Öne Çıkanlar Çerkezköy OSB Orhan Turan

'Türk vatandaşlarının verileri  milli olarak değerlendirilmeli'

GİRAY DUDA

Yapay zeka hızla önümüzde ilerlerken, hakkında konuşulacak bir çok konuyu da arkasında bırakıyor. Teknolojiyi yakalamaktan hukuksal sorunlara kadar gündeme gelen yapay zekayı yakından tanımak ve yarattığı problemleri öğrenmek amacıyla Endüstri Mühendisliği öğretim üyesi Prof. Dr. Seniye Ümit Fırat ile konuştuk.

- Sayın hocam, Prof. Dr. Daron Acemoğlu, yapay zekada yatırımı olan büyük şirketlerin küresel eşitsizliği artırdığını ve artıracağını vurguluyor. Sizce bu durum KOBİ'lerin inovasyonunu nasıl engelliyor?

- Evet, sayın Daron Acemoglu gibi Nobel ödüllü akademisyenler de dahil, MIT'den bir grup Mayıs ayı başında Harvard Business Review’da bu konuda görüşlerini bildirdiler. Özetle, Yapay Zekanın (YZ) gelir eşitsizliklerini kötüleştirme kapasitesinden endişe duyduklarını ve sıradan Amerikalı işçilerin de YZ’nın işler ve meslekler üzerindeki etkisinden kaygılandığını açıkladılar. YZ’nin işler ve meslekler üzerinde etkisi çok geniş bir konu, Dünya Ekonomik Forumu (WEF) ve Birleşmiş Milletler’in kapsamlı yayınları var. Aslında, çok çeşitli alanlarda YZ’nın performansındaki gelişmelere rağmen bu teknolojiye duyulan güven azalıyor. YZ donanımı ve alt yapısı olmayan işgücünde ve iş sahiplerinde kaygılar giderek büyüyor. Ve eşitsizliklerin artmasını, YZ dışında kalanlar aleyhine tetikliyor. ”YZ donanımı olan, avantajları toplar” mottosu hakim endüstride. Bu tamamen doğru değil tabii…

Diğer yandan, WEF, Haziran başında “Yapay zeka dijital katılımı nasıl artırabilir ve eşitsizlikle nasıl mücadele edebilir?” sorusu üzerine yoğunlaşan yayınlar yaptı. Yani YZ’nin artıracağı eşitsizlikler, ekonomiden, topluma, endüstriden eğitim ve sağlık sektörüne kadar tüm alanları etkiliyor.

‘TÜRK VATANDAŞLARININ VERİLERİ MİLLİ OLARAK DEĞERLENDİRİLMELİ’

YZ teknolojilerinin temel girdisi ve çıktısı veridir. ”Büyük veri” adını verdiğimiz günümüz akışlarında; görseller, videolar, sayı tabloları, metinler vb gibi çok çeşitli formlarda cep telefonları ve internet aracılığı ile dolaşımda olan veri- bilgi- birikim sözkonusudur. YZ büyük verinin hem üreticisi hem tüketicisidir. Dünyayı kuşatan büyük veri, su ve enerji kadar stratejik bir öneme sahiptir. Tüm ülkeler ve Türkiye, küresel bağlamda güçlü kalabilmek için kendi vatandaşlarının verilerini milli olarak değerlendirebileceği ve diğer ülkelerin verilerinden de faydalanabileceği dijital girişimleri hızla hayata geçirmelidir.

‘YAPAY ZEKANIN TEK BESLEYİCİSİ BÜYÜK VERİ’

Tabii bu, şirketler için de geçerli... Veri en büyük güç, veriyi doğru, zamanında ve etkili kullanan daima birkaç adım önde olacak , olmakta zaten… YZ’nın yegane besleyicisi veri ve büyük veri. Sahip olunan verinin büyüklüğü, doğruluğu, kapsamı belirleyici güç oluyor ve bu da eşitisizlikleri arttırıcı rol oynuyor. Burada sahip olmak dediğimizde, veriyi toplama, depolama, işleme, sonuç çıkarma işlemlerinin ne kadar hızlı, zamanında yapılabildiği, kullanılan alt yapı teknolojilerinin gücü ve kapasitesi, veri bilimi alanında donanımlı insan gücü ve yetenekler de devreye giriyor. Güç bunların hepsinin bir bileşkesi ve bu bileşkenin büyüklük farkları rekabet açısından büyük eşitsizlikler yaratıyor.

‘BÜYÜK FİRMALAR TEDARİKÇİLERE TEKNOLOJİLERİNİ SUNMALI’

- Ümit hocam, KOBİ’lerin ve büyüklük şirketlerin de hızlı dönüşüm hareketlerine girişmesi mi gerekiyor?

- Evet. Bu bağlamda hem şirketler hem de ülkeler bazında dijital dönüşüm ve dijital egemenlik gibi unsurları içeren, insan odaklı, kapsamlı ve bütüncül bir yaklaşım benimsenmesi gerekir.

Sonuç olarak KOBİ’lere baktığımızda daha önce Yalın Yaklaşım uygulamalarında gördüğümüz ve çok başarılı vakalar ortaya çıkaran modelleri ben endüstri mühendisliği bakış açısıyla YZ ve dijitalleşme dönüşümü için de öneriyorum. Çoğu tedarikçi ve yan sanayi olarak çalışan KOBİ’lerin müşterileri olan büyük şirketler tarafından, onlar için teknolojik ağ bağlantıları geliştirilmesi gerekiyor. Devlet destekleri, sektör destekleri yanında büyük firmalara da iş düşüyor. Üretim / ürün kalitesini yükseltmek isteyen her büyük firmanın tedarikçilerine paylaşımlı teknolojiler sunması, dijital bütünleşme süreçlerini teşvik etmesi kaçınılmaz yollardan biri olarak görünüyor.

‘2,6 MİLYAR İNSAN İNTERNETSİZ’

Çoğumuz için dijital teknolojiler, iletişim, iş, alışveriş, öğrenme veya eğlence olsun, hayatımızın hemen hemen her alanına derinlemesine yerleşmiş durumda. Ancak WEF raporuna göre, küresel nüfusun üçte biri olan yaklaşık 2,6 milyar insan hala internet erişiminden yoksun, bu da onları bağlantıdan yoksun bırakıyor ve yapay zekanın tüm avantajlarından yararlanamıyor. Yani eşitisizlik nedeni.

Dijital teknoloji bir engel değil bir köprü olmalı, her sesin yükseltilmesini ve tüm toplulukların güçlendirilmesini sağlamalıdır. Yapay zeka, tıpta ilaç keşfi, finansal sistemlerde dolandırıcılık tespiti, tarımda mahsul takibi veya otonom araçlar olsun, insanlık için birçok acil sorunu çözme potansiyeline sahiptir. Ancak bu tür yenilikler, teknolojiyle ilişkili derin etik sorunları, toplumsal riskleri ve kötüleşen eşitsizlikleri gizleyemez.

‘HÜKÜMETLER REKABETÇİ ORTAMLAR SAĞLAMALI’

- Türkiye'deki firmalar bu açığı kapatmak için hangi ortak stratejileri benimsemeli? Yapay zekayı üretime adapte etmek zor ve masraflı mı?

- YZ’nin yaygınlaşması, artan bir büyüme hızı ile gerçekleşiyor. McKinsey & Co, YZ’yı en az bir işletme fonksiyonu alanında kullanan şirketlerin oranının 2017'de %20 iken, 2025'te %78'e çıktığını bildiriyor. Yapay zeka geliştirme ve altyapısı; büyük eğitim verileri, güçlü çipler veya bilgisayarlar ve yetenek gerektirir. Rekabet yoğunlaştı ve güçlü teknoloji şirketleri tarafından domine ediliyor. Birkaçı, teknolojinin geleceğini tekeline almakla tehdit ediyor, startup firmaların ihtiyaç duyduğu bilgi işlem gücüne, verilere ve gelişmiş modellere erişimi engelliyor. Bu nedenle, hükümetler yapay zeka ve dijital girişimciliğin gelişebileceği bir ortam yaratmada önemli bir rol oynayacaktır. Hükümetlerin yapay zeka tekellerini düzenlemesi ve bunlara göz kulak olması ve yeni kurulan şirketler için platformlar sağlaması gerekir. Yenilik, küçük ve orta ölçekli işletmeler için destekleyici düzenlemeler, teşvikler ve fonlara erişim ile gelişebilir. Açık kaynaklı modellere teşvik ve yatırım yapmak, şeffaf yapay zeka modelleri oluşturmak ve yapay zeka sistemleri arasında birlikte çalışabilirliği desteklemek, herkes için eşit şartlar yaratabilecek önlemlerdir. YZ, birçok sektörde öğrenme, inovasyon ve hayat değiştiren çözümlerin önünü açmanın güçlü bir yolu olabilir. Bu nedenle uygulanması çok önemlidir: YZ sistemleri yaygın ilerlemeye yol açabilir veya eşitsizlikleri artırabilir.

‘DİJİTAL DÖNÜŞÜM MALİYETLİ’

Tüm bunlar içinde firmalar, dijital dönüşüm ve YZ teknolojilerini dışlayamaz. Her yatırım maliyetlidir. Tüm teknoloji transferleri sancılıdır. Hiçbir dönüşüm bütçesiz ve sıkıntısız gerçekleşmiyor. Yıllar önce başlayan ERP yazılımlarının uygulanması ve entegrasyonlarında da çok başarılı vakalar yanında, literatüre geçen büyük çaplı hezimetler de yaşandı. Burada planlama, teknolojinin seçimi, teknolojinin uygulama biçimi, satın alma veya kiralama seçenekleri gibi geniş çapta bir fizibilite çalışması gerekir. Üretim /hizmet işletmenize en uygun teknolojinin belirlenmesi en önemli kritiktir. Bu süreçte gelecekte büyüme/ küçülme stratejileri vb. de dikkate alınmalıdır. Maliyeti gözönüne almak yeterli değildir. Donanımlı bir teknik kadronun bulunması ve onların danışmalığı ilerlemek önemlidir. Diğer yandan kamu veya özel kuruluşların finansal destekleri gibi faydalı unsurları da araştırmak gerekiyor.

‘YAŞAM YAPAY ZEKA İLE DONATILMIŞ DURUMDA’

- Bireylerin yapay zekayı "araç" olarak kullanmayı öğrenmesi neden önemli? İnsanlar iş dışında hangi temel yapay zeka becerilerini öğrenmeli, edinmeli?

- Bireylerin, YZ ile etkileşimlerinin birincisi günlük hayatları içinde, diğeri profesyonel iş yaşamlarında ortaya çıkıyor. Çoğu zaman günlük hayat ile profesyonel iş yaşamı arasında kesin çizgiler bulunmadığı için bu ayrıma bile gerek kalmıyor. Günümüzde yaşam YZ ile kuşatılmış durumda. Dolayısı ile artık YZ’nın devre dışı kaldığı, dijital teknolojilerden arınmış bir yaşam yok. Bu durum, her bireyin en azından günlük yaşamının kalitesi açısından YZ araçları ile tanışık olmasını, onları öğrenmesini zorunlu kılmaktadır.

‘YAPAY ZEKA OKURYAZARLIĞINA HER YERDE İHTİYAÇ VAR’

Yapay Zeka okuryazarlığı “ olarak adlandırdığımız bir kavram var. Bunu başlangıçta iş yaşamları için telaffuz ediyorduk. Ancak şimdi her yerde, yaşamın her alanında ihtiyacımız var. Yani YZ okuryazarlığı sadece teknoloji ile çalışanların becerisi olmaktan çıktı. YZ okuryazarlığı herkesi bir yapay zeka uzmanına dönüştürmekle ilgili değil. Bunun yerine, bireyleri yapay zekayı sorumlu ve etkili bir şekilde anlama, kullanma ve onunla etkileşim kurma bilgi ve becerileriyle donatmakla ilgilidir. Bireylerin yapay zeka teknolojileri hakkında bilinçli kararlar almasını, bunların etkilerini anlamasını ve sundukları etik değerlendirmeleri yönetmesini sağlamakla ilgilidir.

YZ okuryazarlığı; insanların giderek dijitalleşen bir dünyada güvenli ve etik bir şekilde katılım sağlamak için yapay zeka sistemlerini ve araçlarını eleştirel bir şekilde anlamalarını, değerlendirmelerini ve kullanmalarını sağlayan bilgi ve becerileri içerir.YZ okuryazarlığı becerileri, bireylerin bu teknolojinin getireceği risklerden kendilerini korumalarını kolaylaştırır. Özellikle düşük seviyede becerisi olan veya hiç dijital becerisi olmayan kişilerde YZ Okuryazarlığının geliştirilmesi günlük yaşam bakımından çok önemlidir. Dijital olarak dışlanmış kişilere yönelik yapay zeka okuryazarlığı desteği sağlamak gerekiyor.

‘HERKESE YAPAY ZEKA EĞİTİMİ’

- Günlük hayatta yapay zeka okuryazarlığı için temel beceriler nelerdir?”

- Yapay zekadan yararlanmak için teknoloji sihirbazı olmanıza gerek yok. Yapay zeka, dijital olarak dışlananlar için oyun alanını eşitlemek amacıyla eşsiz bir şans sunmaktadır, ancak aynı zamanda dijital uçurumu derinleştirme riski de taşımaktadır. Good Things Foundation, İngiltere'de dijital katılım konusunda faaliyetlerde önde gelen bir sivil toplum kurumudur. Şöyle bir misyon tanımı var: “Herkesin dijital olarak eşit, yetenekli ve güvenli olmasına yardımcı olma misyonundayız, böylece daha mutlu, sağlıklı ve daha iyi durumda olabilirler.” Kurumun Ekim 2024 ayında yayınlanan raporunda, “YZ ile güvenli bir şekilde etkileşim kurmak için temel dijital becerilerden yoksun 8,5 milyon İngiltere yetişkinine nasıl destek olabileceklerini” araştırıyor.

Dijital olarak dışlanmış kişiler çevrimiçi olma ve dolayısıyla yapay zekaya erişme konusunda engellerle karşı karşıyadır. Bunlara cihazların uygun fiyatlı olmaması, internet erişimi ve çevrimiçi ortamda güvenli bir şekilde gezinmek için gereken becerilere ve/veya özgüvene sahip olmamak dahildir. Temel becerileri öğrenen kişiler (örneğin e-posta gönderme, bilgi arama) yapay zekanın fazladan bir karmaşıklık katmanı eklediğini düşünür ve yapay zeka ve yetenekleri karşısında bunalmış hissetme eğilimindedir. İnsanları dijital katılım konusunda destek aramaya iten günlük gerçekler ( mobil uygulamadan kredi başvurusunda bulunma veya çevrimiçi randevu alma gibi), yapay zekanın sıklıkla başka bir zorluk olarak görülmesi anlamına gelir, bu nedenle insanlar bu konuda daha fazla bilgi edinmeye daha az açık olabilir. Öncelikle bunun üstesinden gelmelerini sağlayacak özellikle yetişkinler için düzenlenecek eğitimlere ihtiyaç var.

DİJİTAL YERLİ VE DİJİTAL GÖÇMEN FARKI

Bu noktada bir de “dijital yerli” ve “dijital göçmen” kavramlarını hatırlatmak isterim. Son yıllarda adeta bir kuşak çatışması teorisi gibi gündemde. Kavramsal olarak, dijital yerli fikri mantıklı görünüyor.. Teori, “kişisel bilgisayar ve İnternet'in en son çağında doğanlar ile dijital teknolojilerin her yerde ortaya çıkmasından önce doğanlar arasında derin bir fark olduğudur”. Bu teknolojik patlama sırasında doğanlar dijital ve bilgisayar teknolojisine yerli olacaklar ve daha yaşlı olanlar ise dijital göçmenlerdir ve dijital teknolojilere hayatlarının ilerleyen dönemlerinde rast geleceklerdir. Bunun anlamı, dijital yerlinin dijital göçmenin çok fazla aşina olmadığı teknolojilere yakın ve hakim ve bu teknolojilerde yetenekli olduğu ve dijital becerilerdeki bu bölünme nedeniyle ikisinin iletişim kurmasının zor olacağıdır. Bağlam için, bu durumu mobil telefonda bir uygulamayı kullanmak veya akıllı TV de kaydediciyi programlamak için çocuğa ihtiyaç duyan ebeveyn veya büyükanne/büyükbabanın klişesi gibi düşünebilirz. Burada da dijital yerli ile dijital göçmen arasında büyük bir uçurum oluşmakta, başlangıçta bahsettiğimiz YZ kaynaklı firmalar arası eşitsizliğin bireyler arasında da gittikçe büyüdüğünü göstermektedir.

‘DİJİTAL GÖÇMEN HEP MAĞDUR OLACAK’

Bu kavram,yaşanmakta olan gerçekliğe dayanmaktadır ve bildiğimiz bir klişe var: Hızlı bir arama motoru, başlıklarında "dijital yerli" ifadesi bulunan yüzlerce makaleyi ortaya çıkarabilir. Makalelerin birçoğu yerli olmayanların dijital yerlinin nasıl düşündüğünü ve çalıştığını anlamalarına yardımcı olacağını iddia eder, yerli olarak etiketlenenlere normdan yabancıymış gibi davranır veya daha da ürkütücü olanı, dijital yerlinin norm haline geldiğini ve yerli olmayanların artık modası geçmiş bir azınlık olduğunu iddia eder. Bu argümanın daha da az nüanslı bir versiyonu da sıklıkla öne sürülür: "Bu çocuklar teknoloji hakkında her şeyi biliyor!" Bu klişe, bir bakıma ayrımcılığın ve eşitsizleşmenin ta kendisidir. Ancak dijital dünya, dijital yerli lehine çalıştığı için dijital göçmen hep mağdur olacaktır. Bu eşitsizlik, iş ortamlarında da kendini göstermektedir, dijital göçmen kategorisine giren bir kısım yönetici kesim, dijital yerli çalışanları ile gizli veya açık bir çatışma yaşamaktadır ki bu yıllar boyunca süregelen kuşak çatışmalarından daha büyük etkiler yaratmaktadır. Dijital yerlinin kültürü de farklıdır ve kültür çatışmaları da yönetişim açısından farklı boyutlardadır günümüzde.

‘HANGİ TEKNOLOJİ SİZE GEREKLİYSE ORADAN BAŞLAYIN’

- Yapay zeka alanındaki hummalı çalışmalar hemen her gün yenilikler ortaya çıkmasını sağlıyor. Bir konuyu anlamaya çalışırken başka yeniliklerle önünüze çıkıyorlar. Yüksek hızlı tren gibi geçiyor neredeyse yapay zeka. Dünyanın yönünü, olup bitenlere anlayabilmek için nereden başlamalı, nasıl bir yöntem izlemeli?

- Tanımlamanız çok doğru... YZ tabanlı teknolojiler yüksek hızla geçip gidiyor, birini tanımaya fırsat bulamadan bir sonraki versiyon geliyor. Bu hızlı akış içinde en yakınımızdakinden başlamak gerekir. Bu biraz, yıllardır öğrenci yetiştirdiğim Endüstri Mühendisliği alanına özel bir bakış açısı olabilir. Zaman kıymetli, kayıpları minimize etmenin bir yöntemi de rotaları kısaltmaktır. İçinde bulunduğumuz zaman diliminde hangi teknoloji ile haşır-neşir olmamız gerekiyorsa ondan başlamak lazım. Zaten o kadar “herşey birbiri ile ilgili” modunda ilerleyen YZ teknolojilerinin birine odaklandığınızda onunla ilglili pek çok alanı da öğrenmeniz gerekiyor. Herkes sanki Silikon Vadisi benzeri yerlerde çalışacak gibi kodlama öğrenmek zorunda değil, ancak işbirliği yapacağı YZ teknolojisini tanımak, öğrenmek gerekiyor. O sistemin avantaj- dezavantajlarını, risklerini – getirilerini analiz edebilecek kapasiteyi kazanmak gerekiyor. Bu bireyler için de böyle, kurumlar için de.

‘YAPAY ZEKA SUÇLARI HIZLA YAYILIYOR’

YZ tabanlı tehditler ve YZ suçları hızla yayılıyor, farklı kalıplar ile ortaya çıkıyor. YZ’nın toplumsal etkisine yönelik araştırmalar ve düzenlemeler, inovasyonun faydalarını olası zararları ve kesintileri ile de ele almak zorunda. Ancak, AI araştırmalarında son dönemlerdeki artışın beklenmeyen bir sonucu, AI teknolojilerinin suç eylemlerini kolaylaştırmak için yeniden yönlendirilme potansiyelidir, Bu kısaca YZ-Suçları terimi ile ifade edilmektedir. Yazına baktığımızda, YZ-Suç sosyal medya kullanıcılarına yönelik dolandırıcılığı otomatikleştirmeye yönelik yayınlanmış deneyimler ve simüle edilmiş piyasaların YZ tarafından yönlendirilen manipülasyonunun gösterimleri sayesinde teorik olarak uygulanabilir durumdadır.. Ancak, YZ-Suçları hala nispeten genç ve doğası gereği disiplinler arası bir alan olduğundan (sosyo-yasal çalışmalardan Fen bilimlerine kadar uzanır), bir YZ-Suçunun geleceğinin nasıl olacağı konusunda çok az kesinlik var.

Bu durumda, etik uzmanlarına, politika yapıcılara ve kolluk kuvvetlerine mevcut sorunların bir sentezini ve olası bir çözüm alanı sağlayarak, YZ- suçlarının öngörülebilir tehditlerinin ilk sistematik, disiplinler arası analizlerinin yapılması gerekmektedir.

- Sizin yıllar öncesinden ele alıp irdelediğiniz bir konu var. Yapay Zeka uygulamaları ve yapay zekalı robotların ortaya çıkardığı suçların nasıl değerlendirileceği gibi çok önemli bir konu. Yapay zeka, uluslararası hukukta ve Türk hukukunda ne şekilde değerlendiriliyor? Fabrikada işçilere saldıran, yaralayan robotların veya trafikte başka araçlara, yayalara zarar veren otonom araçlardaki suç ve sorumluluk konusunu bize ayrıntılı anlatabilir misiniz?

- Evet, 2015 yılından bu yana yine sizin Derginizde, farklı sektör yayınlarında, seminerlerimde YZ ve robotların teknolojik, sosyal ve çevresel risklerine özellikle sürdürülebilirlik teorisi ışığında defalarca odaklandım. Yukarıda da değindiğim gibi YZ-suçları olarak adlandırılan kapsam çok ciddi riskler ve tehditler içeriyor. Konu büyük bölümü ile Hukukçuların alanında görünüyor ancak kesinlikle disiplinlerarası olarak incelenmesi gerekiyor. İşgücünü, bazı meslekleri, el emeği ürünleri tehdit eden dezavantajlar, YZ suçları karşısında çok masum kalıyor.

Yazından takip ettiğim kadarıyla, temel iki soruyu yanıtlamak amacıyla araştırmalar ve analizler yapılmaktadır. İlk soru, YZ-suçları kapsamında oluşan temelde benzersiz ve uygulanabilir tehditler nelerdir? Tehditler alan alan (belirli tanımlanmış suçlar açısından) ve daha genel olarak da YZ nitelikleri ve ortaya çıkma şekli, sorumluluk, izleme ve psikoloji sorunları açısından tanımlanmıştır. İkinci soru ise YZ-suçları ile başa çıkmak için hangi çözümler mevcuttur veya tasarlanabilir? Hem genel hem de kesişen temalara odaklanarak ve mevcut toplumsal, teknolojik ve yasal çözümlerin ve bunların sınırlamalarının güncel bir büyük resmi sunarak yanıtlanmaya çalışılmaktadır. YZ-suçlarının sorumluluğu üreticisi ve kullanıcısına aittir. Zaten YZ teknolojisini üreten, eş zamanlı olarak sistemin risklerini önleyici algoritma, program vb. gibi güvenlik sağlayıcı geliştirmeleri de yapmak zorundadır. Kullanıcı tarafında ise, YZ teknolojisine sahip olduğu andan itibaren sorumluluk başlar ve bunun çerçevesi her ürün için detaylı maddeler halinde, sahiplik sözleşmesinde yer almalıdır.

Literatürün YZ-suçlarına yönelik önerdiği çözümler kaçınılmaz olarak kesişen temalar kümesi şekindedir. Yani yalnızca kısmi kalsa bile, birden fazla YZ-suç alanına uygulanabilecek durumdadır. YZ-suçları hakkında halihazırda bilinenler (alan-spesifik tehditler, genel tehditler ve çözümler açısından) konusundaki büyük belirsizlik artık yavaş yavaş azalmaya başladı. Daha genel olarak, YZ-suçları araştırmaları hala geliştirme aşamasındadır ve bu nedenle, analizlere dayanarak, gelecekteki YZ-suçları araştırmalarında beş boyut bakımından için geçici bir vizyon artık sağlanabilir. Bu beş boyut: Alanlar, Çift Kullanım, Güvenlik, Kişiler ve Organizasyondur.

‘YAPAY ZEKA KAYNAKLI FELAKETLER OLABİLİR’

- Aynı ölçüde ağır suçlar olmadığı düşünülse de yapay zeka için ne tür küresel etik kuralları acilen geliştirilmeli? Bu kurallar hangi ilkeleri taşımalı? Evrensel bir görüşbirliği, mevzuat birliği sözkonusu olabilir mi?

- YZ kaynaklı suçlara, ağır suçlar olur mu olmaz mı şeklinde bakamayız. Çünkü YZ çok büyük ölçekte coğrafi bölgeleri ve milyonlarca insanı tehdit edecek boyutta potansiyele sahip bir teknoloji. Savaşlarda kullanımı gibi. Hile, aldatma, sahtekarlık gib adi suçların ötesinde büyük çaplı organize suçlar, hatta cinayetler ve intiharlara yol açacak kadar ciddi psikolojik etkiye de sahip. Bu kapsamda YZ kaynaklı ağır suçlar hatta toplumlar için felaketler sözkonusu olabilir. Kötü niyetli programcılar ve teknoloji üreticilerinin elinde, eksik düzenlenmiş henüz belli olgunluğa erişememiş hukuki şartlar altında bu korkunç senaryoların gerçekleşme olasılığı mevcut. Tamamen dijital sistemlerle yönetilen banka- finans sistemleri, e-devlet yapıları gibi kurumsal dijital sistemler gözönüne alındığında siber güvenliğin ne kadar kritik öneme sahip olduğunu hepimiz biliyoruz. Günümüzde bireylerin, kurumların ve devletlerin güvenliğini tehdit eden en büyük risk olarak siber saldırılar gösteriliyor. Yazılım mühendislerinin, zamanlarının büyük kısmını tasarlayıp kurdukları sistemlerin güvenliğini koruyacak, siber saldırıları öngörüp engelleyecek programlar geliştirmek için harcadıklarını biiyoruz. Siber saldırılar, YZ’nın kasıtlı olarak kötü niyetle programlanmış olması durumları kadar ciddi boyutlarda tehlikedir.

Herhangi bir oluşumda etik ve kültür çok önemli. Günümüzde YZ kültürü ve etiğinin toplumda yaygınlaşması, teknolojinin gelişimi ile eş anlı olamıyor ama gecikmelerle oluşuyor. Etik ve kültürün hukuki alt yapı ile beslenmesi ve çerçevelerinin çizilmesi çok değerli. Örneğin, AB Yapay Zeka Yasası yayımlandı.

‘BİZDE YASAL DÜZENLEMELER AĞIR İLERLİYOR’

- Yapay zeka regülasyonları konusunda Türkiye’de bir çalışma var mı? Türkiye nasıl bir yol izlemeli?

- Evet ne mutlu ki var. Avrupa Birliği ve dünyanın diğer yerlerindeki regülasyonlar devam ederken, ülkemizde bunun dışında kalmıyor. Ancak düzenlemeler çok hızlı olamıyor. Ayrıca yapılan bu düzenleme ve mevzuatın pratikte nasıl bir karşılık bulacağı önemli. Hepimiz biliyoruz yasa ve diğer mevzuatlarda eksiklik ve aksaklıklar uygulamada karşımıza çıkıyor ve ek ve değişiklikler ile revize ediliyor. Bu noktada, Hukukçu olmadığım için daha fazla söz hakkım olmadığını düşünüyorum. Sadece ilgiyle okuduğum ve değerli bulduğum basılı bir kaynak üzerinden fikir aktarabilirim. Ayrıca şimdi açıklayacağım gelişmeler Türkiye’nin izleyeceği yol hakkında da yön belirleyicidir.

Uluslararası Standartlar ve Mukayeseli Yaklaşımlar” konulu bir analiz Sayın Ergin Ergül tarafından gerçekleştirildi ve SETA Vakfı tarafından 2025 yılı Şubat ayında yayınlandı. Bu analiz yapay zekanın hukuken düzenlenmesi konusunda, uluslararası ve mukayeseli hukuk alanındaki gelişmeler ile düzenleyici yaklaşımlar ışığında, Türkiye’nin yapay zeka kanunu hazırlarken benimsenmesi gereken hukuki yöntem ve ilkeleri ortaya koymayı amaçlıyor. Türkiye’deki YZ düzenlemelerine ilişkin gelişmeler, yine aynı kaynağa dayanarak şöyle sıralanabilir:

Ulusal Yapay Zeka Stratejisi (UYZS), On Birinci Kalkınma Planı ile Cumhurbaşkanlığı yıllık programları doğrultusunda hazırlandı. UYZS’nin vizyonu “müreffeh bir Türkiye için çevik ve sürdürülebilir YZ ekosistemiyle küresel ölçekte değer üretmek olarak” belirlendi. Strateji 2021-2025 arasında Türkiye’nin YZ alanındaki çalışmalarını ortak bir zemine oturtacak tedbirleri ve bunları hayata geçirmek üzere oluşturulacak yönetişim mekanizmasını ortaya koyuyor. Stratejide 24 amaç ve 119 tedbir belirlendi.

YZ alanında ülkemizin ilk ulusal strateji belgesi olma özelliğini taşıyan bu belgeyle Türkiye, YZ stratejisini yayımlayan ülkeler arasında yerini aldı. 2021-2025 eylem planı, YZ alanında son dönemde yaşanan gelişmeler ve ülke ihtiyaçları göz önüne alınarak 12. Kalkınma Planı doğrultusunda 2024-2025 eylem planı olarak güncellendi.

UYZS’de yer alan değerler arasında insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğüne saygı en başta geliyor. Strateji YZ alanının temel etik ilkelerini de içeriyor: ölçülülük, emniyet ve güvenlik, tarafsızlık, mahremiyet, şeffaflık ve açıklanabilirlik, sorumluluk ve hesap verebilirlik, veri egemenliği ve çok paydaşlı yönetişim. Ayrıca YZ uygulamalarının etik ve hukuki yönlerini ele alan çalışmalar yapılacağı ve uluslararası kapasamda bu alanda yürütülen faaliyetlerin takip edileceği vurgulanıyor.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner121

banner120

banner119

banner118

banner117

banner116

banner114