Türkiye’nin, kendi vatandaşlarının çoğunun zannettiğinden çok daha güçlü bir ülke olduğunu zaman zaman söylerim. Bunun ne kadar gerçek olduğunu da zor zamanlarda anlarız.
Şimdi şöyle bir düşünelim; siyasi istikrar yok, bu alanda gerilim yüksek. Ülkemizin yakın çevresinde savaşlar ve ekonomik krizler var. Küresel ekonomi sıkıntılı. Şimdi Çin de buna eklemleniyor. Ve ne oluyor?
Bu ülkede 4.5G ihalesine 2.3 milyar Euro gelir hedefiyle çıkan devlet, yaklaşık 4 milyar Euro’luk büyük bir başarıyla ihaleyi tamamlıyor.
Bu ihale olurken, hükümet kurulamadığı için erken seçim kararı alınmış ve 1 Kasım’da yeni bir seçime gidilecek. Seçimden çıkacak sonuç için siyasetin her tarafı kendinden emin ama piyasa seçimin ortada olduğunu düşünüyor. Kurlar yükselmiş yani her euro için daha fazla TL bulmak zorundasın v.s.
Türkiye ekonomisinin günlük piyasa hareketlerindeki yüksek volatiliteli hareketler dışında orta ve uzun vadede çok daha iyi olacağını rahatlıkla söyleyebilirim. İster koalisyon olsun isterse çevremiz ateş çemberinde kalsın. Elbette gönül ister ki dış şartlar acilen düzelsin, içerde de arzulanan istikrara destek olacak siyasi irade tecelli etsin. O zaman bizim ekonomimiz için ‘bal kaymak’ olur. Daha hızlı büyümeyi yakalarız.
Kısacası söylediklerimiz daha iyi olması gerekenlerle ilgili ama bizim değiştiremeyeceğimiz şeylere rağmen bu ülkenin ekonomisi güçlü.
SEÇİM NEYİ DEĞİŞTİRECEK
Erken seçim her durumda çözüm getirecek. Eğer bir parti tek başına iktidar olursa zaten kısa sürede hükümet kurulur. Ancak manzara 7 Haziran seçimlerinin sonuçları gibi olursa bu defa da son 3 aydır hükümet kurmamak için çok sayıda ve kalın kırmızı çizgi ilan edenler artık masaya sonuç almak için oturacak. Çünkü çareleri ya da mazeretleri kalmayacak. Millet ikinci defa aynı şeyi söylüyorsa emin olun üçüncü defa söyleyeceğini hiçbir siyasi kadro bilmek istemez.