Öne Çıkanlar Çerkezköy OSB Orhan Turan

Kanalların, teknelerin güzel kenti: AMSTERDAM

DR. HİLAL ÜNALMIŞ

3 gün içinde 5 milyon turisti ağırlayan “Sail Amsterdam 25” festivali haberlerini görünce ve Hollanda'nın en tanınmış ressamı Van Gogh'un iki binden fazla eserinin “Işığın İzinde” adı ile İstanbul'da dijital olarak sergileneceğini okuyunca; bu ay Amsterdam ağırlıklı bir Hollanda yazısı yazmaya karar verdim. Zaten Mayıs ayında Amsterdam’daydım, yeni fotoğraflar çekmiştim, bir sağlık kongresine katılmıştım, üstelik Amsterdam'da çalışan birkaç genç ile de Hollanda konusunda görüşmüştüm... Hepsini biraraya getirirsem gözleme dayalı güzel bir Hollanda yazısı ortaya çıkabilir diye düşündüm. Lalesi, tahta ayakkabıları, peyniri, yeldeğirmenleri, ressamları, pilot kralı, Lahey Adalet Divanı, Uluslararası Ceza Mahkemesi, Ajax futbol takımı ile sayfalarınızda, Hollanda ve Amsterdam.

Hollanda'ya kaç kere gittim diye bir liste çıkarmaya çabaladım. Hatırladığım kadarı ile 8 kez gitmişim. Her birinde farklı bir neden, farklı gözlemler, farklı tanışmalar, farklı bir heyecan olmuş. Onları da hatırlayarak ama özellikle son gidişimin gözlemlerini ve fotoğraflarını size sunarak başlıyorum..

6 MİLYON GÖÇMEN VAR

Hollanda, Türkler açısından çok uzak, bilinmeyen bir ülke sayılmaz.1960'lardan itibaren, 3 kuşak işçi, göçmen ve öğrenci olarak Türklerin gittiği bir ülke.18 milyona yakın nüfusu var ve bu nüfusun 450 binini Türkiye'den gidenler oluşturuyor. Faslılar, Balkanlardan gidenler, eski sömürgelerden gidenler ve son sığınmacı akımları ile yaklaşık 6 milyon göçmen kabul etmiş.

PARLAMENTER MONARŞİ
Monarşi yani bir kraliyet ailesi var ama parlamenter sistem ile yönetiliyor. Tarih konusunda çok bilgi sahibi olmayanlar Hollanda'nın bağımsızlığını İspanya'dan aldığını bilmeyebilirler. Roma İmparatorluğu zamanında bu imparatorluğun bir parçası olan günümüz Hollanda toprakları, daha sonra İspanya yönetimi altında yaşamış, 1581 yılında da bağımsızlığını ilan etmiş. Hoş, İspanya bunu hemen kabul etmemiş tabii ancak 67 yıl sonra 1648'de tamam demiş... Hollanda, Napolyon Fransasının isgalini, II Dünya Savaşı sırasında Alman Nazi ordusunun isgalini de yaşamış, Belçika'nın ayrılması gibi sınır değişikliklerini de görmüş.

Günümüzde 41.865 km kare'lik bir kuzey batı ülkesi... AB kurucu ülkelerinden biri ama bugün çok sayıda Hollandalı AB'ye karşı çıkıyor. Hollanda ekonomisi göçmenler ve AB yüzünden fazla harcama yapıyor diye kızıyorlar. Almanya'da Merkel'in politikayı bırakmasına yol açan göçmen krizi Hollanda'da da kendini hissettiriyor. AB'den fayda değil zarar gördüğünü iddia edenler bile var. Oysa ki Hollanda ekonomisi güçlü bir ekonomi, kişi başına düşen gelir açısından iyi ülkelerden birisi...

BOT VE BİSİKLET

Hollanda'nın başkenti Amsterdam bir kanallar kenti.. .Bu özelliği ile botlar ve bisikletler ile ulaşımını halleden çok sayıda insan yaşıyor. Benim yaşımdaki Türklere sorsam kanallar şehri neresidir diye hemen “Venedik” derler... Bizim gençliğimizde Venedik'in romantik bir imajı vardı. Bugün gençlere sorunca önce Amsterdam sonra Venedik, St Petersburg, Brugge diye sayıyorlar.

Hollanda, göçmenler, öğrenciler için cazip olduğu kadar turistler için de cazip... Geçtiğimiz yıl tam 21 milyon turist ağırlamış. Avrupa'nın en çok turist ağırlayan ilk 10 ülkesi içinde yeralıyor.

Biliyorsunuz kongre, konferans, fuar, festival gibi ticari, kültürel ve akademik etkinlikler de uluslararası misafirlerin sayısını milyonlara çıkarıyor. Benim son Hollanda seyahatimde de 3 günüm RAI Kongre Merkezi'nde geçti. 70 konferans salonu 11 sergi alanı, 4 bin araçlık otoparkı olan RAI'de ilk kez 1961 yılında bisiklet fuarı açılmış.

LALE VE PEYNİRLERİNİ HERKES BİLİR

Tarım ve hayvancılık denilince Hollanda'nın bir önceliği var... Meyvelerini, başta lale olmak üzere çiçeklerini ve peynirlerini bilmeyen yoktur herhalde. Geleneksel peynir festivalleri küçük kasabalarda bile hala yapılıyor. Denizcilik de önemli bir çalışma alanı... Sömürgecilik dönemini hatırlayalım; denizcilik alanında güçlü oldukları için denizaşırı noktalarda sömürge sahibi olmuşlardı.

KRALİYET AİLESİ FAZLA GÜNDEMDE DEĞİL

“Şimdi sömürgelerinin durumu nedir?” derseniz biraz gerilere giderek anlatayım. Yukarıda Hollanda'nın bir kraliyet ailesi var demiştim Şu anda Kral Willem-Alexander görevde. Annesi kraliçe Beatrice görevi oğluna devretmeyi uygun buldu. Kral o güne kadar Hollanda'nın havayollarında pilot olarak çalışıyordu. Kraldan önce Hollanda tam 3 nesil kraliçeler tarafından yönetildi. Annesi Beatrice, anneannesi Juliana ve ninesi Wilhelmina... II. Dünya Savaşı sonrasında 1949'da Kralice Juliana, kolonilerin bağımsızlığını imzaladı...

Halk kraliyet ailesinden memnun mu? Doğrusu çok ciddi bir şikayetleri yok. Hollanda Kraliyet ailesi, Birleşik krallık kadar dünya basınının odağında değiller. Hatta şu andaki kralın babası Alman asıllı ve eşi kralice Arjantin asıllı... Gelecekte kralın büyük kızı tahta geçecek bakalım o kimi eş olarak seçecek. Özetle kraliyet ailesi, meşrutiyet çok önemli bir sorun değil ..

Şimdi biraz fotoğraf için sokaklarda kanallar arasındaki yollarda dolaşalım:

KANALLAR ŞEHRİ GÜZELLEŞTİRİYOR

Kaç kez giderseniz gidin yokuşları, merdivenleri olmadığı için Amsterdamı rahatça hatta yürüyerek bile gezebilirsiniz. Gözünüze en çok bisiklet park alanları, bisikletle dolaşanlar, kanalların içinde botlarla gezenler çarpacak. Merkezde tarihi yapılar, birbirine bitişik ince 3-4 katlı binalar göreceksiniz... Bu binaların bakımı, korunması çok kolay olmasa gerek... Kaldırım kahveleri de turistlerce tercih ediliyor herhalde neredeyse her köşede bir bu tür “Cafe” var. Tarihte kurulan bütün şehirlerin su ile bağlantılı olduğunu düşünürsek Amsterdam da Amstel nehri üzerinde, hatta 2 büyük su kanalı, bu nehrin kolları, üzerlerinde de çok güzel tarihi köprüler inşa edilmiş...

YENİ YAPILANMALAR MERKEZİN DIŞINDA

Ben ulaşım için bota da bindim tramvaya da taksiye de... Sadece bisiklet kullanmadım. Bu son gdişimde otelim şehir merkezinde değildi o yüzden daha çok taksiye bindim. Katıldığım kongre RAI'deydi... Otelimin özelliği de Kongre merkezine yakın olması ve etrafında yeni modern yapılanmanın devam etmesiydi diyebilirim. Şehrin tarihi merkezi Unesco tarafından “Dünya Mirası” listesine alınsa da şehir dışında yeni yapılanmalar her yerde görülüyor.

MÜZELERE ÇOK ZAMAN AYIRMALISINIZ

Müze biletlerini artık internet üzerinden rahatça alabiliyorsunuz biliyorsunuz. Resim sanatına ilgi duyanlar için Amsterdam harika bir şehir. Rijksmuseum, dünyanın önemli ve zengin müzelerinden biri, tarih, sanat, zanaat, eski teknoloji türü görseller sergileniyor. Hollanda'nın Güney Asya'da deniz aşırı kolonisi olduğu için oradan gelen eserler de var tabii... 2-3 günlük turlarda bu tür müzeleri gezebilmek olanaksız. Uzun süreli zaman ayırmanız gerekiyor. Ben sadece Van Gogh müzesinde 1 günümü geçirmiştim. Evimde bir Van Gogh tablosu yok ama fincan kolleksiyonumda o tabloların kopyaları üzerine basılmış fincanlarım var. Yıldızlı gece, badem çicekleri tablolarını seviyorum ve onların kupalarından çay içmek bana Hollanda günlerimi hatırlatıyor. Tabii sadece Van Gogh değil, Vermeer'in İnci Küpeli Kız'ı da kolleksiyonumda... Hatta bu son gidişimde havaalanından hediye olarak aldığım çikolataların üzerinde de meşhur ressamlarının çizimleri vardı. Bir resim sergisine katılan 3 öğrenciye resim sanatına daha çok ilgi göstermeleri için bu çikolataları hediye ettim.

Müzede, Rambrant'ın yüzyıllar önce yaptığı Gece Devriyesi tablosunun karşısında durup dakikalarca ve dikkatlice ayrıntılara bakacağınıza eminim. Işık ve gölge ayrıntısı muhteşem ötesi...

SCHIPHOL HER ZAMAN KALABALIK

Amsterdam'daki havaalanı Schiphol büyük bir havalanı olmasına rağmen her defa bana çok kalabalık görünür. Günümüzde bir havalanında ne bulunması gerekiyorsa Schiphol'de var.. Havaalanından tren ile sehir merkezine rahatlıkla ulaşılabiliyor. Tren temiz, rahat ve güvenli, ben tren yolculuğunu çok sevdiğim için Hollanda'da tren ile yolculuk yapmanızı öneririm.

YELDEĞİRMENLERİ ÇALIŞIYOR

Hollanda denilince herkesin aklına gelen yeldeğirmenlerinden de söz etmek isterim. Günümüzde 1200 kadar yeldeğirmeni çalışmaya devam ediyormuş. Eski yıllarda un öğütmek, su pompalamak amaçlı kullanılan yel değirmenleri bugün biraz görsellik sunuyor ama karayı denizden ayırmak için su pompalamaya devam ediyormuş. Amsterdam'dan kolayca Zaance Schons'a gidip yeldeğirmenlerini görebilirsiniz. Yıllar önce bir Hollanda seyahatimden anneme yeldeğirmeni biçiminde bir müzik kutusu almıştım.

RENGARENK, ŞAHANE LALELER

Gelelim lale bahçelerine... Lale bahçelerine gidince, o rengarenk şahane laleleri görünce lale soğanlarının Osmanlı İmparatorluğu döneminde buradan Hollanda'ya gittiğini de düşününce içiniz biraz burulacak. Lale bahçeleri de Keubenhof yerleşim bölgesinde. Mevsiminde lale soğanı satın alıp getirebilir ve evinizin balkonunda birkaç lale yetiştirebilirsiniz. Her köşede lale, lale soğanı, tohum satıldığını belirteyim. En kötüsü ahşaptan yapılmış çok güzel boyanmış laleleri de beğenirseniz birkaç tane alıp evinizin bir köşesinde süs olarak kullanabilirsiniz

Amsterdam merkezde herkesin fotoğrafını çektiği ya da önünde poz verdiği kuleyi de unutmayalım. Özgün bir Amsterdam fonu olan kule ortağ çağ şehir surlarının ana kapılarından birinin parçasıymış . Bir dönem madeni para basımı için kullanılmış.

8 yıl önce Dam Meydanı yürüme alanına yerleştirilen Rokinfontein adındaki çeşme de ilginç bir şehir süsü diyebilirim. Çeşmeler genellikle ilgi gördüğü için sanırım böyle bir yarım insan yüzü şeklinde bir heykel-çeşme yerleştirilmiş. Ama buradaki fıskiyeler ve etrafa su saçılması, yayaları yakındaki cafeleri rahatsız etmiş. Belediye suyu kesmiş . Şimdi sadece heykel olarak geçenlerin dikkatine sunuluyor.

Dam Meydanına gelince arka fona kraliyet sarayını alıp bir selfi de yapabilirsiniz. Hatta saray turuna da katılabilirsiniz.

Ama BM Adalet Divanı ve Uluslararası Ceza Mahkemesi'ni de görmek istiyorum derseniz LaHay'e gitmeniz gerek. Ben bu tür kurumlara ilgi duyduğum için gitmiştim.

Sayfalardaki bazı fotoğrafları da bir kaç hafta önce Hollanda gezisi yapan Vegar verdi ona da teşekkür ediyorum.

Son Hollanda seyahatim de böyle geçti. Sizlerle paylaşmaya çalıştım. Önümüzdeki günlerde, Sütlüce'de açılan Van Gogh'un 2000 eserinin bulunduğu dijital sergisine giderek Hollanda ile ilişkimi resim sanatı düzeyinde sürdüreceğim.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner121

banner120

banner119

banner118

banner117

banner116

banner114