GİRAY DUDA
Dünyada, Covid 19 nedeniyle ortaya çıkan ölümler, tedavi faaliyetleri, ülkelerde yürütülen aşı çalışmaları, üretilen yeni aşılar ve etkileri tartışılırken, bir grup bilim insanı da aşının dünyanın her ülkesine eşitsiz dağıtımının maliyetini hesaplayan bir çalışmaya imza attı. Uluslararası alanda büyük ilgi gören çalışmayı yürüten bilim insanlarından Koç Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Cem Çakmaklı, hem araştırmayı hem de güncel aşı konularını Global Sanayici’ye anlattı.
- Sayın Dr. Cem Çakmaklı, sizin, ‘Aşının eşitsiz dağılımının ekonomik maliyeti’ adlı dünya çapında önemli ve çok ses getiren bir çalışmanız var. Bize bu araştırmayı yapan ekibi, arkadaşlarınızı, kurumlarınızı ve amacınızı anlatır mısınız?
- Bu araştırmayı Koç Üniversitesi’nden Prof. Dr. Selva Demiralp, Dr. Sevcan Yeşiltaş, Dr. Muhammed Ali Yıldırım, ben ve ABD’deki Maryland Üniversitesi’nden Prof. Dr. Şebnem Kalemli Özcan hocalarımızla birlikte yaptık.
Aslında bu araştırmanın bir de evveli var. Biz 2020 yılında pandeminin başlamasıyla birlikte bu grupla pandemi üzerinde çalışmaya başladık. Geçen yıl nisan ayında kapanmanın en yoğun olduğu dönemde kapanma üzerine makale yayınladık. O makalede Türkiye’de tam kapanmanın ekonomik olarak da doğru olduğunu öne sürmüştük. Yaptığımız hesaplamalar bunu gösteriyordu. Böyle bir pandemi karşısında tam kapanmanın ve pandemiyi mümkün olduğu kadar şiddetli ve hızlı bir biçimde kontrol altına almanın bir senelik bir vadede ekonomik olarak daha iyi sonuçlar çıkaracağını hesaplamıştık. 2020 yıl sonu rakamları da bizim hesaplarımızda benzer şekilde çıktı.
ÇALIŞMAMIZLA AŞI FAALİYETLERİ HIZ KAZANDI
Bu çalışmanın sonrasında aşı faaliyetlerinin hız kazandığına tanık olduk. Aralık ayında da ‘Global çapta aşılamanın ekonomik maliyetleri’ araştırmasını tamamladık. Bizim çalışmalarımız Covid’in ekonomik maliyetlerini ortaya çıkarmayı amaçlıyor. İnsani maliyetleri zaten belli.
Aşılama makalesinin hikayesi de şöyle. Biz zaten ilk makalemizden yola çıkarak aşının ekonomik etkileri üzerine bir araştırmaya başlamıştık. Bu araştırmayı bütün dünyayı kapsayacak biçimde genişletme kararı aldık. International Chamber of Commerce (ICC) yani Uluslararası Ticaret Odası da aşının uluslararası ticarete etkisi üzerine yaptığımız bu araştırmaya destek olmak istedi. Finansal destekte ‘conflict of interest’ yani çıkar çatışması olmayacak biçimde anlaştık. Yoğun bir çalışma ile araştırmayı tamamladık.
ÜLKELERİ 35 SEKTÖRDE İNCELEDİK
- Makalenin ana düşüncesi, mesajı nedir?
- Bu araştırma her şeyden önce aşılamanın global ölçekte yapılması gerektiğini vurguluyor. Dünya çapında olmazsa tam aşılamayı gerçekleştiren ülkeler bile bundan ekonomik olarak zarar görüyor.
Makale geçen yılın sonunda yayınlandı. Alanında bugün bile ilk ve tek olan bir araştırma olduğu için çok ses getirdi, yankılandı. Biz araştırmada bütün dünya ticaretini ele aldık. 65 ülke olarak gözüküyor ama bunlardan bir tanesi ‘dünyanın geri kalanı’ diye tanımlanan ülkedir. Çeşitli ada ülkeleri gibi küçük ülkeleri tek bir ülke çatısı altında topladık. Her ülke ekonomisi 35 sektörde ele alındı. 35 sektörün verisini göz önüne alarak yaptık bu çalışmayı.
EN AZ TÜRKİYE’DEKİ MEDYADA YER ALDI
Çalışmanın sonuçları 25 Ocak tarihinde Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Başkanı Tedros Adhanom Ghebreyesus tarafından basına tanıtıldı ve ilk olarak New York Times’da dünyaya duyuruldu. Financial Times, The Guardian, The Washington Post, BBC Marketplace, The Wall Street Journal ve The New Yorker gibi saygın uluslararası basın organlarında da yer buldu. İrlanda, Avustralya, İsveç, Amerika ve Azerbaycan gibi bir çok ülkedeki gazete, dergi, radyo ve televizyonlarında haber konusu oldu. Galiba en az Türkiye’deki medyada yer aldı. Bu da bize çok ilginç geldi.
GSYH DEĞİŞİKLİĞİNİ HESAPLADIK
- Araştırmanın en çarpıcı sonuçlarından birisi olarak, dünyanın tümünün aşılanmamasının maliyetinin 3.8 trilyon dolar olduğunu söylüyorsunuz. Sizin çalışmayı yaptığınız döneme göre bugünü güncelleyince verilerde değişiklik oluyor mu?
- Biz bir yıllık bir süreçte bu maliyetleri hesapladık. 2021’in sonuna kadarki maliyetleri dikkate aldık. Şunu eklemekte fayda var. Biz bu maliyetleri hesaplarken pandemiden dolayı Gayri Safi Yurtiçi Hasıla ne kadar azalacak, zarar oluşacak diye hesaba giriştik. Ama biliyorsunuz para politikası ve maliye politikası gereği yapılan yardımlar, vergi kesintileri benzeri uygulamalar var. Amerika 1.9 trilyon dolarlık bir paket açtı ve yeni paketler gündeme geldi. Avrupa Birliği ülkelerinde de öyle. Bunları işin içine katmadık. Dolayısıyla bizim yaptığımız maliyet hesabı ‘Covid’den kaynaklanan, 2019 yılı GSYH’sinin yüzdesi cinsinden ortaya çıkan hesaplardır. Bu nedenle gerçekleşen verilerle bizim veriler arasında bir fark olabilir. O fark da yardım paketlerinden, canlandırma paketlerinden kaynaklanıyor.
DEĞİŞİK SENARYOLAR ÜZERİNDE DURDUK
Akademik çalışmalarda birden fazla senaryo üzerinde çalışıyoruz. Dünyanın 2021 yılında alabileceği olası formları, şekilleri belirlemek istiyoruz. En iyi, en kötü ve gerçekçi senaryolarımız var. Ben size en gerçekçi senaryoyu anlatayım. O dönemdeki hangi ülkelerin aşılanıp aşılanmayacağına ilişkin bilgileri topladık. Bu bilgiler hala geçerli. Gelişmiş ülkelere ve Avrupa Birliği’ndeki Polonya, Çek Cumhuriyeti gibi gelişmekte olan ülkelere baktık. Rusya ve Çin’i aşılanmış kabul ettik. Çünkü bunlar kendi aşılarını geliştirdi. Çin’de resmi verilere göre fazla vaka yok. Rusya kendi aşısını geliştirdi ama çok büyük bir ülke ve aşıyı dağıtması kolay olmuyor.
BİZİM AŞILAMA SENARYOMUZ GERÇEKÇİ
Bunları, 6 ay içinde toplumun yüzde 100’ünü aşılayabilecek şeklinde varsaydık. Çok iyimser bir senaryo tabii ki. Avrupa Birliği ülkeleri şu anda bunun gerisinde kaldı. Amerika Birleşik Devletleri de dev adımlar attı. Özellikle Biden yönetime geldikten sonra. Diğer ülkelerde nüfusunun yarısını 2021 sonuna kadar aşılayacak diye varsaydık. Nüfusun yarısını aşılamak da oldukça zor aslına bakarsanız. Aslında biraz ortalama tahminler yapmaya çalıştık. Sonuçta dünyanın aşının yeterli ulaştığı yarısı 6 ay içinde tam aşılanıyor, bir kısmı da aşının yetersiz ulaşmasından dolayı ancak bir yıl içinde ve sadece nüfusun yarısını kapsayacak şekilde aşılanıyor, dedik bizim en gerçekçi senaryomuzda.
TALEP VE İHRACAT AZALIYOR
- Her ülkenin 35 sektörünü ayrı ayrı ele alıp incelediğinizi söylediniz. Bu çok kolay olmamıştır herhalde.
- Biz bu çalışmada her ülke ve her bir sektörün ticaretini ele aldık. Bunları OECD’nin uluslararası girdi-çıktı tablolarından elde ettik. Bu tabloda dünya ülkeleri birbirleriyle nasıl ticaret yapıyor, bu sektörler nasıl katma değer yaratmış, bunların ne kadarı ara mal ve ne kadarı nihai mal şeklindeki bilgileri her sektör için bulmak mümkün. Her ülkenin resmi rakamları ile oluşturduğumuz ekonometrik istatistiki modelle ülkelerde aşının olup olmama durumuna göre 2020 yılında pandeminin gidişatını tahmin ettik. Buradan yola çıkarak ve ekonomik modelimizi kullanarak 35 sektördeki işçi sayısını da ele alıp bu sektörlerde 2021 yılı için pandeminin gidişine ilişkin simülasyonlar yaptık. Düşünün, 65 ülkenin 35 sektörünün ayrı ayrı ticareti, işçi sayısı, makro verilerini inceleyip her bir sektör için pandeminin gidişatını tahmin ettik. Bunu yapınca da ticaretin nasıl etkileneceğini ortaya çıkarmış olduk.
Pandemi iki taraflı. Talep tarafında, 2020 yılında yaşadığımız gibi etkilenen ülkeler taleplerini kısıyor. Bu da etkilenmeyen ülkelerden etkilenen ülkelere doğru bir ihracat azalmasına yol açıyor. Çünkü bu ülkelerin talepleri azalıyor. Aşı olmayan ülkelerin talepleri daralıyor. 2020 yılında gördük bunu.
ÜRETİM ZİNCİRLEME ETKİLENİYOR
Bir de şöyle daha can alıcı bir durum var. Aşı olmayan ülkelerde üretim pandemiden dolayı azalıyor. Bunun nedenleri, tahmin edebileceğiniz gibi hastalıkların artması, işyerinde salgın olması, kapanmalar gibi sorunlar. Bundan dolayı gelişmiş ülkelerdeki işyerleri buralardan gelecek hammadde ve ara malını sağlayamıyor. Gelişmiş ülkelerin de üretimleri kısılıyor. Sonuçta bu iki kanal yoluyla gelişmiş ülkelerin ihracatı azalıyor ve azgelişmişlerden gelecek hammaddeleri azaldığı için ithalattaki azalmadan dolayı üretimleri kısılıyor.
GELİŞMELER PROJEKSİYONLARIMIZLA UYUMLU
- Çalışmanızı geçen yıl tamamladınız. Hesaplarınız 2021 Nisan ayındaki gelişmelerle uyum gösteriyor mu?
- Şu anda yaşadıklarımız bizim öngörülerimize çok uygun biçimde gidiyor. Bizim modelimizde Çin hiç etkilenmeyen bir ülke olarak yer alıyor. Hem aşı oldu hem de vaka sayısı fazla değil. 2021 projeksiyonlarımızı gerçek verilere göre yaptığımız için Çin hiç etkilenmeyen bir ülke olarak çıktı. Ama geçen ay Çin’in üretici fiyat endeksi rekor düzeyde çıktı. Ulusal İstatistik Bürosu tarafından açıklanan verilere göre, üretici fiyat endeksi Şubat ayındaki yüzde 1.7'lik artışının ardından Mart ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 4.4 yükseldi. Çünkü dünya çapında ara mal tedarikinde büyük sorunlar var. Örneğin otomotiv fabrikaları çip bulamayıp kapanıyor, cep telefonu vs. şirketlerin maliyetleri yüzde 50 dolayında artıyor. Hindistan’da vaka ve vefat sayısı olağanüstü arttı ve bunun dünya ticaretine olumsuz etki yapması bekleniyor. Dünyada bizim projeksiyonumuza çok uygun ve ortaya koyduğumuz yön doğrultusunda gelişmeler yaşanıyor.
Dolayısıyla aşının üretiminde ve tedariğinde yaşanan sorunlar bütün ülkeleri kronik olarak etkiliyor. Her bir ülke pandemiden kurtulmadan diğer ülkelerin ekonomik olarak pandemiden kurtulması mümkün değil.
COVAX 38 MİLYAR DOLARI TOPLAYAMIYOR
- Dünyanın orta ve düşük gelirli ülkelerinde yaşayan belli orandaki kişinin koronavirüse karşı aşılanabilmesi için DSÖ bünyesinde kurulan küresel aşı girişimi Covax’ın web sitesinin ana sayfasında, sizin söylediğinize benzer biçimde, ‘Hızlı ilerleyen bir pandemide herkes güvende olmadığı sürece kimse güvende değildir’ diye bir slogan büyük harflerle yazılmış durumda.
- Düşünün Covax 38 milyar dolar gerektiren bir inisiyatif. Dünyanın geri kalmış ülkelerinin en hassas kesimlerine, yüzde 20’sine aşı göndermeyi planlıyor. Bir ay öncesine kadar bu paranın sadece 11 milyar doları sağlanabilmişti. Bizim hesapladığımız maliyetler ise trilyon dolarlar düzeyinde. Olası senaryoda hesapladığımız maliyet hem arz hem da talep taraflı olarak 3.8 trilyon dolar. Bunun 1.9 trilyon doları gelişmiş ülkeler 1.9 trilyon doları da gelişmekte olan ülkeler için. Maliyet yarı yarıya paylaşılıyor. Ateş sadece düştüğü yeri yakmıyor.
KİMİ AŞI ÇALIŞMALARI BAŞARILI OLAMIYOR
- Sizin araştırmanızın yayınlandığı sırada kullanılan aşı sayısı kaç taneydi.
- Sputnik, Sinovac, Moderna, Biontech aşıları vardı.
- Gavi vakfının web sitesi ana sayfasında Kovid 19 Aşı Yarışı diye bir tablo var. Bu tabloda şu anda 13 aşı genel nüfusa sunuluyor ve Faz 3’te 23 aşı olduğu belirtiliyor. Bizde Bilkent, ODTÜ, TÜBİTAK tarafından geliştirilen Faz 1 aşamasındaki aşıya geçenlerde Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank gönüllü oldu. Bu aşının sonbahardan sonra uygulamaya geçeceği belirtiliyor. Sonuçta yıl sonuna kadar 100 dolayında aşının uygulanabileceği gibi bir durumla karşı karşıyayız değil mi?
- Evet. Ancak, kimi aşılarda gönüllü ve deney çalışmalarında farklı sonuçlarla karşılaşılabiliniyor. Sürelerini tahmin edebiliyoruz ama hepsinin başarılı olacağı konusunda belirsizlik var. Faz 3 aşamasına geçildikten sonra acil izinle kullanılmaya başlanabiliyor aşılar.
TEKNOLOJİ VE PATENT SORUNLARI
- Yıl sonuna kadar bu izin ile onlarca aşı devreye girebilecek. Bu aşıları üretebilecek, istenen üretim koşullarına uygun çok sayıda ilaç fabrikası, üretim tesisi var. Şu anda da boş bekliyor. Neden bu fabrikalarda aşı üretimini hızla katlayıp milyonlarca kişiyi daha aşılamak mümkün olmuyor? Neden dar ve kısıtlı bir üretimde ısrar ediliyor?
- Evet Covax’da da aynı durum var. Uluslararası örgütlerin bu girişimlere önayak olması gerekir. Sadece Dünya Sağlık Örgütü yetmiyor. Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası’nın böyle inisiyatiflerle yola çıkması gerekiyor. Dünya Bankası böyle bir harekete girişti.
Burada anladığım kadarıyla iki sorun var. Birincisi, biliyorsunuz bu pandemiyle birlikte mRNA aşıları gibi yeni teknolojiler de daha fazla uygulamaya geçti. Bu aşıların teknolojileri birbirinden farklı ve üretim altyapıları hepsi için geçerli değil. Çin aşısı için sorun yaşanmaz ama mRNA aşıları için özel altyapı gerekiyor. Ama inaktif aşı özelinde kapasite sorununun daha az yaşanacağını düşünüyorum.
İkinci sorun da patent konusu. Şu anda dünyada, akademik çevrelerde çok tartışılıyor. Patentler nasıl düzenlenmeli ve böyle acil durumlarda patent kuralları normalde olması gerektiği gibi mi devam etmeli konusu tartışılıyor. Yani bir taraftan patent sahipleri haklılar. ABD Hükümeti Moderna’ya 1 milyar dolarlık yatırım yaptı. İngiltere AstraZeneca’ya ve Türkiye’de iki aşı çalışmasına yatırım yapıyor. Ama böyle bir küresel faciada patentler nasıl düzenlenmeli. Bu en önemli tartışma konularından birisi.
PATENTLER TARTIŞILMALI
- Dünya çapında bu gidişe müdahale edilememesi aslında çok üzücü bir durum.
- Elbette öyle. Çünkü her gün binlerce insan ölüyor. Şu anda pandemiden vefat edenlerin sayısı 3 milyonun üstüne çıktı ve her gün artıyor. Biz makaleyi yazarken yeni verilere göre sürekli güncelliyorduk. Başlangıçta, Kovid 19 dolayısıyla şu kadar insan öldü diye yazarken aradan geçen günlerde sürekli birkaç kat fazlasını yazmak zorunda kaldık. Çok trajik, korkunç bir durum. Patentlerin bu açıdan da tartışılması gerekiyor.
PANDEMİNİN ÇOK BOYUTU VAR
- Patent hakkına saygı duyularak şöyle bir formül bulunamaz mı diye düşünüyorum. Örneğin bir aşı Almanya’dan 5 euroya alınıyorsa, Türkiye’deki fabrikada onların gözetiminde üretilebilir ve birim başına 1-2 euro verilebilir. Bu çok zor mu?
- Elbette, bu aşı şirketlerine toplu ödemeler de yapılabilir. Pfizer bir Amerikan firması, Biontech ise Alman firması. Ama bu şirketin çalışmaları üzerine Almanya hükümetinin de müdahalesi mümkün olmuyor. Bu şirketlerle temasları uluslararası örgütler yapabilir. Olması gereken, patent geliri sağlayan şirketlerin bir yandan inovatif çalışmalarını yürütürken diğer yandan dünya nüfusuna yetecek aşı üretiminin de sağlanmasıdır. Pandemi çok boyutlu bir hale geldi. Bunun ekonomik, sağlık ve uluslararası ilişkiler boyutları var.
KARŞIMDAKİ AŞIYI BANA SİLAH OLARAK KULLANABİLİR
- Bu konuda Birleşmiş Milletler niye bir uluslararası konferans toplamıyor diye ilgili herkese soruyorum. Ne bekleniyor?
- Bunlar birçok kişi tarafından dillendiriliyor. Ekonomide oyun teorisi vardır. Karşılıklı her ülke diğerinin tepkisini ölçmeye çalışır. Ben A hareketi yapınca karşımdaki hangi hareketi yapacak, bu gözlenir. Düşünerek hareket etmeye başlar. Bunu düşündüğünüz zaman şöyle bir kötü sonuç da olabiliyor. Karşımdaki muhtemelen kötü bir hareket yapacak ve ben de kötü bir harekete hazır olmalıyım. Anlaşılan şu anda dünyada gerçekleşen bu kötü denge. Aşıya uyarlayacak olursak, karşımdaki aşıyı bana silah olarak kullanabilir, ben de aşıyı silah olarak kullanmalıyım, anlayışı var. Böyle bir denge oluşuyor şimdi.
Bunun politik yanı da var. Çin aşısı ya da Rus aşısı hakkında haberler yayılıyor. Mesela Sputnik V aşısı sonuçlarını uluslararası dergilerde yayınladı ve gayet verimli gözüküyor. Saklama koşulları da kolay ve rahat. Dünyada ülkelerine göre kimi aşılar için önyargı oluştu. AstraZeneca’nın kan pıhtılaşması sonuçları olduğu belirtiliyor. AstraZeneca en ucuz aşı. Johnson and Johnson’un aşısının büyük bir avantajı var tek doz yapılıyor. Tüm aşılarla ilgili arka arkaya olumsuz haber servisi yapılıyor. Söylediğim gibi aşı olayının birkaç boyutu var.
BAZI SEKTÖRLER BÜYÜDÜ, BAZILARI KÜÇÜLDÜ
- Sanki bu Kovid fakir düşmanı virüs gibi gözüküyor. Dünya pandemi ateşinde kavrulurken, son bir yıl içinde ultra zenginlerin sayısı 55 bin artmış. Dünyanın en zengin 25 kişisi de servetlerine 255 milyar dolar eklemiş. Global gelir eşitsizliği açısından Kovid’le birlikte ortaya çıkan ağır bir fakirlik sonucu da var galiba değil mi?
- Global gelir eşitsizliği yine çok tartışılan konulardan birisi. Biliyorsunuz 2008’deki krizden sonra teşvik paketleri çok arttı. Tabiri caizse dünya paraya boğuldu. Bu para birçok piyasada fiyatların anormal biçimde artmasına yol açtı. Borsa fiyatlarıyla reel sektörün gerçekleri birbirinden çok ayrıldı.
Bu fiyatlamalardan faydalanan insanlar parası olan insanlar. Bunlar buralara yatırım yaptılar ve böylece bir çeşit gelir transferi sözkonusu oldu. Makas yıllar içinde giderek açılmaya başladı.
Öte yandan dünyanın en zengin insanlarının varlıklarının artması konusunda pandemi ekonomilerde belki de bir süre devam edecek kırılmalara yol açtı. Bazı sektörler aşağı indi bazıları da yukarı çıktı. IT sektörü, bilgisayarla ilgili sektörler çok gelişti.
FED TUTANAKLARINDA YENİ KALEMLER
Bu arada gözden kaçmaması gereken bir şey var. Amerikan Merkez Bankası FED’in toplantılar sonrasında tutanaklarına baktığınızda, önceki yıllarda olmayan birkaç şey var. Donald Trump’ın Başkan olması ve son seçimde gitmesinin ardından oy dağılımı neden bu şekilde oldu diye düşünülmeye başlandı. Trump başa geldiğinde, işini kaybetmiş orta alt gruptan çok fazla oy aldı. Oyların ana lokomotifi de oydu. Beklentilerin tersine sadece kendi bulunduğu zümreden değil başkalarından da oy aldı. FED tutanaklarında, biz genişlemeyi yaptık, işsizlik yüzde 5’e indi ama bu yine de iyi bir durum değil, deniyor. Çünkü siyahi Amerikalıların, farklı ırklardaki insanların gelir dağılımı nasıl, toplumun orta alt grubunda kalmış insanların gelir dağılımı nasıldır diye FED tutanaklarına girmeye başladı. Yapılan para transferlerinde gelir dağılımının nereye doğru gittiği ince ince hesaplıyorlar.
Amerika’da niye enflasyon yaratılmadı. Çünkü toplumun geniş kesimini oluşturan bu orta alt grup daha iyi duruma gelmedikçe talep yaratılmıyor. Buna dayanarak FED, enflasyon sorun olmayacaktır diye düşünüyor.