Öne Çıkanlar Müfit Can Saçıntı ÇOSB ÇOSB engelli araç ÇOSB Sao Paulo AB

“Yapısal reformlara odaklanmalıyız”

GİRAY DUDA

Türkiye’nin güçlü ve öncü sektörlerinden birisi olan tekstil, global pazarlardaki daralma ve ülke ekonomisindeki olumsuz gelişmelerin etkisiyle geçen yılki ihracatını yakalayamadı. İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçı Birliği Başkanı Ahmet Öksüz’le, sektörün güncel sorunlarını, beklentilerini ve geleceğe dönük yaptıkları çalışmaları konuştuk.

- Sayın Ahmet Öksüz, tekstil ve hazır giyim sektörlerinin aylık ve yıllık ihracatında, zor ekonomik koşullara rağmen bir yükseliş görülüyor. Sektörleriniz 2018’i nasıl tamamladı ve 2019 yılı ilk ayları neler

gösterdi?

- 2018 yılında tekstil ve hammaddeleri sektörümüzün ihracatı 10,5 milyar dolar değerinde gerçekleşti. Cumhuriyet tarihimizin ihracat rekorunun kırıldığı 2018 yılında olduğu gibi yakaladığımız ihracat artışının 2019’da artarak devam edeceğini öngörüyoruz.

2019 yılının ilk beş ayına bakıldığında ise sektörümüzün toplamda 4,3 milyar dolar değerinde ihracat gerçekleştirdiğini görüyoruz. Geçtiğimiz yılın aynı dönemine kıyasla ihracat değerinde yüzde 3,3 oranında düşüş olsa da ihraç edilen miktarda yüzde 7,2’lik artış var.

KURLARDAN ETKİLENİYORUZ
 

- 2019 yılının yaz ve güz dönemlerine ilişkin tahmin ve hedeflerinizi öğrenebilir miyiz?

- Biraz önce söylediğim gibi, 2019’un ilk beş ayında tekstil ve hammaddeleri sektörü geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 3,3 azalış gösterdi. Ancak, biz bu gidişatın tersine döneceğini umuyoruz. Özellikle miktar bazında ihracatımız sürekli artış gösteriyor. Bu da demek oluyor ki sektörümüz her gün bir öncekinden daha fazla üretiyor.

İhracat değerimiz kurlarda yaşanan dalgalardan etkilense de amacımız 2019

yılı ihracatımızı 2018 yılının üzerinde tamamlamak. Mayıs ayında bir önceki yılın aynı ayına kıyasla ihracatımız değer bazında yüzde 6 oranında artarak yaklaşık 1 milyar dolar oldu. Bu artış trendinin yükselerek devam etmesini bekliyoruz.


 

KORUMACI POLİTİKALAR RİSK OLUŞTURUYOR


- Dünya pazarlarına bakınca daralma yaşanabilecek bölge ve pazarlar görüyor

musunuz? Bunun nedenleri nelerdir?

- Özellikle en büyük ihracat pazarımız AB içerisindeki ülke ekonomilerinde kırılganlık

yaşanması ihracatımızı da etkileyebilecek önemli bir unsur. Çok tartışmalı Brexit süreci elbette beraberinde birçok belirsizliği getiriyor. İngiltere ülkemizin en önemli ticari partnerlerinden bir tanesi.

Ortadoğu’da yaşanan siyasi gerginlikler, çatışmalar elbette üzerinde dikkatle durduğumuz diğer hususlar. Ayrıca, ABD başta olmak üzere dünya genelinde hakim olan korumacı politikalar beraberinde birçok risk faktörünü getiriyor. Küresel ticaret savaşları sürüyor. Birçok risk ve fırsat da bu süreçte belirgin hale geliyor. Ticaret savaşlarının sürdüğü, küresel ölçekte ekonomilerde büyümenin momentum kaybettiği bir süreçte bizim de ülke olarak yapısal reformlara odaklanmamız ve sürdürülebilir yeni büyüme modelleri üzerine çalışmamız gerekiyor.

PAKİSTAN’LA STA, BİZİ OLUMSUZ ETKİLER

Bununla birlikte, halihazırda Pakistan ile imzalanması yönünde çalışmaları devam eden STA yürürlüğe girerse, tablo beklentimizden daha kötü olabilir. Bu ülkeyle imzalanması muhtemel bir anlaşma ihracatımızın en güçlü kalemleri olan tekstil ve hammaddeleri ile hazır giyim ve konfeksiyon sektörlerini olumsuz etkileyecektir. Çünkü özellikle Çin ve Bangladeş gibi ülkelerle serbest ticaret anlaşması bulunan Pakistan üzerinden kontrolsüz bir şekilde Türkiye'ye girecek olan tekstil ve hazır giyim ürünleri haksız rekabete neden olacaktır.

HEDEFİMİZ GÜNEY AFRİKA VE UZAK DOĞU

- Muhakkak ki yeni pazarlar arayışındasınız? Yeni ve cazip Pazar fırsatları olarak nereleri sayabilirsiniz? Bu pazarların özellikleri nelerdir?
 

2019 yılı için belirlediğimiz hedef pazarlar arasında Afrika’nın yanında Güney Amerika ve Uzak Doğu Asya pazarı yer alıyor. 2018 yılında Amerika Kıtasına ihracatımız yüzde 6 oranında artarak 794 milyon dolar değerinde gerçekleşti. Ancak bu ihracatın 600 milyon dolardan fazlasını ABD oluşturuyor. Ayrıca Brezilya, Meksika, Kanada, Kolombiya pazarları da sürdürülebilir ihracat gerçekleştirebileceğimiz pazarlar.

2018 yılında Asya ve Okyanusya ülkelerine tekstil ve hammaddeleri ihracatımız yüzde 25,1 oranında artarak 677 milyon dolar değerinde gerçekleşti. Önümüzdeki dönemde Türkiye tekstil ve hammaddeleri sektörümüzün sürdürülebilir ve katma değerli ihracat gerçekleştirebileceği Japonya ve Güney Kore pazarlarına yönelik projeleri hayata geçirmeyi hedefliyoruz. Bu kapsamda Ticaret Bakanlığımızın Japonya ile gerçekleştirmeyi hedeflediği Serbest Ticaret Anlaşmasını oldukça önemsiyoruz.

MALİYETLERİMİZ EN AZ YÜZDE 30 ARTTI

- İç pazarın son iki yılını değerlendirebilir misiniz? İç pazarda daralma sürüyor mu, önümüzdeki döneme ilişkin beklentileriniz nelerdir?

- Son dönemlerde sık sık dile getirdiğimiz gibi enerji zamları, asgari ücret artışı ve dövizdeki yükselişle artan hammadde maliyetleriyle son bir yılda sektör maliyetlerinde yüzde 30 artış yaşandı. Bu artışın önümüzdeki aylardan itibaren fiyatlara yansıyacağını ve buna bağlı olarak iç pazarda daralma yaşanabileceğini bekliyoruz.

İç pazarda hızlı büyüme sağlaması zor görünüyor. Sektörün maliyeti döviz bazlı olduğu için, dövizin hızlı arttığı dönemde bu sıkıntılar yaşandı. Birçok firma iç pazarda sattığını yerine koyamadı. Ancak ikinci altı aylık periyotta bunun tersine dönmesini umuyoruz.

Daralmanın özellikle yılın ilk altı ayında hissedileceğini düşünsek de sektörümüzün iyi giden ihracat ayağında bu yıl çift haneli büyümeye ulaşmayı bekliyoruz.

SEÇİMLERİN GERİDE KALMASI SEVİNDİRİCİ

- İç piyasadaki işleyişte sorun yaratan iflas ve konkordato gibi problemlerde azalma görülüyor mu?

- Hükümetimizin aldığı önlemler ile iflas ve konkordato süreçlerinde gözle görülür düşüşler yaşandı. Nihayet seçimler de bittiği için artık ülkemizin ekonomiye odaklanacağını umuyoruz. Önümüzdeki 4,5 yıllık seçimsiz dönemin ekonomik olarak yeniden bir canlanmanın yaşanacağı dönem olmasını umut ediyoruz.

Ancak son dönemlerde sık sık dile getirdiğimiz gibi enerji zamları, asgari ücret artışı ve dövizdeki yükselişle artan hammadde maliyetleriyle son bir yılda sektör maliyetlerinde yüzde 30 artış yaşandı. Bu artışın önümüzdeki aylardan itibaren fiyatlara yansıyacağını ve buna bağlı olarak iç pazarda daralma yaşanabileceğini bekliyoruz.

ZAMLAR YÜKSEK, KAR MARJLARI DÜŞÜK

- Dövizdeki tırmanışın sürmesi ve enerji ve her türlü hammaddedeki fiyat artışı

sanayicileri nasıl etkiliyor? İhracattan elde edilen gelirin de yükselmesi tekstil ve hazır giyim sanayicilerinin maliyetlerini karşılayıp kara geçmelerini sağlayabiliyor mu?

- Sektörümüzde üretim maliyetleri son bir yılda yüzde 30 oranında arttı ve biz bunun

yansımalarını maalesef anlık göremiyoruz. En az bir sezon geçmesi gerekiyor üstünden. Çünkü fiyatlamalar ve siparişler altı ay öncesinden veriliyor. Dolayısıyla bu maliyet artışının etkilerini yaz aylarında görebileceğiz. Ancak yine de şunu söyleyebiliriz ki; enerji maliyetlerinin yüzde 50 arttığı, asgari ücretin yüzde 26 arttığı, hammaddenin dövizle geldiği bir sektörü düşündüğünüzde çok düşük kar marjları ile çalışılıyor.

Sektörümüzün maliyeti döviz bazlı olduğundan iç pazar riskini göze almak istemeyen birçok üretici ihracata yöneldi. Birliğimiz üyesi 314 firma 2018 yılında ilk defa ihracat yaptı. Dolayısıyla kur seviyeleri maliyetleri yükseltti, ancak sektörün ihracatçı yapısı gelirlerini de artırdı.


 

- Tekstil ve hazır giyimdeki belli başlı sorunları sıralayacak olursanız neler söylersiniz?

- Nitelikli iş gücü ihtiyacı sektörümüzün en önemli gündem konusu. Özellikle sektörümüzün en önemli nitelikli insan kaynağı olan tekstil mühendisliği bölümlerinin son dönemde geçmişe oranla çok daha az tercih edilmesi, puanlarının düşmesi ve buna rağmen kontenjanlarının dolmaması bizim kayıtsız kalamayacağımız bir durumdu. Bu sorunun çözümü için sektör olarak elimizi taşın altına koyduk.

İTHİB ve Tekstil Sanayi İşverenleri Sendikası ile YÖK arasında imzaladığımız protokole göre üniversite sınavında ilk 20 bine giren öğrenciler, tekstil mühendisliğini tercih etmeleri durumunda her ay net asgari ücret tutarında karşılıksız burs imkanından faydalanacak. Sınavda 20–50 bin arasında yer alan öğrenciler net asgari ücretin yüzde 70'i, 50–80 bin arasındaki öğrenciler ise net asgari ücretin yüzde 50'si oranında karşılıksız burs alabilecekler.

ÖĞRENCİLERİ TEKSTİL MÜHENDİSLİĞİNE ÇEKECEĞİZ

Hem verimliliği artırmak hem de sektörü Endüstri 4.0'a uyumlu hale getirmek için iyi yetişmiş nitelikli mühendislere ihtiyaç var. Oysa Türkiye'de tekstil mühendisliğine ilgi her geçen yıl azalıyor. 2018'de öğrenci yerleştirilen 13 tekstil mühendisliği fakültesindeki 542 kontenjanın sadece 228'i doldu. Sadece üç fakültenin yüzde 100 doluluk oranına ulaştığı 2018'de, tekstil mühendisliğini tercih eden en başarılı öğrenci sıralamada 90 binlerde yer aldı. Bu negatif algıyı değiştirmek ve nitelikli tekstil mühendisleri yetiştirmek için sektör üzerine düşeni yaparak elini taşın altına koydu. Sektörün gelecek vizyonu ile örtüşmeyen tablonun, yaklaşık bir yıllık hazırlık sürecinin ardından imzalanan protokolle değişeceğine ve bu yıldan itibaren tekstil mühendisliğine ilginin artacağına inanıyoruz.

Bir diğer husus ise üreticilerin üzerindeki maliyet yüklerinin fazlalığı. Ülkemiz ekonomisine net ihracat katkısı sağlayan, istihdam ve katma değer yaratan ihracatçımızın ülkemizin büyümesine yönelik katkısı bariz bir şekilde ortadayken sanayici ve ihracatçımızın maliyetlerinin düşürülmesi bence hükümetimizin de öncelikli konuları arasında yer almalı. Ki yaptığımız görüşmelerde başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere ilgili tüm Bakanlarımızın desteklerini her zaman hissediyoruz. Bunun katlanarak artacağına inancımız tamdır.

MARKALAŞMAMIZ ORTALAMANIN ÜSTÜNDE

- Tekstil ve hazır giyimde marka çok önemli. Markalaşma açısından son yıllardaki gelişmeler sizce yeterli mi? Değilse yeni ne gibi önlem ve teşvikler alınmalı?

- Dünya nüfusundaki hızlı artış, tekstil ve hazır giyim tüketiminde modanın belirleyici rolünün artması ve tekstil mamulleri için yeni kullanım alanlarının ortaya çıkması gibi sebeplerden dolayı her geçen gün tekstil ve hazır giyim sektörlerinin ticaret hacmi artış gösteriyor. Bu sektörler dünyadaki gelişimine paralel olarak özellikle son 10 yıldaki ihracat potansiyeli, üretim teknolojisi, artan ihraç̧ imkânları ve ihracatçı firma sayısı ile her geçen gün gelişirken aynı zamanda Türkiye’nin uluslararası alanda rekabetçi gücünü ortaya koyduğu ve Türkiye markasının oluşturulduğu bir sektörlerdir.

Sektörümüz emin adımlarla dünyanın her yerine katma değerli ürün ihracatını artırmaya devam ediyor. Ticaret Bakanlığımızın ‘Turquality ve Marka Tasarım Destekleri’nden en fazla yararlanan sektörlerin başında da tekstil sektörümüz geliyor. Bu kapsamda sektörümüzün markalaşma ve kaliteli ürün algısı hiç şüphesiz Türkiye ortalamasının çok üzerinde. Yeni projelerimizle birlikte sektörümüze yeni vizyon kazandırmaya, çalışmaya, üretmeye ve katma değer yaratmaya da devam edeceğiz.

KG BAŞINA İHRACAT DEĞERİMİZ İYİ

- Bir başka ölçü olarak kilogram başı ihracat değerindeki gelişmeler hakkında bilgi verir misiniz?

Katma değeri yüksek ihracat gerçekleştirebilmek uzun bir süreç, sektör birikimi ve entegrasyon gerekir. Biz de dünyada pamuk üretiminden üzerinize giydiğiniz nihai ürüne kadar tekstil sektöründe tüm üretim aşamalarını gerçekleştirebilen ender ülkelerden bir tanesiyiz.
 

Cumhuriyetimizin kuruluşundan bu yana Türkiye ekonomisinin lokomotifi olan sektörümüz, elde ettiğimiz bu köklü birikimle birlikte Türkiye ortalamasının çok üzerinde katma değerle ihracat gerçekleştiriyor. Tekstil ve hammaddeleri sektörü olarak ihracatta ortalama 4,3 dolar değerinde gerçekleşen kilogram başı birim fiyatımız; Yeni Zelanda’da 14 dolar, Kamboçya’da 19 dolar, Avustralya’da 9 dolarları bulabiliyor. Hazır giyim ve konfeksiyon sektörümüz ile birlikte 8,5 doları bulan kg. başına ihracat birim fiyatımız Türkiye ortalamasının çok çok üzerinde.

STA’LARDAN MUAF OLMALIYIZ

12- Tekstil ve hazır giyim sektörünün, ekonomi otoritelerinden teşvik, tedbir gibi beklentileri ve talepleri var mı?

Dünyanın en büyük yedinci, AB’nin en büyük ikinci tedarikçisi olan tekstil ve hammaddeleri sektörümüzün küresel ölçekteki başarısını kaybetmemesi için Türkiye’nin gerçekleştirdiği Serbest Ticaret Anlaşmalarının iyi analiz edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Özellikle Vietnam, Pakistan, Hindistan gibi Türkiye’nin tekstil ve hammaddeleri sektöründe önemli rakipleri konumundaki ülkelerle yapılması planlanan Serbest Ticaret Anlaşmasında, tekstil ve hammaddeleri sektörünün kapsam dışında bırakılmasını çok önemli buluyoruz. Ayrıca Türkiye’nin imzalamış olduğu ve hali hazırda yürürlükte bulunan STA’ların da gözden geçirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Ayrıca, ihracatçılarımızın KDV iadelerinin daha hızlı ödenmesi, elektrik ve doğalgaz fiyatlarına ilave asgari ücret desteklerinin sağlanması, rekabetçi gücümüzü arttırmada önemli bir rol oynayacaktır.

Bunun yanında üretici ve ihracatçılarımızın pamuğu doğrudan yerli üreticiden satın alabileceği bir finansman desteğine ihtiyacı vardır.

DİNLENMEK, ÇALIŞMANIN PARÇASIDIR

- Sayın Ahmet Öksüz, boş zamanlarınızda neler yaparsınız? Hobileriniz nelerdir?

- Birçok iş insanı gibi yoğun iş temposu nedeniyle uzun tatillere çıkma imkanım olmuyor ama yorgunluk atmak, aileme, yakınlarıma ayıramadığım zamanı telafi etmek, kitap okumak ve görmediğim yerleri keşfetmek üzere her fırsatı değerlendiriyorum. Memleketim olan Kahramanmaraş’a gidiyorum; hem fabrika hem aile ziyareti oluyor. Boğazda yürüyüş yapmayı, sakin doğa ile iç içe yerlerde bulunmayı ve seyahat etmeyi seviyorum. Kısacası dinlenmenin de, çalışmanın eksik edilmemesi gereken önemli bir parçası olduğunu, iş yaşamına önemli faydalar sağladığını düşünüyorum.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner115

banner114

banner113

banner112

banner111

banner110