Bildiğiniz gibi Türkiye, son yıllarda döviz kuru dalgalanmaları, yüksek enflasyon, faiz oranlarındaki sert değişimler ve genel ekonomik daralma gibi birçok zorlukla karşı karşıya kaldı. Üstelik Türkiye böyle bir durumdayken genel olarak dünyada da ekonomik, siyasal , sosyal anlamda bir çok krizler yaşanıyor.Devam etmekte olan sıcak savaşlar , ekonomik savaşlar, siyasal savaşlar nedeniyle dünya ekonomisinde genel olarak büyük bir durgunluk etkisini göstermektedir.Bu ortamdan bir çok işletme olumsuz etkilenmekte ve zor duruma düşmektedir. Yurtdışında ve yurt içindeki bir çok büyük firmalar bile ayakta kalmanın yollarını aramaktadırlar.

Böyle bir ortamda şirketlerin ayakta kalması, finansal sağlamlıkla, stratejik esneklikle, doğru yönetim anlayışı ve yenilikçi düşünceyle mümkün olabilir.

Ekonomik krizler, doğru yönetilirse bir şirketin yalnızca hayatta kalması değil, aynı zamanda rekabet üstünlüğü kazanması da sağlanabilir.

Peki, Türkiye’de şirketler bu kriz döneminden en az zararla nasıl çıkabilirler? Bu yazımda bunu başarmak için yapılması gereken en önemli şeyleri birkaç başlık altında belirtmek istiyorum.

1. NAKİT AKIŞINI YÖNETMEK VE GÜÇLENDİRMEK

Kriz dönemlerinde nakit, her şeyden daha değerlidir. Kârlılıktan çok nakit akışı yönetimi ön plana çıkar. Şirketlerin bu süreçte:

• Nakit giriş ve çıkışlarını günlük olarak izlemeleri,

• Gereksiz harcamaları kısmaları,

• Tahsilat sürelerini kısaltmaları,

• Tedarikçilerle ödeme vadelerini yeniden müzakere etmeleri gereklidir.

Ayrıca, kısa vadeli borçların yönetimi için banka ilişkileri güçlendirilmeli, mümkünse uzun vadeli düşük faizli kaynaklara erişim sağlanmalıdır. Zira ani likidite problemleri, iyi işleyen bir şirketi bile iflasın eşiğine getirebilir.

2. MALİYET KONTROLÜ VE VERİMLİLİK ARTIŞI

Kriz zamanlarında “kemer sıkmak” kaçınılmazdır, ancak bu bilinçsiz bir kısıntı değil, stratejik bir maliyet yönetimi olmalıdır. Şirketler:

• Maliyet kalemlerini detaylı analiz etmeli,

• Katma değer yaratmayan süreçleri ortadan kaldırmalı,

• Dijitalleşmeye ve otomasyona yatırım yaparak verimliliği artırmalıdır.

Ayrıca, özellikle enerji, hammadde ve lojistik gibi alanlarda tasarruf projeleri geliştirilmelidir. Verimsiz çalışan şubeler, ürünler ya da hizmetler sorgulanmalı, gerekirse daralma veya yeniden yapılandırma adımları atılmalıdır.

3. PAZARLAMA VE MÜŞTERİ İLİŞKİLERİNİ GÜÇLENDİRMEK

Pek çok şirket kriz döneminde pazarlama bütçesini kısmayı düşünür; ancak tam tersine, bu dönem doğru pazarlama stratejileriyle öne çıkma zamanıdır. Mevcut müşterilerle ilişkilerin güçlendirilmesi, sadakat programlarının devreye alınması ve müşteri memnuniyetinin artırılması çok önemlidir.

Ayrıca kriz dönemleri, rakiplerin zayıfladığı ve pazar boşluklarının doğduğu zamanlardır. Şirketler:

• Müşteri beklentilerini analiz ederek yeni ihtiyaçlara yönelik hızlı çözümler sunmalı,

• Dijital kanallarda daha aktif olmalı,

• Uygun maliyetli ve etkili kampanyalarla müşteri sadakati yaratmaya çalışmalıdır.

4. ESNEK VE HIZLI KARAR ALMA MEKANİZMALARI KURMAK

Kriz dönemlerinde çevik hareket edebilen şirketler avantaj sağlar. Bu da hantal bürokratik yapılardan uzaklaşıp, hızlı karar alabilen bir yönetim anlayışı ile mümkündür. Üst yönetim ve orta kademe arasında iletişim hatlarının açık olması, saha verilerinin anlık değerlendirilmesi ve hızlı aksiyon planlarının hazırlanması kritik rol oynar.

Ayrıca, farklı kriz senaryolarına karşı alternatif planlar (B ve C planları) önceden oluşturulmalıdır. Böylece ani değişimlere hazırlıklı olunur.

5. İNSAN KAYNAĞINA YATIRIMI İHMAL ETMEMEK

Çoğu şirket kriz dönemlerinde personel sayısını azaltmaya gider. Ancak bu, uzun vadede şirketin toparlanmasını zorlaştırabilir. Bunun yerine:

• Kritik yeteneklere sahip çalışanları elde tutmak,

• Personelin kriz yönetimi, müşteri ilişkileri ve verimlilik konularında eğitilmesi,

• Takım ruhunun ve motivasyonun yüksek tutulması hedeflenmelidir.

Unutulmamalıdır ki, kriz sonrası toparlanma süreci için güçlü bir insan kaynağına ihtiyaç vardır.

6. YENİ FIRSATLARI KOVALAYARAK YENİLİKÇİ OLMAK

Krizler, aynı zamanda yeni iş modellerinin doğuş zamanlarıdır. Şirketler:

• Değişen tüketici alışkanlıklarını izlemeli,

• Dijital dönüşümlerini hızlandırmalı,

• Yeni ürün veya hizmet geliştirme konusunda girişimci olmalıdır.

Örneğin pandemiden sonra e-ticaret ve uzaktan çalışma alanlarında yaşanan hızlı büyüme, bu fırsatların somut örnekleridir.Görüldüğü gibi krizler iyi yönetilirse yıkım değil, yeniden doğuş fırsatı olabilir.

Özetleyecek olursak,Türkiye’de ve Dünyada yaşanan mevcut ekonomik kriz bütün ticari kuruluşlar için zorlu bir sınavdır. Bu çifte kriz elbette ki zayıf ve küçük şirketleri güçlü şirketlerden daha çok etkileyecektir. Ancak krizlerde yalnızca güçlü olanlar değil, küçük de olsalar uyum sağlayabilen ve yenilikçi olan şirketler de ayakta kalabilir ve hatta bu krizlerden daha güçlü olarak çıkabilirler. Krizlerden güçlü olarak çıkan şirketler, bu dönemde sadece savunmada kalmayarak , aktif adımlar atan,cesur ama akıllı riskler alan ve uzun vadeli düşünen şirketlerdir.

Nakit akışı yönetimi, maliyet optimizasyonu, müşteri odaklılık, hızlı karar mekanizmaları ve insan kaynağına yatırım, bu süreçte başarılı olmanın anahtarlarıdır.Ekonomik fırtınalar geçicidir; sağlam duruş gösteren şirketler, güneş yeniden doğduğunda çok daha güçlü şekilde yoluna devam edeceklerdir.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner119

banner118

banner117

banner116

banner115

banner114