Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntıyı aşabilmesinin formülü çok net: Üretim Seferberliği. İthal mallarını üretip ithalatı azaltacağız, Ar-Ge’ye dayalı kaliteli, katma değerli üretim yapıp ihraç edeceğiz. Daha çok döviz kazanıp daha az harcayacağız. Hem büyüyecek hem de cari açığı düşüreceğiz. İşsizlik sorununa da çözüm bulacağız.

Peki bu üretimi nerelerde yapacağız? Bunun da yanıtı çok net: Planlı sanayinin merkezi Organize Sanayi Bölgelerinde. Türkiye’de 331 organize sanayi bölgesinde 50 binin üstünde fabrika kurulu ve buralarda 1 milyon 900 bin işçi çalışıyor. Sanayide çalışanların yüzde 40’ı organize sanayi bölgelerindeki üretim merkezlerinde yoğun emek harcıyor.

OSB’ler, ülkemize tam uygun, faydaları her düzeyde kabul edilmiş Türkiye’nin en iyi özel-kamu kuruluşlarıdır. Sanayinin az gelişmiş bölgelerde yaygınlaştırılması, tarım arazilerinin sanayide kullanılmasının disipline edilmesi ve sağlıklı, ucuz, güvenilir bir altyapı ve ortak sosyal tesisler kurulması gibi çok yönlü çalışmayı belediyelere veya devlete ihtiyaç duymadan kendileri yaparlar. Dev boyutlara ulaşan çevre sorunlarını kalıcı biçimde çözerler. Kümelenmeler oluşturarak benzer işi yapanların bilgi donanımının gelişip ilerlemesini sağlarlar. Ayrıca örnek nitelikte eğitim kuruluşları kurup sosyal faaliyetlere destek olurlar.

Üstlendikleri bu görevler aslında çok maliyetlidir. Her bölgenin elektrik, su, kanalizasyon, yol ve çevre düzenlemesini OSB’ler kendileri yapar. Oldukça masraflı işleyen atık tesislerinin bedelini kendileri karşılarlar. OSB’lerdeki sanayici kardeşlerimiz bu hizmeti almak için aidat öderler.

İşin ilginç yanı, sağlanan gelirler belediyelere gider. Sanayi kuruluşlarının faaliyetlerinden oluşan Kurumlar Vergisi ve Gelir Vergisi de devlete ödenir. Yani OSB’lerin yükleri ağır, gelirleri ise düşüktür.

Durum böyle iken, 2 yıl önce yapılan kanun değişikliğiyle binlerce fabrikaya hizmet veren OSB’lerin gelirlerinin sıfıra indirecek uygulamalara gidildi. OSB’lerdeki boş parsellerin satış fiyatına ‘birim maliyetin yüzde 25’inden fazlasını geçemez’ sınırlaması getirildi. Oysa, boş parseli olan OSB’ler ihale açıp en yüksek fiyatı verene satış yapıyorlardı. Bu hem OSB’lerin gelir kaybına neden olacak hem de arsa spekülasyonuna yol açacak bir karar. Ayrıca sanayicilerin bankalarla olan kredi anlaşmalarını da sorunlu hale getirmesi olasılığı çok yüksek.

Bizi her yıl yurt dışından ziyaret eden sanayici konuklarımıza model olarak anlattığımız OSB’lerin hizmet veremez hale gelmesini elbette istemiyoruz. Yönetim Kurulu’nda görev yaptığım OSBDER ve üyesi olduğumuz OSBÜK kanallarıyla kamudaki yetkilileri ziyaret edip sorunları anlatıyor, düşüncelerimizi ekonomi medyasının değerli mensuplarıyla paylaşıyoruz.

İsteklerimiz basit bir düzenleme ile kolayca karşılanabilir. Sözünü ettiğimiz düzenleme iptal edilerek eskiye dönülmeli, bölgelerdeki Kurumlar, Gelir, Çevre ve Emlak Vergisi gelirlerinin yüzde 20’si OSB’lere bırakılmalıdır. Türkiye’nin en iyi işleyen sisteminin önü daha da açılmalı, sorunlarla tıkanmamalıdır.

Tüm sanayici arkadaşlarımıza, çarklarımızın daha hızlı döndüğü, mutlu üretim günleri ve bol kazançlar diliyorum.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner112

banner111

banner110

banner109

banner108

banner106