Öne Çıkanlar Yapay Zeka Rüştü Bozkurt Kişisel verilerin korunması kanunu ömer nart Arif Esen

Ülkelerimizin ticaret hacmi birkaç kat artabilir
GİRAY DUDA

Hollanda ile Türkiye’nin diplomatik ve ticari ilişkileri yüzyıllar öncesine dayanıyor. Türkiye’nin Avrupa ülkeleri ile olan ticari ilişkilerinde Hollanda her zaman ön sıralarda yer alıyor. İki ülkenin yöneticilerinin ilk hedefi, şu andaki ticari ilişkilerin ikiye katlanması. Hollanda’nın Türkiye Büyükelçisi Ron Keller ile iki ülke arasında ticarette yeni adımlar atıp, hedef büyütmek için neler yapılabileceğini konuştuk. 

 

- Sayın Ron Keller, siz Türkiye’den önce Rusya ve Ukrayna’da büyükelçilik görevlerinde bulundunuz. Türkiye’nin kuzey komşularını iyi biliyorsunuz. Bu iki ülke arasındaki sıcak sorunlar, 2014 yılına ve bugüne damgasını vurdu. Ekonomik açıdan içinde bulundukları durum nasıl, bize anlatabilir misiniz? 

 

- Hem Rusya hem de Ukrayna ekonomilerini geliştirmek için yüksek potansiyele sahipler. Bu potansiyellerini de son 20 yıldır iyi bir noktaya kadar kullanabildiklerini görebiliyoruz. Özellikle demir perdenin ortadan kalkması ve soğuk savaşın bitmesinden sonra hızlı bir tempoya girdiler. Son yıllarda iki ülke arasındaki politik tansiyon ekonomik gelişmelerini gölgeledi. Politik çatışmalar ekonomik gelişmenin geride kalmasına sebep oldu. Ben bu çatışma halinin, sadece insani sebeplerle değil, Türkiye’nin de içinde bulunduğu bu bölgenin ekonomik olarak gelişmesini sürdürülebilmesi için de derhal son bulmasını arzu ediyorum. Türkiye’ye de baktığımız zaman, sürekli çatışmaların olduğu bir bölgede değil komşularının zenginleştiği, refah seviyesinin arttığı bir bölgede yaşıyor olmayı ister Türkiye doğal olarak.

 

HIZLI ÇÖZÜM BULUNURSA DÜNYA RAHATLAR

 

- Rusya’daki bu ekonomik sıkıntının önümüzdeki dönemde biraz düzelmeye doğru gideceği beklentisi içinde misiniz?

- Rusya’da ekonomik gelişme olması için bölgedeki politik problemlerin bir an önce çözülmesi lazım. Uluslararası kamuoyu ve ülkelerin, Rusya’nın yasadışı biçimde Kırım’ı işgal etmesine karşı aldığı önlemlerin Rusya ekonomisi üzerindeki etkisi hissedilmeye başladı. Ama bu sadece Rusya üzerinde hissedilmiyor. Rusya uzun zamandır küresel ekonominin önemli bir parçası olduğu için, oradaki sorunlar bütün ülkeleri etkileyecek şekilde, küresel ekonomiye de yansıyor. Yani, alınan önlemler sadece Rusya’yı cezalandırmıyor. Ne kadar çabuk politik çözüm bulunursa o kadar hızlı ekonomik gelişme olacak. Tabii, söylediğimiz şey kendiliğinden olmaz, bunun için bir çabaya ihtiyaç var. Ülkeleri yöneten otoritelerin, politikacıların, kendi ülke ekonomilerini, küresel güçlerin gelebileceği ve ekonomik temelleri ilişkilendirebileceği şekilde modernize etmeleri ve piyasalarını açmaları gerekir.

 

AB’DE BAZI ÜLKELERDE KRİZ SÜRÜYOR

- Avrupa’ya doğru ilerleyelim. Avrupa Birliği ülkeleri geçen yıl iyi bir başlangıç yaptı. Sonradan bir durgunluk görüntüsü verdi. Şu anda AB’de genel olarak ekonomik durum nasıldır?    

- Avrupa ekonomisi söylediğiniz gibi yükselişe doğru bir trend gösteriyor. Özellikle 2008’deki küresel ekonomik kriz Avrupa’nın ekonomisini çok olumsuz etkiledi. Bu etkileri önce bir hazmetmek sonra da bunun etkilerini olumluya çevirmek lazım. Yani yükselişe geçecek trende çevirmek tabi ki vakit aldı. Özellikle finans sektöründe yapısal reformlara gitmek icap etti. Çalışan haklarıyla alakalı, emeklilik sosyal güvenlik haklarıyla ilgili birtakım yapısal sorunların çözülmesine yönelik reformların,  düzenlemelerin yapılması gerekiyordu. Avrupa’nın iç piyasadaki durumunun daha sağlam bir zemine oturması için bunlar gerekiyordu. Bunların hepsini yapmak zaman aldı ama şimdi meyvelerini almaya başladık.

Avrupa Birliği’nde genel olarak durum iyi ama hala bazı ülkeler krizi yaşamaya devam ediyorlar. Elbette hiçbir ülke sonsuza kadar kriz içinde yaşamak istemez. Yunanistan’da yeni hükümet, aldığı tedbirlerle krizden çıkma çabasında. Bunun için de hep beraber çalışıyorlar. Böyle bir şey görüyoruz en azından.

 

EURO SAĞLAM VE SAĞLIKLI BİR PARA

Şunu söyleyebilirim ki Euro sağlam ve sağlıklı bir para birimi. Euro bölgesine dahil olan diğer ülkelerde de yapısal reformlar öncü ülkeler gibi yolda. Onlar da bu konuda iyi yolda. O nedenle ben iyimserim. Avrupa’nın ekonomisi için ben iyimserim ama Rusya ve Ukrayna ekonomisi için söylediğim şeyler Avrupa için de geçerli. Çalışmaya devam etmemiz lazım. Sadece günü kurtarmak için değil aynı zamanda gelişme için ileriye doğru büyüme için de çalışmamız lazım. Sadece hayatta kalmak değil gelişerek büyümek lazım.

 

REFORMCU ÇABALAR İÇİNDEYİZ

 

- İsterseniz Hollanda’ya geçelim. Hollanda, çok güçlü bir ekonomiye sahip. Ancak, son yılların rakamlarına baktım 2011’de büyüme yıl boyunca eksideydi. 2014’te ilk çeyrek ekside kalmış ama sonraki çeyreklerde artıya dönmüş. Hollanda ekonomisinin şu anda genel durumu nasıl?

 

- Sizin de grafiklerde gösterdiğiniz gibi Hollanda’nın büyümesinde olumlu gelişme görülüyor ve bundan da çok mutluyum. Hollanda 2008’deki krizden çok ciddi bir şekilde etkilendi. Bunun sebebi de Hollanda’nın çok geniş bir hizmet ve finansal piyasasının olması. Tabi ki bu piyasalar küresel ekonomiye açık bir şekilde bağlı. Dolayısıyla küresel bir kriz Hollanda’yı diğer ülkelerden daha fazla etkileyebiliyor. Daha sert bir iklim oluşmasına sebep oluyor. Çünkü Hollanda’nın üstün olduğu sektörler asıl olarak hizmet ve finans sektörleri. Dolayısıyla yapılacak reformlar ve yeni duruma adapte olmak için Hollanda’nın diğer ülkelerden daha fazla zamana ihtiyacı oluyor. Evet görüyoruz, büyüme oluyor ama diğer ülkelere göre daha yavaş oluyor bu. Çünkü dış piyasalara çok bağımlı.

 

YÜZÜMÜZ HEP DIŞ PİYASALARA DÖNÜK

Sadece dış yatırımlar, doğrudan yatırımlar etkilemiyor Hollanda’nın durumunu. Aynı zamanda kendi iç piyasasına yönelik reformların, düzenlemelerin uluslararası piyasalara olan etkisi de oradaki durumda etkili oluyor. Dolayısıyla buna bir entegrasyon anlayışıyla bakmak lazım.

Hollanda çok açık bir ekonomi olduğu için dünyadaki tüm gelişmelerden olumlu ve olumsuz etkileniyor. Diğer ülkelere tavsiye edildiği gibi Hollanda’nın da kendi içinde bir reform ajandası var. Özellikle sosyal güvencelerle ilgili olarak, aynı sosyal güvenlik sisteminin insanların güvencelerini ortadan kaldırmayan ama serbest piyasayı da çok fazla baltalamayan bir ortak noktasının bulunması yönünde eğilim var. Hollanda’nın şu anda ekonomide izlediği prensiplerden bir tanesi de inovatif yani yenilikçi olmak. Yüzünü hep dışarıdaki piyasalara dönük tutmak, kendi yenilikçi anlayışlarıyla uluslararası piyasalara entegre olmak.

 

- Bu yılki büyüme beklentileri nasıl?

- Hollanda ekonomisinin bu yıl yüzde 1.25 oranında büyüyeceği tahmin ediliyor

 

HOLLANDA ŞİRKETLERİ TÜRKİYE’Yİ SEVİYOR

 

- Geçelim Türkiye-Hollanda ekonomik ilişkilerine. Genel olarak nasıl görünüyor? 7 milyar dolar dolayında bir toplam ticaret var. Neler söylemek istersiniz iki ülkenin ticari ilişkileri hakkında?

- İki ülke arasındaki ekonomik ilişkiler çok eski, çok uzun bir tarihe dayanıyor. Aynı zamanda da derin. Türkiye-Hollanda arasındaki ekonomik ilişkinin yelpazesi çok geniş. Türkiye’de, tekstilden tarıma, ağır sanayiye kadar birçok alanda faaliyet gösteren çok sayıda Hollandalı firma var. Dolayısıyla ekonomik ilişkilerin uzun bir tarihe sahip olması sağlam ve düzgün bir yatırım alanı da yaratıyor iki ülke arasında. Hollanda, Türkiye için bir takım istatistikler bazında hep ilk üçte yer alıyor. Özellikle Türkiye’de doğrudan yatırım yapan ülkeler arasında ilk üçte. Bazen birinci bazen ikinci o sıra konjonktüre göre değişiklik gösteriyor ama Türkiye, doğrudan yatırımda hep ilk üçtedir.

 

TÜRK FİRMALARI HOLLANDA’YA YATIRIM YAPMALI

Biz Türk firmalarının da Hollanda’da yatırım hacimlerinin artmasını istiyoruz. Bunun için de çalışıyoruz. Mesela Ülker grubu Avrupa’da ve dünya piyasasında önemli bir atılımda bulunurken Hollanda’da da yatırımda bulundu. Dolayısıyla iş alanlarına Hollanda’yı da dahil ettiler, bundan da memnunuz. Bunun gibi çok Türk firması var. Özellikle ikili ticarete baktığımız zaman, olduğumuz nokta kötü değil ama daha iyisi için bir imkan var. Onu da şöyle açıklayayım. Dünyanın gelişen ekonomileri olarak kabul edilen Brezilya, Hindistan’ın içinde olduğu kümede, Hollanda bu ülkelerde hep ilk 5’tedir. Ama diğer ülkelerle ilk 15’te bile değil. Dolayısıyla biz Büyükelçilik, Konsolosluk, İstanbul ve Ankara dışındaki fahri konsoloslukların da dahil olduğu o ekonomik ağla Hollanda’nın Türkiye ile olan ikili ticaretini diğer gelişen ekonomilerin seviyesine çekmeye çalışıyoruz. Bütün amacımız bu. Bunun içinde sadece Hollandalı firmaların Türkiye’ye yatırım yapmasını değil Türk firmalarının da Hollanda’da yatırım yapmaya yönelik cesaretlendiği ortamlar sağlamaya çalışıyoruz.

 

15 MİLYARLIK TİCARET İÇİN ÇALIŞIYORUZ

 

- Birkaç yıl önceki üst düzeyde ziyaretler sırasında 2015 yılı için toplam ticaret hacminin 15 milyar dolara ulaşması gibi bir hedef konmuş? Bu hedef yıl gerçekleşir mi?

- Bu hedef şu an gerçekçi değil. Ama hedefler koymak her zaman çok iyidir. Çünkü hedefler konduğunda nereye gideceğinizi bilirsiniz. Dolayısıyla her ne kadar yüksek bir hedef olsa da iki ülkenin ticaret hacmini ikiye katlamak yüksek hedef olsa da bunun ortaya konmuş olması ve iki ülke yetkilileri tarafında da tanınmış ve benimsenmiş olması çok önemli. Türkiye’nin Hollanda’daki temsilcileri ve Hollanda’nın Türkiye’deki temsilcileri olarak talimatlar aldık. Dolayısıyla bunun için çalışıyoruz. Ama tabi bu da zaman alıyor. Çünkü hem Hollanda’nın hem de Türkiye’nin 2008’deki küresel krizin yaralarından kurtulması ve ileriye doğru gitmesi zaman alıyor. Geçmiş yıllarla kıyasladığımızda Türkiye’nin de büyümesinde bir yavaşlama var. Bu da bu ikili ticaret hacminin ikiye katlanması hedefini yavaşlatıyor. Ama bu hedef bu yıl gerçekleşmese bile bizi çalışma konusunda teşvik ediyor.

 

HOLLANDALI FİRMALARI GETİRMEK İSTİYORUZ

 

- Türkiye’de 2 bin 200 dolayında Hollanda şirketi var. Doğrudan yatırımcı açısından, yabancı yatırımcılar açısından Türkiye’deki mevzuatta herhangi bir sorun var mı? Bu şirketlerin sayısı yakın zamanda artar mı? Aynı şekilde Türk şirketlerinin Hollnada’ya gidip doğrudan üretim yapmaları kolay mı? Çünkü Türk firmalarının sayısının daha az olduğu görülüyor.

- Her iki ülke de doğrudan yatırımı kendisine çekme açısından istekli. Bu konuda motive. Yabancı yatırımcıların teşvik edilmesi için gerekeni yapmaya hazırız.  Hükümetler ve kamu otoriteleri olarak daha iyisini yapabiliriz. Özellikle doğrudan yatırım yapacak firmalar için daha az bürokrasi ve teşvikler düzenlenmesi iyi olur.  Finansal teşvik değil ama bir takım imkanların daha kolay sağlanması gibi düzenlemelerin daha da iyi olması gerekir. Çünkü bir ülkede yeni kurulacak bir firma için çok engeller var. Sadece fiziki engeller değil psikolojik de engeller var. Sonuçta aileye yeni bir birey geldiği zaman onu sıcak bir şekilde karşılamak lazım. Dolayısıyla yatırımcı için de aynı şey gerekli. Bu yatırımcıların kendilerinin sıcak bir şekilde karşılandıklarını hissetmeleri lazım ki oradaki yatırımların sürdürsünler daha da kökleştirsinler. Dolayısıyla genel yapı bu anlamda örgütlenmeli.

 

BİZDE SERBEST BÖLGE SİSTEMİ YOK

 

İki ülke açısından da değerlendirdiğimizde yatırım ikliminin en önemli koşulu öngörülebilirlik. Bu da istikrarlı bir politik yapıdan geçiyor. Doğrudan yatırım dediğimiz unsur uzun vadeli bir süreç ve riski var. Riski, sadece öngörebildiğiniz durumda alabilirsiniz. Aslında Hollanda ile Türkiye’nin yabancı sermaye açısından çalışma prensipleri birbirinden biraz farklı. Türkiye serbest ticaret bölgeleri anlayışıyla çalışıyor ve Türkiye’nin her tarafında yayılmış durumda. Türkiye’de bu sistem iyi de çalışıyor. Ama Hollanda’da böyle bir serbest ticaret bölgesi yapısı yok. Hollanda’da iyi eğitilmiş iş gücü, vergi otoriteleri açısından müşteri odaklı yatırımcı dostu bir vergi mevzuatı sistemi var. Tabii ki Hollanda vergi cenneti bir ülke değil, onu söylemiyoruz. Ama son derece esnek bir vergi düzenleme anlayışı var, bu da yatırımcıların avantajına bir durum oluşturuyor. Öngörülebilirlik konusu da sadece mevcut duruma yönelik değil elbette. Ekonomik yapının güçlenmesi, yapılacak yapısal reformların öngörülebilirliği, bu reformları yapacak kamu otoritelerinin reel sektörle karşılıklı görüşerek istişare halinde bunları belirlemesi ve vaktinde duyurusunu yapması,  uygulaması önemli. Bu ne kadar iyi yapılırsa yatırım iklimi o kadar canlanır.

 

TÜRK YATIRIMCILARA REHBERLİK YAPIYORUZ

Biz Türkiye’deki Hollanda ekonomik networku olarak, Hollandalı firmaları serbest ticaret bölgelerine getirmeye ikna edip bu serbest ticaret bölgelerinin yöneticileriyle görüştürüp onların bu bölgelere yatırım yapmalarını sağlıyoruz, önünü açıyoruz. Bu Hollandalı firmalara potansiyel yatırım ortakları da bulmaya gayret gösteriyoruz.  Böylece daha yapısal bir yatırım ilişkisi ortamının oluşmasını istiyoruz. Hollandalı ve Türk yatırımcılarla ofisi İstanbul’da bulunan ama tüm Türkiye’ye hizmet veren Hollanda Dış Yatırım Ajansımız var. Ajansımız da Türk yatırımcılarının Hollanda’da yollarını bulmasına yardımcı oluyor. Oradaki düzenlemeleri, oradaki teşvik ortamını anlatıyor, onlara Hollanda’da öncülük yapıyor. Dolayısıyla iki ülke arasındaki yatırım ilişkisini hem Türkiye’deki Hollanda yatırım ağı hem de Hollanda Dış Yatırım Ajansı aracılığıyla yapısal olarak karşılıklı hale getiriyoruz.

 

TATİL İÇİN HEP TÜRKİYE’YE GELECEĞİM

- Hangi alanlarda yeni yatırımlar yapılabilir sizce?  Mesela turizm konusunda yapılabilecekler var mı?

- Turizm, Türkiye’nin oldukça başarılı olduğu bir alan. Son yıllara baktığımızda Hollandalılar da dahil olmak üzere dünyanın birçok yerinden birçok insan Türkiye’yi ziyarete geliyor. Türkiye’ye gelen Hollandalı sayısı 1.1 milyona ulaşıyor. Türkiye çok güzel bir ülke ama burada göz önünde bulundurulması gereken asıl konu bu büyümenin sürdürülebilir olması. Tabi deniz ve güneş aynı güzellikte kalacak. Bu arada servis kalitesinin daha iyi olması ama onunla ters orantılı olarak fiyatların da makul seviyede olması lazım. Buraya gelen insanlar bir süre sonra bölgenin daha güzel başka yerine kaymasınlar. Bu çok önemli. Türkiye’nin her zaman çekici olma özelliğini sürdürebiliyor olması lazım.

 

SAĞLIK SİSTEMİNİZ ÇOK GELİŞMİŞ

Turizmde şunu da görebiliyoruz, sağlık sektörü birçok ülkeye göre çok gelişmiş durumda. Dolayısıyla buraya gelen hastalar veya sağlık hizmeti almaya gelen hastalar hem güneşin tadını çıkarıyor hem sağlık hizmetlerini alıyorlar. Dolayısıyla bu kazan-kazan durumuna dönüşüyor. Türkiye’nin popülerliğini devam ettirmesi konusunda değişik bir beklentim yok. Türkiye’nin popülerliği devam edecektir,  sadece kaliteli hizmetin devam ettirilmesi esastır. Görevim sırasında bundan sonra nereye gönderilirsem gönderileyim tatil için Türkiye’ye geleceğimin sözünü veriyorum. Elbette bütün Türkiye’yi dolaşamadım ama gördüğüm her yeri çok sevdim. 

 

TÜRK TOPLUMU GİRİŞİMCİ

- Hollanda’daki Türkler iki ülkenin ticari hayatına katkı sağlıyorlar mı? Aktifler mi? Hollanda’nın gelişim ruhuna ayak uyduruyorlar mı?

- Ben genel olarak Hollanda’daki Türk toplumundan çok memnunum. Çünkü iyi eğitimliler. Hırslılar, azimliler ve girişimciler. Bu da Hollanda’nın ticaretine, ekonomisine ve kültürüne katkı sağlıyor. Zenginleştiriyor. Onlar hiçbir elçinin yapamayacağı kadar iyi hizmet ediyorlar iki ülke arasındaki köprülerin kurulmasına.

- Sayın Keller, hobileriniz nelerdir?

- Müziği seviyorum. Gitar çalıyorum. Benim işim de hobim. İşimi de hobi gibi seviyorum. Tarih özel ilgi alanım içinde. Şu anki pozisyonum gereği tarihi zaten biliyorum ama tarihi daha da iyi öğrenmem gerekiyor. Türkiye’nin çok eski tarihi var. Kısacası, müzik, tarih, diploması benim hobilerim.


Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner112

banner111

banner110

banner109

banner108

banner106