Öne Çıkanlar ÇOSB ISO 50001 ÇOSB Endüstri 4.0 laboratuarı Prof. Dr. İlhan Helvacı TEKİRDAĞ İSTİHDAM FUARI 2018 İKV BAŞKANI AYHAN ZEYTİNOĞLU

“Yeni Küresel Pazar ortamından Türkiye de pay alabilir ”

Ticari alacak şirketleri dünya ticaretini her yönüyle günü gününe izleyip araştırmalar yapıyor. Türkiye’nin önde gelen ticari alacak şirketlerinden Coface’ın Genel Müdürü Ali Gençtürk ile global büyüme, ticaret savaşları, Türkiye’nin ticaret fırsatları ve Çin’deki virüs salgını nedeniyle dünya ticaretindeki beklentilerini konuştuk.

- Sayın Gençtürk, geçtiğimiz 10 yıllık süre için dünya ticaretinin belirgin özellikleri nelerdir ve trend hangi yönde ilerlemektedir?

- Küresel ekonomi 2008 krizinden sonra beklenen belirgin toparlanmayı ne yazık ki gösteremedi. IMF verilerine göre, 2000-2010 yılları arasında küresel büyüme yüzde 4 iken, 2010-2019 yılları arasında, krizden sonra uygulanan tüm gevşek para ve maliye politikalarına rağmen, ancak yüzde 3,7 olabildi. Bu durumda, geçtiğimiz on yılda gelir eşitsizliğinin artması, borçlulukların yükselmesi, reel gelirlerin aşınması gibi unsurların rol oynadığını söylemek mümkün. Ancak içinden geçtiğimiz dönemde yaşanan jeopolitik ve ekonomik belirsizlikler (Brexit, ticaret savaşları vs.) de küresel büyümedeki kırılganlığı artırıyor. Geçtiğimiz on yıllarda dünya ticaretinde küreselleşmenin öne çıktığını görürken, bu belirsizliklerin de etkisiyle artık daha çok bölgesel oluşumların öne çıktığını görüyoruz.

FİRMALAR YENİ TEDARİKÇİLER BULMALI

Aynı zamanda ticari işbirliklerine baktığımız zaman firmaların karar verme süreçlerinin kısaldığını, bunun güvenilir iş ortağı bulma yönünde baskı yarattığını görüyoruz. İş yapma süreleri de firmadan firmaya değişiklik gösterirken jeopolitik gelişmeler nedeniyle yeni tedarikçi bulma konusunda da alıcı konumundaki firmalar farklı ülkelere ve ihracatçılara yönelebiliyor ve geleneksel bağlar önemini günden güne kaybediyor. Bu nedenle Türk firmalarının da artık tek alıcıya bağlı kalmadan güvenli ticaret argümanlarını kullanarak iş yapmaları global trendler içerisinde kalmalarına yardımcı olacaktır.

KÜRESEL MAL TİCARETİ TAHMİNİ GERİLEDİ

- Son birkaç yıla damgasını vuran ABD – Çin ticaret savaşları, uluslararası ticarete nasıl yansıdı, ne tür sorunlar veya avantajlar ortaya çıkmasına yol açtı?

- Satın alma gücü paritesine göre, Çin’in küresel ekonomideki payı 2013 yılında ABD ile aynı seviyeye geldi ve sonrasında ABD’yi geride bıraktı. IMF verilerine göre, 2020 yılında Çin’in satın alma paritesine göre milli gelirinin küresel ekonominin yüzde 19,7’sine, ABD’ninkinin ise yüzde14,9’una denk gelmesi bekleniyor.

Dünya Ticaret Örgütü, ticaret savaşlarının ve diğer belirsizliklerin neticesinde küresel mal ticareti büyümesinin 2020 yılında yüzde 2,7 olmasını bekliyor. Kurumun önceki beklentisi yüzde 3 seviyesindeydi. Öte yandan, ABD’nin, Çin’e karşı verdiği dış ticaret açığını azaltmak için giriştiği ticaret savaşı tam olarak ABD açısından istenilen sonuca ulaşmış değil. Keza, dış ticaret dengesinde büyük bir düzelme kaydedilmezken, Çin’e verilen açık kısmen başka ülkelere veriliyor. Bu ülkeler arasında Tayvan, Meksika, AB, Vietnam gibi ülkeler bulunuyor. Dolayısıyla Türkiye’nin de pay alabileceği bir pazarın oluştuğunu söylemek mümkün. Bu pazarda yer alabilmekten daha çok bence karlılık önemli. Yeni oluşan bu pastadaki payın bunca küresel durgunluk ve sorun içerisinde karlılık sağlayabilmesi için yine Türk firmalarının alacak riski konusuna önem vermeleri gerekliliğinin altını çizmek istiyorum.

ÇİN’DE YÜZDE 5,8’LİK BÜYÜME TAHMİN EDİYORUZ

- Çin’deki Korona virüsü salgını global ticaret hacmi, bölgesel ticaret, Çin’in ithalat-ihracat yeteneği açısından nelere sebep oldu? Çin’in geleceğinde neler görünüyor?

- Çin, 2010’dan sonra kademeli olarak büyüme modelini değiştirmeye başladı. İçinde bulunduğumuz dönemde iç talep milli gelirin yaklaşık yüzde 40’nı oluşturuyor. Bu açıdan, salgın nedeniyle insanların evlerinden çıkmaması, ofislerin ve fabrikaların kapalı kalması tüketim dinamikleri için oldukça olumsuz. Özellikle turizm, perakende gibi sektörlerin negatif yönde etkilenmesi bekleniyor. Ayrıca Çin ile girdi ithalat ihracatı yapan Avusturya, Vietnam, Japonya, G. Kore, Endonezya, Almanya gibi ülkelerin de büyüme dinamiklerinin hastalıktan olumsuz etkilendiği değerlendiriliyor. Henüz Coface olarak Çin’e ilişkin büyüme tahminimizi revize etmedik. 2020 yılı için yüzde 5,8’lik büyüme tahminimiz bulunuyor.

ASYA PASİFİK’TE ÖDEME SÜRELERİ UZUYOR

- Çin şirketlerinde ve Çin ile ticaret yapan şirketler arasında alacakların ödenmemesi açısından neler yaşanıyor?

- Coface’ın 3000 şirket ile yapılan ve 2019 yılının Temmuz ayında açıklanan Asya Pasifik Ödeme Anketi sonuçlarına göre, 2018 yılında şirketler daha uzun ödeme vadelerine maruz kaldılar. Ortalama ödeme vadesi, 2017 yılında 64 günden 2018 yılında 69 güne uzadı. Bu uzama eğilimi, 2015 yılından beri devam ediyor. Ödeme vadelerinin uzamasına paralel olarak, ödeme gecikmelerinde de artış görülüyor. 2017’de ortalama 84 gün olan ödeme gecikmeleri, 2018 yılında 88 güne çıktı. 2019 yılının Mart ayında açıklanan ve 1500 firma ile yapılan Çin Ödeme Anketi sonuçlarına göre ise ortalama ödeme vadesi 2017 yılında 76 gün iken 2018 yılında 86 güne uzadı. En uzun vadeler otomotiv, ulaştırma, inşaat ve enerji sektörlerinde kaydedildi.

2019 ve 2020 yıllarının verilerinin mevcut gündeme baktığımızda daha uzun vadeleri ve ödenmeyen alacaklardaki artışı ortaya koyacağını düşünürsek, Çin ile ticaret yapan firmalara ticari alacak sigortası yaptırmalarını veya firmaların risk notları yakından izleyerek ticari kararlarını vermelerini tavsiye ediyoruz.

NEREDEYSE HER ÜLKE KORUMACILIK YAPIYOR

- Korona virüsünün dünyanın bir çok ülkesinde görülmesi, global ticaret hacmi ve global büyümeyi de aşağıya çekti. Sizin 2020 yılına ilişkin olarak global ticarete, kıtasal, bölgesel ticarete bakışınız nasıldır?

- Korona virüsünün yanı sıra, küresel korumacılığın artmasının da global büyümeyi bir o kadar etkilediğini söyleyebiliriz. 2018 ve 2019 yıllarında dünya genelinde uygulanmaya başlanan toplam korumacılık uygulaması 1000’in üzerinde gerçekleşti. Bu rakam, önceki üç yılın yaklaşık yüzde 40 üzerinde. 1 Ocak 2017 ve 15 Kasım 2019 tarihlerinde dünya genelinde uygulamaya başlanan toplam korumacı önlemlerin ancak yüzde 23’ü ABD ve Çin tarafından geldi. Bu durum, söz konusu iki ülkenin dışında kalan diğer ülkeler tarafından da ciddi bir korumacılık uygulaması olduğunu gösteriyor. Bu nedenlerden dolayı 2020 yılında küresel büyümenin bir miktar ivme kaybetmesini ve 2019’da yüzde 2,5 olan büyümenin 2020’de yüzde 2,4 olmasını bekliyoruz. Bu dönemde gelişmiş ülkelerin büyümesinin yüzde 1,7’den yüzde 1,2’ye gerilemesini, gelişmekte olan ülkelerin büyümesinin ise yüzde 3,5’ten yüzde 3,9’a çıkmasını bekliyoruz.

TÜRK ŞİRKETLERİ GÜVENİLİR FİRMALARI BULMALI

- Şirket iflasları, geç ödemeler açısından belli bölge veya ülkelerde yoğunluk gözüküyor mu? Eski yıllara göre kayda değer bir değişim var mı?

- Ülke riskleri açısından bakıldığında en düşük riskler ABD, Kanada, batı ve kuzey Avrupa gibi bölgelerde görülürken, Arjantin ve Bolivya gibi bazı Latin Amerika ülkeleri ile genel olarak Afrika ülkelerindeki riskler daha yüksek değerlendiriliyor. Rusya, Türkiye ve Çin, Hindistan, Güney Afrika ve Suudi Arabistan gibi ülkelerde ise riskler daha dengeli olarak değerlendiriliyor.

Coface ticari riskleri bölge, ülke ve sektörlere göre değerlendirmenin yanı sıra firma bazında ele almanın önemini her fırsatta vurguluyor. Türk şirketlerine mutlaka firmaların ödeme güçlerini ayrıca değerlendirmelerini öneriyor. En riskli ülkelerde bile iş yapabilecekleri güvenilir firmalar varken, en güvenilir ülkelerde çok yüksek riskli firmalar olabiliyor.

TÜRKİYE’DE ALACAK SİGORTASI HIZLI BÜYÜYOR

- Ticari alacak sigortasının kullanımında Türkiye ve dünya alışkanlıkları ne yönde? Sizin bu konudaki beklentileriniz ile gerçekleşmeler nasıl?

- Ticari alacak sigortası Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı’nın hemen akabinde ortaya çıkmış bir ürün. Bu nedenle de Avrupa’da 75 yıldır var olan bu sistem, doğal olarak diğer ülkelerdeki kullanım oranları ile karşılaştırılamayacak kadar yaygın. (Avrupa genelinde ticari alacak sigortası kullanım oranları yüzdeli rakamlarda iken ülkemizde binde 3)

Ticari alacak sigortasının yaygınlaşabilmesi o ülkedeki finansal bilgi paylaşımının yaygınlığı ve şeffaflıkla doğrudan ilişkili. Coface, Türkiye’de 2007 yılında kurulan ilk ticari alacak sigortası şirketi. O yıldan bu güne kadar bu konularda büyük bir gelişme gösterdiğimizi söyleyebiliriz. Her yıl yüzde 30-35 bandında büyüyen bir pazardan bahsediyoruz ve artık en küçük şirketlere bile ulaşabilmek için devlet destekli bir ürün de oluşturuldu. Böylece pazarın daha hızlı büyüyeceği ve ticari alacak sigortasının yaygınlığının hızla artacağı inancındayım.

AVRUPA YAVAŞLARKEN ALTERNATİF PAZARLARA BAKMALI

- Türkiye’nin risk notları hangi yönde ilerliyor? Türkiye ekonomisinin son durumu ve önümüzdeki dönem için ne tür beklentiler içindesiniz?

- Coface 2020 yılının Şubat ayı başında Türkiye’nin risk değerlemesini bir kademe iyileştirerek C’den B’ye çıkardı. Bunun temel nedenleri arasında makro ekonomik taraftaki dengelenme yer alıyor. 2018 yılında yaşanan kur krizinden sonra enflasyon, faiz, dış açık ve büyüme dinamiklerindeki toparlanmalar hem üretimi hem tüketimi destekler nitelikte. Dengelenme yavaş ve kademeli olmasına karşın süreklilik gösteriyor. 2020 yılında net ihracatın büyüme katkısının azalması, buna karşın iç talebin desteğinin daha fazla olması bekleniyor. 2020’de de AB’nin temel ihracat pazarımız olmaya devam edeceği değerlendiriliyor ancak Çin ekonomisinin yavaşlamasına paralel olarak Avrupa ülkelerindeki yavaşlama, Türkiye’nin bu bölgeye olan ihracatı üzerinde baskı oluşturabilir. Bu durumda, Orta Doğu, Afrika ve Asya gibi alternatif pazarlar önem kazanacaktır. Öte yandan tahsilat risklerine karşın firmaların kendilerinin korumaları da en az ihracat pazarlarına erişim kadar önem taşıyor.

TÜRK FİRMALARI DIŞ BORÇLARA SADIK

- Türkiye’de ödenmeyen alacaklar ve Türkiye ile başka ülkeler arasındaki ödenmeyen alacaklar ticari işleyişinde neler göze çarpıyor?

- Coface olarak bizler ödenmeyen alacakları “hasar” olarak takip ediyoruz. Türkiye firmalarının yurt dışındaki borçlarına daha sadık olduklarını ve zamanında ödeme yapmak için çaba harcadıklarını biliyoruz. Yurt içinde ise ödememe nedenlerinin başında iflaslar geliyor. Hasarların en büyük etkisi ise tüm ülkelerde olduğu gibi zincirleme reaksiyon. Bu nedenle riski yaymanın önemini vurguluyoruz.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner115

banner114

banner113

banner112

banner111

banner110