Öne Çıkanlar Ergene Havzası arıtma çamuru yönetimi ÇOSB Dijital Dönüşüm Atölyesi ömer nart Ece Kamar İKV BAŞKANI AYHAN ZEYTİNOĞLU

“Afrika’nın zenginlikleri global aktörleri kendisine çekiyor”

GİRAY DUDA

Afrika’da Büyük Sahra’nın altındaki kuşakta arka arkaya gelen askeri darbeler tüm dikkatleri bu kıtaya ve bölgeye çekti. Afrika’da olup bitenlerin perde arkasını, Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi, uluslararası ilişkilerin duayen hocası Prof. Dr. İlter Turan’a sorduk.

- Hocam, Afrika’da son dönemde birbiri arkasından yapılan askeri darbeleri sizinle konuşmak istiyorum. Mali, Çad, Gine, Burkina Faso, Nijer, Gabon’daki darbelere bakınca bir ‘Afrika Baharı’ mı yaşıyoruz diye sormak istiyorum size.

- Bu ülkeler, bizim Afrika Sahil Kuşağı dediğimiz bir bölgeyi oluşturuyor. Buraların son derecede karmaşık etnik yapısı vardır. Hemen her rejim bir oranda çölden gelen IŞİD tipi hareketlerle karşı karşıyadır. Bu ülkelerin büyük kısmı doğal kaynaklar bakımdan da zengin olduğu için Batı ülkeleri buralarda denetleyebilecekleri rejimlerle birlikte çalışmak istiyorlar. Bu ülkelerin etnik yapıları da son derece karmaşık olduğu için bunları bizim bildiğimiz anlamda ulusal toplum olarak görmek bazen yanıltıcı da olabiliyor. Hemen hepsi seçimle gelmiş gibi gözüken ama aslında seçimlerin manipüle edildiği yönetimlerle yönetilmekteydi ve Batıyla ilişkileri düzenliydi. Son yıllarda IŞİD’in yanında Rusya’nın da çok faal olduğu dikkat çekiyor. Bazı ülkelerde IŞİD’le mücadelede, yerel güçler yanında Wagner kuvvetlerinin de önemli bir rolü oluyor.

Bu ülkelerin hemen hepsinde yönetimlere karşı memnuniyetsizlik var. Çünkü yönetimler ülkenin yarattığı yeraltı kaynaklarının istismarından kaynaklanan zenginliği kendi çıkarları için kullanıyor, toplumda ise yaygın bir fakirlik yaşanıyor. Bu aslında belki yerel bir sorun ama Batı ülkeleri çoğu zaman kendilerinin de göreve gelmesine katkıda bulunduğu otoriter rejimlerle işbirliği yaptıkları için olay kolaylıkla Batı düşmanlığına dönüşüyor. Bunun ötesinde bir husus daha var. Buraları daha çok eskiden Fransız sömürgeleri idi ve Fransa buralarda çok etkin bir konumda bulunuyordu. Dolayısıyla batıya karşı tavırların odaklandığı ülke de Fransa oluyor.

DARBELER BİRBİRİNE ‘ÖRNEK OLUYOR’

Bir ülkede bir askeri darbe ortaya çıkınca, bu diğer ülkeler için de örnek teşkil ediyor. Hele bir askeri darbeye karşı o darbeleri önlemek için alınacak tedbirlerin de yeterince başarılı olmadığı görülünce, bu sefer başka darbelerin de yolu açılmış oluyor. Buna karşılık, darbe olmayan ülkelerdeki yönetimler dahi olası darbeleri engellemek için muhtelif tedbirler almaya başlıyorlar. Mesela mevcut askeri yönetimin üst kadrosunu, günahları olmasa bile, ‘darbe yaparlar’ diye tasfiye ediyorlar. Bütün bu kuşakta bir yönetim karışıklığı hüküm sürüyor.

FRANSA’YA KARŞI TEPKİ BÜYÜYOR

- Bu büyük olayların nedeni doğal kaynakların kullanımı, elde edilmesi gibi gözüküyor. Fransa burada çok etkin ve güçlü konumda iken bu darbeler Fransa’ya darbe vurmuş izlenimi veriyor. Darbelerin arkasındaki en büyük gücün de Rusya olduğu şeklinde değerlendirmeler var. Siz ne dersiniz?

- Görünenlerin ötesine bakmak ve şunu hatırlamak lazım. Wagner güçlerinin finansmanı önemli ölçüde buradaki yerel yönetimler tarafından sağlanıyor. Rusya buraya sınırlı olduğunu tahmin ettiğim bir kaynak tahsis ediyordur. Rusya’nın şu anda başka yerlere tahsis edecek çok fazla kaynağı zaten yok. Gayrı resmi askeri güçler bu rejimleri korumak için yerel finansman kaynaklarıyla destekleniyor.

Fransa’ya karşı giderek güçlenen bir düşmanlık var. Zannediyorum Macron yönetiminin oldukça küstah sayılabilecek tavrı bunu daha da ateşliyor. Ama hatırlanabileceği gibi Fransa zaten burada güçlükler yaşamaya başlamıştı. Örneğin, herhangi bir askeri darbe söz konusu dahi değilken, Mali’de bulundurduğu 1.000 kişilik kuvveti geri çekmeyi tasarladığını açıklamıştı. Çünkü asker kaybetmesinin yanı sıra istediği sonuçları da alamadığı ortaya çıktı.

GÖSTERİCİLERDEKİ RUS BAYRAKLARI

- Nijer’deki darbenin ardından Fransa Büyükelçiliğinin kapatılmasını talep eden halkın ellerinde Rus bayraklarıyla gösteriler yaptığına ilişkin haberleri izledik. Bu, Rusya-Ukrayna savaşında Fransa’nın etkin olduğu bir batı desteğine karşı Rusya’nın organize ettiği bir hareket olabilir mi?

- O ihtimali uzak görüyorum. Nedenini de söyleyeyim. Rus bayraklarıyla gösteri yapanlar Fransa gitsin yerine Rusya gelsin diye bir özlemi ifade etmiyorlar. Fransa’ya karşı direnmekte Rusya’yı adeta bir sembol olarak gördükleri için bu hareketi yapıyorlar. Ukrayna’daki gelişmelerin buradaki mücadelelerle çok yakın ilişkisi olduğunu tahmin etmiyorum.

ÇİN, AFRİKA’DA İSTENEN BİR ÜLKE DEĞİL

- Afrika’nın çekiciliği nedeniyle 15-20 yıllık çok yoğun bir Çin ilgisini de gördük. Darbeler sonrasında Biden’ın da Afrika’yı konu alan açıklamalarını okuduk. Sanki bütün dünya Afrika’ya yoğunlaşmış gibi gözüküyor değil mi hocam?

- Afrika’nın doğal kaynaklara sahip olması, bunların zenginliği, henüz tarım olanaklarının tamamen kullanılmaması ve işgücünün bolluğu dolayısıyla Afrika’ya biraz da geleceğin kıtası diye bakılıyor. Birdenbire olayların patlak vermesi, çıkar çekişmeleri dünyanın bütün güçlerinin Afrika’ya ilgi göstererek kendi nüfuz alanlarını artırmaya çalışmasıyla sonuçlanıyor.

Çin uzunca bir süredir Afrika’ya nüfuz etmeye çalışıyordu ama istediği başarıyı elde edemedi. Çünkü Çinliler girdikleri yere kendi ekipleriyle geliyorlar, her işi kendileri yapmaya çalışıyorlar ve oldukça sert bir ırkçı tavır sergiliyorlar. Çinlilerin gelirken gördükleri hoş karşılanma ile şimdiki durumları arasında mesafe var. Çin artık istenen bir ülke değil. Ayrıca kredi açarak projeler yürütüyor, kredilerin ödenememesi durumunda projeleri kendi yönetimlerine, hatta mülkiyetlerine geçirmeye çalışıyorlar. Bu da Çin desteğine karşı tepkiler yaratıyor. Sadece Afrika’da değil Hindi Çini’den ve Sri Lanka’dan başlayıp Pakistan’a kadar uzanan bir kuşakta da bu nedenlerle Çin’e karşı tepki var.

SAHTE SEÇİMLERLE YÖNETİLİYORLAR

- Hocam bu kuşağın hemen altında ve üstüne 40-50 tane ülke var. Bunların toplumsal özellikleri, muhtemelen darbe olan yerlerden farklı değildir. Bu nedenle önümüzdeki dönemde başka darbelerin olması ihtimali var mı?

- Çoğunun demokrasi kültürü birbirinden farklı değil ve çok zayıf. Zaten birçok Afrika ülkesi sahte seçimlerle yönetiliyor. Bir seçim rekabeti havası yaratılıyor ama kimin kazanacağı konusunda hiçbir tereddüt yok. Liderler seçimlerle kendi iktidarlarının sürmesini meşrulaştırırken başkalarının da seçim yoluyla iktidara gelmesine geçit vermiyorlar. Afrika kıtasının büyük bölümünde seçimle meşrulaştırılan ama seçimin sonucu değişmeyen iktidarlar görüyoruz. Bu arada da çeşitli siyasi aktörün ülkedeki çeşitli potansiyelleri kullanmak gayreti içinde olduğu, bunlar içerisinde askeri potansiyelin de olduğu görülüyor.

Bir örnek vereyim. Sudan’a bakacak olursanız, bir sivil yönetim kurulacaktı. Fakat, Darfur’da gaddarlığıyla tanınan, ‘savaş patronu’ diyebileceğiniz bir yerel güçler komutanı ile normal askeriyenin komutanı güç mücadelesine girdiler. Sonunda sivil yönetim etkisizleştirildi. İki askeri güç arasındaki çatışmalar süregeliyor, bir türlü bitmiyor.

Kongo’nun doğusunda, Uganda’dan girip çıkan çetelerin ortaya çıkardığı çatışmalar var. Kongo yönetimi oralara hakim olamıyor. Birçok başka yerde aynı örnekler var. Zimbabwe’de geçenlerde yapılan seçimlerde, Emmerson Mnangagwa, muhalefeti baskı altına alarak seçimleri kazandı. Şu anda seçimin sonucu ile gerçekten hakkıyla iktidara gelinen ülkelerin hangileri olduğunu sorsanız Sahra’nın altında neredeyse hiçbir ülkeyi sayamayız. Güney Afrika Cumhuriyeti ile Botsvana ve belki de Kenya’dan başka ülke bulmak çok zor. Bunların dışındakilerde seçimle iktidarların değişeceğinden emin olamadığımız sistemler var. Bir kısmında askeri yönetimler hakim, bir kısmı da askerlere dayanarak egemenliklerini yürütüyorlar.

TÜRKİYE AFRİKA’DA AVANTAJLI DURUMDA

- Türkiye’nin de 10 – 15 yıllık sürede artan bir Afrika ilgisi var. Bugün Afrika’da 39 büyükelçilik ve 4 başkonsolosluk olduğu belirtiliyor. Onun dışında da çeşitli ticari organizasyonların temsilcilikleri açılmış durumda. Ayrıca Türk girişimcilerin, Afrika’nın birçok ülkesinde tarım işletmeleri kurup yönettikleri, müteahhitlik hizmetleri verdiği de biliniyor. Onlar açısından bu karışık ortamdan doğacak bir risk olabilir mi sizce?

- Türkiye Afrika’da faal ve önemli bir aktör olmaya çalışıyor. Anlaşıldığı kadarıyla Türk müteahhitleri ve tüccarları bu ülkelerde rahat hareket edebiliyorlar ve bu ülkelerde büyük işler yürütmeyi becerebiliyorlar. Türkiye’ye karşı emperyalist ülkelere karşı duyulan tepki yok. Türkiye avantajlı bir durumda. Ayrıca Türkiye’nin bazı ülkelerle asker, polis yetiştirmek ve silah satmak gibi ilişkilerde olduğu da biliniyor. Yine de konuştuğumuz gibi son derecede karışık bir ortamdan bahsediyoruz ve bu ortamlarda her şeyin geçici olabileceğini dikkatten uzak tutmamak gerekir.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner112

banner111

banner110

banner109

banner108

banner106