Öne Çıkanlar Rüştü Bozkurt Kişisel verilerin korunması kanunu Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu ömer nart Yapay Zeka

Sanayi kuruluşlarında çok ciddi yalıtım açıkları var

GİRAY DUDA

Ode Yalıtım, sektörün en genç ve dinamik şirketlerinden birisi. Başarılı temposu ile ihracatçılık ve rekabetçilik ödüllerini de topluyor. Kısa zamanda çok hızlı bir büyüme gösterip arka arkaya yeni yatırımlara girişen Ode Yalıtım’ı ve faaliyetlerini Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ile konuştuk.

 

- Sayın Orhan Turan, siz birinci kuşak sanayicilerdensiniz. Kurup büyüttüğünüz Ode’yi ana hatlarıyla bize anlatır mısınız?

 

- Ode’nin 30’uncu yılını kısa süre önce kutladık. Türkiye’de 2015 yılında sanayicilik yapmanın zorluğunu biliyorum ama bu işe gönül verdik, koşuyoruz. Çorlu’da 2 ayrı kampüste 4 fabrikamız var. 40 bin metrekare kapalı alanımız var, Eskişehir’de ilave 60 bin metrekare kapalı alan yapacağız.

 

YILDA 22 BİN ARAÇ YÖNETİYORUZ

Eskişehir’e 100 milyon TL’lik yatırım yapacağız. Çorlu’dan Türkiye’yi destekleyemiyoruz. Lojistik olarak maliyetler çok yüksek. Onun için İç Anadolu’ya geçtik. Eskişehir, Antalya’ya, Ege’ye, Ankara’ya, Bursa’ya yakın bir yer. Limana da yakın, hızlı tren var. O yüzden Eskişehir’i tercih ettik. Eskişehir’i çalışıp araştırarak bulduk. Çorlu’dan Brezilya’ya daha ucuz gönderiyoruz, Van daha pahalı. Çok ilginçtir. Brezilya’ya ben deniz yolu ile gönderiyorum daha ucuz, Van’a karayolu ile gönderdiğim için daha pahalıya geliyor. Navlun maliyeti çok yüksek oluyor. Bizim tesislerden çıkan araç sayısı 16 bin. 6 bin de tedarik etmişiz. 22 bin aracı yönetiyoruz.

 

ANA İŞE ODAKLANIYORUZ

- Bu kadar çok araca ihtiyaç duyuyorsunuz. Lojistikte başka şirketlerle mi çalışıyorsunuz, kendi araçlarınız mı var?

- Başka şirketlerle çalışıyoruz. Lojistiği Türkiye’de herkes kendisi yapmak istiyor ama bu doğru değil, daha fazla maliyet oluyor. Bizim pazarlamaya ve Ar-Ge’ye odaklanmamız lazım. Ode’nin güvenliği de, yemek işi de, lojistiği de taşeron. Ana işe odaklanmamız lazım. Her şeyi kendim yapayım dersem sonra verimsizlik çıkıyor. Ayrıca bizim ürünler havaleli ürünler. Herkesin kendi uzman olduğu işi yapması lazım.

 

ÇORLU’DA ELEMAN SORUNU YAŞIYORUZ

Eskişehir’de bu yıl sonunda birinci etabı bitireceğiz, 30 bin metrekareyi kapatacağız. Bu etap bittiği zaman yaklaşık 100 milyon TL’lik yatırım yapacağız. Biz araştırırken istihdam kaynağına, lojistiğine ve pazara yakınlığına baktık. Çorlu biraz ters kalıyor artık. Trakya’daki önemli nedenlerden bir tanesi de insan kaynağı. Sanayi buraya kayıyor ama sanayici istihdam konusunda sorun yaşıyor. Fabrikayı kurmak sorun değil. Onu yönetecek gerekli insan kaynağını bulamazsanız bir anlamı yok. Nitelikli insan kaynağı bulamamak da sanayicinin en büyük sorunlarından birisi. O zaman ne oluyor, aldığı insanları kendi bünyesinde eğitmeye başlıyor. Bizde işe alınan personelin belli bir saat eğitim görmesi gerekiyor. Her elemana şu kadar saat eğitim alacaksın diye şart koşarız. Mavi yakalıya da beyaz yakalıya da. Bazen bize burası okul mu, şirket mi diye soruyorlar. Türkiye’nin ortalama eğitim süresi 7 yıl. Bununla ne kadar katma değer oluşturabilirsiniz? Bu kadar eğitimle bu kadar katma değer olur.

Sanayiye yetişmiş eleman gelmeyince, sanayici de kendi kadrolarını kendisi yetiştirmek zorunda kalıyor. Teknik eğitim, mesleki eğitim veriyoruz. Hatırlıyorum, 2000 yılında biz 50-60 kişiydik ve 6.000 adam/saat eğitim almıştık o yıl. Bir cumartesi-pazar yapıyorduk, bir cumartesi-pazar yapmıyorduk. Antalya, İzmir, Antalya bölgelerinden arkadaşlar geliyordu. Onları eğittik ve sonradan faydalarını aldık.

 

TÜRKİYE ÜRETİP İHRAÇ EDEREK BÜYÜYEBİLİR

- Lee Iacocca’nın Chrysler şirketinin 1980'lerdeki yeniden doğuşunu anlatan bir kitabını okumuştum ve ABD’nin dev otomobil firmasında elemanların eğitim eksikliği yüzünden ortaya çıkan sorunlara inanamamıştım…

- Öyle çok zaman kaybediyoruz ki. Avrupa’da en fazla Türkler çalışıyor ama en az katma değeri Türkler yaratıyor. Çok çalışmak bir şey değil. Nitelikli insan kaynağı Türkiye’nin en önemli sorunlarından birisi. Sanayi niye katma değer yaratamıyor. Şimdi tekrar bir strateji değişikliğine gitmeye çalışıyoruz, sanayiye teşvikler veriyoruz. Çünkü Türkiye üreterek, ihraç ederek katma değer yaratarak ancak büyüyebilir. Yani ithalatla hizmet sektörüyle AVM ile nereye kadar büyüyebilirsiniz.

 

BAZI BİRİMLERİ DE İSTANBUL’DAN TAŞIYACAĞIZ

- Çorlu’da yaşadığınız eleman sorunu Eskişehir’de çözülecek mi?  

- Orada üniversitenin de olması büyük bir avantaj.  Biz Türkiye’deki bazı merkez operasyonlarımızı da oraya kaydırmayı düşünüyoruz. Çünkü artık İstanbul’da kalmanın bir gereği yok. Çekirdek kadrolar burada olmalı, onun dışındaki bütün operasyonları üretime yakın veya daha rahat olacak şekilde diğer şehirlere kaydırmak lazım. Çünkü insanlar burada işe gelince günde 4 saati gitmiş oluyor. Şirkete geldiğinde yorgun ve bitkin oluyor. Evine gittiğinde belki 10’da akşam yemeğini yiyor. İnsanların yolda enerjisi bitiyor. Yaya da gitse, metroya veya metrobüse de binse böyle oluyor. İstanbul’u çok iyi kurgulamamız lazım. Hem maliyetler artıyor, hem hayat pahalı. İnsanların beklentileri yüksek. İstanbul’daki bazı birimlerimizi Çorlu ve Eskişehir’e kaydırmayı düşünüyoruz.

 

- Şirketiniz bünyesinde, merkez ve fabrikalar olarak kaç kişi çalışıyor?

- Toplam hizmet aldığımız taşeronlarla 350. 190 bayimiz var, 70 ülkeye ihracat yapıyoruz. 18-19 yıllık üretim tecrübemiz var. Bu işe önce bayi olarak başladık.

2013 yılı İSO büyük şirketler listesinde, İkinci 500’de 102’inci sıradaydık. 2014’ü bilmiyorum, çünkü henüz açıklanmadı. Yani Türkiye’nin ilk 600 şirketinin içerisindeyiz. Kısa vadeli hedefimiz ilk 500’e girmek. Son 10 yılda her yıl ortalama yüzde 23 büyüdük. Bunu sürdürülebilir olarak yönetmek de kolay değil. Finansman, insan kaynağı. Biz genelde krizlerde büyüdük. 2001’de küçük yatırım yaptık, Türkiye krizi çıktı. 2008’de 40 milyon dolarlık yatırım yaptık, global kriz çıktı. Şimdi 100 milyon TL’lik yatırım yapıyoruz, bu kez yine bir kriz çıkmaz umarım.

 

5 YILLIK PLANIMIZ HAZIR

- Sizin büyümenizde doğal olarak yalıtım pazarının birkaç katına çıkmasının da etkisi var değil mi?

- 2002’den bu günlere ısı yalıtım pazarı 6 kat falan büyüdü. Enerji fiyatları artıyor, maliyetlerimiz artıyor, Türkiye’nin enerjiye ödediği fatura artıyor. 2013’te 60 milyar dolar ödedik. Bizim yalıtım maddelerimiz konut ve sanayide kullanılıyor. Buralarda büyük potansiyeller var. Hala tesislerde de sanayi kuruluşlarında çok ciddi enerji açıklarımız var. Her yeni bina daha modern, daha ısı yalıtımına odaklı, enerji tasarrufu sağlayan biçimde yapılıyor. Biz sadece ısı yalıtımı yapmıyoruz, ısı yalıtımı, su yalıtımı, ses yalıtımı, yangın yalıtımında varız. Bu dört disiplinde de olan Türkiye’deki tek firmayız.

Bir de tesisat ve bina yalıtımı dediğimiz zaman her ikisinde de varız. Biz önce ticaretle başladık, sonra ithalata ve sonra da üretime geçtik. Şu anda Türkiye’deki yüzde yüz yerli sermayeli, geliri de yalıtımdan olan tek firma biziz. Bizim rakiplerimizin hepsi uluslararası ve global firmalar. Onlarla Türkiye’de ve Türkiye çevresinde çok ciddi rekabet ediyoruz. Başarılı olduğumuza da inanıyoruz. ODE rol model bir firma. Sadece yapı sektöründe değil, mesela geçen yıl biz TÜSIAD-Sabancı Üniversitesi-Sedefed'in seçtiği büyük şirketler kategorisinde Türkiye’de en rekabetçi şirket seçildik. 2008’de ben E&Y-CNN-Milliyet’in yarışmasında ‘Yılın Girişimcisi’ seçildim. Girişimciliğimiz ve rekabetçiliğimiz tescilli bir firmayız.

 

Vizyonumuz da Türkiye’den global bir marka yaratmak. 4-5 yıl sonra gerekirse yurtdışından da bir firma alarak değişik ülkelerdeki operasyonları yönetecek bir kültür yaratmaya çalışıyoruz. Her yıl 5 yıllık plan yapıyoruz. 5 yıl içerisindeki bizim 2019’daki ciro, ihracat, yatırımlarımızın hepsi orta vadeli programlarda net biçimde var. 2019’a kadar neler yapacağımızı yazdık, bunları da kişisel hedeflere kadar indirdik. Yani insan kaynağını da, Ar-Ge’yi de, pazarlamayı da yani her birimi ilgilendiriyor. Bu tür 5 yıllık çalışmalar çoğu holdinglerde yok.

 

YALITIM ÇOK ÖNE ÇIKTI

- Sizin yalıtım sektörünüzün bir avantajı da sürdürülebilir, çevreci üretimin dünyada, AB’de öne çıkmış olması mı?

- Kaynaklarımızın büyük kısmı enerjiye ödenen para. Türkiye’nin 2001 rakamlarını alın enerjide cari açığı yok, cari fazlalığı var. Ülkeler de dışa bağımlı. AB de, ABD de, Türkiye de enerji verimliliğine önem veriyor. Aklın yolu bir. Siz her yıl 60 milyar dolar enerjiye para ödüyorsunuz, bunu minimuma indirmeniz gerekiyor. Sadece ısı yalıtımında değil, sadece enerji verimliliği değil. Buradaki akustik ses yalıtımı da önemli. Ya da burada bir yangın çıkarsa burayı terk ederken bu da önemli. Ya da burası çatıysa yağmur suyunun akmaması veya temelden su yalıtımı önemli. Türkiye’de daha çok ısı yalıtımı akla geliyor ama yalıtım bir bütündür.

Örneğin çalışma ortamlarında klima yoksa verimli çalışamazsınız. Konfor şartları da değişiyor, bu değişince yalıtım da değişiyor. Şartlandırılmış havayı ve suyu binaya getirirken de yalıtım yapmanız gerekiyor. Isıttıysanız sıcaklığı kaybetmemeniz gerekiyor. Soğuttuysanız bunun ısınmaması gerekiyor. Her açıdan yaz kış sürekli var olan şey. Çünkü yapıların özellikleri değişti. Eskiden adam 1 metre duvar yapıyormuş ve başka hiçbir şeye gerek görmüyormuş. Ama şimdi 5-10 cm duvar yapılıyor. O zaman buradaki havayı iyi korumanız lazım.

 

- Dünyada 70 ülke ihracat yapıyorsunuz. Hangi ülkelerle daha çok çalışıyorsunuz.  

- Rusya var, İsrail var, Bulgaristan var. Dönem dönem değişiyor ülkeler. Arap baharı öncesinde Mısır’dı. Geçen yıl Rusya idi, bu yıl İsrail ve Bulgaristan oldu. Çevremizdeki gelişmeler bizim Pazar önceliklerimizde değişikliğe neden oluyor. Bu da bizim esnekliğimizi gösteriyor. Rusya’daki kriz ortamı bizi bir miktar etkiledi. Şimdi bir miktar kıpırdanma var. Bizim malzemelerimiz havaleli olduğu için nakliye maliyetlerinin düşük olduğu yerlere götürüyoruz. Biz Rusya’ya gemi yüklüyoruz ve Karadeniz’den gönderiyoruz. Ürünlerimiz havaleli olmasa dünyada girmediğimiz ülke kalmayacak.  

 

SANAYİCİ ENERJİ VERİMLİLİĞİNE DİKKAT ETMELİ

- Sanayideki enerji verimliliği, tasarrufu için ne kadar yol alındı?

- Sanayicinin en önemli girdilerinden birisi enerji. Sektörlere göre değişiyor. Maliyetinin yüzde 30’undan 60’ına kadar enerji harcaması yapan firmalar var.  Sanayide enerji verimliliğini yaygınlaştıracak politikalar izlememiz gerekiyor. Sanayiciyi bilinçlendirmemiz gerekiyor. Bunun bir politika olması lazım. Sanayide ne kadar insan gücü verimliliği, hammadde önemliyse, enerji de çok önemli.

Çoğu sanayici bunun farkında değil. Burada maliyetleri aşağıya çekmek o kadar abartıldığı kadar da değil. Bir konutta iyi yalıtım, verimli cihaz ve iyi bir yaptığınız zaman yüzde 90’lara varan verimlilik elde etmeniz mümkün. Yani 100 lirayı 10 liraya düşürmeniz mümkün.

 

YALITIM DEMEK SADECE MANTOLAMA DEĞİL

Binalarda ısı yalıtımı bir zorunluluk. Yalıtım demek sadece mantolama demek değil. Bunun çatısı, duvarı, toprak ile temas eden yeri veya ara duvarlı var. Sanayide bir dizi prosesler kullanılıyor. Çatısı, duvarı, proseslerin yalıtımı, vanaların yalıtımı var. Sanayici arkadaşlara her yıl yapamıyorlarsa iki yılda bir enerji etüdü yapmalarını öneririm. Nerelerde kayıpları var bunları etüd edip her geçen yıl aşağı indirmenin yollarını aramaları gerekir. Mesela ABD’de şu anda 1970’lerdeki gibi buzdolabı üretiliyor olsaymış, Türkiye’deki kadar ekstra enerji tüketimi olacakmış. 1970’lerdeki buzdolabının enerji tüketimine bakın bir de bugünküne bakın.


Gelişmiş ülkeler minimum enerji ile maksimum performans elde etmenin peşindeler. Bizim sanayiciyi o anlamda bilinçlendirmemiz lazım. Türkiye’de enerji verimliliği seferberliği ilan etmemiz lazım. Çünkü üretmeyen ülkeyiz. Bir Suudi Arabistan olsak, Rusya olsak mesele yok ama yarın belki 100 milyar dolar ödeyeceğiz. Çünkü insanların beklentileri, konforları artıyor. Talep ve birim enerji tüketimimiz artıyor. Cari açığın çözümü buradan geçiyor. Sanayiyi ve binalardaki enerji verimliliğini maksimumda tutmamız gerekiyor.

Şu anda teşvikler, Enerji Verimliği Strateji Belgesi var. Önemli olan bunun takipçisi olup hayata geçirmek. Sanayicinin belki her gün kontrol etmesi gerekiyor çünkü görünmeyen bir şey var. Sonuçta faturasını ödüyor. Enerji verimliliği finansmanına da ulaşmak çok kolay. Türkiye’ye çok ciddi fonlar geliyor.

Değişik seçenekler de var. Diyelim ki sizin ayda 1 milyon TL’lik faturanız var. Ben diyeceğim ki siz faturanızı bana ödeyin, ben bir takım yatırımlar yapacağım, sonra tasarrufu sizinle paylayacağız. Bu tür uygulamalar yaygınlaşacak. .

 


Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner112

banner111

banner110

banner109

banner108

banner106