GİRAY DUDA
Sanayi sektörünün her fırsatta dile getirdiği, dert yandığı ve aylardan beri süren sıkıntıları aşıp rahata çıkması için neler gerektiği konusunu Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu ile konuştuk.
- Sayın hocam, dünyada hiçbir global konu ABD Başkanı Donald Trump olmadan konuşulmaz. Biz de Trump'dan başlayalım. Donald Trump neler yapıyor? Yüksek gümrük tarifeleri dalga dalga açıklanıyor. Bu tarifeleri yükseltmesinin ABD 'ye faydası oldu mu? Nasıl faydalar bekleniyor?
- Eğer tarifelerin bir gelir unsuru olduğunu düşünecek olursak şu anda 26 -27 milyar dolar aylık, yıllık da 300 -400 milyar dolara ulaşan bir gelir elde edecekler. Evet, böyle bir tablo var. Yani şu anda aslında biraz Trump 'ın kendine güveni de artmış durumda. Çünkü uyguladığı politikaların çok olumsuz bir yansımasını görmüyor. Ama konu Yüksek Mahkemeye gitti biliyorsunuz. Yani bu vergiler iptal edilebilir, uygulanamayabilir. Bunun endişesini de yaşıyor şu anda Trump. Böyle bir tablo var. Yani genel anlamda Trump açısından bakarsanız gelir, büyüme falan iyi gidiyor ve ABD’nin özgüveni artmış durumda.
GÜMRÜK VERGİLERİ ENFLASYON YARATMAZ
- Her ülkeye yönelik gümrük vergisi artışları, sonuçta ABD’de enflasyonun artışına neden olmaz mı? Fiyatlar yükselmez mi?
- Teknolojik gelişmeler, birim maliyetleri çok bastırıyor, yani bu enflasyonu bastırıyor. İkincisi de Amerika'ya mal satanlar, fiyatları indirerek satıyorlar. Müşteri kaybetmemek için o verginin yükünü kısmen üzerlerine alıyorlar. Bu da enflasyona geçişgenli değil.
- Mahkemeden olumsuz bir şey çıkarsa Trump o yargıçları da görevden alır zaten. Diğer taraftan da ikinci bir şey var, bu FED konusu. Açık ve net bir şekilde FED yöneticileriyle yaptığı tartışmada ‘sizi görevden alırım’ dedi. Hatta bir kadın FED Yönetim Kurulu üyesini, Lisa Cook’u görevden aldığını söyledi. Orada kesin bir sonuç oldu mu? Cook da ‘Beni görevden alamazsın beni öyle bir yetkin yok’ diye karşılık verdi.
- Tartışmalı konu şu anda da devam ediyor. Trump orada kaybedebilir. Çünkü o üyenin bu kadar suçu olup olmadığı henüz netleşmemiş durumda. Konuşulanlar çok eski dönemlere ilişkin ve o dönemin koşulları ve mevzuatı ayrıydı.
- İddiaların çok eski tarihli olduğunu söylüyor.
- Evet. O dönemki yasalara göre suç olmayabilir de. Dolayısıyla daha bu kadar ortada somut sonuç yokken böyle bir şey yapması geri adıma yol açabilir.
‘İŞSİZLİK VERİLERİ FAİZ İNDİRİMİNE ZORLUYOR’
- Evet bu arada ABD’de bir faiz indirimi gündemde galiba değil mi? Sanki o konuda ortak karara vardılar gibi gözüküyor.
- FED Başkanı Jerome Powell, bence Trump istedi diye değil de işsizlikteki rakamlar pek hiç açıcı olmadığı için faiz indirimine ikna olmuş gibi sinyal veriyor. Yani bu anlamda faiz indirme ihtimali yüksek. Ama devam edebilir mi? Orası kesin değil. Çünkü bence Amerikan ekonomisi o kadar zayıf değil. Yani işsizlik rakamları nedeniyle biraz fazla panik oldular gibi bir durum var. Ama faiz indirme ihtimalleri yüksek görünüyor. Bence ABD ekonomisi genel olarak iyi durumda.
‘BÜYÜME ORANI DAHA DA YÜKSELECEK’
- ABD’nin bu en önemli konularından sonra bizim önemli konularımıza, kısa süre önce açıklanan büyüme verilerine geçelim isterseniz hocam. Bu 4,8’lik büyüme sizin beklediğiniz gibi miydi? Nasıl karşıladınız bu açıklamayı?
- Beklediğimiz gibi geldi. Biz bilgi üniversitesi olarak tahmin yöntemiyle, haftalık verilerle büyüme tahmini yapıyoruz. Zaten 4,3’e yakın bekliyorduk. 4,8 geldi. Yani bizim için sürpriz olmadı. Yüksek bir büyüme bekliyorduk ve geldi. Hatta bundan sonra daha da hızlanacak. Üçüncü ve dördüncü çeyrekte 5’leri göreceğiz çok büyük bir ihtimalle.
‘YÜKSEK BÜYÜME ENFLASYONLA MÜCADELE İLE ÇELİŞİYOR MU’
- Bir yandan enflasyonla mücadele programımız sürerken herkesin ‘o ne güzel çok yüksek büyüdük’ demesi olumlu mu? Yoksa olumsuz tarafı var mı diye sormak istiyorum.
- Bu büyümenin olumsuz tarafı var tabi. Çünkü çok ciddi biçimde enflasyonist etki yaratma potansiyeli var. Yani biz büyürken başka şeylerin düşmesi lazım Türkiye'de. Enflasyonu düşürmek istiyorsan büyüme hızının düşmesi bakımından ters oluyor. Yani büyüme istiyorsak enflasyondan vazgeçiyoruz demektir. Dolayısıyla şu andaki gidişat ona işaret ediyor.
‘BÜYÜMEDEN VAZGEÇİLEMİYOR’
- Siz, büyümenin daha da artmasını bekliyorsunuz.
- Evet evet. Yani gidişat o. Faizler indikçe iç taleple büyüyecek. Büyümenin kaynağı da iç talep. Bu da devam edecek. Türkiye'nin siyasi konjonktürü büyümeden vazgeçilecek bir durumda değil. O yüzden büyüme öncelikli olacak görünüyor. Bu durumda da enflasyon zorlanacak, öyle söyleyeyim. Program biraz daha uzayarak devam edecek. Yani büyüme odaklı olacak. Zaten vatandaşın hissettiği enflasyon da daha yüksek kalacak.
‘FAİZLER YÜKSEK KALMAYA DEVAM EDECEK’
- Konuşmamızın bundan sonraki kısmında sanayinin, sanayi sektörlerinin temsilcilerinin yıllardır vurguladığı şikayetleri, dertleri ele alalım. Konularına göre tek tek. Şimdi mesela geçen hafta İSO ikinci 500 araştırması açıklandı. Ve şirketlerin finansman yükü yine çok yüksek. Bu finansman yükünü şu anda bu koşullarda aşağı düşürmek, uygun ve ucuz finansman sağlamak mümkün olabilir mi? Yoksa biraz daha beklemek mi gerekecek?
- Tabii ki faizlerde, faizlerin inişinde bir yavaşlama olacak muhtemelen. Bu büyümede faiz inişleri biraz hız keser. Sanayi şirketlerinin karlılıklarını ve cirolarını dikkate aldığımızda faiz yüksek kalmaya devam edecek. Ne yazık ki…
Ve ana sorun faizler ziyade fiyatlayamama. Yani bence kur. Bu döviz kuruyla ilgili sorun daha ağır. O yüzden de ben finansman tarafında sorunların kısmen hafifleyebileceğini ama ana sorunun pek değişmeyeceği düşünüyorum.
Faiz giderleri, toplam faaliyet giderlerinin yüzde 90’ına ulaşıyor. Evet gibi de uzun zamandır bu şekilde gidiyor. Kazancının büyük kısmını faize veriyor. Bu çok sürdürülebilir bir durum değil.
‘100 – 150 BAZ PUAN DÜŞÜREBİLİR’
- Önümüzdeki dönemde bu yüksek büyüme rakamından sonra Merkez Bankası 'nın faiz düşürmesi olası mı? Siz nasıl görüyorsunuz?
- Bence düşürecek. 300 baz puan deniliyordu, 100 ya da 150’de kalabilir.
- Yüz, yüz elli baz puan oranında düşse de kredi faizlerine neredeyse hiç yansımıyor.
- Evet. Dolayısıyla yani bundan sonraki yansıma da sınırlı olacaktır. Çok büyük bir ihtimalle.
‘TALEP DARALMASI YOK’
- Tabii bunlarla bağlantı olan bir başka konu da çok önemli. Enflasyon düşmediği için maliyetler sürekli yükseliyor. Bu şirketler doğal olarak yaşayan reel şirketler. Yani piyasada yaptıkları alışverişi piyasadan değişik yerlerden tedarik ediyorlar. Ve gerçek eflasyon daha yüksek olduğu için yükleri daha fazla oluyor. Şu andaki göstergeler bu durumda, bu koşullarda bir talep daralmasına işaret etmiyor herhalde değil mi?
- Yok, etmiyor. Ama toplumda gelir dağılımı çok bozuldu. Toplumda talep yaratanlar ücretliler değil. Servet etkisinden faydalananlar. Yani evi olan, biraz parası olan, altını olan, bankada parası olanlar. Serveti olanlar, az ya da çok servete sahip olanların talebi var. Yani talep ücret gelirlerinden değil, servet etkisinden kaynaklanıyor.
‘TL REEL OLARAK DEĞERLİ’
- Peki döviz kuru, şu anda gerçekçi kur mu, reel kur mu?
- Değil. Çok sürdürülebilir gözükmüyor. Yani bu şu anda Merkez Bankası’nın politikası kuru yönetmeye dayanıyor. TL reel olarak değerli. Daha fazla da değerlenmiyor. Bir miktar değer kaybetti son dönemde.
‘YÜZDE 20 CİVARINDA DEĞER KAYBI UYGUNDUR’
- Döviz kurunun ya da ne bileyim doların, euronun şuralarda olması gerekir diye bir şey söyleyebilir miyiz?
- Söyleyemeyiz ama şunu söyleyeyim, Türk lirasının böyle aşırı değer kaybına gerek yok. Ama dengeleri sağlamak için yüzde 20 civarında falan bir değer kaybı ve sonra da bir enflasyon oranı kadar değer kaybıyla devam etmesi gerekir. Ama hani şu anda iki katına çıkmalı falan gibi böyle bir duruma ihtiyaç yok. Ama bu günkü rakamlarda rekabetçi olamıyor ve bu sektörlere sorun yaratıyor, zarar veriyor.
‘EKONOMİ POLİTİKALARI YÖN DEĞİŞTİRMELİ’
- Sanayinin en kırılgan sektörünün başında tekstil geliyor. Çok darbe yedi tekstil. Sadece tekstil dediği, hazır giyim vs. Yani aynı gruptaki tekstil şirketleri diyebiliriz. Çok sayıda şirket kapandı. On binlerce kişi işsiz kaldı. Değişik ülkelere gidip orada üretime başlayanlar oldu. Orada mutlu oldular mı belli değil, gidenler dönecek mi? Tekstil nasıl toparlar kendisini?
- Tekstilin kendisini toparlaması için Türkiye'deki ekonomi politikalarının biraz yön değiştirmesi lazım. Tekstil Türkiye'de ihracatçı, rekabetçi olarak dünyadaki o gücümüzü tekrar sağlayarak oluşur. O yüzden yani iç talebin yine azalması, tekstilin içeriye değil de dışarıya odaklanması, bunun içinde kur politikasını değişmesi lazım.
Yine rekabet edebileceğimiz, dünyada iyi fiyat verebileceğimiz bir yere getirmek lazım. Sonra da bir kalkınma planıyla tekstili, giyimi, yüksek teknolojiyle daha fazla tanıştırıp katma değerini arttırmalıyız. Ama önce bir ayağa kaldırmak, sonra da orta ve uzun vadeli planın içine koymak gerekiyor. Ayağa kaldırmak için de kur politikasının mutlaka değişmesi gerekiyor.
‘DIŞ TALEBİ ARTIRACAK KUR POLİTİKASI LAZIM’
- Hocam yine aynı kapsamda, İstanbul Sanayi Odası’nın yaptırdığı imalat sanayi PMI araştırması var biliyorsunuz. O da bir buçuk yıldan bu yana, olması gereken 50'nin altında, olumsuz, negatif düzeyde duruyor. Yani bütün göstergeler sanayinin iyi durumda olmadığını ortaya koyuyor. Geniş kapsamlı bir çözüm paketi hazırlanacak olsa şu anda neler yapılabilir. Yeni teşvikler mi vermek gerekir, onlar işe yarar mı?
- Bence çok ciddi bir tasarruf edilmesi, kayıt dışıyla mücadele edilmesi ve kaynak yaratması gerekiyor.
Para politikasını, çok sıkı sürdürmek gerekiyor. Bu tabii ekonomide yavaşlama ve daralma demek. Ama aynı zamanda ekonomide, yani şimdi sanayi için söylüyorum dış talebi arttıracak bir kur politikasına ihtiyaç var. Yani ekonomiyi yavaşlatırken, iç talebi daha da kısarken dış talebi devreye sokacak bir aksiyona ihtiyaç var. Bunlar yapılırken devlet harcamaları kısıp kayıt dışıyla mücadele ettirdiği bir kaynak yaratır. Zorluk yaşayan sektörlerde borçların, kredilerin yeniden yapılandırması, vergi avantajları gibi yükü azaltıcı adımlara ihtiyaç var. Bu arada iyi bir inceleme yaparak gerçekten ne yapsanız kurtulamayacak durumda olan, zombi denilen şirketlerle de vedalaşmak gerekiyor. Yani herkesi kurtarmak değil ama adaletli bir şekilde bankalarla çok spesifik çalışıp kurtarılması gerekenleri de kurtarmak gerek. Ama orada çok net bir skala belirlemek lazım.
‘OSB’LERDE KAYIT DIŞILIK OLMAZ’
- Hocam kayıt dışında ne karşı gerçekten bir şey yapmak isteniyor mu? Yaptıkları, yapmak istedikleri şeyler biraz garip. Mesela Bakan Mehmet Şimşek, Mayıs ayı başında televizyon röportajı verirken ‘OSB’lerin kapısına denetçi, vergici koyacağız’ diye açıklama yaptı.
- Evet, olacak şey değildi o açıklama.
- OSB’lerde çalışanların her şeyi kayıt içinde zaten. Oradaki şirketlerin elektrik, su, doğalgaz harcamaları bile anında kayda geçiyor. Hem sigorta hem de vergi kayıtlarında en küçük şüphe olmaz. Kapıya vergici koyup hangi kayıt dışılığı anlayacaksınız burada. Kayıt dışılık aranıyorsa ben söyleyeyim, bütün kış ayları boyunca sahil kentlerinde yapılan tadilat, tamirat, yenileme, konut yapımı gibi işlerde inanılmaz biçimde kayıt dışılık var.
- Evet, sorunun kaynağını doğru tespit edemeyip yanlış çözümler üretiyorlar. O da işi daha zora sokuyor biraz. Yani ekonomi yönetiminde sorun var.