Tekstil sektörünün 2023 hedefi 20 milyar dolar ihracat
GİRAY DUDA

İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçılar Birliği (İTHİB) Başkanı İsmail Gülle, aynı zamanda TEKSANDER Yönetim Kurulu Üyesi ve İstanbul Sanayi Odası Meclisi Başkan Yardımcısı. Tekstil dünyasının bu aktif, çalışkan yöneticisi ile tekstil sektörünün koşullarını, ihracat olanaklarını ve Tekirdağ Sanayi Odası’nı konuştuk.

 

SANAYİCİLİK BAŞKA TİCARET BAŞKA

 

- Tekirdağ Sanayiciler Derneği’nin (TEKSANDER) Yönetim Kurulu üyesisiniz. TEKSANDER’İN kuruluş amaçlarından biri olan Tekirdağ Sanayi Odası’nı konuşalım? Çalışmalar ne aşamada?

- Sanayicilik başka bir şey ticaret yapmak başka bir şeydir. Sanayici ticaret yapabilir ama ticaret yapanlar sanayiciliği çok fazla beceremiyorlar. Biz bunu geçmiş dönemde yaşadıklarımıza dayanarak söylüyoruz. Bu ikisi çok farklı şey. O açıdan baktığınız zaman da Türkiye’nin ticareti her şeyden önemlidir. Ticaret meslek erbabını içinde bulundurur. Sanayicilik çok daha meşakkatli bir iştir. Bir şeyi alıp satmak maharet değildir, netice itibariyle para kazanılır. Ama istihdam açısından, vergi açısından devlete kazandırmış olduğu bir takım avantajlar açısından sanayi çok daha önem arz eden bir meslek ya da sektördür.

 

YENİ BİR DÜZENLEME YAPILMALI

Tekirdağ’da özellikle son yıllarda bu konuda çok ciddi atak var ve çok büyük sanayi yatırımları oluşuyor. Çünkü İstanbul artık üretim merkezi olmaktan çıkıyor. Doğal olarak etrafındaki illerde sanayileşme yoğunlaşıyor. Bugün Türkiye’de 12 sanayi odası var. Bazı illerde çok ciddi girişimler olmasına rağmen de sanayi ve ticaret odası ayrımının yapılmadığını görmekteyiz. Belki bu konuda sadece Tekirdağ’da, belki Türkiye’nin gerçek üretim merkezlerinin temsil edilmesi açısından da düzenleme yapılması gerekiyor. Yani sanayicilik çok daha farklı anlayışa, zihniyete sahip olmayı gerektirir, bu bir kültür meselesidir. Kültürü yaşamanız lazım ki bunu siz hissedebilesiniz, anlatabilesiniz. İstihdam artışı, bu ülkenin en önemli sorunlarından bir tanesi. Artık insan çalıştırmanın çok zahmetli ve zor bir iş olduğunu görüyoruz. Bununla ilgili sorunları ancak insan çalıştırıyorsanız anlayabilirsiniz. Binlerce insanın sigortasını, vergisini, davasını onlarla ilgili sorunların çözülmesinde bunları yaşamanız lazım. Belki bizim ihracatçı birliklerindeki başarılarımızın nedenlerinden biri de yaşadıklarımızdan kaynaklanan çözümler üretmemiz. O açıdan tabi ki sanayicilerin Tekirdağ Sanayi Odası bazında da temsil edilmesinin bölgeye ve ülkeye önemli katkı sağlayacağı kanaatindeyim.

 

1 MAKİNA İLE BAŞLADIK

- Sayın Gülle, babadan gelen bir sanayiciliğiniz var değil mi? 

- Babamız bir ticaret erbabıydı. Sivas’ta bir müddet kaldıktan sonra İstanbul’a taşındık. İstanbul’daki sanayicilik faaliyetlerimiz, ticaret için gelip gittiği bir dönemde,  bir örgü makinesi yatırımıyla başladı. 1972 senesinden itibaren üretimin içerisinde olduk. 1 makine ile başlayan süreç, 2-3-5 derken aradan geçen 45 yıl içinde bugün yüzlerce makinemiz oldu. Bunun entegrasyonunu tamamlayan; boyahane, baskı, iplik boya ve kendi enerjisini üreten tesisleri kapsayan bir kuruluş haline geldik. Bu süreç içerisinde bugün önemli ihracatçı firmalar arasında önemli bir konumdayız. Binlerce insan çalıştıran bir tesis haline geldik. Biraz önce söylediğim gibi, bu iş biraz aşk ve sevda işi. O gün bir makine ile başlayan hayat meşakkatli bir süreçle bugün bu iyi noktaya geldi. Biz Gülle Entegre Tekstil İşletmeleri A.Ş.’de ikinci kuşağız. Aile şirketiyiz, 4 dört kardeşimizle herkes kendi üretim bölümünden sorumlu olarak yönetmeye çalışıyoruz.

İstanbul Avcılar ve Çorlu’da üretim tesislerimiz var. Burada kumaş üretiyoruz, Çorlu’da iplik, boya, baskı ve enerji tesislerimiz var. İstanbul’un dışında başka yerde üretimimiz yok.

 

İHRACATIMIZ 30 MİLYAR DOLAR

 

- Ne kadar ihracat yapıyorsunuz? Kaç kişi istihdam rakamlarınız?

-  30 milyon dolar civarında ihracatımız var. Avrupa, Afrika, İsrail ve Ukrayna’ya ihracat yapıyoruz. Yurt içi satışlarımız da var. Bir kısmını kendimiz doğrudan ihraç ediyoruz, bir kısmını da ihracatçı firmalara veriyoruz onlar ihraç ediyorlar. Hemen hemen bütün üretimimiz ihracata gidiyor diyebiliriz. 650 kişiye istihdam sağlıyoruz.

 

TEKSTİL SEKTÖRÜ İHRACATI YÜZDE 7 ARTTI

- Siz, aynı zamanda, İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) başkanısınız. Tekstil sektörü 2014’ü nasıl geçirdi?

- Tekstil sektörü 2008 yılında dibe vurdu. Kriz döneminde dibe vurmuştu. Çok ciddi şekilde kapanan, iflas eden işi bırakan insanlar oldu. Kriz de işin tuzu biberi oldu. Çünkü kurlar yaklaşık 1.1 liraya inmişti. TL’nin çok değerli olduğu bir dönemdi. İhracat da bundan çok etkilendi. 2008’deki krizden sonra, 2009, 2010 ve 2011 en yüksek ihracatların yapıldığı yıllar oldu. Bu trend, 2012’de ve 2013’te de devam etti. 2014’de yine artış trendinin devam ettiğini gördük. 2014’te artış azalsa da yine de artış havası oldu. 2014’ü de ihracatta yüzde 7’lik bir artış rakamıyla kapattı tekstil sektörü. Burada belki daha fazla artışımız olabilirdi ama Rusya’daki düşüşler etkiledi. Bu etki yılın ilk ayında da devam etti. İyi bir başlangıç yapamadık 2015’e. Ama genelde dünyada hem jeopolitik hem de parayla ilgili gelişmeler üst üste geldiğinden 2015’in zaten zorlu bir yıl olacağını görüyorduk ve öyle de olacağını hissetmeye başladık.

- Aslında yüzde 7 ile ortalamanın üstüne çıkmışsınız.

- 2014 yılında Türkiye’nin genel olarak ihracat artışı yüzde 4 oranında gerçekleşti. Tekstilde bu veri yüzde 7 olarak gözüküyor. Dediğiniz gibi genel ihracatın üzerinde artış gerçekleştirdik.

 

RUSYA ZORLUKLARI AŞAR AMA…

- Kasım ve Aralık 2014 aylarında ihracatta ciddi düşüşler görülüyor. Bu da doğrudan Rusya ile ilgili. Rusya’daki sorunlar aynı hızla devam ediyor.

- Rusya yüzde yüze yakın devalüasyon yaşadı. En önemlisi ekonomik ambargo yaşıyor. Tabi Rusya büyük bir devlet, oturmuş bir altyapısı var. Bu onu düzeltir ama zaman alır düzeltmesi. Bir de bu tür şeyleri onlar yaşamaya alışmış millet değiller, o açıdan çok önemli bir avantajı var. Çok değerli bir metası var, enerji. Bu enerji dahilinde olduğu sürece toparlar. Çünkü üretim toplumu değil, enerji ve hammadde satarak geçinen bir toplum. O açıdan bu zorlukları aşar ama bize 2015’i kaybettirir.

 

RUSYA KRİZİNİ İYİ YÖNETMELİYİZ

- Rusya’ya Batı ambargosunun ortadan kalkacağına dair de bir belirti şu anda yok.

- Yok. Bugünkü koşullarda Rusya’nın bu politikalarından vazgeçeceğini de düşünmüyoruz. Ukrayna ve Kırım’daki politikaları değişmeyeceğine göre bu böyle gidecektir. Rusya prensipleri olan bir ülke. Ondan sonra belki bu süreci iyi yönetebilirlerse çok farklı ve güçlü çıkabilirler. Ama mühim olan krizi Türkiye’nin iyi yönetmesi. Belki bu düzeldikten sonra Türkiye için iyi olur. Çünkü Türkiye bugüne kadarki en iyi dönemini Rusya ile yaşıyor. Putin geldi iyi anlaşmalar yapıldı, doğalgazda indirimler geldi, devamı gelecektir mutlaka. Bizim az satıp çok aldığımız bir ülke. Türkiye’den daha çok gıda alabilir, tekstil alabilir.  

 

EURO BÖLGESİNDE FİYATLAR YÜZDE 10 ARTACAK

- Avrupa’da tekstil ürünlerinin satış durumu nasıl?

- Tekstil ihracatının yarısı AB bölgesine yapılıyor. Euro bölgesindeki sıkıntılar da ayrı bir şey. Geçen yıl biraz düzeldi. Daha önceki yıllar sıkıntılı geçmişti. Zaten bizim tekstilin ihracatının yüksek çıkmasının bir sebebi de AB’deki düzelme oldu. Ama geçen yıl itibariyle parasal ekonomik bir daralmaya gittiler. Onlar da iyi başlamadı. Euro’nun da pariteden dolayı kaybetmesi belki onların ihracatlarını arttırmak açısından avantaj olacaktır ama şu anda bizim için dezavantaj. Çünkü Türkiye yıllarca yüksek pariteyle iş yaptı, dolarla aldı, euroyla sattı. O parite avantajını kullandı. Haliyle euro bölgesinde fiyatların yüzde 10 artacağı gibi bir görüntü de ortaya çıkıyor.

 

ÇİN’İN POLİTİKALARI ÇOK AGRESİF

- Avrupa’nın dışında Çin var. Çin’in tekstilde önemli bir yeri var mı?

- Çin, dünyanın en önemli üretim gücü. Artık, Çin ve diğerleri var. Açık ara her dalda birinci. Onların tek fabrikası bizim 10’larca fabrikamız kadar üretim yapıyor. Çok agresif bir politikaları var. Dünyadaki stratejileri iyi okuyorlar, ne yapacaklarını çok iyi biliyorlar. Bence dünyadaki en önemli stratejilerden birisini yürütüyorlar. Ne yapacaklarını bildikleri için stratejileri iyi belirleyip iyi yönetiyorlar. Çin çok zenginleşiyor, binlerce,  milyonlarca zengini var. 1.4 milyarın yüzde 1’i zengin olsa 10 milyona yakın zengini oluyor. O açıdan Türkiye belki yeterli pay alamadı Çin pazarındaki bu büyümeden. O yüzden de önemli markalarımızın olması lazım.

 

ÇİN’E MARKALI ÜRÜNLER SATMALIYIZ

Bizim Çin’e sattığımız tüm mamuller hammadde. Biz hammaddeden bir şey kazanamayız. Halbuki Çin tüm dünyadan hammaddeyi alıp, işleyip, yarı mamul olarak satıyor. Türkiye olarak biz tekstil satıyoruz, iyi de götürüyoruz. Çin’e ihracatımız yüzde 25’e yakın arttı. Ama Çin’e olan total ihracatımız çok önemli rakam değil, 180 milyon dolar civarında. Hiç yoktan iyidir ama çok daha fazlası satılabilecek bir ülke. O açıdan Çin’e markalı ürünler satarak orada mağazalaşarak ve zincirler oluşturarak çok daha fazla bir şey yapılabilir. Pazar geliştirmesi yapılabilir. Bu, sektörün değil devletin politikası olması lazım. Ciddi destekler verilmesi lazım, herkes cesaret alıp gitsin. Çin, her şeye ihtiyacı olan bir ülke. O açıdan bir firmanın gitmesi çok kolay değil. Devletin Çin’e olan ihracata destek vermesi lazım. Var olanlar var ama daha fazla vermesi lazım.

 

TEKSTİL TÜRKİYE İÇİN ÇOK ÖNEMLİ

 

- İnşaat ve tekstil lokomotif sektörler. Hükümetin tekstile olan ilgisi, yakınlığı fena değil herhalde. Yeni neler bekliyorsunuz, nasıl talepleriniz var?

- Bu krizden önceki yöneticilerimiz, tekstili emek yoğun ve Türkiye’nin kaynaklarını yurtdışına transfer eden, katkısı az olan bir sektör olarak gösterdi. Ama Yunanistan, İspanya, İtalya’yı görünce diğer AB ülkelerinin yaşamış olduğu krizi görünce bu tür sektörlerin ülkeler için ne kadar önemli olduğunu da görmüş oldular. Yaratmış olduğu istihdam ile ilgili destekler, sektörün büyümesi için yapılan işler ondan sonra fark edildi. Ayrıca bir sektör desteği olmamasına rağmen var olan desteklerle tekstil sektörü durumunu muhafaza etti. Üretim yapan yerlerin azalmasına rağmen diğerleri verimli çalışarak çok daha fazla başarılı işler yaptılar. Bur tür sektörlerin ülkelerde mutlaka olması lazım. Çünkü yarattığı istihdam çok fazla. Sosyal politikalar açısından önemli, az maliyetle sermaye birikimini sağlıyorsunuz. Bunları sağladığı için bugün ortadaki büyük holdinglerin çoğunda tekstilin tozu vardır. Önce tekstilci olup sermaye birikimini sağlamışlar sonra başka sektörlere geçmişlerdir. Üretim, istihdam açısından önemlidir.

İnşaat da elbette önemlidir. İnşaat yapılana kadar faydası vardır ama iş bittikten sonra etkisini kaybeder. Ondan sonra atıl yatırım haline gelir ekonomiye katkısı yoktur. Bizde son yıllarda özellikle 2011 yılında ithalata konulan vergiden dolayı gene bir yatırım ortamı oluştu 200 bine yakın bir istihdam artışı sağlandı. Okullar açıldı, atölyeler açıldı her yerde bir yönlenme oldu bizim sektöre.

 

YATIRIM İÇİN TEŞVİK VERİLMELİ

 

- Şu anda var olan teşvikler yeterli mi?

- En son açıklanan bölgesel teşvikler işin açıkçası ihtiyacı karşılamadı. Beklenenin altındaydı, onun da süresi bitti. Türkiye’de gerçek yatırım ortamını sağlayacak teşviklere ihtiyaç var. Türkiye’nin her yerinde, her bölgesinde istihdama destek verilmesi lazım. Sadece bölgelere sıkıştırmaması lazım. Türkiye’nin, istihdamın her bölgeden destekleneceği yeni bir istihdam politikası üretmesi lazım.

 

TEKNİK TEKSİLE YATIRIMLAR BAŞLADI

 

- Siz aynı zamanda Tekirdağ Sanayiciler Derneği’nin (TEKSANDER) yönetimindesiniz? TEKSANDER’in, üyelerine dönük çalışmalarda öne çıkardığı teknik tekstil hakkında ne düşünüyorsunuz. Gerçekten geleceği olan parlak önemli bir sektör değil mi?

 

- Boş bir alan. Türkiye’de belki 100 milyarlarca dolarlık yatırımlar yapıldı. Süreç içinde bunlar para kazandı ama hep bez ürünler yapıldı ve buralarda çok ciddi rekabetle karşılaşıldı. Son zamanlar iyice karlılığını yitirdi. Tabi bu anlamda yeni üretim sürecinde teknik tekstiller ortaya çıktı. Bu daha az rekabetin olduğu ve daha boş bir alan. O açıdan şimdi teknik tekstil alanına ciddi yatırımlar oldu, oraya doğru bir kaymanın olduğunu görüyoruz. Mevcut yatırımların da bir şekilde teknik tekstile yöneldiğini görüyoruz. Diğer tekstiller son derece fonksiyonel işlemler yapıyor. Temizlikte sağlıkta, tarımda, arazide, uçakta, otomobilde kullanılan tekstil ürünleri imal ediliyor ve bunların dünyadaki Pazar payı genişliyor. Türkiye’de de artık birkaç milyar dolarlık teknik tekstil ihracatı yapılıyor. Eskiden bu kalemler çok azdı ama son beş yılda çok ciddi bir atak var. Bu konuda da yatırımlar var. Aslında Türkiye’nin gelecekteki teknik tekstil stratejisini de etkileyecek gelişmeler var. Burada ev tekstilinde çok büyük gelişmeler oluyor. Teknik tekstilde gelişmeler var. Bu ikisi Türkiye’nin 2023’teki hedefini tutturmada önemli katkı sağlayacak. Bizim sektör olarak 2023 hedefimiz 20 milyar dolar. Şu anda 10 milyar dolara yakın bir ihracatımızı var ve inanıyorum ki bu süre içinde 20 milyar doları yakalarız.

 

- Teknik tekstildeki rekabet hem yurt içinde, hem de yurt dışında az değil mi? Siz teknik tekstil ile ilgili bir yatırım planlıyor musunuz?

- Evet, biz teknik tekstille ilgili hammadde bazında bir takım projeler yapıyoruz. Savunma sanayine bir takım giysiler pazarlıyoruz bu yönde de bir takım çalışmalar yapıyoruz. Buna kayıtsız kalamayız.

 

SATABİLMEK ÇOK ÖNEMLİ

 

- Merter şöleni başlattınız. Merter hala eski özelliğini koruyabilecek mi?

- Bayrampaşa’daki, Merter’deki, Zeytinburnu’ndaki, Osmanbey’deki üretim ve satım merkezlerine yönelik desteklerimiz var. Bu noktalarla ortak projeler yapıyoruz, destek oluyoruz. Tabi Türkiye’nin artık ürettiğini satacak bir şeyler yapması lazım. Türkiye artık eskiden üretmeyi bilmiyordu şimdi üretmeyi biliyor. Bugün en önemli şey satmak. En büyük şey müşteriyi bulmak o açıdan yapılacak her türlü organizasyonu da gerçekleştiriyoruz. Türkiye bugün önemli bir fuara sahip oldu. Premier Vision geçen yıl İstanbul’da yapıldı. Bu fuarın yapılması için 10 yıl davette bulunduk, mücadele ettik.

 

PREMIER VISION TÜRKİYE’YE GELDİ

 

- Önemi nedir bu fuarın?

- Uluslararası arenada en önemli zincirlerden bir tanesi. Çok geniş bir müşteri kitlesine sahip olması ve fuar yaptığı zaman fuar yapılan ülkelere ciddi ziyaretçilerin gelmesiyle biliniyor. Türkiye’ye faydası olan bir çalışma. Sadece bir fuar şirketinin gelip bir fuar yapması değil, iyi firmaları seçmesi, iyi yerlerde fuar yapması, bir kalite getirmesine dikkat çekiyoruz. Türkiye’nin de bu jeopolitik özelliğinden kaynaklı bu fuarı yapması da önemli. Onu da sektöre kazandırmış olmanın mutluluğunu yaşıyoruz.

- Düzenli olarak yapılacak mı?

- Yılda iki defa. Nisan ve Ekim ayında iki defa yapılacak. Fuar takvimine girdi. İnşallah başarılı olacak. Geçen fuardaoldukça güzel bir alım profili vardı. Umut ediyoruz ki devam eder.

- Sayın Gülle, hobileriniz nelerdir?      

- Spor yapmak, sinemaya gitmek, tenis oynamak, ailemle vakit geçirmek ve seyahat etmek benim başta gelen hobilerim. Vakit ayırabildiklerim bunlar. Sağlık açısından spor yapmayı, kafayı boşaltmak adına sinema izlemeyi, etkinliklerde bulunmayı ve koşuşturmaktan vakit ayıramadığım aileme vakit ayırmayı tercih ediyorum.

 


Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner112

banner111

banner110

banner109

banner108

banner106