Öne Çıkanlar ÇOSB Dijital Dönüşüm Atölyesi Çerkezköy OSB CEVAHİR UZKURT KPMG Türkonfed

AİLE ŞİRKETLERİNDE MÜTHİŞ BİR BİLGİ BİRİKİMİ VE DENEYİMİ OLUŞTU

GİRAY DUDA


Aile İşletmeleri Derneği (TAİDER) kısa bir süre önce İzmir, İstanbul, Bursa, Adana, Aydın ve Manisa gibi illerden 60 dolayında aile şirketinin bir araya gelmesi ile İzmir merkezli olarak kuruldu.

 

Aile şirketi deyimi, ilk bakışta, bir aile bireyleri arasında yönetimi sürdürülen ve ileriye dönük kimi problemleri ve kaygıları da üstünde taşıyan ticari kuruluşları akla getiriyor. Ancak, işin ayrıntısına bakılınca, avantajlarının dezavantajlarına göre daha fazla olduğu görülüyor. Geçen sayımızda aile şirketlerini geniş bir dosya halinde işlemiştik. Burada vurgulandığı gibi Türkiye’deki şirketlerin yüzde 95’i aile şirketi niteliğinde. Dünyada da benzer oranlar söz konusu.

 

TAİDER Başkanı Şerife İnci Eren, yıllardan bu yana tartışılan ekonomik bir olgu olan aile şirketlerinin bir temsilcisi olarak, bu kuruluşların eksikliklerini giderip kalıcı yapılar haline gelmesine yardımcı olacak bir örgütlenmenin ilk adımını attıklarını söylüyor. Yurt dışındaki aile şirketleri networkü ile bağlarını da kurarak hızlı bir başlangıç yaptıklarını belirten Şerife İnci Eren, Global Sanayici’nin sorularına şu yanıtları verdi:

 

 

- Türkiye’deki şirketlerin çok büyük bir kısmı aile şirketidir. Aile şirketi derneği kurma girişiminiz yurt çapında nasıl karşılandı? Böyle bir dernek üyesi olmak isteyen veya başka yerlerde şubelerini kurmak isteyen çok talep sahibi var mı? Şu andaki üye sayınız kaç ve hedefiniz-beklentiniz nedir?

 

Haklısınız, PWC‘nin 2 yılda bir yaptığı global araştırmasının verilerine göre Türkiye ekonomisinin % 95’ i  aile işletmelerinden oluşuyor. Bu girişim ilk günden itibaren sıcak ve olumlu karşılandı. İzmir‘de 2 ve İstanbul’da yaptığım 1 toplantıya katılan arkadaşlardan hemen hepsi bugün üyemiz olmuş durumdalar.

İstanbul, Bursa, Adana, Aydın, Manisa ve Antalya‘dan da aramıza katılmış heyecan dolu dostlarımız var. Girişimimizin kısa zamanda Türkiye’yi kucaklayacağına inanıyoruz. Derneğimiz faaliyetleri duyulup yaygınlaştıkça diğer şehirlerde de yapılanma oluşturacağız.


Halen 60 civarında üyemiz var, üye sayımızın hızla artacağını düşünüyoruz. 2013 yılı için artış sayımızın %100 olmasını hedefliyoruz.


Ayrıca Derneğimizin basılı ve görsel medya gördüğü ilgi de çok olumlu.

 

- Aile şirketlerinin belli başlı avantajları ve dezavantajları nelerdir?

 

Avantajları şöyle sıralayabiliriz :

·         İşletmenin zor dönemlerinde aile kar payını en aza indirerek, kişisel katkılarla işletmeye kaynak sağlar. Çünkü aile, işletmenin yasal sorumluluğunun ötesinde işletmeye karşı onursal bir sorumluluk içindedir.

 

·         Ailenin sahip olduğu değerler, şirket kültürü oluşturmasına, hem aile hem de işletme için önemli olan hususları göstermesine, karar vermeyi kolaylaştırmasına, yol gösterici olmasına ve güçlü bir bağlılık yaratmasına sebep olur. Araştırmalar aile şirketlerinde öne çıkan değerlerin sadakat, güven, iletişim, bağlılık, bağımsızlık, fedakarlık, alçakgönüllülük, kalite ve varlığını sürdürebilmek olduğunu göstermiştir.

 

·         Strateji odaklı olmaları, uzun vadeli planlama ve müşteri memnuniyetine daha fazla önem vermeleri aile şirketlerinin kalıcı olmasında önemli bir etkendir.

·         Çalışanların aile ile ilişkisi, işletmelerin iç dinamikleri için çok yararlıdır. Uzun dönemli istihdam aile işletmelerine özgü karakteristiklerden biridir. Çalışanlar işletmeyi sahiplenir ve kendini aile ortamı içinde hissederler. Bu da çalışanların sadakatini arttıran bir faktör olarak kuruma başarı getirir.

 

·         Ailenin tanınmışlığı işletmeye sosyal çevre ve iş çevresi kazandırması açısından önemlidir. Aile olumlu imajı ve ailenin özverisi işletmeler için artı değer kazandırır.

 

·         Aile bireylerinin iyi yetiştirilmiş örnek insan kaynağı olarak işletmede görev alması işletmeyi başarılı kılan etkenlerdendir

 

Dezavantajlarının çok fazla olduğunu söyleyemeyiz :

 

·         Aile içi anlaşmazlıkların işle ilgili konulara taşınması ve işletmenin geleceği için önemli olan yeni ve rasyonel fikirlerin alınmasında, kontrol ve yönetimin devredilmesinde, profesyonel kadrolaşmanın aile şirketine entegrasyonunda, aile şirketinin kurumsallaşma sürecinde zorluklar yaşanabiliyor.

·         İş, ortaklık ve aile dinamiklerinin karıştırılmasından ötürü bazı güçlüklerle karşılaşılabiliyor. 

 

- Ülkemizdeki aile şirketleri arasında, geçmiş deneyimlerin paylaşılacağı bir bilgi platformu ve bilgi birikimi oluştu mu? Yoksa böyle ortak bir deneyim, bilgi hazinesini siz mi oluşturacaksınız?

 

- Haklısınız, müthiş bir bilgi ve deneyim birikimi olduğunu görüyoruz. Bunların sistematik bir şekilde derlenmesi ve paylaşım ortamlarının yaratılması amaçlarımızın arasında. Ayrıca Dernek olarak yapmak istediğimiz çalışmalar aşağıdaki şekilde açıklanabilir:

·         Aile,  ortaklık ve iş arasındaki dinamik ilişkiyi doğru bir şekilde anlamak ve yönetmek için tüm dünyadaki aile şirketlerinin geçmiş deneyimlerinden yararlanabilmek ve Türkiye’nin bu alanda uluslararası platformda temsilini sağlamak,

 

·         Ülkemizin aile şirketlerinin kurumsallaşmasını ve karlı sürdürülebilir büyümesini destekleyerek, ülkemizin ekonomik kalkınmasına katkıda bulunmak,

 

·         Aile şirketlerinin sorun ve ihtiyaçlarını, düzenleyici ve kanun yapıcı kurumlara duyurmak, önerilerde bulunmak,

 

·         Aile şirketlerinin kamuoyunda topluma sağladığı katkıların daha iyi anlaşılmasını sağlamak ve bu konuda bilinç yaratmak.

 

- Uluslararası alanda aile şirketlerine dönük bilgi kaynakları yeterince var mı ve kolayca ulaşabiliyor musunuz?

- Uluslararası platformda FBN-I ( Family Business Network International / Aile İşletmeleri Uluslararası İletişim Ağı )  (www.fbn-i.org.tr)  Türkiye chapterı olarak, sadece derneğimiz üyelerine açık FBN iletişim ağı ve Dünya Zirvesi / NG zirvesi gibi uluslararası etkinliklerden yararlanma imkanımız var. FBN, aile işletmelerine destek vermek adına aile işletmeleri tarafından kurulmuş bir sivil toplum örgütüdür. 28 ülkeden, farklı sektörlerden 5 bin 600 aile şirketinin kuşaklar boyunca gelişimine destek vermek için çalışmalarını sürdürmektedir.

 

- Türkiye’de, bugünkünden farklı olarak,  aile şirketlerinin ihtiyaç duyduğu özel yasal düzenlemelere ihtiyaç var mı? Varsa nelerdir?


- Ülkemizde Kurumsal Yönetim İlkeleri’nin yaygınlaşması açısından en önemli gelişme yeni Türk Ticaret Kanunu’nun hayata geçirilmesidir.

 

Kurumsallaşma, amaçlara uygun bir örgüt yapısı oluşturulması; iş ve görev tanımlarının yazılması; iç yönetmeliklerin oluşturulması; yetki ve sorumlulukların dağıtılarak profesyonel bir yönetime geçilmesi gibi unsurlara işaret eder. Kurumsallaşma, kısaca, operasyonel işlerin daha doğru bir şekilde işlemesini amaçlar. Kurumsal Yönetim ise “sahiplik” kavramının devreye girmesiyle anlam kazanır. Örneğin bir aile şirketi ele alındığında, aile anayasası oluşturulması; aile-yönetim ilişkilerinin belirlenmesi; aile konseyi oluşturulması; çatışma yönetimi sistematiği oluşturulması; devir planı yapılması ve hissedar sözleşmesi hazırlanması gibi unsurlar ön plana çıkar. Bu unsurlar, sahipliği ellerinde tutan aile bireylerinin sahibi oldukları şirketi ikinci ya da üçüncü kuşakta dağılma noktasına getirmelerini ya da satmalarını engeller, şirketin devamlılığını sağlar.

 

Belli büyüklüğe gelmiş Aile Şirketleri‘nin nesiller boyu devamı için kurumsallaşması gerekiyor. Yeni yasa, kurumsal yönetime ilişkin birçok çağdaş düzenleme ile Türk iş dünyasında önemli yenilikler getirecek ve bu alanda önemli kazanımlar için uygun bir zemin oluşturacaktır.

 

- Aile şirketlerinin, rüştünü ispat ettikten sonra bu özelliğini değiştirmesi gerektiği, çünkü yenileşmeyi yakalayamayan bir muhafazakarlık içinde oldukları biçiminde bir yaygın inanış vardır. Siz bu konuda ne diyorsunuz?


Bu görüşe katılmıyorum. Evet, aile şirketleri “kurumsallaşmalı” ancak bu Aile Şirketi özelliğinin değişimi demek değildir. Aile şirketlerinde yenileşmeyi yakalayamayan bir muhafazarlık değil tam tersine uzun dönem işin sürdürülebilirliği gündemdedir. O nedenle aile şirketleri yenilikleri yakından takip etmektedirler. Türkiye ekonomisinin %95 ‘ini Aile Şirketleri oluşturduğuna göre ülke ekonomisindeki gelişmeler ışığında Türkiye’ de dünyanın diğer ülkelerinden daha yüksek oranda yenilikçi ve atılımcı bir ekonomi anlayışı olduğunu görüyoruz.

Maalesef bu konularda kamuoyunda yanlış ve eksik bilgiler var. Elimizden geldiğince, aile şirketleri hakkında kamuoyunu doğru bilgi ve bilinçlendirme, çalışmalarımız arasında olacak.

 

- Aile şirketlerinde kuşaktan kuşağa geçerken yaşanan en büyük sorunlar nedir?

 

Yönetim için en uygun kişilerin tespiti titizlikle ele alınması gereken bir konudur. Gelecek nesillerin yetkinlikleri, iş için duydukları sorumluluk ve isteklerinin değerlendirilmesi bu kararın alınma sürecini etkileyen unsurlardır.  Yönetim devri konusunun ihtiyaç anında değil, öncesinde “Aile Anayasası”  ve  “erken planlanmış bir devir planı“ ile düzenlenmesi önemlidir. Genç yöneticinin yetkinlik donanımının sağlanma süreci tecrübeli profesyonel yöneticiler desteği ile aşılabilir.

 

- Türkiye’nin ve dünyanın en büyük aile şirketleri bu kuşak geçişlerindeki sorunları nasıl aşıyor?

 

- Mülkiyetin ve idarenin bir nesilden diğerine aktarılması önemli ve kritik konulardır. Bir aile işletmesinin varlığını sürekli kılabilmek amacıyla aile, iş ve mülkiyetten oluşan bu 3 dinamiği dikkate alarak iç ve dış çevresel gelişmelerin gerektirdiği sistemleri kurmayı, işletmeyi ve bu suretle kişilerden ziyade kurumsal temeller üzerine odaklanmayı dikkate alan paralel planlamalar hazırlanmaktadır. Aile girişiminin sürekli olması için dikkate alınması gereken hususlara ilişkin planlama ile işletme için stratejik planlama üzerinde çalışılmalıdır.

 

 

- Aile şirketlerinde galiba en can alıcı nokta, yeni kuşakların, şirketleri başarıyla yönetmeyi sürdürebilecek bilgi, beceri ve tecrübeye sahip olup olmadığıdır. Bu durumda yönetimin profesyonellere geçmesi kararı kolay alınabiliyor mu? Sorun bu şekilde hemen çözülebiliyor mu?

 

- Profesyonel yönetime geçiş kolay değildir, zaman alır. Ancak bu “acil durum“ haline gelmeden üzerinde çalışılması, planlanması ve kaynak ayrılması gereken bir konudur. Çalışan aile üyeleri en az aile dışı çalışanlar kadar yetkin, bilgi, beceri ve tecrübeye sahip olmalıdırlar. 


Profesyonel yöneticilerle kurucu ailenin iç içe yaşayacağı ve arasında doğru bir dengenin kurulacağı şirketler sadece sahipleri için değil, çalışanlar için de çok değerlidir.

 

Bu ilkeler hayata geçirildiğinde şirket, hem “aile olmanın” avantajlarından yararlanacak hem de profesyonellerin desteğini alacaktır.

 

10- İMKB’de yüzde 50’nin altındaki payı halka açılmış olan aile şirketleri de sizin derneğinizin ilgi alanına giriyor mu?

 

- Evet, tabii. Derneğe üye olabilmenin koşulları TAİDER Kurumsal & Bireysel Üyelik Başvuru formumuzda belirtilmiş ve www.taider.org.tr web sitemizde ilgililerin kolayca ulaşmasına imkan verecek şekilde yayınlanmaktadır.

 

- Halka açılmalar ile aile şirketi olarak yaşamını sürdürme arasında bir çelişki var mı? Sizce bu ilişki nasıl yürüyebilir?

 

- Hayır, böyle bir çelişki yoktur. PWC araştırmalarına göre ülkemizde halka açık tüm şirketlerin %75’i aile şirketlerinden oluşmaktadır.


Halka açılmış şirketlerin daha çabuk kurumsallaştıklarını görüyoruz. Bu çerçevede halka açılan ve payları İMKB’de işlem gören şirketler, sermaye piyasası mevzuatı, uluslararası piyasalarla etkileşim, yabancı yatırımlar ve bilinçlenen yatırımcı etkileriyle birlikte kurumsal yönetim (corporate governance) süreçlerini hızlandırmakta ve profesyonel yönetim tekniklerine daha kısa sürede kavuşabilmektedirler.

- Sizin aile şirketinizin Anayasasında yer alan kurallar nelerdir?

 

- İlk anayasamız üzerinde 1997 yılında çalışmaya başladık. 2006 yılına geldiğimizde işlerin ve ailenin büyümesi, yeni kuşakların işlerin içine girmesi ile daha geniş bir anayasa ihtiyacı doğdu. Bunun neticesinde yaptığımız yoğun çalışmalar ile 2007 yılında anayasamız bugünkü şeklini aldı.


Aile anayasamızda, ailenin işe dönük vizyon, misyon ve değerlerinin yanında kritik olan aile politikaları da belirlendi.

Bunun için bir “Aile Meclisi” ve “Aile Konseyi” kuruldu. İletişim, istihdam, eğitim, kurumsal yönetim, çelişki ve çatışmaların çözümleri, anayasayla ilgili değişiklik yapma politikaları belirlendi. Başlangıç olarak organları, görevleri ve karar alma yöntemleri gibi temel noktalar tanımlandı. 

 

-  Kiler Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ümit Kiler, Türkiye'de aile şirketlerinin yüzde 95'inin dağıldığını ve buna aileye sonradan giren eşlerin neden olduğunu iddia ederek  "Aile şirketlerini kadınlar yıkıyor" diyor. Siz bu yaklaşımı nasıl karşılıyorsunuz?

 

Bu görüşe katılmıyorum. Türkiye'de bu şirketlerin batması, geleceği planlama eksikliği ve  aile - şirket ilişkilerinin kurumsallaşamamasından kaynaklanmaktadır.

Aile işletmelerinin kurumsal yönetimin sağladıkları avantajlarını kullanmaları halinde nesiller boyunca var olabilmeleri ve ülke ekonomisine sağladıkları faydaları devam ettirebilmeleri günümüzde pek çok örnekte olduğu gibi mümkündür. 

 

  
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner112

banner111

banner110

banner109

banner108

banner106