Öne Çıkanlar KOSGEB BAŞKANI ÇOSB Kreş ve Gündüz Bakımevi CEVAHİR UZKURT GİRAY DUDA Global Sanayici dergisi

Pandemi sonrası, dünya hayli farklı olacak

GİRAY DUDA

Covid 19 pandemisi, global çapta değişikliklere yol açtı. Pandemi ortamında sürdürülen yaşamın niteliğini, aşılama faaliyetlerini ve salgın sonrası dönemin iş yaşamını Namık Kemal Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Ümit İzmen Yardımcı, Global Sanayici’ye anlattı.

- Sayın Doç. Dr. Ümit İzmen Yardımcı, pandemi ile yaşayan-savaşan dünyayı nasıl tanımlayabilirsiniz?

- Bu birçok açıdan dünya tarihindeki hiçbir şeye benzemeyen bir süreç. Covid pandemisinin bu boyuta ulaşmasının nedeni, dünya üzerinde küreselleşme dediğimiz süreç oldu. Ülkeler arasındaki etkileşim bu kadar yoğun olmasaydı küresel salgın ve bu salgının yol açtığı küresel problemler hiç şüphesiz bu kadar yoğun olmazdı.

Tedarik zincirlerinden satış pazarlarına birbiriyle iç içe geçmiş iş süreçleri bütün ülkeleri birbirine bağlıyor. İnsan sağlığını tehdit eden bir kriz karşısında bu zincirler mecburen kopuyor. Sağlık riski ve ekonomik risk birbirine bağlanıyor ve birisindeki problemin ağırlaşması, diğerindeki problemi de ağırlaştırıyor. Bu da tüm ülkeleri hem sağlık, hem de ekonomik açıdan birbirlerine daha bağlı ve daha kırılgan hale getiriyor.

95 MİLYON KİŞİ YOKSULLAŞTI

- Böyle bir ortam çalışanlar açısından da büyük sorunlara yol açtı. Çalışanlar işlerini kaybettiği gibi iş arayanlara da yeni kapılar açılmadı değil mi?

- Bu da gelir dağılımındaki adaletsizlikleri büyütüyor. Salgının ülkemiz dahil her yerde yol açtığı önemli bir olumsuzluk işsizlikteki yükseliş. İLO verilerine göre, dünyada pandemi sürecinde iş saati kayıpları 2008 küresel krizinin dört katına çıktı. Çalışma saatlerindeki kayıpların yanı sıra, 2020’de dünyada 114 milyon istihdam kaybı yaşandı. Bunun sonucu olarak çalışan gelirlerinde yüzde 8.3’lük düşüş ortaya çıktı. Pandemi özellikle kendi hesabına çalışan, kayıtlı olmayan, düşük gelir ve düşük beceri sahibi kesimleri çok olumsuz etkiledi. Dünyada yaklaşık 95 milyon kişi yoksulluk sınırının altına düştü.

Pandeminin dönüştürdüğü bir başka alan da eğitim. Bugün ister istemez birçok ülke dijital imkanların seferber edildiği uzaktan eğitim modeline geçti. Ancak her yerde teknolojiye eşit düzeyde erişimin olmaması, eğitimi de etkiliyor. Sınırlı imkanlara sahip kesimler bu süreçte geride kalıyorlar. Bu da ilerisi için gelir dağılımı sorunlarını ağırlaştırma riskini barındırıyor.

EVDEN ÇALIŞMA VERİMLİLİĞİ ARTIRDI

Pandemi çalışma biçimlerini de hızla değiştiriyor. Eskisine oranla evden çalışmak bir anda çok yaygınlaştı. Bu da altyapıdaki bazı önemli konuları bir kez daha hatırlamamıza neden oldu. Evden çalışma uygulaması tahmin edildiği gibi verimliliği düşürmedi tam tersine artırdı. Bu nedenle birçok firma pandemi sonrasında da bu yöntemi uygulamaya devam etmek için altyapı hazırlıklarına başladı bile. Evden çalışma, iş ve yaşam arasında bozulmuş olan dengenin yeniden sağlanmasına da yardımcı olabilecek bir imkan olarak görülmeye başlandı.

Ve tabi pandemi sonrası için gerek kamu sağlığı, gerek çalışanların sağlığı ve işyeri güvenliği eskisinden daha büyük bir dikkatle ele alınması gereken konular olacak. Firmaların bu konulara şimdiden ilgi göstermesi yararlı olacak.

HAZIRLIKSIZLIK HAYATIN NORMAL AKIŞI

- Böyle bir salgına karşı çok mu hazırlıksızdı gelişmiş ülkeler ve Dünya Sağlık Örgütü?

- Bu tür bir salgın riskine daha önce dikkat çekilmişti. Buna rağmen, özellikle gelişmiş ülkelerin sağlık sistemlerini kilitleyebilecek çapta böyle bir salgın beklenmiyordu. Aslında bahsettiğimiz hazırlıksızlık biraz hayatın normal akışı. Ulusal sağlık sistemlerinin bu çapta beklenmedik bir salgını dikkate alarak kurulmasını beklemek de pek gerçekçi değil zaten. Küresel kurumların hepsi son yıllarda dünyada hüküm süren politik rüzgarlardan olumsuz etkilenmişti. Bugünkü dünyada yaşadığımız küreselleşme süreci ile bu sürecin yönetişimi arasında ciddi bir uyumsuzluk var. Yatırımlar, ticaret, göçler, çevre, iklim, sağlık gibi birçok kritik konu ülkelerin beraber hareketini gerektiriyor. Ama bunu sağlayacak etki ve yetkiye sahip küresel kurumlar oluşturulamadı. Dünya Sağlık Örgütü de bu sorunlarla malul kurumlardan birisi.

DÜNYA EKONOMİSİ YÜZDE 3.3 DARALDI

- Şu ana kadar pandeminin dünya ekonomisine, ülkelere ve insanlara yönelik olarak yarattığı maliyetler ve ekonomik sorunlar nelerdir?

- IMF’nin son tahminlerine göre birçok ülkede uygulanan kapanma ve getirilen kısıtlama tedbirlerinin sonucunda dünya ekonomisi 2020’de yüzde 3.3 daraldı. Ancak bu daralmanın 2021’de telafi edileceği ve yüzde 6 büyüme sağlanacağı öngörülüyor. Bu, 2008’e oranla daha hafif bir tablo anlamına geliyor.

Pandemi özellikle dijital dönüşüm yatırımlarını zamanında yapmamış, bu konuda teknik altyapısı ve insan gücü kaynakları sınırlı olan, bilançoları kuvvetli olmayan küçük firmaları derinden etkiledi. Hele bu firmalar kısıtlamalara maruz kalan sektörlerde ise bu etki daha da yoğun oldu.

Pandemi nedeniyle karşı karşıya kalınan üretim kaybı birçok firmanın bilançolarının belki bir daha toparlanamayacak kadar bozulmasına neden oldu. Benzeri bir durum bireyler için de geçerli. Bu koşulları borçlanarak geçirmeye çalışan firmalar ve bireyler, pandemi sonrasında bu imkanı ne kadar bulabilecek göreceğiz.

TEKNOLOJİYİ İYİ KULLANAN KAZANACAK

Nasıl ki salgın sırasında teknolojiyi iyi kullanan ülkeler ve şirketler hasarı en minimumda tutabilmişlerse, salgın sonrası dönemde de yine teknolojiyi iyi kullanan ülkeler ve şirketler daha avantajlı olacaklar.

Ekonomik ve toplumsal hayatın normale dönmesinde en büyük etken teknoloji olacak. Salgın sonrası ekonomik düzen teknolojinin kullanımına eskisinden çok daha bağlı olacak. Güvenli seyahat imkanlarından, enfekte ve temaslı kişi bilgilerinin izlenmesine, ekonominin birçok sektörünün sosyal mesafe kuralları içinde işleyebilmesinden, eğitim hizmetlerinin sürdürülmesine, hayatın her alanında dijital teknolojiler önemi tüm ağırlığıyla hissedilecek. Bu nedenle, bilgi ve iletişim teknolojilerine yatırım yapmış ülkeler ve şirketler önümüzdeki dönemin zorluklarıyla baş etme konusunda daha avantajlı olacaklar.

Pandemi sonrası dünya öncesinden bir hayli farklı olacak diyebiliriz rahatlıkla. Bir kesim bu süreçten zarar görürken bir kesim de karlı çıkacak. Kendini yeni koşullara hazırlamayan, gerekli teknolojik dönüşümü yapamayan, kritik becerileri bünyesine katamayan firmalar muhtemeldir ki koşullar normale döndüğünde eski müşterilerini kaybetmiş olduklarını görecekler. Bu da alınmış olan kredilerin geri ödenmesinde sorunlara ve iflas dalgasına yol açabilecek.

16 TRİLYON DOLARLIK MALİ ÖNLEM

- Genel olarak pandemiye karşı alınan ekonomik önlemler, teşvikler ve diğer uygulamalar nelerdir?

Başta gelişmiş ülkeler olmak üzere birçok ülkede hükümetler toplam tutarı 16 trilyon dolara ulaştığı tahmin edilen mali önlemleri devreye soktu.

Bazı ülkeler çalışanlarına önemli destekler sağlayabildi. Gelirlerinin yüzde 70, hatta yüzde 80’i kadar destek verebilen gelişmiş ülkeler olduğu gibi bu mali imkanlardan yoksun olan çok sayıda gelişmekte olan ülke var.

Pandeminin yarattığı riskleri ve tehditleri hepimiz çok yakından biliyor ve takip ediyoruz. Fakat bu süreç geride kaldığında -ki aşılama performansına bağlı olarak bu yıl sonuna geldiğimizde bu noktada olabileceğimizi düşünüyorum- pandeminin yol açabileceği bazı fırsatlardan da konuşmaya başlayacağımızı umuyorum.

TEDARİK ZİNCİRLERİ YENİDEN YAPILANACAK

Türkiye açısından baktığımızda bu fırsatların başında küresel tedarik zincirlerinden daha fazla pay alma imkanı geldiğini düşünüyorum. Birçok ülkeye baktığımızda, önümüzdeki 12 ila 24 ay içerisinde büyük alıcılar tedarik zincirlerini stratejik olarak yeniden değerlendirecekler. Avrupalı birçok firma bundan önce Çin’e aşırı bağımlı olan tedarik zincirlerinde çeşitlendirme ve yakın coğrafyaya çekme eğilimine girecekler. Bu durum bizim için de yeni fırsatlar yaratabilir. Birçok şirketimiz küresel tedarik zincirlerine dahil olma veya konumlarını güçlendirme fırsatı elde edebilir.

GELİŞMİŞ ÜLKELER HIZLI TOPARLANIYOR

- Karşılaşılan ekonomik sorunlar ve sıkıntılar örneğin ABD, Avrupa Birliği, Çin, Rusya ve diğer ülkeler bakımından aynı mıdır yoksa ne gibi farklılıklar göstermektedir?

- Ülkeler arasında çok büyük farklılıklar var. ABD, Avrupa ve Çin hızla toparlanırken aynı şey Rusya için geçerli değil.

Almanya, Kore, Japonya, İsveç, Norveç, İzlanda, Tayvan, Hong Kong, Yeni Zelanda, Avustralya, gibi bazı ülkeler hem mücadeleye erken başlayarak hem de teknolojiyi iyi kullanarak attıkları adımlarla salgının ilerlemesinde önemli başarılar elde ettiler. Birçok ülke ise bu kadar şanslı değil.

Genel olarak gelişmiş ülkelerle gelişmekte olan ülkeler arasında büyük farklılıklar olduğunu söyleyebiliriz. Bu farklılıklar covid salgını karşısında alınan sağlık tedbirleri ve özellikle aşılama ile başlıyor ve ekonomik önlemlerle devam ediyor. Bugün ABD, İngiltere gibi ülkelerde 100 nüfus başına uygulanan aşı dozu 66 iken bazı Afrika ülkelerinde bu oran 1’in altında. Bu tedbirler hiç şüphesiz ekonomik sonucu da farklılaştıracak. 2008 krizini gelişmekte olan ülkeler daha az hasarla ve daha kısa sürede atlatmışken bu kez durum tam tersi. Gelişmiş ülkeler hızla toparlanırken gelişmekte olan ülkeler daha uzun süre salgınla boğuşmaya devam edecek.

Gelişmiş ülkelerde kişi başı gelirlerin pandemi öncesine oranla yaklaşık onda bir daha düşük olacağı tahmin ediliyor. Ama bu fark gelişmekte olan ülkelerde beşte bire çıkıyor.

Ülker arasında gözlemlediğimiz bu iki birbirinden ayrışan performans ülkelerin içinde bireyler için de geçerli. Kimilerinin performansı artıyor; kimilerinki düşüyor. Enformel ekonomide çalışanlar, gençler, kadınlar, düşük gelirli işlerde çalışanlar, teknik becerileri düşük olanlar daha fazla istihdam ve gelir kaybı yaşıyor. Buna karşılık özellikle dijital becerileri yüksek olan, iyi eğitimli kesimler iş ve gelir kaybı yaşamadığı gibi, durumlarının iyileştiğini görüyor. Bu ayrışan performans “K tipi toparlanma” olarak adlandırılıyor.

TURİZME DAYALI ÜLKELER ETKİLENECEK

- Aşılamanın dünyadaki milyarlarca insana ulaşması birkaç yıl alacak gibi görünüyor. Tabii bu arada yeni büyük sorunlar da ortaya çıkabilir. Aşılamanın dünya çapında sürü bağışıklığı aşamasına gelmesine kadar geçen süredeki ekonomik maliyeti ne olur? Hangi ülke ve sektörler nasıl sıkıntılarla karşılaşır?

- Salgın en çok ulaştırma, yiyecek-içecek, eğlence, dinlence, konaklama, sanat-kültür, inşaat ve perakende sektörlerinde özellikle on-line olmayan firmaları olumsuz etkiliyor. Ekonomik maliyeti azaltmanın başlıca yolu aşılamayı hızlandırmak ve kapanma ve kısıtlama tedbirlerini zaman içinde kaldırabilmek.

Salgın devam ettiği sürece gelişmekte olan ülkeler de bu süreçten özellikle olumsuz etkilenmeye devam edecek. Özellikle salgının ekonomik maliyetiyle baş edebilecek yeterli finansal imkanları olmayan ülkeler daha çok zorlanacak. Bu nedenle turizmin önemli olduğu ülkeler de daha fazla etkilenecek ülkeler arasında.

ÜLKELER ARASI DAYANIŞMA VE İŞBİRLİĞİ

Öte yandan, gelişmiş ülkeler açısından da bu salgını sona erdirebilmenin yolu da ülkeler arası dayanışma ve işbirliğinden geçiyor. Aksi halde yoksul ülkelerde de sürü bağışıklığı sağlanmadan salgının yeniden alevlenmesinin önüne geçilemeyecek.

Bir de tabi verilmiş olan bu desteklerin geri çekilmesi süreci var. Pandeminin şirket bilançoları üzerinde yarattığı tahribatın çok dikkatli bir şekilde değerlendirilmesi gerekecek. Teşvik uygulamaları orta ve uzun vadeli riskleri ve yeniden yapılanma ihtiyaçlarını dikkate alarak sonlandırılmalı. Aksi takdirde ekonomik tablo daha uzun bir dönem boyunca olumluya dönemeyebilir. Desteklerin vaktinden önce geri çekilmesi birçok KOBİ’nin dayanma gücünü tüketebilir. Ve unutmayalım, istihdamın esas yükünü KOBİ’ler çeker. KOBİ’ler zora girerse, bugünkü işsizlik sorunu çok daha yakıcı hale gelir.

KÜRESEL AŞILAMADAN UMUTLUYUM

- Dünya çapındaki modern ilaç fabrikalarının aşı üretme kapasiteleri varken, aynı fabrikalarda kısıtlı sayıda üretimle yetinilmesini anlamak mümkün değil. Ortaya konulan ve kullanılan aşıların pek çok fabrikada birden üretilerek bugünkünün onlarca katı hızlı üretim ve aşılama yapılmasının önündeki sorunlar nedir?

- Dünyada şimdiye kadar 1 milyar aşı üretildi. Mayıs sonuna kadar 1 milyar daha üretilecek. Kritik hammaddelerin temin edilmesi ve patent korumasının kaldırılması durumunda aşı üretimini hızlandırmak tabi ki mümkün. Ve aslında aşı üretimi hızlandırılıp bir an önce sürü bağışıklığı sağlanmazsa eldeki aşıların etkinliğini azaltacak mutasyonların ortaya çıkma olasılığı da artacak. Bu nedenle salgınla etkin mücadele, patent korumasının kaldırılıp aşı üretiminin hızla artırılıp tüm dünyanın aşıya erişiminin sağlanabilmesinden geçiyor.

PATENT KORUMASI, NORMAL ZAMANLAR İÇİN

Küresel çapta patent koruması Dünya Ticaret Örgütü nezdindeki TRIPS anlaşması ile düzenleniyor. Ama bu düzenlemelerin hiçbirisi pandemi zamanları öngörülerek yapılmış düzenlemeler değil. Patent koruması, normal zamanlarda, ilaçları geliştiren şirketlerin, geliştirme süreçlerinde üstlendikleri maliyetleri karşılayabilmeleri düşünülerek yapılmış düzenlemeler. Patent korumasının kaldırılması, aşıların geliştirilmesi için yapılan masrafların fiyatlara yansımasını engeller. Bu da bundan sonrasında özel laboratuvarların aşı ve ilaç için araştırma ve geliştirme çalışmalarını aksatır. Bu nedenle tedavi geliştirmek için Ar-ge faaliyetleri yürüten şirketlerin olağan karlarını engellememek gerekir. Bu da devletlerin devreye girmesini ve tedavi geliştirmek için yürütülen Ar-Ge faaliyetlerinin kamu fonları ile desteklenmesi gerektirir.

ÇABALAR KÜRESEL DÜZLEMDE SEFERBER EDİLMELİ

Aslında covid aşılarının geliştirilmesinde de olan buydu. Gelişmiş ülkelerin tedavi geliştirilmesi için vermiş oldukları kamu desteğini üretimin yapılması için de vermeye devam etmeleri gerekiyor. Tabi ki sadece kendi ülke vatandaşları için değil, tüm insanlık için. Bunun için en yoksul ülkedeki en yoksul bireyi aşılamayı hedefleyen bir işbirliği gerekiyor. Aşının geliştirilmesi, üretilmesi ve uygulanması için ulusal düzeyde seferber edilen fonlar, küresel düzlemde de seferber edilmeli. Böylece pandeminin yarattığı ekonomik maliyet daha kısa süreli olacak ve bundan tüm dünya avantajlı çıkacak.

KÜRESEL BİR AŞILAMA KAMPANYASI MÜMKÜN

Küresel çapta bir aşılama kampanyasının olasılığı konusunda kötümser değilim. Bu soruyu pandemi öncesinde imkansız derdim. Ama pandemi birçok şeyi değiştirdiği gibi ekonomi, iş dünyası, işbirliği, çalışanların refah ve mutluluğu gibi birçok konudaki bakış açılarını da değiştirdi. Bundan 50 sene önce Friedman’ın “iş dünyasının esas işi, iş yapmaktır” sözü baş tacı edilirken bugün etik dışı karlar reddediliyor. Piyasa ekonomisindeki bu değişim, küresel bir aşılama kampanyasını bugün geçmişe oranla daha mümkün kılıyor. Hayat geçip geçmeyeceğini bekleyip göreceğiz.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner112

banner111

banner110

banner109

banner108

banner106