Aile İşletmeleri Derneği (TAİDER) Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Öğücü, Global Sanayici’nin sorularını yanıtladı. Öğücü, “Aile işletmelerinin büyümesinin önündeki en büyüy engel ‘Orta Ölçek Tuzağı’dır. ‘Orta Ölçek Tuzağı’ndan çıkmak için nitelikli iş gücü, yüksek verimli üretim ve yönetim becerilerine odaklanmış bir yapıya ihtiyaç vardır. Genç kuşağın enerjisi ve dinamizmiyle olgun kuşağın tecrübesini yoğurarak büyüymenin önündeki engelleri aşabiliriz” dedi.
2018’de ekonomide yaşanan dalgalanmaya karşın aile şirketlerinin yüzde 70’inde büyüme sağlandığını belirten Öğücü, Türkiye’deki aile işletmelerinin yüzde 38’inin birinci, yüzde 47’sinin ikinci, yüzde 13’ünün üçüncü ve uluslararası istatistiklere benzer olarak sadece yüzde 2’sinin dördüncü nesil ve daha sonraki nesillerden aile bireylerine ait olduğunu ifade etti.
- Sayın Öğücü, 2012 yılında 40 aile şirketi bir araya gelerek TAİDER’i (Aile İşletmeleri Derneği) kurdu. Aradan geçen 6 yılda TAİDER ne kadar yol aldı? Bu süre içinde hedeflerinize ulaşabildiniz mi? Üye şirket ve kişi sayınız kaça ulaştı?
- TAİDER (Aile İşletmeleri Derneği), ülkemiz aile işletmelerinin yüksek performanslı, uluslararası yönetim ilkelerine sahip, ülkemize değer yaratan ve sürdürülebilir kurumlar haline gelmelerine destek veren, üyelerinin en iyi uygulamaları ve çözüm gerektiren sorunları paylaşabilecekleri, dünyanın önde gelen aile şirketleri ile iletişim kurabilecekleri ve gelecek nesillerini geliştirebilecekleri önder bir kurumdur. Türkiye’deki aile işletmelerinin nesiller boyu gelişmesi, ülkemiz ekonomisinin daha sağlıklı ve kalıcı büyümesine destek olmak amacıyla 2012 yılında kurulan TAİDER, 65 ülkede örgütlenmiş 33 üye dernek, 3 bin 700 iş ailesi, 17 bin üyesi olan İsviçre merkezli Uluslararası Aile İşletmeleri Ağı (FBN-I, Family Business Network International) Türkiye paydaşıdır. Bugün 174 aile şirketi ve toplamda 588 aile üyemiz bulunuyor.
AİLE İŞLETMELERİ AKADEMİSİ’Nİ HAYATA GEÇİRDİK
- Aile şirketlerinin kalıcı ve sürdürülebilir olmaları için ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
- Türk aile işletmelerinin ihtiyacına yönelik, farkında ve arayışta olan ailelere "aile boyutunu" odağına alan eğitimler sunarak bilge ve sürdürülebilir aileler olabilmeleri amacıyla uzun süredir hayalini kurduğumuz TAİDER Aile İşletmeleri Akademisi’ni hayata geçirdik. Akademi iki ana amaca hizmet ediyor. Bunlardan ilki, aile işletmelerinin sürdürülebilir bir yapı oluşturmaları için hem işletmeyi hem de aile ve işletme arasındaki ilişkileri kurumsallaştırmaları sürecinde bilgiye erişimlerini kolaylaştırmak. İkincisi ise geleceğe yönelik güçlü ve yenilikçi adımlar atma yolunda daha önce benzer süreçlerden geçen aile işletmelerinin deneyimlerini paylaşacakları güven ortamını sağlayarak birbirlerinden öğrenmelerine fırsat yaratmak. TAİDER Akademi eğitim programlarımızı internet sitemiz ve sosyal medya kanallarımızdan takip edilebilir.
KUZEY YILDIZI PROJESİ VE ÖDÜLLERİ
Derneğimizin bir diğer projesi olan Kuzey Yıldızı Aile Şirketlerinde Sürdürülebilirlik Projesi, TAİDER Sürdürülebilirlik Andı çerçevesinde geliştirildi. Andımızda içinde yaşadığımız toplum, çalışanlarımız, çevre ve gelecek nesiller için sürdürülebilirliği yaratmak, korumak ve bu yolculuğun devamlı iyileştirilmesi ve geliştirilmesi için çalışmaya söz veriyoruz. Ayrıca tüm aile işletmelerini, çocukları ve onların çocukları için sorumluluk almaya çağırıyoruz.
Proje kapsamında bu yıl ikincisini düzenlediğimiz Kuzey Yıldızı Ödülleri ise aile şirketlerinde sürdürülebilirlik yaklaşımını benimseyerek bu alanda çalışmalar yapan işletmelerin teşvik edilmesini amaçlıyor. Ödüle başvuran şirketlerin sürdürülebilirlik alanında çalışmaları sırasında çözemediği sorularına yanıt bulması ve sunulacak geri bildirim raporu sayesinde gelişmiş ve geliştirilecek alanlarını tespit etme olanağı sağlamalarını hedefledik. Değerlendiricilerin değerlendirme sürecinde öğrenmelerine fırsat sağlanması ve öğrendiklerini kendi şirketlerinde de uygulama fırsatı bulmaları projenin en önemli çıktısı olacaktır. Küçük ve orta ölçekli ile büyük ölçekli aile şirketleri olmak üzere iki kategoride sunulan Kuzey Yıldızı Ödülleri bu yıl kasım ayında yapılan Zirvemizde sahiplerini buldu.
ULUSAL ZİRVELERLE IŞIK TUTUYORUZ
Derneğimiz düzenlediği ulusal zirveler aracılığıyla Türkiye’deki aile işletmelerini bir araya getirerek kurumsal yönetim, sürdürülebilirlik ve gelecek planlaması gibi konularda aile işletmelerine ışık tutuyor. Aile işletmesi sahipleri, üst düzey yöneticileri, gelecek nesil temsilcileri ile bu konuda uzman akademisyen ve danışmanların katılımına açık olan Zirvemizi bu yıl, ulusal ve uluslararasında çok değerli aile şirketi sahibi konuşmacıların yer aldığı, Aile Şirketlerinin Olumlu Etkileri: Sorumluluk, Esneklik, Yenilenme” temasıyla 02-03 Kasım 2018 tarihlerinde İstanbul'da gerçekleştirdik.
Bu yıl 7. Ulusal Aile İşletmeleri Zirvemiz 01-02 Kasım tarihlerinde gerçekleşecek. Aile şirketi sahipleri ve gelecek nesillerini zirvemize bekliyoruz. Her zamanki gibi eşsiz deneyimler ve ilham veren uygulamaları yakından tanımak için kaçırılmayacak bir fırsat olacaktır.
SANATLA İLİŞKİLERİ CANLANDIRACAĞIZ
En yeni projemiz ise TAİDER Sanat Projesi. TAİDER Sanat Projesinin ilk etkinliği de TAİDER Tiyatro olacak. TAİDER Tiyatro ile aile şirketlerini ilgilendiren konularda üyelerin sanat aracılığıyla kendilerini ifade etmelerine imkân sağlamak, üyeler arasında iletişimi ve paylaşımı güçlendirmeyi amaçlıyoruz. Forum Tiyatro tekniğiyle gönüllü üyelerimizden oluşturulacak oyuncu ekibi ve eğitmenimiz eşliğinde aile ve şirket ilişkilerini sahnede canlandırmak, seyircilerin oyuna interaktif katılımını sağlamak hedefimiz.
ŞİRKETLERİN YÜZDE 95’İ VE HALKA AÇIK ŞİRKETLERİN YÜZDE 75’İ AİLE ŞİRKETİ
- Türkiye ekonomisini ayakta tutan aile şirketleridir. Aile şirketlerinin ekonomi içindeki payı kaçtır? Aile işletmelerinin ekonomi içindeki payını dünya geneli karşılaştırırsak ortaya nasıl bir rakam çıkar?
- Aile işletmeleri sadece Türkiye’de değil, dünyada da aktif rol oynamaktadır. Türkiye’de şirketlerin yüzde 95’i ve halka açık şirketlerin yüzde 75’i aile şirketi. Bu şirketlerin toplam milli gelire katkısının ise yüzde 75 civarında olduğunu söyleyebiliriz. Biliyorsunuz KPMG’nin 2018 Aile Şirketleri Barometresi geçtiğimiz ay açıklandı. Barometre sonucuna göre Türkiye’de aile şirketlerinin yüzde 70’inden fazlası son bir yılda cirolarını artırmayı başardı. Özellikle ekonomik olarak çalkantılı zamanlar geçiren ekonomimizde aile şirketlerinin böyle güçlü durması ülke ekonomisi için ne denli önemli olduklarını bir kez daha ortaya koyuyor.
Dünya geneline baktığımızda ise değişik bir tablo söz konusu değil. Dünya ekonomisinin yaklaşık dörtte üçünü aile şirketleri oluşturuyor. Credit Suisse Araştırma Enstitüsü’nün (CSRI) aile şirketleriyle ilgili geçtiğimiz yıl yayınladığı “The CS Family 1000” raporuna göre de aile şirketleri diğer şirketlere göre daha iyi performans gösteriyor, daha uzun yaşam süreleri ile çok daha yüksek kârlılık ve büyümeye sahipler.
KRİZ DÖNEMİNDE HIZLI KARAR ALIYORLAR
- Aile şirketlerinin avantajları ve dezavantajlarını anlatır mısınız? Aile şirketlerinde nesilden nesle geçerken yaşanan en büyük sorunlar nedir? Bu sorunlar nasıl aşılıyor?
- Türkiye’de aile şirketlerinin önemli avantajlarından biri ailenin adını taşıyan ve nesillere devredilme sürecinin doğal geliştiği işletmeler olmalarından kaynaklanıyor. Kısa vadeli düşünmek yerine uzun vadeli düşünmeye daha yatkın oluyorlar. Uzun vadeli düşünmek hem toplumun hem gelecek nesillerin çıkarlarını gözetmek demek, bu da sorumlu liderlik açısından son derece önemli. Diğer yandan aile ile işin iç içe olması işlerin yürütülmesi açısından zor ama kurumsal yönetişim ilkelerinin benimsendiği ailelerde bu sorunların da çözülmesi son derece kolay oluyor.
Aile şirketleri kaynaklarını hızlı mobilize edebilmeleri ve çabuk karar alabilmeleriyle özellikle durgunluk ya da krizlerin olduğu dönemlerde yüksek performans gösterebiliyorlar. Kökenlerinde girişimciliğin olması nedeniyle büyümek, gelişmek ve yenilik yapmak da doğru bir kurumsal kültürle birleştiği zaman aile şirketlerini ileriye taşıyan öğeler haline geliyor.
Aile kültürünün kurumsallaşmayla dengeli birlikteliğinin bir sonucu oluşan kurum kültürü, aile şirketlerinde çalışanların işe aidiyet ve tutkularını da tetikliyor. İşe duyulan bu adanmışlık duygusu aile şirketi sahipleri ve çalışanlarının ortak bir dil ve hedef etrafında toplanabilmelerine olanak tanıyor.
AİLE İŞLETMELERİNİN YÜZDE 47’SİNİN İKİNCİ KUŞAK YÖNETİYOR
- Aile işletmeleri kaçıncı kuşak tarafından yönetiliyor?
- Türkiye’deki aile işletmelerinin yüzde 38’inin birinci, yüzde 47’sinin ikinci, yüzde 13’ünün üçüncü ve uluslararası istatistiklere benzer olarak sadece yüzde 2’sinin dördüncü nesil ve daha sonraki nesillerden aile bireylerine ait olduğu çeşitli kaynaklarda ifade ediliyor. Devir oranlarının istatistiklere göre yıllar geçtikçe ters orantılı olarak azalmasının sebeplerinin bence en önemlisi genellikle aile şirketlerinin stratejik planlamalarının içinde yer alması gereken halefiyet planlamasının uygulamada geç kalınmasıdır. Nesil devrinin başarıyla yönetildiği örneklerde de görüldüğü gibi planlama sürecinin kurucu hayattayken başlanması gerektiğini söyleyebilirim.
ANLAŞMAZLIKLAR İLETİŞİMSİZLİKTEN KAYNAKLANIYOR
- Aile şirketleri üç nesilden fazla yaşamıyor diye yaygın bir kanı var. En büyük engel olarak da eşler arasındaki çatışmalar gösteriliyor. Bu kanıyı aşmak için ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz? Bu şirketlerin nesiller boyu yaşaması, sürdürülebilirlikleri nasıl sağlanır?
- Ülkemizdeki devir durumunu aile içi çatışmalara bağlamak aile şirketlerine haksızlık olacaktır diye düşünüyorum. Cumhuriyetimizi temel aldığımızda aile şirketlerinin, içinde bulunduğumuz dönemde ikinci nesilden üçüncü nesle geçiş sürecinde olduğunu görüyoruz. Ancak dünya geneli dikkate alındığında aile şirketlerinin üç nesilden fazla yaşayamaması yaygın bir kanının aksine istatistiki bir gerçek. Bu gerçeklikten doğan TAİDER, aile işletmelerinin başarılı ve sürdürülebilir büyümesi, nesilden nesle devam etmesi için çalışmalar gerçekleştiriyor. Mutlaka her ailenin kendi içinde yaşamış olduğu özel durumlar vardır. Ancak bunu eşler arasında çatışma olarak değil, aile içindeki iletişim eksikliği veya hatası olarak değerlendirmek doğru olacaktır. Aslına bakarsanız Akademi ve Kuzey Yıldızı Projelerimiz başta olmak üzere TAİDER olarak gerçekleştirdiğimiz tüm etkinlikler aile şirketlerinin nesilden nesle sürdürülebilirliğini sağlamayı hedeflediği için etkinliklerimizin tamamı bu kanıyı aşmaya yönelik çıktılara sahip.
‘AİLE AİLEDİR’, ‘İŞLETME İŞLETMEDİR’ ASLOLAN KURUMSALLAŞMADIR
Aile şirketlerinin nesiller boyu yaşamasını, sürdürülebilirliğini konuşmak için öncelikle aile ile işletme ilişkisini açıklamamız gerekir. Aile toplumsal yaşamın bir kurumudur. Bir ailenin oluşmasında ve devamında kan bağı, genetik özellikler, aşk, sevgi, duygular, kıskançlık gibi birçok sosyal, psikolojik, ekonomik özellikler ve temel faktörler rol oynamaktadır. Aile, bu özelliklere bağlı olarak işleyen, alınan kararların bu temel faktörlere ve aile bireylerinin ilişkilerine, aile kültürüne göre alındığı bir “sosyal sistemdir”.
İşletmeler ise mal, hizmet veya bilgi üretmek, kısaca değer yaratmak amacıyla kurulan, kıt kaynakları kullanan, başka işletmelerle rekabet halinde olan, dolayısıyla rasyonel ve verimli çalışmak zorunda olan ekonomik yönü ağır basan bir “sosyal kurumdur”. Başka bir deyişle “aile ailedir”, “işletme işletmedir”.
Sorun; kuruluş ve işleyiş özellikleri farklı temellere dayanan bu iki sistemin kendi içinde alınan kararların ve gelişmelerin diğerinin hedef, denge, işleyiş ve geleceğini etkilemesi sorunudur. Bu anlamda aile şirketlerinde iyi tasarlanmış kurumsal yönetim uygulamaları, şirket kârlılığını artırabileceği gibi, aile huzurunun da en önemli güvencesi olacaktır.
İyi bir kurumsal yönetim prensiplerinin en önemli unsurları ise adillik, şeffaflık, hesap verilebilirlik ve sorumluluktur. Bunlara şirkete bağlılık, dürüstlük, güven, doğruluk, performansa odaklanma başlıkları da eklenebilir.
Bu yönetim prensiplerini başarıyla uygulayan idareciler ister aile şirketinde isterse kurumsal şirkette olsunlar doğru hedefe kanalize olmuşlardır. Dünyadaki başarılı aile şirketlerine bakıldığında kurumsallaşmanın aile şirketi kalmaya engel olmadığını ve çok çeşitli hatta birbirine zıt yönetim örnekleri görüyoruz. İcranın profesyonellere bırakıldığı genel anlayışın tersine, yönetimin profesyonellere bırakıldığı, icranın aile üyelerince gerçekleştirildiği başarılı aile işletmeleri de var. Kanımca bu örnekler tek bir doğru olmadığının her aile işletmesinin kendi yapısına göre bir sistem kurması gerektiğinin göstergesidir.
ORTA ÖLÇEK TUZAĞI BÜYÜMEYE ENGELDİR
- Aile şirketlerinin belli bir büyüklüğe ulaştıktan sonra yenileşmeyi yakalayamadıkları gibi de yaygın bir kanı var. Bu şirketlerin yönetim anlayışı olarak yıllar içinde muhafazakâr bir çizgiye kaymaları nasıl önlenebilir? Genç nesillerin yönetime daha hızlı geçmesi nasıl sağlanabilir? Kuşak geçişlerindeki sorunlar nasıl aşılır?
- Buna Aile Şirketlerinde Orta Ölçek Tuzağı diyebiliriz. Büyüyen her yapıda hareket kabiliyeti zorlaşır. Dolayısıyla aile şirketi olsun olmasın belli bir büyüklükten sonra şirketlerin yenilik gerçekleştirmesi geçmişe nazaran kolay olacaktır. Şirketler kuruluş dönemlerinde şirket sahiplerinin kendi yetenekleriyle ekonomik ve pazardaki rekabet şartları elverdiği ölçüde büyümeyi gerçekleştirebilir. Eğer şirket büyümeyi sürdürmek istiyorsa mutlaka yeni yetenekler ve ek üretim kapasitelerine ihtiyaç duyacaktır. Bazı aile şirketi sahiplerinin dün başarılı oldukları yöntemlerle ve kadrolarla başarılı olmaya devam edebileceklerine inanarak şirketlerini zaman içinde küçülttükleri, hatta kapatmak zorunda kaldıklarını görüyoruz. Orta Ölçek Tuzağından çıkmak için nitelikli iş gücü, yüksek verimli üretim ve yönetim becerilerine odaklanmış yapıya ihtiyaç duyarlar. Elbette ki tüm bunları destekleyecek nitelikli eğitim ve hukuk sistemine ihtiyaç vardır.
ENERJİ VE TECRÜBE YOĞURULARAK BÜYÜNÜR
Büyüyen şirketlerin dış pazarlara açılma, pazar çeşitleme, verimliliği destekleyen güçlü insan kaynakları politikaları, finansal ihtiyaçların alternatif olanaklarının değerlendirilmesi, güncel elektronik altyapı imkanlarının etkin kullanılması, markalaşma, pazarın ve müşterilerin ihtiyacına göre ürün geliştirecek yapılanmalar olmazsa olmazdır.
Öncelikle nesiller arasında ortak anlayışa ihtiyaç var. Genç kuşak üyeleri enerjisi ve başarma azmi ile önceki kuşak üyeleri yaşanmış iş ve yaşam tecrübeleriyle birlikte başarmaya odaklanmalıdır. Devir süreci rekabet ve yarış değil bayrak yarışı olmalıdır.
Genç nesil üyeleri alacakları sorumluluklara uygun hazırlanmalı ve genç nesil üyelerinin yetkinlikleri artırılmalıdır. Okul çağından başlayarak yetkinlik seti oluşturulmalı. Bu süreçte aile dışı güven duyulan kişi veya kurumdan destek alınmalıdır. Şirkette görev ve sorumluluk alan bireylerin başarılı olması için destek verilmeye devam edilmelidir. Başarısıyla hak ederek görev alan genç nesil aile üyelerini şirketteki profesyonellerin kabullenmesi birlikte çalışma olanağı ve saygınlık kazandıracaktır.
2018’DE AİLE ŞİRKETLERİNİN YÜZDE 70’İ BÜYÜDÜ
- Avrupa Aile Şirketleri Barometresi 2018 Türkiye Sonuçlarını büyüme, karlılık, ciro, istihdam ve karşılaşılan en büyük zorluklar açısından değerlendirir misiniz?
- 2018 yılının genel itibarıyla ülkemiz ekonomisi için zorlu bir yıl olduğu su götürmez bir gerçek. Yıl içinde yaşanan seçim atmosferi, siyasi çalkantılar, istikrarsız döviz kuru dikkate alındığında ülkemizdeki aile şirketlerinin yüzde 70’inden fazlasının cirosunu artırması, neredeyse tamamının büyüdüğü sonucu bizler ve ülkemiz için çok sevindirici. Böylesi zorlu bir süreçten sağlam ve güçlenerek çıkmak aile şirketlerinin uzun vadeli düşünme ve uzun vadeli stratejik kararlar alma konusundaki başarısını gösteriyor.
Aşırı artan döviz kuru girdi maliyetlerini doğrudan etkilediği için kârlılıkta azalma kaçınılmaz oldu. Bu doğrudan ve önemli çıktılardan biri. Çünkü firmanın geleceğini, gelecek yatırımlarını ve küçülme politikalarını nakit akışı belirler. Bu durumda kimi firmalar işçi maliyetlerini azaltma yoluyla mali denge sağlama yoluna gitmiş olsa da araştırmalar gösteriyor ki ülkemiz aile şirketlerinin çoğunluğu bu süreçte çalışan sayısını azaltmamış, hatta yüzde 37’si ciro artışıyla sağlamış olduğu büyüme sayesinde çalışan sayısında da artış sağlamış.
Oluşturulacak sakin siyasi atmosfer, uygulanacak doğru ekonomi politikaları ve dengelenecek döviz kuruyla ülkemiz ekonomisinin bel kemiği olan aile şirketleri 2019 yılında da ülke ekonomisine önemli bir değer yaratmaya devam edecektir.