Bir önceki yerli otomotiv konulu yazımıza ilgi ve Linkedin’de gelen yorumlar konuyu tekrar değerlendirmemizi gerektirdi. Yorumlardan bazıları; “Eller aya biz yaya, hala yerli otomotiv mi?”, “Akıllı düşünene kadar deli köprüyü geçer”, “Dünyada yerli diye bir kavram kalmadı”, “Korumacı politikalar yerli otomotivi engelledi”, ”Tek eksiğimiz yerli Steve Jobs’lar”, “Mercedes makam aracına binip yerli otomobil tartışanlara bayılıyorum” vb…

Ortada bir gerçek var, o da “İLGİ”.  Evet; insanlarımız yerli otomobile ilgi gösteriyor, bunu arzuluyor, yapabileceğine inanıyor. Sayın Başbakanımız hem arzu ettiği için, belki biraz da bu ilgi nedeniyle olsa gerek işte bu mevcut ilgiye odaklandı ve bir lider yani bir “Babayiğit” aradığını ifade etti. İlgi olmazsa istek olmaz ama bilgi olmazsa da ilgi olmaz. Türkiye otomotiv alt yapısı bu bilgiye ilgiden daha da fazla olmak kaydıyla sahiptir.

Eksik olan nokta; aktarma organları, yakıt sistemleri, motor ve test kabiliyetlerimiz, kimse alınmasın bunların yeni bir konsept veya geliştirilmiş bir yerli otomotiv için yeniden tasarımından ve topyekün tasarımdan bahsediyorum, ürünlerinden değil. Bir de dağıtım kanalı geliştirememiş olmamız en büyük zafiyetimizdir.

Türkiye’de geldiğimiz noktalar itibariyle her zamankinden daha realist düşünmemiz ve daha rasyonalist olmamız gereken bir zaman dilimindeyiz. Ne yaparsak yapalım, rasyonalist olmalı ve sonuç odaklı işler yapmalıyız. Bu yüzden bu konuyla ilgili aşağıdaki aşamaları geçmeliyiz;

Kavramsal tasarım ve konseptin belirlenmesi, Doblo veya Connect tarzı bir aracı tasarlayanların sırtı yere gelmez. Düşünsenize birisi çıkıyor ve size hem ticari koli taşıtıp hem de prestijli bir şekilde ailenizle gezmenize olanak sağlıyor. Mevcut araçlara benzer bir araç mı yapacağız yeni bir konsept mi kurgulayacağız? Bence ikincisi yani yeni bir konsept ele almalıyız.

Ticari mi binek mi? Bu soruya hedef pazarları tespit ederek yanıt verebiliriz. Avrupa, Ortadoğu, Asya, Rusya, Afrika, Amerika kıtası? Bu pazarı belirlersek neyi üretip neyi satacağımıza karar verebiliriz. 

O halde hedef pazarı konuşalım. Bence başlangıç için Müslüman coğrafyası, neden mi? Onlar da özlüyor ve ilgi duyuyor da ondan. Hatta aracın ismini bile motiflemelisiniz.

Pazarı belirlersek, müşteri segmentini ve ürüne ait özellikleri de belirleyebiliriz. Eğer bu coğrafyayı ele alacak isek ve kararımız ticari ise gücü ve taşıma kabiliyetlerini, kapasitelerini ön plana almalıyız. Binek ise hem en ucuz hem de en lüksü elimizde olmalı. Neden mi? Bu coğrafyadaki satışlara baksanıza…

Yüzde yüz yerli mi? Hiçte değil. Biz yerli otomotiv derken aşırı entegrasyon arzulamıyoruz. Akılcı, birbiriyle uyumlu komponentlerden oluşan ve maksimum faydayı sağlayacak bir bileşen istiyoruz. Bugüne kadar yapamadığımız sadece bu.

En önemli konulardan birisi de dağıtım kanalının belirlenmesi veya oluşturulması kapsamında ister istemez işin içine marka da giriyor. Yeni bir dağıtım kanalı mı oluşturmalıyız? Bunun için yıllar gerekebilir. O halde Afrika’da beyaz eşya dağıtım kanalı olan şirketlerimizle Ortadoğu ile Türk coğrafyasında inşaat ve alt yapı derinliği olan ve aynı zamanda belirli bir misyonla yurt dışında faaliyet gösteren unsurlar harmanlanarak topyekün bir seferberlik oluşturmalıdır. Bir “Babayiğit” yerine birden fazla yetkin ve etkin grubu harekete geçirmeliyiz. Bu platformu oluşturmalıyız.

Gerekirse başka bir Anglo Sakson batığı markayı satın almalı, kaldıraç etkisine bunu da dahil etmeliyiz. Belki bir Uzak Doğulu partneri dahil etmeyi de düşünebiliriz. Ne kadar yerli olacağı çok önemli değil, ne kadar başardığımız, sahibi olduğumuz ve yönetebildiğimiz önemlidir.

Ama en başta dedim ya, her zamankinden daha fazla rasyonalist, daha fazla sonuç odaklı olmalıyız. Ocu, bucu, şucu, bizden, onlardan demek yerine biz demeli, dedirtmek için gayret sarfetmeli; her konuda olduğu gibi bu konuda da biz olmayı başarmalıyız. 

Sanırım asıl bunun için bir Babayiğit’e ihtiyaç bulunmakta…
 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Ahmet Kamil 11 yıl önce

Çok güzel bir makale. Teşekkür ederim Gökhan Bey...

Avatar
Hilmi ŞİMŞEK 11 yıl önce

Bence Hükümet bir arge oluşturmalı bu argeyide Sizin gibi değerli Otomotiv'e bulaşmış tozunu yutmuş yetkin kişilerden oluşturup finansını'da devlet karşılamalıdr. Bu arge öncelikçe fizibilite çalışmasını ve Masa başı üretim çalışmasını bitirip projenin rekabetçi koşullara uygun olup olmöayacağını ortaya çıkaracaktır.Tabiiki burada en önemli direnç noktası matbaaanın Ülkemize ilk girdiği yıllardaki gibi olacaktır,buda gözardı edilmemessi gereken önemli bir unsurdur.Bütün bunlarıı başarabilirsek ve'de Bu takdirde imkan verilir ise Ülkemiz insanlarının ne yapabileceği ortaya çıkacaktır.

Avatar
barış aydın 11 yıl önce

Herzamanki gibi çok başarılı bir paylaşım olmuş, sizler gibi bu işin üstatlarından bu makalelerin devamını bekliyoruz.
Teşekkürler.

Avatar
Adem Demet 11 yıl önce

Çok başarılı ve yerinde tespitler yapılmış.
Evet biz demeyi artık öğrenmeli ve öğretmeliyiz.Ülkemiz ancak o zaman
otomotiv ve diğer sektörlerde de dünyada adını duyuracak markalar oluşturabilir.

Avatar
Joseph Volkan OZCAN 11 yıl önce

GÖkhan üstadım çok güzel ve deneyim kokan bir yazı. Kesinlikle TÜRK isterse neleri yapabileceğini göstermiştir. Telefonlarda 7 haneli sisteme geçişi bizimle aynı zamanlarda Avrupada başlatan pek çok ülke oldu bir tek Türkiye başardı. Baktığınızda bu basit gözükebilir ama Türklerin değişime ne kadar kolay adapte olabildiğini gösterir. Bence bu araç için marka Babayiğit seçilebilir. Renkler olarakta ara renkler kullanalım, klasik beyaz, siyah, gri değil. Mevcut markaların ek para ile verdikleri renkler bu markanın standardı olsun. Bu sayede araçlar renkleri ile bile her an ayrıştırılabilir

Avatar
mesut manav 11 yıl önce

anglo sakson batığı bir markayı almak mantıklı gibi duruyor
sadece uluslararası kurumlara üyelik bile bir sürü zaman kaybettirir

Avatar
Muharrem Eraslan 11 yıl önce

Sevgili Briç Partnerim konuyu çok güzel açıklayıp yorumlamışsın.
Kutluyorum.
'' Biz Olmak'', ''Sonuç Odaklı Düşünmek'' ve '' Farklı kabiliyetlerimizi Zenginlik Olarak Görmek'' unsurlarını iyi değerlendirirsek herşeyi başarabileceğimize yürekten inanıyorum. Evet birden fazla ''Babayiğit'' tespitin de mükemmel.

Avatar
mustafa adıgüzel 11 yıl önce

Gökhan bey yerli otomobil üretimine ilişkin görüşlerini ilgiyle takip ediyorum.neolur bir yiğit çıkıncaya kadar yazmaya devam et.saygılarımla

banner112

banner111

banner110

banner109

banner108

banner106