Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın hazırladığı Sürdürülebilir Yeşil Bina ile Sürdürülebilir Yerleşme Belgelendirme Sistemlerine İlişkin Yönetmelik Taslağı ile ülkeye özgü sürdürülebilir yeşil bina ile sürdürülebilir yerleşme sertifika programını oluşturulacağı basında açıklandı. Bu çalışmalardan uzun süredir haberdar olduğum için eksik altyapıya rağmen Banaklığın bu konuda ilerlemek istemesi aslında konunun önemini gösteriyor. Konunun önemini anlamak için aşağıdaki verilere bakmak yeterli :

Yapılar dünyada yüzde 40 gibi bir oranla iklim değişikliğine sebep olan sektörlerin başında geliyor.

Dünyada çıkarılan kaynakların yaklaşık yüzde 50’si yapılarda kullanılıyor.

Yapı sektörü kaynaklı atıkların tüm atıklara oranı yüzde 30’u geçiyor.

Bir bina nasıl sürdürülebilir yapılır? Sorunun cevabı bu yazı için çok detaylı olabilir. Fakat bilmemiz gereken yukarıda verilen etkileri azaltma yönünde gerekli olan kural, teknik, standart ve bilgi altyapısının ivedilikle oluşturulmasıdır. Bu altyapı Türkiye’de yavaş yavaş oluşturmaktadır fakat bir şemsiye organizasyon altında toplanılması gerekmektedir. Bu organizasyonun tüm dünyada olduğu gibi Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği (ÇEDBİK) olması gerekir fakat bu birçok farklı nedenden dolayı henüz gerçekleşmemiştir.

Son yıllarda yapıların enerji verimli olacak şekilde inşa edilmesine yoğun çaba gösterilmektedir. Mevcut binalar mantolama gibi yaklaşımlarla daha enerji verimli hale getirilirken, yeni yapılar TS 825 gibi bina ısı yalıtımı standartları ile daha enerji verimli olarak yapılmaktadır. Binaların kullanım esnasında harcadığı enerjiyi azaltmak önemlidir fakat Sürdürülebilir bina belgelendirmesi için yeterli değildir. Yukarıdaki istatiksel verilere bakıldığında kaynak kullanımı, ortaya çıkan atık miktarları ve iklim değişikliği gibi tanımlar yapı malzemeleri ile ilgilidir. 

Binaların yapımında kullanılan malzeme ve ürünlerin daha kullanım aşamasına gelmeden birçok çevresel etkiye sahip olduğu özellikle yeşil bina tasarımıyla ilgilenenler tarafından bilinmektedir. Bu çevresel etkiler kullanılan hammaddelerin doğadan temini sırasında ve ürünlerin üretim süreçlerinde tüketilen enerji kaynaklı iklim değişikliği, ozon tabakası incelmesi gibi birçok çevresel etki şeklinde olabilir. Yine benzer bir şekilde faydalı ömrünü bitirmiş ürünlerin bertarafında da çevresel etkiler karşımıza çıkmaktadır. Atıkların yaşam sonunda toplanması için gerekli olan nakliyeden katı atık sahalarında depolanması, yakılması gibi süreçlerde de çevresel etkiler devam etmektedir. Ürün ve malzeme kaynaklı bu çevresel etkilerin artık çok iyi biliniyor olması, yapı malzemelerinin de çevreye olan etkilerinin güvenilir bir yöntemle ölçülmesi, karşılaştırılması ve yayınlanması ihtiyacı çıkmasına sebep olmuş, Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi (YDD)  standart bir  araç olarak kullanılmaya başlanmıştır. YDD, artık Avrupa başta olmak üzere tüm dünyada temiz üretim değerlendirmesinde kullanılan bir yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır.

1990 yıllarda başlayan YDD çalışmaları dünyada hızla gelişirken Türkiye’deki gelişim daha yavaş olmuştur. 2000’li yılların başında birkaç akademik çalışma ile sınırlı olan YDD çalışmaları, danışmanlık firmalarının konuya önem vermesiyle 2009 yılından itibaren uygulamalı olarak verilen YDD eğitimleri başlamış ve bu sayede birçok sanayici, akademisyen, Yüksek Lisans ve Doktora öğrencisi YDD konusunda bilgilendirilmiştir . Yapı sektörü, yapılan YDD çalışmaları bakımında kimya ve tekstil sektörlerinin önünde gelmektedir. Yapı sektöründe YDD çalışmalarının yoğunlaşması yapı malzemelerine getirilen Çevresel Ürün Beyanı (EPD)  zorunluluğudur. Uluslararası Yeşil Bina Sertifikasyon sistemlerinin son zamanlarda yapı boyutunda YDD çalışması talep etmesi ve yapı ürünlerinde EPD belgelerini mecburi kılması  bu ilgiyi daha da artıracaktır. 

Üretici firmalar için enerji ve kaynak verimliliği altyapısının da temelini oluşturan YDD çalışmalarının hızlı bir şekilde ilerleyebilmesi için en büyük eksiklik veri setidir. Yaşam döngüsü envanteri dediğimiz veri setleri Türkiye koşullarına özgü değerlendirme yapılabilmesi imkanı sağlayarak ürün çevresel performans göstergelerinin karşılaştırılabilmesine imkan vermektedir. Bugün Türkiye’de kullanılan temel yapı malzemelerinin gömülü karbon ve enerji verileri bilinmemektedir. Örneğin, piyasada kullanılan yalıtım malzemelerinin işlevsel birim başına (ısı yalıtım katsayısı) karşılaştırmalı YDD analizi bilinmediğinden satın alımlarda ürün sürdürülebilirliği kriterleri gündeme gelmemektedir. Tüm Avrupa sıfır karbon emisyonlu yapılara doğru giderken malzeme kaynaklı emisyonları azaltma yoluna gitmekte, geri dönüşümden elde edilen yenilikçi malzemeleri pazara sürmektedir.

Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tüm dünyada Yaşam Döngüsü envanteri geliştirme çalışmasına önayak olmak amacıyla  SETAC (Society of Environmental Toxicology and Chemistry) ile birlikte 2002 yılında Life Cycle Initiative programını başlatmıştır. Türkiye’de tanıtımı yapılan bu girişimin maddi kaynağı olmayıp sadece bilgi altyapısını oluşturma ve veri seti konusuna dikkat çekmektir. Türkiye için Yaşam Döngüsü Veriseti geliştirmesi çalışması sanayide birçok YDD çalışmasına imza atan Metsims Sustainability Consulting firması tarafından yapı malzemeleri üzerine tamamlanmak üzeridir. 

YDD, beşikten-kapıya, -inşaat alanına ve -mezara şeklinde farklı sınırlarda değerlendirilebilir. Yaşam döngüsü hammaddenin doğadan alındığı “beşik”te başlar. Bu aşama doğadan hammaddenin çıkartılıp üretim tesisine olan nakliyesini içerir. Üretim aşamasında ise yapı malzemesi işgücü, ekipman ve enerji kullanımıyla ürüne dönüştürülür. Bu aşamanın sonunda ürün “kapı”da tabir edilir ve nihai tüketim için nakliyeye hazırdır. Nihai ürün kullanılacağı yapıya ulaştırılır ve uygulanır. Uygulandığı yapı ile birlikte ömrünü tamamlar. Kullanım ömrü biten ürün bertarafın yapıldığı “mezar” aşamasına gelir. Bu aşamada geri kazanım, tekrar kullanım ya da nihai bertaraf gibi kararlar alınır. Bir yapı malzemesinin YDD aşamaları görsel olarak aşağıdaki Şekil’de sunulmuştur.


 
Birçok uygulamanın yanında YDD artık sadece yapı malzemeleri çevresel performansı değil yeşil bina çevresel performansının belirlenmesi uygulamalarında da kullanılmaya başlamıştır. YDD hesaplamalarıyla çevresel performans bilimsel yaklaşımla somut değerlere indirgenebildiğinden karşılaştırma yapılabilmekte ve bu sayede çevreye duyarlı sürdürülebilir ürün ve binaların tasarlanmasına olanak sağlanmaktadır. Yukarıda belirtildiği gibi EN 15078 Normu çerçevesinde özellikle m2 kullanım alanı başına yapılacak bir YDD çalışması ile hesaplanacak bina çevresel performansının (karbon ayakizi, enerji tüketimleri, su tüketimleri v.b. gibi) nihai tüketiciye de kolaylıkla anlatılabileceği gibi, Türkiye’nin Kyoto Protokolü nezdinde iklim değişikliği ile mücadele hedeflerine katkıda bulunacak bir altyapı sağlayacaktır. 

KAYNAKÇA

CEN/TC 350, Sustainability of Construction works
EU COM (2011) 571, EU Roadmap to a Resource Efficient Europe.
EU CPD (1989), EU Construction Products Directive, No 89/106/EEC.
EU CPR (2011), Construction Products Regulation, No 305/2011.
EN 15804 (2012), Sustainability of Construction Works. Environmental Product Declarations: Core Rules for the Product Category of Construction Products.
EN 15978 (2011) Sustainability of Construction Works. Assessment of Environmental Performance of Buildings.
Graedel T. E. and Allenby B. R. (1995), Industrial Ecology. Prentice-Hall, Englewood Cliffs, NJ.
PCR 2014:02 Buildings, http://environdec.com/en/PCR/Detail/?Pcr=5950#.U2Z7o16bqao
 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner112

banner111

banner110

banner109

banner108

banner106