Günümüzün ‘moda terimleri’nden biri de sürdürülebilirlik ya da ingilizce deyimiyle ‘Sustainability’. Hayatımıza giren her yeni kavram gibi sürdürülebilirlik kavramı da bazen yanlış ya da kapsadığı anlam itibariyle eksik olarak anlaşılabilmektedir. Bu sayıdaki yazımızda sürdürülebilirlik konusunu ele alacağız.

Sürdürülebilirlik kavramı aslında yeni bir kavram değil. 1987 yılında Birleşmiş Milletler "Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu" yayınladığı bir raporda bu kavramdan söz etmiş. "Brundtland Raporu" olarak da bilinen bu raporda ekonomik unsurların, sosyal hayatın gereksinimlerinin ve çevre ile ilgili kaygıların bir uyum içerisinde entegrasyonunun yapılarak yönetilmesi, sürdürülebilirlik kavramı ile ifade edilmiş. Raporda sürdürülebilir kalkınma için bugünün ihtiyaçlarını karşılarken gelecek kuşakların imkanlarına zarar vermemek gerektiği de belirtilmiş.


Bilindiği gibi Sanayi Devrimi ile birlikte fosil yakıt kullanımında hızlı bir artış başlamıştır. 1970'li yıllara gelindiğinde bu fosil yakıtların doğal çevreyi olumsuz yönde etkilediği fark edilmiş ve bununla ilgili önlemler düşünülmeye başlanmıştır. Özellikle yenilenebilir enerji araştırmaları ve kullanımı önem kazanmıştır.

Ancak günümüze baktığımızda insanların ihtiyaçlarının ve yaşam konforlarının çok boyutlu olarak artmış olduğunu görmekteyiz. Teknolojik gelişmeler de son hızla bu ihtiyaçlara cevap vermeye devam etmektedir. Böylelikle kaynağı ne olursa olsun çok büyük bir enerji tüketimi de gerçekleşmektedir. Bu da tüm dünyayı etkileyen çevre sorunlarına ve doğal kaynakların hızla tükenmesine yol açmaktadır.

Enerji tüketiminin dışında da doğal kaynakları ve çevreyi olumsuz yönde etkileyen daha birçok faktör vardır. Bu konuda şehirleşmenin oluşturduğu sorunlar, insanların yanlış tüketim alışkanlıkları, geri dönüşümü olmayan malzemelerin üretilmesi ve kullanılması gibi örnekler verilebilir. Artık bu sorunlar bugünümüzü etkilemekle kalmayıp geleceğimizi de tehdit edecek duruma gelmiştir. İşte bu nedenlerle sürdürülebilirlik kavramı da günümüzün en önemli söylemleri arasına girmiştir.

Peki bu durumda ne yapılabilir?

İnsanlar bu konforlu yaşam ve tüketim alışkanlıklarından vazgeçebilirler mi?

Vazgeçseler bile bunun ekonomik ve sosyal yansımaları ne olabilir?

İşte günümüzdeki bu soruların cevabı sürdürülebilirlik kavramı çerçevesinde aranmaktadır. Bütün iş ve yaşam süreçlerinde çevreye ve doğal kaynaklara verilen zarar tamamen bitirilmese de en aza indirmenin yollarını aramak sürdürülebilir bir yaşam ve kalkınma için çok önemlidir.

SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR SÜRECİN ÜÇ BİLEŞENİ

Şimdiye kadar söylediklerimizden sürdürülebilirlik denildiğinde öne çıkan en önemli konunun çevreyi ve doğal kaynakları korumak olduğu açıktır. Ancak sürdürülebilirlik kavramı bundan çok daha fazlasını ifade etmektedir. Yani sürdürülebilirlik kavramı sadece çevreyi ve doğal kaynakları korumakla ilgili bir kavram değildir. Sürdürülebilir bir sürecin, çevre ve doğal kaynaklar yanında, sosyal ve ekonomik boyutları da vardır. Yani sürdürülebilirlik doğal kaynakların gelecek kuşaklara aktarılmasını ve çevreye en az zarar vermeyi hedeflerken günümüz insanlarının ihtiyaçlarını karşılamayı ve var olan ekonomik düzenin devamını sağlamayı da hedeflemektedir. Başka bir deyişle sürdürülebilir bir sürecin üç bileşeni vardır.

1-Çevre sorunları

2-Sosyal yaşamın gerekleri

3-Ekonomik gerçeklerin gözetilmesi

Sürdürülebilirlik kalkınma anlayışında bu üç faktörün her birisi de aynı ölçüde önemli sayılmaktadır.

Çünkü yukarıda sorduğumuz sorulara yanıt verdiğimizde insanların sahip oldukları konforlu yaşamdan ve tüketim alışkanlıklarından vazgeçmeyecekleri çok açıktır. Kaldı ki bütün dünya ekonomisi de bu ihtiyaçları gidermeye yönelik olarak yapılanmış durumdadır. Dolayısıyla çevrenin korunması ve doğal kaynakların doğru kullanılmasının yanında günümüz insanının ihtiyaçlarını karşılamak da ihmal edilmemelidir. İşte sürdürülebilirlik kavramı, tüm süreçleri çevre ve doğal kaynaklar kaygısının yanında, günümüz insanının sosyal ve ekonomik gereksinimlerini de dikkate alarak bir eşgüdüm içerisinde yönetmek demektir. Yani sürdürülebilirlik anlayışında süreçler her zaman çevresel, ekonomik ve sosyal yönleriyle ele alınırlar ve bu üç ana unsur arasında denge sağlanmaya çalışılır.

Bruntland Raporu'nda belirtildiği gibi "Biz bugünün insanları olarak, doğanın, gelecek kuşakların gereksinimlerini karşılama yeteneğini zaafa uğratmadan, günlük ihtiyaçlarımızı temin ederek, kalkınmayı sürdürebiliriz."

Madem ki böyle bir yeteneğimiz ve bunu başarma imkanımız var, gelecek nesillerimizin yaşamlarını sürdürebilmeleri için bugünün tek tek bireyleri, işyerleri ve kurumları olarak yapılabilecek şeyleri tespit etmeli ve uygulamalıyız.

BİREYSEL OLARAK YAPILABİLECEK ŞEYLER

Bireyler olarak öncelikle bütün insanların bu konunun önemine inanmaları ve bu konuyu ciddiye almaları gerekmektedir. Aileler çocuklarını yetiştirirken çok önem verdikleri konular arasına mutlaka çevre ve doğal kaynaklarla ilgili konuları da katmalıdırlar. Böylelikle daha küçük yaştan çocuklar bu bilince sahip olabileceklerdir. Böyle bir bilinçle yetişmiş bireyler için sürdürülebilir uygulamaları yerine getirmek çok daha kolay olacaktır.

Çevre bilinci olan insanlar çevreyi ve doğal kaynakları tanırlar. İhtiyaçlarını analiz ederler. Bu ihtiyaçların doğru olup olmadığını araştırırlar ve bu ihtiyaçlarını karşılamanın değişik ve daha az zararlı yollarını bulmaya çalışırlar. Örneğin; enerji tasarruflu ampuller kullanırlar. Bulundukları her ortamda gerekli olmayan ışıkları kapatırlar. Kağıt evraklar yerine olabildiğince elektronik yöntemlerle üretilen evrakları kullanırlar. Otomobillerini, çamaşır makinalarını, bulaşık makinalarını ve birçok diğer elektronik ev aletlerini yeterince dolu dolu ve etkin kullanırlar. Yaşamlarında her zaman geri döndürülebilir malzemeler kullanmaya çalışırlar. Atacakları malzemeleri ve çöpleri atmadan önce ayrıştırarak onların daha kolay doğaya dönmelerine yardımcı olurlar.

Yukarıda verdiğimiz bir kaç örnekten de görüldüğü gibi insanlar yaşam konforlarından taviz vermeksizin çevre ve doğal kaynaklar için çok şey yapabilirler.

KURUMLAR OLARAK YAPILACAK ŞEYLER

Sürdürülebilirlik konusunda; başta devlet ve belediyeler olmak üzere bütün kurumların, ailelerin, eğitim kurumlarının, ticari kuruluşların, sivil toplum ve meslek örgütlerinin de yapacakları birçok şey vardır.

Artık globalleşen dünyamızda kurumlar da birbirlerine bu konuda baskı yapmalıdırlar. Bu konuda bazı güzel uygulamalar görebilmekteyiz. Örneğin bazı ticari kurumlar, tedarikçilerinden sürdürülebilirlik konusunda bazı şartlar talep etmektedirler.

Öte yandan meslek kuruluşları kendi sektörleriyle ilgili olarak neler yapılabileceğini araştırmalı , bu konuda meslek üyelerini bilgilendirmeli ve onların bu uygulamalara geçmeleri için öncülük yapmalıdırlar.

Sanayi kuruluşları atık yönetimine önem vermelidirler. Tehlikeli ve zararlı atıkları bu konuda uzmanlaşmış firmalara teslim etmeli ve doğru bir şekilde bertaraf edilmelerini sağlamalıdırlar.

Belediyeler şehirleşme konusunda yaptıkları uygulamalarda her zaman çevreyi ve doğal kaynakları gözetmelidirler.

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VE ENERJİ YÖNETİMİ

Sürdürülebilirlik konusunda bir başka önemli konu da enerji yönetimidir. Yenilenebilir enerji kaynakları günümüzün en çok konuşulan konularından biridir. Devlet olarak yenilenebilir enerji çeşitlerini araştırmak ve teşvik etmek yapılabilecek en önemli şeylerdendir.

Bugünlerde ülkemizin gündeminde olan nükleer enerji konusu da sürdürülebilir kalkınma için çok önemli bir süreçtir. Nükleer enerjinin en büyük avantajı atmosfere salınan karbondioksit konusundadır. Nükleer enerji üretiminde doğaya salınan emisyon miktarı, kömür santrallerinkinin yaklaşık yüzde 2 'si kadardır.Bu açıdan nükleer enerji de güneş ve rüzgâr enerjisi gibi sürdürülebilir, çevreyle uyumlu enerji kaynaklarından biri sayılabilir.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner112

banner111

banner110

banner109

banner108

banner106