanunu ile bu kanunun ilintili olduğu diğer tüm kanun ve yönetmelikler arasındaki uygulama birliğinin sağlanması yönünde çalışmalar yapmak olacaktır. Bu konuda uzmanların desteği ile hazırlanacak karşılaştırmalı raporlar neticesinde bakanlıklarımıza ve bu konudaki karar alıcı ve karar üretici niteliğindeki siyasi muhataplarımıza taleplerimizi götürerek, tüm mevzuatta ilgili kanun, yönetmeliklerde bir uygulama birliğinin sağlanması ve OSB’lerin devletin tüm kurum ve kuruluşları tarafından aynı düzeyde ve aynı açıklıkta tanınmasını ve bilinmesini sağlamak olacaktır.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner112

banner111

banner110

banner109

banner108

banner106