Öne Çıkanlar Türkonfed Arçelik Üretim Koordinatörü Alp Karahasanoğlu Hilal Ünalmış TÜSİAD Sıçrama Yapan Şirketler GİRAY DUDA

Türkiye’nin güneşi Afrika’dan daha verimli

GİRAY DUDA

Güneş enerjisi, Türkiye’de çok yüksek beklentiler yaratmış ama henüz kendisini gösterememiş bir enerji türü. Milyonlarca konutun tepesindeki panellerden sıcak su elde edilmesi konusunda dünya birincisi olan Türkiye güneş enerjisinden elektrik üretimine henüz başlayamadı. Çin’in bu konudaki en büyük şirketlerinden CSUN ise iki yıl önce Türkiye’ye yatırım yaptı ve gelecekten çok umutlu. CSUN Genel Müdürü Robin Xi ile güneş enerjisini çeşitli yönleriyle konuştuk.

- Sayın Robin Xi, bize öncelikle CSUN’ın Türkiye ve dünyadaki faaliyetlerini anlatır mısınız?

- Türkiye’de güneş enerjisi alanındaki en büyük şirketlerden bir tanesiyiz. Bununla ilgili olarak hem modül hem de solar hücre üretimi yapan iki ayrı fabrikamız var. Avrupa’nın da en büyük fabrikaları sayılabilir.

GÜNEŞ HÜCRESİ ÜRETİMİ YÜKSEK TEKNOLOJİ İSTİYOR

- Bu iki ayrı fabrika da şu anda içinde olduğumuz Serbest Bölge’de mi faaliyet gösteriyor?  

- Evet fabrikalarımızın ikisi de burada. Solar hücre açısından bakarsak, bu fabrika Türkiye’de ilk kez kurulan bir fabrika. Çünkü bizim dışımızda üretim yapan başka bir firma yok. Solar hücre üretiminin çok ileri teknolojiyle yapılması gerekiyor. Bu çok önemli, çünkü ona göre eğitilmiş personele ihtiyacınız oluyor.

Bizim buradaki çalışmamız Türkiye’ye de ciddi katkılar sağlıyor. Çok sayıda Türk personel burada çalışıyor. Ayrıca, üretim sırasında gereksinme duyduğumuz cihaz ve ürünleri de yerli sanayi kuruluşlarından sağlıyoruz. Dolayısıyla onlar için de yeni iş alanları açmış oluyoruz.

Türkiye’de bu modüllerin üretilmesi genel sanayileşme projesi bakımından da avantaj sağlıyor. Çünkü, Türkiye bunları Avrupa’dan sağlayacak olsa çok daha yüksek fiyatlar ödemek zorunda kalacak. Bu da fazladan döviz ödenmesi demek. Biz ise daha uygun fiyatlarla Türkiye piyasasına giriyoruz. Bu da oldukça önemli bir başka nokta. Şu anda Türkiye’de 6 ayrı büyük müşteriye hücre sağlıyoruz. Bunların arasında okullar, özel şirketler var.

- CSUN Türkiye’de hangi yılda kuruldu?

- 2012 yılının sonunda kuruldu.

YILIN SONUNDA SATIŞ PATLAMASI BEKLİYORUZ

- Sitenizden aldığım bilgilere göre 300 MW güneş paneli ve 100 MW güneş  hücresi kapasiteniz var. İhracat ve Türkiye içi satışlarla ilgili bilgi verir misiniz?

- Evet, yıllık 300 MW güneş paneli ve 100 MW güneş hücresi üretme olanağımız var. Şu anda bunun yüzde 80’ini Avrupa’ya ihraç ediyoruz. Yüzde 20’si de Türkiye pazarında satılıyor. Bunun da sebebi, güneş enerjisi alanında Türkiye’nin henüz gelişme aşamasında olması. Gelecekte, satışlarımızın çoğunu Türkiye içerisinde gerçekleştirmek istiyoruz. Aslında başka bir Avrupa ülkesini değil de Türkiye’yi tercih etmemizin nedeni Türkiye’den beklentilerimiz. Türkiye’de çok büyük bir potansiyel görüyoruz.



- Türkiye’de güneş enerjisinden ısı enerjisi elde etme çok yaygındır. Galiba dünyanın en ön sırasında geliyor. Buna karşılık güneşten elde edilen elektrik enerjisi de sıfır düzeyinde. Teknolojik açıdan yetersizlikler söz konusuydu. Bunlar aşıldı ve artık güneş enerjisinden elektrik enerjisi elde etmenin zamanı Türkiye için de geldi mi?

- Kesinlikle. Türkiye’de güneşten elektrik enerjisi elde etme konusunda yakında bir patlama yaşanacak. Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın yaptığı açıklama doğrultusunda, yani Konya’da planlanan büyük güneş enerjisi santralı projesi için bize çok sayıda şirketten talep geldi. Biz şu anda tüm şirketlerin ihtiyaçlarını karşılayabilecek durumdayız. Özellikle bu yılın son üç ayında bir patlama olmasını bekliyoruz.

Şu anda 300 MW olan panel üretim kapasitemizi 500 MW’a ve 100 MW olan hücre kapasitemizi de 300’e çıkarmayı planlıyoruz. Stratejik planlarımızın ilk aşamasında bunlar var.

 

SANTRAL YATIRIMI DA PLANLIYORUZ

- Bakanlığın açtığı 600 MW’lık bir ihale söz konusu. CSUN, Türkiye’de santral yapma işine girecek mi yoksa santral yapmak isteyenlere panel ve pil sağlanması noktasında mı kalacak?

- Çalışma programımız iki aşamalı. Bunlardan bir tanesi, ihaleye girecek olan şirketlere modül ve hücre sağlamak biçiminde olacak. 600 MW’lık santralın yüzde 30’unun ihtiyacını karşılamayı hedefliyoruz. Bunun yanı sıra o projeye katılacak olan küçük çaplı şirketlerden mesela 10 MW olan kısmına katkıda bulunacağız.

Bizim grubumuzda üçüncü bir şirket daha var. Onun adı da CSUN Yatırım. Yatırım şirketinin, santral kurma işine doğrudan katılması da yakın zamanda söz konusu olabilecek. Biz şirket CEO’ları önümüzdeki ay bir araya gelerek 600 MW’lık proje için başka ne yapabileceğimizi konuşacağız.

SÜBVANSİYON VE TEŞVİKLER OLUMLU

- Yakın zamana kadar, güneş enerjisinden elektrik üretmenin zor ve pahalı olduğu konuşuluyordu. Bu önemli sorun çözüldü mü? Yani üretim kolaylaştı ve ucuzladı mı? Diğer çeşit kaynaklardan elde edilen enerjiye göre birim maliyet ne durumda? Tercih edilebilir duruma geldi mi?

- Diğer enerji çeşitleriyle karşılaştırdığımızda maliyetin biraz daha yüksek olduğu açıkça görülüyor. Fakat uzun vadeli düşündüğümüz zaman fiyatın makul düzeyde yani pahalı olmadığını anlıyoruz. Uzun dönemde aslında güneş enerjisi daha ucuza geliyor.

Öte yandan bu üretimde hiçbir şekilde kirlilik söz konusu değil. Çevresel yükü de olmadığı için birim maliyetinin yüksek olmadığını düşünüyoruz. Güneş enerjisindeki asıl maliyet, ilk aşamada santralın kurulması için yapılan harcamalardan geliyor. Santralın uzun yıllar çalışacağını dikkate alınca ortalama maliyet oldukça ucuzluyor. Önümüzdeki 5 yılda Türkiye için bu maliyetin istenilen düzeylere ineceğini söyleyebilirim.

İtalya ve Almanya’da insanlar kendi bütçeleriyle bu sistemleri kurabiliyorlar. Türkiye’de henüz böyle bir durum yok ama yakın bir gelecekte bu da mümkün olacak. Ancak, tabii ki Hükümetin bunu bir takım sübvansiyonlarla hızlı biçimde desteklemesi gerekecek.

PROJELERİN İÇERİĞİ ÖNEMLİ

- Yine bununla bağlantılı olarak 1 MW’ın altındaki, büyük işyerleri, çiftlik gibi yerlerdeki lisanssız üretimler oldukça cazip seçenekler olarak ortaya çıkıyor değil mi?

- Aslında 1 MW’ın altında ya da üstündeki projelerde miktardan çok projenin içeriğine bakmalıyız. Örneğin bir binanın tepesine kurulacak sistemler daha ucuz olabilir. Çünkü, arsa, araziyi satın almak için ödeme yapmanız gerekmeyecektir. Ayrıca o araziyi panel sistemini kurmak için uygun hale getirmek gerekiyor. Bunlar da ön maliyetleri artırıyor.

Maliyetleri azaltan bir kaynak da teşvik olarak verilen Feed in Tariff (FIT) desteği. Bunu almak için Hükümete başvuru gerekiyor. Eğer onay gelirse bu yardımı alıyorsunuz. Böylece ilk maliyeti düşürmüş oluyorsunuz.

Projede mutlaka yerel ürünleri kullanmak zorundasınız. Eğer siz yerel ürünleri kullanırsanız devlet size daha çok destek sağlıyor. Bu şekilde üretilen enerjinin birim fiyatları da bir teşvik unsuru olarak kullanılıyor. Bu da üretici açısından bir avantaj. Biz, Türkiye’de TSE damgalı ürün üreten ilk firmayız. Yani bizim ürünlerimizi kullananlar bu ek destekten de yararlanabilecekler.

Biz, modüllerimizin kalitesi konusunda kendimize çok güveniyoruz. Buna ek olarak Huawei şirketi ile biliyorsunuz stratejik bir ortaklığa gittik. Kendileriyle akım dönüştürücü, invertor kullanımı konusunda işbirliği yapıyoruz. Bu da elektrik santrallarının çok önemli bir unsuru. Çünkü o modülden elde ettiğiniz enerjinin verimliliği öncelikle göz önüne alınması gereken bir unsur. Böylece, müşteriye daha bütüncül bir ürün sunmayı ve onun işini kolaylaştırmayı hedefliyoruz.

Bu arada bir hatırlatma yapmak istiyorum. Soma’daki büyük felaket olmasaydı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Çin’i ziyaret edecekti. Eğer bu ziyaret mümkün olsaydı, Huawei ve CSUN’ın Şangay’daki fabrikalarını gezecekti. Çünkü bizim firmalarımız, Çin’den bu alanda Türkiye’ye yatırım yapan en büyük kuruluşlar. Umarız bu tür bir olanak ileride yeniden doğacaktır.

KÜÇÜK VE VERİMLİ PROJELERDEN YANAYIM

- Konya Karapınar’da 60 bin dönüm üstüne 3 bin MW’lık dev bir güneş enerjisi santralı kurulması planlanıyor. Türkiye’de güneş enerjisinin,  toplam enerji üretimi içindeki payının artması için böyle büyük projelere mi yoksa daha değişik yerlerde daha küçük projelere mi ihtiyaç var?

- Ben orta çaplı projelerin daha sağlıklı olduğuna inanıyorum. Türkiye’de şebekenin yeteri kadar güçlü olmadığı bilinen bir gerçek. Gündüz güneş varken çok aşırı miktarda bir elektrik enerjisi üretilecek. Bunlar toplanıp Türkiye’ye dağıtılacak. Akşam ise başka yerden buraya elektrik enerjisi gelecek. Dolayısıyla aşırı düzeyde bir gel-git yaşanacak. Yani stabil durum olmayacak. Bu nedenle orta düzeydeki projeler bu sakıncaların önüne geçecek.

Kuzey Amerika’da yapılan birkaç çalışma var. Orada da başlangıçta birkaç büyük proje yapılması düşünüldü ama sonradan vazgeçildi ve daha çok sayıda orta boyutta santraller yapıldı.

TÜRKİYE GÜNEŞİ VERİMLİ

- Biz Türkiye’nin bir güneş ülkesi olduğunu söyler, güneşimizle övünürüz. Güneş paneli ve hücresi üreticisi olarak siz de bizimle aynı görüşte misiniz?

- Evet, elbette öyle. Güneş enerjisi için bu ülke çok uygun bir yer. Ülkenin en iyi bölgesi de Konya ve çevresi. Güneş enerjisi üretimi için bunun dışında da pek çok uygun yer var.

Size Afrika ile Türkiye’yi kıyaslayayım. Bildiğiniz gibi Afrika’da da güneşin etkileri çok şiddetli. Ancak güneş enerjisi üretiminde Türkiye, Afrika’dan daha önde geliyor. Türkiye’nin bir avantajı var. Güneş panellerinde çok sıcak olduğunda maksimum verim alınamıyor. Biraz sıcaklığın azaltılması gerekiyor. Türkiye’nin Karadeniz bölgesinden gelen rüzgarlar bu işe yarıyor ve doğal ortamında çok daha büyük bir verim alınıyor.

- Çin’de güneş enerjisi üretimi ve toplam enerji üretimi içindeki payı nedir?

- Şu andaki oran yüzde 5’in üstünde. Tabii ki çok büyük bir oran değil. Bunun da nedeni, Çin’in doğusunda ve güneyindeki çok yağışlı iklimin bu sistemlerin kurulmasına müsait olmaması.

Çin’de devlet güneş enerjisi santralı yatırımlarına iyi destek veriyor. Örneğin, batıda, Uygur Türklerinin yaşadığı Şincan bölgesinde 3 GW’ın üstünde üretim yapan güneş enerjisi santralları kuruldu.

TEŞVİK VE DESTEKLER AYRINTILANDIRILMALI

- Türkiye’de güneş enerjisi yatırımlarının artması için devletten, hükümetten, Enerji Bakanlığı’ndan veya Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) gibi kuruluşlardan beklentileriniz, teşvik talepleriniz var mı?

- Buraya geldiğimiz 3 yılda Türkiye’nin bu konudaki büyük potansiyelini yakından gördük. Elbette potansiyelden daha da önemlisi Hükümetin enerji politikalarıdır. Hükümetin politikasıyla ilgili olarak da aslında daha detaylı bir şekilde bu konuyu inceleme altına alabiliriz. Yatırımlar, sübvansiyon veya mali destek için daha ayrıntılı programlara ihtiyaç var. Kim ne yaparsa ne oranda bir şey alabilecek, bunun bilgisi gerekli. Piyasa buna ihtiyaç duyuyor.

Şebeke ile ilgili kısım da çok önemli. Diyelim ki birisi güneşten elektrik enerjisi üretiyor. Bunu şebekeye satabilmeli ki bu yatırımından kazanç sağlasın. Dolayısıyla Hükümetin şebeke kısmını hızla düzenlemesi gerekiyor.

ŞEBEKEYE SATILABİLMELİ

- Şebeke ile ilgili sorun nedir? Herkes ürettiği elektriği satabiliyor herhalde.

- Aslında satılmaması söz konusu değil. Fakat Hükümetten bu konuda henüz izin çıkmadığı için satışı mümkün olmuyor. Hükümet aynı zamanda şebeke ayağını da desteklemeli. Şu anda geleneksel olarak üretilen enerjiyi alıyor. Bunu da bir an önce gerçekleştirmesi sektörün önünü açacaktır.

- Son olarak hobilerinizin neler olduğunu sormak istiyorum.

- Kitap okumayı eskiden beri çok severim. Ayrıca Türkiye’yi tanımak için sık sık geziyorum ve fotoğraflar çekiyorum. Aynı zamanda farklı ülkelerin tarihlerine ilişkin merakım var. Tarihi yerleri dolaşmaktan hoşlanıyorum.

  
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner112

banner111

banner110

banner109

banner108

banner106