Öne Çıkanlar ÇOSB Mesleki ve Teknik Eğitim Dijital korsanlığın maliyeti 400 milyar dolar Yapay Zeka

Zirvedeki üçlüden sanayi değerlendirmeleri

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi’nin ağustos ayı olağan toplantısı “Sanayimizin Sorunlarına Yeni Nesil Bir Bakış Açısıyla Çözüm Arayışı” ana gündemi ile Odakule Fazıl Zobu Meclis Salonu’nda gerçekleştirildi. İSO Meclis Başkanı Ender Yılmaz’ın başkanlık ettiği, İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın açılış konuşmasını yaptığı toplantıya Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz konuk olarak katılarak gündeme yönelik değerlendirmelerde bulundu.

‘SAHADA HİSSETTİĞİMİZ SIKINTILAR RAKAMLARIN ÖTESİNDE’

İSO ağustos ayı olağan Meclis toplantısı, İSO Meclis Başkanı Ender Yılmaz tarafından açıldı. Yılmaz, ana gündem maddesine ilişkin yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Hepimizi bir araya getiren ortak payda, Türkiye sanayisinin daha rekabetçi, daha istikrarlı ve daha müreffeh bir Türkiye için olmazsa olmaz olduğu inancıdır. Bu vesileyle, bizlere zaman ayırıp, sanayicilerimizin doğrudan görüşlerini alma nezaketi gösterdiğiniz için şahsım ve meclisimiz adına sizlere en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Sayın başkan, sizin daha yakından takip ettiğiniz üzere Türkiye ekonomisi, son dönemde küresel dalgalanmaların da etkisiyle belirgin bir dönüşüm sürecinden geçmektedir. Bu süreçte sanayiciler olarak, enflasyonla mücadele kapsamında uygulanan sıkı para ve maliye politikalarının önemli bir daralmaya yol açtığının da farkındayız. Ancak, sahada hissettiğimiz sıkıntılar, rakamların ötesine geçmekte ve iş yapma kabiliyetimizi zorlayarak işletmeleri derinden etkilemektedir.

‘ORTA VE UZUN VADELİ İHRACAT PLANI YAPAMIYORUZ’

Maliyet Enflasyonu, üretim girdilerinde yaşadığımız ve kısa aralıklarla yenilemek zorunda kaldığımız fiyat artışlarıyla baş etmekte çok ama çok fazla zorlanıyoruz. Finansmana erişim, yüksek maliyetlerle yatırım yapma ve hatta nakit döngümüzü sağlıklı yönetme noktasında ciddi bir engel teşkil ediyor. Döviz Kuru istikrarının sağlanması yönündeki uygulanan para politikaları nedeniyle orta ve uzun vadeli ihracat planlaması yapmak sanayicilerimiz açısından oldukça riskli hatta iş yapılamaz bir hale geldi. Ayrıca döviz kurlarının düşük (aşırı değerli) olması, kısa vadede ithalatı ucuzlatarak enflasyonu dizginler gibi görünse de, orta ve uzun vadede yerli üreticiyi rekabet dışı bırakarak ekonominin yapısal dengelerini bozan ciddi bir sorun haline gelmeye başladı. Sonuç da sorunun çözümü, tek bir sihirli tedbirde değil, koruyucu, destekleyici ve dönüştürücü bir dizi politikanın koordineli ve kararlı bir şekilde uygulanması ile mümkün olacaktır.”

‘REEL FAİZLER CİDDİ SIKINTI YARATIYOR’

İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, enflasyonla mücadelenin başarıya ulaşmasındaki en büyük engelin başta kira ve eğitim olmak üzere hizmet kalemlerinin katılığını sürdürmesi olduğunu söyledi. Bahçıvan, şunları söyledi:

“Zaten Merkez Bankamız da buna bağlı olarak enflasyonda ihtiyatlı duruşunu koruyor. İSO olarak 2023 ortalarından itibaren devreye alınan Orta Vadeli Program’lara desteğimizin bir gönül desteği olmadığını şu noktaya dikkat çekerek vurgulamak istiyorum. Bugün enflasyona karşı verilen mücadelenin bir sonucu olarak TÜFE enflasyonunun hizmetlerdeki yüksek seviyeler nedeniyle iki yılda yüzde 33’lere inmesine karşılık, sanayinin satış fiyatlarını yansıtan yurtiçi ÜFE enflasyonu aynı dönemde yüzde 20’lere kadar inmiş durumda. Dolayısıyla OVP’nin enflasyonla mücadele temel hedefi açısından sanayi sektörümüzün görevini yerine getirmekte olduğu açık. Buna rağmen, sanayinin sorumlu olduğu enflasyonun çok üzerinde bir kredi faiziyle karşılaşıyor olması, bu konuda büyük ve haksız bir bedel ödediğimizi ortaya koyuyor. Uzun süredir yüksek seyreden reel faizler ve banka kredilerine yönelik kısıtlamalar finansmana erişimde de ciddi bir sıkıntı yaratıyor. Bu da iç talebi zayıflatmanın yanı sıra karlılığı baskı altına alarak yatırım iştahını sınırlamaya devam ediyor.”

‘TÜRKİYE SANAYİSİZ AYAKTA KALAMAZ’

Büyümedeki en olumsuz ayrışmanın da yine sanayi sektöründe görüldüğünü belirten Bahçıvan, şu ifadeleri kullandı:

“2024 yılı büyümesi yüzde 3,2 olarak gerçekleşirken sanayi sektörü sadece yüzde 0,5 büyüyebilmiştir. Nitekim, her ay açıkladığımız İSO Türkiye İmalat PMI ve Sektörel PMI verileri de sanayi sektörümüzün faaliyet koşullarında 16 aydır kesintisiz bozulma eğilimine işaret ediyor. İSO 500 bulguları da küresel çapta yaşanan dönüşüme uyum sağlamanın önündeki birçok engeli net bir şekilde gösteriyor. Bu konuların tüm ekonomik aktörler tarafından etraflıca ele alınarak ortak bir akıl oluşturularak çözüme kavuşturulması gerektiğine inanıyoruz. Bir yandan pandemi deneyimi diğer yandan sanayi politikalarının tekrar merkeze oturduğu küresel paradigma değişikliği, bizlere Türkiye’nin sanayisiz ayakta kalamayacağını ve sanayimizin sorunlarını çok daha kapsamlı ele almamız gerektiğini söylüyor.”

‘SANAYİ FİRMALARININ DÖNÜŞÜM PROGRAMINA İHTİYACI VAR’

Sanayi firmalarının ölçek yapısı, sermaye ve özkaynak yeterliliği, bilanço sağlamlığı ve verimliliğinin gerçek sorun alanları olduğuna değinen Bahçıvan, şu şekilde konuştu:

“Türk sanayisi tüm bu kulvarlarda atılım yaparak bir üst lige çıkmalıdır. Bunun için hem sanayicilerimizde hem de politika yapıcılarımızda önce genel bir zihniyet değişimine, ardından da değişimi bütüncül bir reform çerçevesine dönüştürerek hayata geçirecek mekanizmalara ihtiyacımız var. Bu reforma hazır olunmalı. Gelinen noktada başta KOBİ’lerimiz olmak üzere ülkemizdeki firma ekosisteminin çok daha yakından mercek altına alınması gerektiği kanaatindeyiz. Daha somut bir ifadeyle, Türkiye’nin sanayi firmalarının üretim süreçlerinde verimliliği ödüllendiren, seçici ve performans odaklı bir dönüşüm programına ihtiyacı bulunuyor. Üretim hayatımızın yapısal sorunlarını tartışmak ve reform ajandasını hayata geçirmek için bugün çok daha uygun bir atmosferin olduğunu düşünüyoruz. Aslında bu artık tercih olmaktan da çıkarak bir zorunluluğa dönüşmüş durumda. Sanayi sektörümüzü bekleyen çetin rekabet koşullarını, teknolojide ve yeşil dönüşüm alanında yaşanan baş döndürücü gelişmeleri düşündüğümüzde, bu ajandayı daha fazla ertelememiz zaten mümkün gözükmüyor. İSO olarak ilgili tüm tarafların katılımıyla kısa vadede hayata geçirilmek üzere konuya ilişkin kapsamlı bir öneri taslağı hazırlıyoruz.”

‘İSO 1000’İN KDV ALACAĞI 110 MİLYAR TL’

Sanayinin finansmana erişimi konusu çerçevesinde, banka kredilerinin dışındaki araçlara dönük ilgisinin düşük kaldığını, sermaye piyasası araçlarının kullanımını yaygınlaştırmak gerektiğini her fırsatta ifade ettiklerini de belirten Bahçıvan, şöyle devam etti:

“Özellikle halka arz konusunda sanayiciler olarak iğneyi sıklıkla kendimize batırıyoruz. Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu’nda bile halka açık olanların sayısı yalnızca 88, ikinci 500’de ise bu rakam 39. Yine son günlerde bankaların Eximbank kredileri için teminat mektuplarına uyguladıkları komisyon oranları giderek artıyor ve önemli bir maliyet unsuru haline geliyor. Bankaların komisyon oranlarına bir tavan getirilmesinin gerekli olduğunu değerlendiriyoruz. Birikmiş KDV alacaklarının da 2024 itibarı ile sadece İSO 1000 kuruluşlarında 110 milyar TL’ye yaklaştığını hatırlayacak olursak, Türkiye'nin artık kendisiyle çok uyum sağlayamayan ve adeta bir üretim vergisi hale gelen KDV modelinden daha reformist bir yapıya dönmesi gerekiyor. Bu noktada İSO olarak uzun süredir dile getirdiğimiz ticari alacakların konkordato kapsamından çıkartılması talebimiz doğrultusunda bu başlıkta bir düzenleme yapılıyor olmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Ayrıca Türkiye’nin orta vadeli, tutarlı ve sürdürülebilir bir istihdam politikasına acilen ihtiyacı olduğunun hepimiz farkındayız. Bu ihtiyaç; insan kaynağımızın etkin ve verimli bir şekilde değerlendirilmesi için YÖK’ün de dahil olacağı bir eğitim planlamasıyla geleceğimiz adına eğitimin her kademesinde mutlaka ele alınmalı.”

‘İSTİKRAR VE REFORM PROGRAMI TESTLERDEN BAŞARIYLA GEÇTİ’

Açılış konuşmalarının ardından, İSO Meclis Üyeleri de ana gündem maddesine ilişkin söz alarak değerlendirmelerde bulundu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’a sorular yöneltti. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz sanayicilerin yönelttiği sorulara karşılık şu açıklamalarda bulundu:

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Ağustos Ayı Meclis Toplantısında iş dünyamızın kıymetli temsilcileriyle bir araya gelerek ekonomi politikalarımıza ilişkin beklenti, görüş ve önerilerini dinledik.

24 bini aşkın üyesiyle sanayi üretimimizin ve ihracatımızın yaklaşık üçte birini gerçekleştiren İSO, ülkemizin büyüme vizyonunun ve kalkınma hamlelerinin en güçlü lokomotiflerinden biridir.

Türkiye Yüzyılı’nda hedefimiz; istikrarlı bir ortamda daha fazla üretim, daha fazla katma değer, daha fazla ihracat ve istihdamdır. Bu hedeflere, sanayicilerimizin gayreti ve vizyonuyla hep birlikte ulaşacağız.”

‘OVP’Yİ GÜNCELLİYORUZ’

Orta Vadeli Program'ı (OVP) güncelleme çalışmalarını sürdürdüklerini, bakanlarla OVP'yle ilgili bir toplantı gerçekleştirdiklerini ve her yıl eylül ayının ilk haftasında OVP'yi güncellediklerini hatırlatan Yılmaz, "Güncellemeler üç temel başlıkta gerçekleşiyor. Birincisi makro ekonomik göstergeler. İkincisi bu makro ekonomik görünüm çerçevesinde 2026 yılı ve izleyen yıllarla ilgili temel bütçe büyüklüklerini Orta Vadeli Program'da şekillendiriyoruz. Üçüncü başlığımız ise yapısal reform." diye konuştu.

Sanayinin stratejik konumunun farkında olduklarını, küresel ekonomide belirsizliklerin yoğunlaştığı bir dönemde bulunulduğunu ve jeopolitik gerilimler, ticaret savaşları başta olmak üzere farklı bir uluslararası ortamın yaşandığını kaydeden Yılmaz, şöyle devam etti:

"Kurallara dayalı kurumların güçlü olduğu bir uluslararası ekonomik mimariden, ülkelerin daha dar çıkarlarının ön plana geçtiği bir dönemden geçiyoruz. Yapısal bir dönüşüm var dünyada. Üretim merkezleri yer değiştiriyor. Kurumların, kuralların zayıfladığı bir dünyadayız. Dolayısıyla bu dönemi iyi okumamız lazım. Savunma sanayinin, savunma meselelerinin ön plana çıktığı bir dönemdeyiz. Türkiye olarak hem siyasi hem ekonomik konumlanmamızla bu gelişmeleri fırsata dönüştürmek zorundayız ve bunu da toplum olarak hep birlikte yapmak durumundayız."

‘ÜST ORTA GELİRE TERFİ ETTİK’

Türkiye'nin mevcut büyüklüğüyle birlikte dünya ekonomisinde daha fazla pay alır bir konumda olduğuna dikkati çeken Yılmaz, "Türkiye 22 yılda alt orta gelirden üst orta gelire terfi etti. Beklentimiz 2026'da yüksek gelirli ülkeler ligine adım atmak. Kişi başına gelirimiz 15 bin 500 dolar oldu geçen yıl. Bu yılı göreceğiz. 17 bin dolarlar civarında bir rakam bekliyoruz. Ekonomimiz 19 çeyrektir kesintisiz büyümeye devam ediyor. Bu kolay değil. Böyle bir uluslararası konjonktürde 19 çeyrektir kesintisiz bir büyümemiz var. Ana ticaret ortağımız olan Avrupa başta olmak üzere düşük büyüme ve zayıf dış talep koşullarına rağmen 2025 yılı temmuz ayı itibarıyla yıllıklandırılmış ihracatımız Cumhuriyet tarihimizin rekorunu kırdı. 70'in üzerinde bir rakamla bu yılı kapatacağız." değerlendirmesinde bulundu.

‘İNSANLARA YAPAY ET YEDİRECEKSİNİZ, DEDİLER’

İklim Kanunu'na değinen Yılmaz, enerjide madenciliği, yenilenebilir enerjiyi etkileyecek bir düzenleme olduğunu, emisyon ticaret sistemi oluşturulacağını söyledi.

Yılmaz, kanuna ilişkin sürdürülen algılara dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Propagandayla karşı karşıya kaldık. 'İnsanlara yapay et yedireceksiniz.' diye bir kampanya yapılıyor. 'Çiftçileri, tarımı öldüreceksiniz, bu ülkede tarım kalmayacak, sanayicilerimizi emperyalistlere peşkeş çekeceksiniz.' deniyor. Biz bu kanunları yapıp emisyon ticaret sistemini kurmazsak, sanayi, özellikle belli sanayilerimiz Avrupa'ya ihracat yapamayacak veya bedelini ödeyecek. Bu para Avrupa'ya gidecek. Biz emisyon ticaret sistemini kurup, Avrupa'nın alacağı bu vergiyi biz almış olacağız ülke olarak. Bunu da bir fonda toplayacağız. Bu fonu da sanayinin yeşil dönüşümü için sanayimize geri vereceğiz."

‘SANAYİCİMİZ İÇİN GAYRET SARFEDİYORUZ’

Türkiye'deki sanayi üretim endeksinin haziran ayında yıllık bazda yüzde 8,3 artış kaydettiğini ve genel istihdamda güçlü bir görünüm olduğunu vurgulayan Yılmaz, şu ifadelere yer verdi:

"26 aydır tek haneli seviyelerde seyrediyor işsizlik oranımız. Organize sanayi bölgelerimiz, endüstri bölgelerimiz ve sanayi alanlarımızda yürütülen projeler hız kesmeden sürüyor. Bugün İstanbul'da 9 OSB'de 335 bin kişi istihdam edilmektedir. Tüm parsellerin üretime geçmesiyle bu rakamın 435 bine ulaşacağı öngörülüyor. Biz de sanayicimizin yatırım ortamını iyileştirmek için elimizden gelen tüm gayreti sarf ediyoruz. İçinden geçtiğimiz dönemin zorluklar barındırdığının farkındayız. Gelecek yıl finansal koşulların da yatırım ortamının da çok iyi olacağı bir yıl olacak. Türkiye, her ortamda barışı, diplomasiyi savunan bir ülke olarak istikrarlı bir şekilde yoluna devam ediyor. Etrafımızdaki gelişmelere baktığımızda Türkiye'deki bu istikrarı takdir etmemiz ve bunun bize getireceği avantajı görmemiz lazım."

‘SIKINTI ÇEKENLERE DESTEKLER VERİYORUZ’

Mevcut süreçte sıkıntı çeken sektörlerin farkında olduklarını dile getiren Yılmaz, sözlerini şöyle tamamladı:

"Tekstil, deri, mobilya... Bu alanlarda prim destekleri vermeye başladık, altıncı bölge desteklerimiz var, İstanbul'dan Anadolu'ya geçişleri özendiriyoruz. Bunlardan vazgeçme diye bir niyetimiz yok. YTAK programımız var. Merkez Bankamız buraya 500 milyarlık bir fon ayırdı. Belli büyüklükte, ithalatı azaltıcı, teknolojik düzeyi yüksek projelere iki yılı geri ödemesiz, on yıl vadeli düşük faizli kredi veriyoruz. Bunu da bir komite seçiyor. Ardından finansal piyasalar bu onaylanan projelerle ilgili finansal değerlendirmelerini yapıyorlar. Hit30 dediğimiz program ise genel teşvik, teknolojik hamle programlarımız. Bütün bunlarla sanayiciye seçici destek veriyoruz, önümüzdeki dönemde de bu tür destekleri vermeye hazırız. Yeter ki anlamlı olsun, programımızın genel çerçevesini bozmasın, ülkemizin kalkınmasına, daha yüksek katma değer üretmesine vesile olsun. KOBİ'lerimize, girişimcilerimize fon sağlamaya çalışıyoruz ve bütün bunlarla ülkemizin kapasitesini büyütüyoruz."

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner121

banner120

banner119

banner118

banner117

banner116

banner114