Bir zamanlar patron deyince işçiyi istismar eden, halkı soyan, vergi kaçıran akla gelirdi. O günlerde çizerler patronları şiş göbekli, elinde purosu ve dünya yansa içinde bir mumu yanmayan tiplemeler yaratırlardı.

Yıllar önceydi bu durum… TÜSİAD bu imajın değişmesi için çok çalıştı.

Ama bu konuda değişimin esas mimarı sanayinin gelişmesi oldu. Sanayi gelişti. Çalışma şartları değişti. İşyerleri, fabrikalar iş ve ekmek üreten yerler olarak algılanmaya başlandı.

Sanayideki gelişme öyle bir noktaya geldi ki en sert sendikalar bile önce işyerinin korunmasını, ayakta kalmasını hedefleyen uzlaşmaları gündeme getirdi.

Yıllar önce en sert işçi sendikalarından DİSK’in efsane başkanlarından Kemal Nebioğlu saniyicinin ve işçinin aslında aynı gemide olduğunu söylemişti.

Sonraki yıllarda sinayinin zirvesindeki isimler şu anlayışı net bir şekilde dile getirdiler:
- İşçilerin alım gücü yüksek olacak ki ürettiğimiz ürünleri satma şansımız olsun.

Bu anlayış hep bana mantığının ekonomide yeri olmadığını anlaşılmasından başka bir şey değildi.Daha sonraki yıllara sanayici yaşadığı kentin bütün sorunlarına üretim noktasından bakar oldu.İstanbul Sanayi Odası Başkanı Tanıl Küçük bu konuya önderlik yaptı…

İSO Başkanı Tanıl Küçük, İstanbul\'da trafik, asayiş, çarpık kentleşme gibi sorunlar nedeniyle üretim yapmanın, sanayici olmanın giderek zor hale geldiğini sık sık vurgulayarak farklı bakışın önderliği yaptı.

Küçük, İstanbul\'un Türkiye ekonomisinin lokomotifi olduğunu belirtti. Küçük, İstanbul\'da Haliç çevresinde başlayan sanayileşmenin, tarihsel süreç içinde yavaş yavaş kent dışına kaydığını ve bu kaymanın devam ettiğini ifade etti. Küçük, bundan sonra bu sürecin, çok daha sistemli ve planlı bir şekilde işlemesi ve mutlaka iyi yönetilmesi gerektiğini vurgulayarak şu önemli saptamaları dile getirdi:

. Sanayi kesinlikle tarihi yarımadanın dışına çıkmalı.

. Su havzaları ve orman alanları mutlaka korunmalı.

. Kent dışına çıkabilecek sanayi ucuz arsa ve düşük maliyetli taşıma kredisi gibi imkânlarla özendirilmeli. 

Tanıl Küçük bu sözleri ile yeni sanayiciliğin ne anlama geldiğini vurguluyor aslında.Sanayici yaşadığı kente, ekonomideki gelişmelere ve en önemlisi yaşadığı çevreye kayıtsız kalmayan olmalı anlayışını dile getiriyor.
Aslında bu hali ile sanayiciliğin daha da zorlaştığı bir dönemin başladığının işaretini veriyor.Benzer görüşleri Gaziantep Sanayi Odası Başkanı Nejat Koçer de dile getiriyor. Bakın ne diyor Koçer bir yazısında…

-        Bu ülkede sanayici olmak, çok ama çok zor... Aslına bakarsanız bizatihi yaşamın kendisinin \"zorluklarla\" dolu olduğu bir ülkede, sanayicinin işinin \"kolay\" olmasını beklemek de doğru değil belki, ama bu biraz farklı. Sanayicilik yapmak için normal vatandaşınkinden biraz daha farklı niteliklere sahip olmanız gerekiyor.

Kastettiğim, bilgi birikimi, sermaye gücü ve girişimcilik ruhu değil. Normalde, sanayicilik yapmak için yeterli olması gereken bu nitelikler, Türkiye şartlarında pek geçerli değil. Bu ülkede sanayici olmak için çok daha farklı niteliklere, tabiri caizse üstün özelliklere sahip olmanız gerekiyor. Mangal gibi bir \"yürek\", akla hayale gelmeyecek sorunlarla baş etme \"azmi\", her şeye rağmen üretme \"şevki\" ve hepsinden daha önemlisi \"peygamber sabrı\" gerekiyor, Türkiye\'de sanayici olmak için.
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner112

banner111

banner110

banner109

banner108

banner106