Avusturya’da küçük bir şarküteriyle yola çıkıp, Do&Co’yu kuran, bu şirketiyle Türk Hava Yolları’yla (THY) ortaklığa giren Atilla Doğudan, uçakta ikram işine girme kararı aldığı dönemde Kervansaray adlı restoranın sahibi olan babasına konuyu açtı:

- Baba ben havayolu şirketlerine ikram hizmeti verme kararı aldım.

Babası karşı çıktı:

- Oğlum sen tamamen sapıttın. Uçakta ikram da ne demek. Ben bu işe girmeni doğru bulmam.

Atilla Doğudan kararlıydı:

- Baba ben görüşünü sormaya gelmedim. Bu işe girmem için 80 bin Euro’ya ihtiyacım var. Bu parayı bana borç olarak verebilir misin?

- Benden bu iş için tek kuruş alamazsın.

Bunun üzerine babasının ofisinden ayrıldı, Kervansaray’daki masalardan birinde yakından tanıdığı bir bankacıya rastladı. Hemen karşısına oturdu:

- Benim 80 bin Euro krediye ihtiyacım var. Bana yardımcı olabilir misin?

Girmeyi planladığı işi hızla anlattı, kredi sözünü aldı:

- 80 bin Euro’ya almana yardımcı olurum.

Olumlu yanıt üzerine babasının yanına döndü:

- Sen vermedin ama ben bankadan 80 bin Euro’yu buldum. Havada ikram sektörüne giriyorum.

Uçakta yemek ikramı için önce Avusturya Havayolları’na başvurdu. O kapıyı açamayınca o günlerde 2-3 uçağı bulunan Lauda Havayolları’na yöneldi:

- Uçaklarda ikram edilen yemekler taze değil. Önceden hazırlanıyor, şoklanıyor. Sonra uçakta ısıtılıp yolcuya ikram ediliyor. Ben uçaklarda taze yemek ikram edilebileceğini ortaya koyacağım.

Niki Lauda, küçük havayolu şirketinin kapısını Doğudan’a açtı. Böylece Do&Co’nun uçakta ikram başarısı hızla dünyanın önemli havayolu şirketlerine doğru yayıldı. Lufhansa’nın Frankfurt’taki özel yolcu salonunu işletmekten THY ile ortak şirket kurmaya doğru ilerledi. Yüzde 50 hissedarı olduğu Turkih-Do&Co’yla 60 havayolu şirketine hizmet verir hale geldi.

Atilla Doğudan, babasıyla arasında geçenleri Onur Soysal’ın başkanlığını yürüttüğü Kandilli Kulübü’nün aralık ayının ikinci yarısında geçekleşen toplantısında yöneltilen şu soru üzerine aktardı:

- Babanız Kervansaray’ın sahibiydi. Babanızın işini devralıp büyütmek mümkün değil miydi? Neden kendi markanızı yaratmaya çaba harcadınız? Öteki yol daha kolay olmaz mıydı?

- Rahmetli babamdan çok şey öğrendim. Ancak, oldukça sert ve baskın karakteri vardı. Yapmak istediklerimi ona kabul ettiremezdim. O nedenle kendi yolumu çizmeyi seçtim.

Buradan hareketle aile şiketlerine şu öneriyi yaptı:

- Mümkünse çocuklarınıza kendi işlerini kurma şansı verin. Zarar etmeyi, hatta batmayı öğrenmeden kazanmayı öğrenemezler. Ben kendi iş hayatımda tüm deneyimleri yaşadım. Çocuklarım da aynı yolu denediler. New York’ta küçük bir pastane açtılar. Önce battılar. Ancak, yavaş yavaş kazanmaya da başladılar.

Bir öneriyi de halka açık şiketlere yöneltti:

- Ben Do&Co’yu 1998’de Viyana Borsası’nda halka açtım. Borsa İstanbul’a girmem daha sonra oldu. Halka açılırken şirketin kontrolünün hep ailemizde olmasını planladım.

Avrupa’daki bazı büyük şirketleri örnek gösterdi:

- Onların büyük hissedarları yok. Hisselerinin yüzde 100’ü halka açık. Genel kurul dışında hesap verdikleri kimse yok. O yüzden kalıplaşmış bazı kuralları uygulamanın dışına çıkıp, daha büyük işlere doğru adım atamıyorlar. Hatta bazı büyük şirketlerde başlayan gerilemenin ardındaki gerekçenin bu olduğunu düşünüyorum.

Kandilli Kulübü üyeleri ve konukları Doğudan’ın konuşmasından iki önemli dersi not etti:

* İşadamları, çocuklarının girişimcilik yeteneğini başka işler kurmasına olanak vererek test etsin.

* Halka açılın ama kontrol sizde kalsın.



Hizmet sektöründe en önemli kelime ‘evet’

Formula 1’in 1992 yılındaki Budapeşte ayağının gerçekleşmesine 10 gün kala Do&Co Yönetim Kurulu Başkanı Atilla Doğudan’a bir teklif ulaştı:

- 3 bin VIP konuğumuza yemek ikramını gerçekleştiren şirketle anlaşmayı bozduk. Siz bize bu hizmeti verebilir misiniz?

Doğudan, hiç düşünmeden yanıt verdi:

- Evet...

İmzayı attıkan sonra kolları sıvadı. Kullanılacak gıda maddelerinin Macaristan’dan sağlanamayacağını anladı:

- Avusturya’dan Macaristan’a gıda malzemelerini götürmem gerekiyor.

Resmi ithalat için prosedürün uzun süreceğini biliyordu, başka formül aradı. Bir diplomat arkadaşından otomobilini ödünç aldı. Et ve balıktan sebze, meyveye kadar bütün ürünleri diplomat arkadaşının aracıyla Budapeşte’ye taşıdı. 1992’deki ilk Formula 1’deki ikram işini başarıyla gerçekleştirince o kapı Do&Co’ya uzun süreli açıldı:

- 17 ülkede Formula 1’e hizmet veriyoruz.

Bir örnek de UEFA’dan verdi:

- 2004’te Portekiz’de yapılan Avrupa Şampiyonası’nın ikram işinde tıkanmışlardı. O zaman işi aldık ve yaptık. Zarar ettik ama sonrasında UEFA’da bize büyük kapı açılmış oldu.

İki önemli örnek sonrası sözünü şu mesajla noktaladı:

- Hizmet sektöründe en önemli kelime “evet”tir...
 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner112

banner111

banner110

banner109

banner108

banner106