Kyoto Protokolü gereklilikleri çerçevesinde kolları sıvayan Türkiye artık sera gazı envanterini oluşturmak istiyor. Bu doğrultuda kurumlar zorunlu olarak karbon başta olmak üzere sera gazı emisyonlarını yıllık olarak raporlayarak denetimden geçecekler.
Peki kurumlar bu sürece nasıl hazırlanacaklar? Yönetmelik gereğince kurumları nasıl bir süreç bekliyor? Şimdiye kadar sürdürülebilirlik vizyonlarını belirlememiş ve bünyelerinde bu ölçümler için bir altyapı çalışması yapmamış firmalar nasıl en kısa sürede bu hedefe uygun bünyesel değişikliğe gidecekler? Firmalar karbon yönetimlerini nasıl yapacaklar? Cevaplanması gereken birçok soru var ortada.
İnsan kaynaklı karbon kirliliği dolayısıyla dünya ikliminin hızla değişiminden, özellikle 20. yüzyıldan sonra hava ve yerküre üzerinde birçok farklılaşma gözlemlenmektedir. Bu gözlemler, hava/okyanus sıcaklığı artışı, geniş ölçekli buzul erimeleri ve küresel su seviyelerinin artışı olarak ön plana çıkıyor. Mevsimine göre sıra dışı hava koşullarını son zamanlarda tüm dünyada izliyoruz.
Peki Türkiye bu değişimler karşısında nasıl bir yol izliyor? 2009 yılında Kyoto Protokolüne katılan Türkiye, yine aynı yıl son 10 yılın en hızlı karbon emisyonu artışının gerçekleştiği ülke olarak ön plandaydı. 2012 yılında yeniden görüşmelerin gerçekleşeceği protokol çerçevesinde bazı hukuksal girişimlerde bulunan Türkiye 2013 ve sonrası için hedefler belirlemeye başladı ve dolayısıyla sera gazı emisyonlarının izlenmesi, doğrulanması ve raporlanmasına dair usul ve esasların belirlendiği yönetmelik 20 Nisan 2012’de Resmi Gazete’de yayımlandı.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan yönetmelik iklim değişikliği ile mücadelede önemli bir adım olarak görülüyor. Yönetmelik dahilinde tanımlı tesis ve kurumlar, her yıl düzenli olarak sera gazı emisyonlarını izleme, doğrulama ve raporlama sürecine tabi olacaklar. Her yıl raporlar bakanlığa gönderilecek ve firmaların bir önceki yılda gerçekleştirdikleri faaliyetler sonucu oluşan emisyon miktarı bu raporlarda yer alacak. İklim Değişikliği Sözleşmesi, Kyoto Protokolü ve AB emisyon ticareti kapsamında uyum sağlama çalışmaları dahilinde sayılan yönetmelik, ulusal sera gazı emisyonlarının önemli bir yüzdesini teşkil eden elektrik ve buhar üretimi, petrol rafinasyonu, petrokimya, çimento, demir-çelik, alüminyum, tuğla, seramik, kireç, kağıt ve cam üretimi sektörlerinde sistem gelişimi, enerji verimliliği ve karbon yönetimi gibi konularda Türkiye’nin önemli bir başlangıç yapmasında öncü olacağa benziyor.
Bu yeni yönetmelik ile kurumları nasıl bir süreç bekliyor? Kurumlar nasıl bir raporlama ve ölçme stratejisine göre hareket edecekler? Yönetmelik dahilinde raporlama ve doğrulama süreci, firmaların yıllık raporlarını hazırlamaları ve danışmanlık firmaları kanalıyla doğrulanması gerekecek. Bu sistem ile sera gazı emisyonlarına ait şeffaf, doğru, karşılaştırılabilir ve tutarlı veri aktarımı sağlanacak. Zorunlu olarak yapılacak bu raporlamalar 2016 yılında başlayacak fakat emisyon periyodu 1 Ocak-31 Aralık 2015 tarihlerini kapsayacak. Yönetmeliğe aykırı hareket edenler ile yönetmelikte öngörülen mükellefiyetlerin gereklerine uymayanlar hakkında 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun ilgili hükümleri uyarınca yaptırım uygulanacak.
Her ne kadar tarihler biraz uzak gibi görünse de firmalarımızın hızlı bir şekilde bu çalışmalara başlayarak bir altyapı hazırlamaları gerekmektedir. Çıkan bu yasa Türkiye’nin kendi envanterini belirleme çalışmasıdır fakat bu çalışmalar önceden başlayarak altyapı oluşturan, kurumsal karbon ayak izinin yanında ürünlerinin de karbon ayak izini (ISO 14067) hesaplamaya yönelen firmalar hem pazarlama fırsatı yakalarken hem de karbon borsasının getireceği riskleri de öngörmüş olacaklardır. Gidilecek nokta düşük karbon ekonomisidir ve bunun için yola önce çıkanlar gelişmelere risk ve fırsatlara hızlı cevap verebileceklerdir.
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner112

banner111

banner110

banner109

banner108

banner106