Öne Çıkanlar Türkonfed TÜSİAD Sıçrama Yapan Şirketler Arçelik Üretim Koordinatörü Alp Karahasanoğlu Hilal Ünalmış KPMG TÜRKİYE Sinem Cantürk

“Tekirdağlı firmaların teknik altyapısı çok yüksek”

GİRAY DUDA  

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Nükleer Enerji Proje Uygulama Daire Başkanı Necati Yamaç, dünyada ve Türkiye’de çok tepki gösterilen bir konuda ülkemizdeki en üst düzey yönetici olarak görev yapıyor. Türkiye gibi hızlı büyüyen, enerji ihtiyacı hızla artan ve dış enerji kaynaklarına on milyarlarca dolar ödeyen bir ülkenin hızlıca enerji üretimini katlaması gerekiyor. Bunun için de nükleer enerjiye ihtiyacı var. Türkiye’nin nükleer macerasını ve bugünkü durumunu ‘Global Sanayici’ adına Necati Yamaç’la konuştuk.

- Sayın Necati Yamaç, Çerkezköy’de Tekirdağlı sanayicilerle buluştunuz ve ziyaretler yapıp sanayicileri dinlediniz. Bu organizasyon sizi tatmin etti mi?

 

- Toplantı çok verimli geçti. Tekirdağlı firmalarla ilk kez yüz yüze görüşmüş olduk. Tekirdağlı firmaların üretim tesislerini gezdik. Gördük ki Tekirdağlı firmaların teknik altyapısı oldukça yüksek. Nükleer santral çalışmalarında çok rahat yer alabileceklerini gördük. Ama her halükarda Nükleerle ilgili alanda teknik kabiliyetlerini arttırma ihtiyacı var. Ben mekanik ve elektronik anlamda Tekirdağlı firmaların projede yer alabileceklerini düşünüyorum. Yeter ki teknik ve elektronik ve mühendislik anlamında kabiliyetlerini arttırma gibi niyetleri olsun.

 

NÜKLEERDE SONA ÇOK YAKLAŞTIK

- Siz Türkiye’nin en zor ve dikenli koltuğunda oturuyorsunuz. Önyargı mıdır veya başka bir şey mi insanlar nükleer deyince korkuya kapılıyor.

 

- İnsan bilmediğinden korkar. Nükleer projelerinde ilk defa bu kadar sona yaklaşıldığını görüyoruz. Her ne kadar 1950 yılında Nükleer Araştırma Komisyonu kurulmuş olsa bile, yarım asra yakın bir nükleer geçmişi olsa bile Nükleer Santralle ilgili ilk anlaşma 2010 yılında gerçekleşti.

 

Geçmişe baktığımızda, farklı zamanlarda uluslararası anlaşmaların imzalandığını ama hep ertelendiğini görüyoruz. Örneğin bir tanesinin ihalesi 8 defa ertelenmiş. Bu işi ihale yöntemiyle yapmanın birçok sıkıntıları var. Bu görüldüğü için 2010 yılında hükümetler arası anlaşma modeline geçildi. Hükümetler arası anlaşma modelinde bu işin kararını ve imzasını siyasiler atmış oldu. İkincisi de aynı modelle oldu. Japon hükümetiyle anlaşma sağlandı.

 

SİYASİ İSTİKRAR SAYESİNDE OLDU

 

Bu işin bu kadar sarkmasında kısa süreli hükümetlerin ve koalisyon hükümetlerinin etkisi oldu. Nükleer santraller uzun ömürlü projelerdir. İnşaat 10 yıl işletme süresi 60 yıldır. Baktığınızda 70 yıla tekabül eden bir proje. Cumhuriyet’ten bu yana kurulan hükümetlerin ortalama ömrüne baktığınızda 1.5 yıl bile değil. Siyasi istikrar çok önemli. 12 yıllık bir istikrarlı hükümet çok önemli. İkincisi ihaleden uluslar arası anlaşma modeline geçildiği için bu model işledi ve bu modelle devam edilecek.

 

- Uluslararası model nasıl işliyor?

 

- Yine ihale gibi mekanizma işliyor. Talipli birkaç ülke olabiliyor. Biz bunları alıp inceliyoruz. Teknik parametrelere bakıyoruz. Çok parametre var. Teklifleri değerlendiriyoruz ama kararı hükümet veriyor.


 

AKKUYU’DA ÇED RAPORUNU BEKLİYORUZ

 

- Akkuyu ve Sinop’ta hangi aşamadayız?

 

- Akkuyu Nükleer Santral Projesi 2010 yılında imzalandı. Proje Şirketi kuruldu. 2011 yılında ÇED’e başvuruldu. EPDK’ya elektrik üretim lisansı başvurusu yapıldı. ÇED ile ilgili yaklaşık 3 yıla yakın bir çalışmamız oldu. Yakın zamanda ÇED ile ilgili nihai kararın verilmesini bekliyoruz. Bunun ardından önemli bir adım İmar Planı’nın neticelenmesidir. Bunlar netleştikten sonra sahadaki çalışmaların daha da hızlanacağına inanıyoruz.

 

- Herhangi bir sürpriz çıkar mı?

 

- Biz teknik olarak devletin gerekli kurumlarıyla ilgili bütün şartları karşılamak için çalışıyoruz. Çalıştığımız için de bir sürpriz beklemiyoruz. 2015 yılı içinde de proje şirketi tarafından inşaat lisansı başvurusunun yapılmasını bekliyoruz. Tahmini olarak 2017 yılı içinde inşaat lisansı sonuçlanırsa Akkuyu sahasında inşaat bütün yönleriyle devam etmiş olacak. Akkuyu’daki santralden 2020’li yıllarda ilk elektriği almayı planlıyoruz. Bu sürenin dünya ortalaması 48/50 ay. Daha erken olursa tabii iyi olur. 5 yılda gerçekleşen projeler de var. Bizim hedefimiz hem nükleer güvenlik kriterlerine uygun hem de planladığımız süre içinde hayata geçirmektir.

 

Sinop ile ilgili 2013 yılında hükümetler arası anlaşma imzalandı. Şu anda Sinop sahasında sismik çalışmalar yapılıyor. Yakın zamanda Meclis tarafından hükümetler arası yapılan anlaşmanın onaylanmasını bekliyoruz. Tabii ki hükümetler arası ev sahibi hükümet anlaşması imzalanacak. Ardından proje şirketi kurulacak. Proje şirketi kurulduktan sonra da Sinop sahasındaki nükleer çalışmaları hızlanacak. Sinop ile Akkuyu arasında 3 yıllık bir zaman farkı olduğu için de Sinop, Akkuyu’nun biraz arkasında gidiyor. Şu anda öngördüğümüz proje takvimine göre gidiyor. Umarım her şey öngördüğümüz şekilde devam eder.  

 

ÜÇÜNCÜYÜ DE HEDEFLİYORUZ

 

- İlerde bu santrallerin sayısının attırılması planlanıyor mu?

 

- Ülkemizin 2023 hedefi iki santralin üretime başlaması üçüncüsünün de inşaatına başlanmasıdır. Üçüncü nükleer santrali için aday yerler var. Bu yerler Atom Enerjisi Kurumu tarafından belirlenir. Onların kriterlerine göre yer tespiti yapılır. Belli teknik parametreler var. İletim hatlarına uygun olması gerekiyor. Deniz kenarına  ve debisi yüksek nehir kaynaklarına yakın olması gerekiyor. Sismik ve depremsel sorunu olmaması gerekiyor. Ağır ekipmanlar taşınacağı için ulaşımla ilgili herhangi bir problemin olmaması gerekiyor. Birçok parametre dikkate alınarak ülke olarak masa başı çalışma yapıldı. Birkaç yer var ama sonuç olarak kesin belirlenen bir yer yok.

 

AKKUYU VE SİNOP’U KURMAK ZORUNDAYIZ

 

- Nükleer santraller çok ciddi miktarda elektrik üretimi yapıyor. Bu nedenle Türkiye’nin enerjideki çıkış yollarından birisi nükleerden geçiyor galiba değil mi?

 

- Türkiye nükleere mecbur. Sadece Akkuyu’da 35 – 40 milyar kw/saat’lık elektrik üretilecek. Bugünkü elektrik tüketimimiz 240 milyar kw/saat’dır. Bunlara bakacak olursak bugün Akkuyu Nükleer Santrali devrede olsaydı elektrik ihtiyacımızın yüzde 16’sını karşılıyor olacaktık. Neden nükleer santral yapıyoruz? Petrolün ve doğalgazın yüzde 92’sini ithal ediyoruz. Ve enerji tüketimimizde yüzde 72 dışa bağımlı olduğumuz için her yıl dışarıya 60 milyar dolar para ödüyoruz. Cari açıkta da en büyük payı enerji kaplıyor. Petrol, doğalgaz gibi kaynaklarımız kısıtlı ve dışa bağımlı olduğumuz için nükleer santral kurmak zorundayız.

 

Nükleer Santrali petrol ve doğalgazı olmayan ülkeler kurar algısı yanlıştır. Bu kaynakları olan ülkeler de nükleer santral kurmuştur. Rusya’ya, ABD’ye bakabilirsiniz. Suudi Arabistan’ın da nükleer projesi var. Nükleer santraller sadece elektrik üretim santralleri değildir. Sanayinin hamle meselesi, teknolojinin transfer meselesidir. Nükleere uygun insan kaynaklarının yetiştirilmesi meselesidir. Nükleere uygun mevzuat altyapısının yapılması meselesidir. Bütün anlamlarda altyapımız nükleere uygun hale gelmiş olacak. Sadece ülkemizdeki değil dünyadaki nükleer santraller için bilgi birikimi oluşacak ve sanayicilerimiz nükleer santrallerin tedarikçileri olacak. 

 

SANAYİCİLERİMİZ NÜKLEERLE ÇOK İLGİLİ

 

- Görüldüğü kadarıyla, nükleer projeler sanayicilerimize heyecan getirdi? Savunma sanayii ihalelerinde olduğu gibi yerli sanayicilerden yararlanma alt koşulu var mı?

 

- Nükleer santraller başladıktan sonra sanayicilerimizde bir heyecan oluştu. Sektöre ilgileri oldukça yüksek. Ruslarla yaptığımız uluslar arası anlaşmada belli bir yüzdelik oran yok ama olabildiğince yerli imalatları kullanmaları gerektiğine yönelik hükümler var. Nükleer Santraller ülkemizde yeni olduğu için Güney Kore’de de böyle olmuştu ilk yatırımda yerli sanayi oranı düşük olabilir. Sinop’ta bu daha ileri bir oran olacaktır. Bu oran mevcut envanter çıktıktan sonra daha rahat ortaya çıkacaktır. Her halükarda  bu oranı maksimum düzeyde tutmaya çalışıyoruz. Aslında kabiliyetimiz oldukça yüksek.

 

Nükleer Santral projelerinde yerli tedarikçilerle ilgili Ankara, İstanbul, Kocaeli, Bursa, Tekirdağ gibi illerimizde yüz yüze görüşmelerimizi de sürdürüyoruz. Ankara bu konuda biraz daha ileri gidiyor. Ankara’da 30’a yakın firmamızda Ur-Ge projesi yapma hazırlığındayız. Ekonomi bakanlığımızın desteklediği bir proje ve Ankara Sanayi Odası ile birlikte yaptığımız bir proje. Bu proje kapsamında biz Ankara’daki firmalarımızın açık analizini yapacağız. Bu analizler sonucunda teknik eğitimler alacağız. Bunlar yabancı uzman ekipler tarafından verilecek. Daha sonra üretim konusunda çalışmalarımız olacak. Bu projelerinin başarısını gördüğümüzde aynı pilot uygulamayı diğer illerimizde de devam ettirmeyi düşünüyoruz. TÜBİTAK’ta Nükleer Santrallerinin inşaat, mekanik ekipman elektrik aksamıyla ilgili proje çağrısına çıkacak firmalarımız bunlara teklif verebilir. Teklif verdikten sonra da firmalarımız nükleer konusunda da önemli söz sahibi olacaklar. Firmaların öncelikle tecrübeye olabilmeleri için bu konuda uzman firmalarla işbirliğini önemsiyorum. Bu iş için Rusya, Çek Cumhuriyeti ve dünyanın herhangi bir yerindeki işbirliklerini önemsiyoruz. Birlikte hareket edip üçüncü bir ülkedeki nükleer santral çalışmalarında da yer alabilirler. Kazan-kazan yaklaşımının bir geliri olacaktır.

  
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner112

banner111

banner110

banner109

banner108

banner106