Öne Çıkanlar Müfit Can Saçıntı ÇOSB ÇOSB engelli araç ÇOSB Sao Paulo AB

“Derin deşarjdan kimse kaygı duymasın”

GİRAY DUDA

Tekirdağ Vali Yardımcısı Mustafa Yel, 8 yıl süren Tekirdağ Özel İdare Genel Sekreterliği ve Vali Yardımcılığı gibi görevleri nedeniyle kenti her bakımdan en iyi tanıyan yöneticilerden birisi. Bu bilgi ve çevresine dayanarak girdiği Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleri yarışını kazanamasa da bu kez üstlendiği Tekirdağ Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı ile kentin yarınına dönük her türlü uzun dönemli projelerle doğrudan ilgileniyor. Türkgücü Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı da yürüten Mustafa Yel ile ‘Global Sanayici ‘adına sanayi kenti Tekirdağ’daki sanayiye dönük dev projeleri ayrıntılarıyla konuştuk.

 

- Sayın Yel, bölgenin en büyük projesi Büyük Ergene Projesi ne durumda?

- Ergene Nehri tarih boyunca Trakya’ya bereket vermiş, Trakya’nın Trakya olmasını sağlamış bir nehir. Fakat yaklaşık 40 yıl önce başlayan bir süreç, plansız sanayileşme ve kentleşmenin yarattığı sonuçlardan dolayı da 40 yıldan bu yana ne yazık ki Trakya’ya zehir saçan bir nehir konumuna gelmiştir. Ben bölgede hem İpsala, hem de Pehlivanköy Kaymakamlığı yapmış birisi olarak Ergene Nehri’nin yarattığı kirliliği iyi bilen birisiyim. Laboratuvar sonuçlarını da iyi bilirim. Bu anlamda buradan üretilen ürünlere ne tür zararlar verdiğini de bilen birisiyim. Hem çevre ve halk sağlığının bozulması hem de ülke ekonomisinin olumsuz etkilenmesi açısından olumsuz bir sorun yaşanıyor nehir boyunca.

 

Bu sorun daha önceki yıllarda vardı fakat, ne yazık ki çeşitli yetkililer yeterli ilgiyi göstermemişlerdi. Ta ki 6 Mayıs 2011 tarihinde dönemin Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun açıklamaları ve şu andaki Cumhurbaşkanımız, dönemin Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın verdiği talimatla Şafak Operasyonu’nu başlattık. Ergene Havzası Eylem Planı’nı başlattık. 15 maddelik eylem planı hazırlandı. Bunlar, hem nehri nasıl daha iyi temizleriz hem de bu nehirden daha fazla nasıl faydalanırız, su kirliliğinin yanı sıra, toprak ve hava kirliliğini nasıl çözeriz ve etrafımızı daha verimli hale nasıl getiririz diye düşünerek belirlediğimiz maddelerdi. Eylem Planı’nın genel çerçevesi buydu.

 

ÖNCE ISLAH OSB’LERİ KURDUK

 

Bu Eylem Planı’nın en önemli maddesi plansız yapılaşmış sanayinin bir araya getirilmesiydi. Bölgemizde güçlü, modern OSB’ler var. Çerkezköy OSB ve Çorlu Deri OSB gibi. Bunların dışında kalan 1400 sanayi işletmesinin çoğu dağınık yapılaşmışlardı. İşte, 6 Mayıs 2011’den sonra  610 civarında firma ayrı ayrı yapılandırılarak Islah OSB’ler oluşturuldu.

 

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Su ve Orman Bakanlığı bu konuda Sayın Veysel Eroğlu Bakanımızın koordinatörlüğünde yapılandı, Tekirdağ Valiliği de bu işin göbeğinde oldu. Sanayicilerimize de teşekkür ediyorum. Sanayicilerimiz nehrin kirlemesinde kendi katkıları olduğunu da kabul ederek devletimizle beraber oldu. Bu olgunluğu gösterdiler. Bu konuda kendilerine teşekkür ediyorum. Tüm sanayicilerimizde bu olgunluğu gördük. Bu konuda devlet ve sanayici birlikte hareket etti. Bu arada Hükümetimiz 3 milyar 240 milyon TL’lik katkı sağladı. Projeye ilk defa büyük bir ödenek ayırarak 5 yıl içinde bunu hayata geçirme kararlılığını gösterdi. Tüm aşamalarında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan takip etti, her aşamasında bilgi sahibi oldu. Bize yön verdi. Çalışmalara talimat verdi, bu talimatlarının uygulamasını takip etti. Ben buradan tüm Trakyalılar adına şükranlarımızı sunuyorum.

 

KURBAĞA BİLE YAŞAMIYOR

- Ergene nehrindeki kirlilik çok mu ileri aşamadaydı?

 

- Ben Tekirdağlı bir vatandaş olarak da konuşuyorum. Çevreye duyarlı bir kişiyim. 1970 yılına gelene kadar Ergene Nehri’nde 22 çeşit balık yaşıyordu. 70’li yıllardan sonra her geçen gün bu canlılık ortadan kalktı. Şu anda içinde bir kurbağa bile yaşamıyor. Ancak 2011 yılından sonra fabrikaların denetlenmesiyle gösterilen etkinlik ve diğer mücadele yöntemleriyle beraber kirlilik azalmaya başladı.

 

Nehrin suyu, 4’üncü sınıf su iken 3 sınıf suya yükselmek üzere. Amacımız 2016 yılından sonra 2’inci sınıf su haline getirebilmek. Yapılan çalışmalarda da öncelikle birbirinden bağımsız sanayi kuruluşları bir araya getirildi. Birlikte hareket edip yol katetmeleri için bir araya toplandı. Bu konu kendilerine anlatıldı. Neredeyiz, nereye gideceğiz. Bunun yanı sıra arsası olan vatandaşlar da işe dahil edildi.

 

Bugüne kadar öncelikle var olan sanayilerin hali hazır durumlarıyla ilgili bir çalışma yapıldı. İmar planı uygulamaları gerçekleştirildi. Fizik etüdleri yapıldı, işin genel bir manzarası ortaya konulmuş oldu. Ardından Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bu bölgeleri Islah OSB ilan etti. Burada da önümüze Islahtan normal OSB’ye geçmek için bir takım hususlar getirildi. Bunların yapılabilmesi sonuçta Tekirdağ Valiliğimizin fedakarca çalışmasıyla hız kazandı. 11 Ekim 2013 tarihinde ıslah ile ilgili çalışmaları tamamlandığı için 8 ıslah OSB’miz, normal OSB haline geldi.

 

ATIKSULAR BÜYÜK SORUN

 

- Islah OSB’lerin normal OSB olması önemli bir adım ama Ergene Projesi kapsamında yeni ve önemli adımlar atılması gerekiyor değil mi?

 

- Bundan sonra yapılması gerekenler var. Öncelikle Atık Suların temizlenmesi gerekiyordu. Günde yaklaşık 500 bin metreküplük bir atıksu ortaya çıkıyor. Bu çalışma yapılırken sadece sanayi atıksularını değil evsel atıkları da düşündük. Yani belediyelerimizin yapması gereken çalışmaları da hükümetimiz üstlendi. Bölgedeki Ergene Havzası Koruma Eylem Planı içindeki tüm belediyelerde bu 3 ölçekli olarak hazırlandı. Cumhurbaşkanımız tarafından DSİ’ye talimat verildi. Onlar da tüm bu belediyelerde çalışmayı başlattılar.




 

Havzadaki tüm Belediyelerde bu çalışma başlatıldı. Bu çalışmayı da DSİ yürütüyor. Bunun yanı sıra sanayiden kaynaklanan atıksular için de OSB’lerde 5 tane Atıksu Arıtma Tesisi’nin ihaleleri yapıldı. Bunların en büyüğü Velimeşe OSB atrıksu arıtma tesisidir. 150 metreküp /gün kapasitelidir. Buradan Veliköy, Karaağaç ve Yalıboyu’ndaki sanayi tesislerinin atık suları arıtılacak.

 

Misinli Bölgesindeki sanayi bölgeleri için Ergene 1,  Ulaş’taki sanayi tesisleri için Ergene 2 ve Türkgücü ile Muratlı OSB’deki sanayi tesisleri için ayrı ayrı arıtma tesisleri öngörüldü. Bunların bitim süresi 2016’nın 3’üncü ayının sonudur. Şu anda çalışmalar hızla devam ediyor.

 

DERİN DEŞARJDAN KAYGI DUYULMASIN

 

- Projenin büyük bir bölümünü oluşturan ve kimi eleştirilere muhatap olan derin deşarj hangi aşamada?

 

- Elbette ki atıksu yönetimi yetmiyor. Bunların yanı sıra çok radikal bir karar daha verildi. 87 kilometrelik iki tane hattı oyan doğu ve batı kolektör hattı düşünüldü. Bu kolektör hattı ile tesislerde tamamen temizlenmiş, çevre bilimi tarafından temiz kabul edilen 200 KOİ derecesine sahip arıtılmış suyu biz Marmara Denizine deşarj edeceğiz. Kıyıdan 5 kilometre uzaklığa, denizin içinde 48 metre derinliğe, saatte 7.6 metre küplük suyu deşarj edeceğiz. Vatandaşlarımın bir kısmı bu nedenle kaygı duydular. Ergene temizlerken Marmara’yı mı kirleteceğiz diye düşündüler. Kesinlikle böyle bir şey yok. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde bunların modellemeleri yapıldı. Bu modellemeler sonucunda 12 bin metreküp/saniye olan debiye biz sadece 7.6 metreküp/saniyelik arıtılmış suyu vereceğiz. Bu suyu tuzlu su olduğu için vereceğiz. Bu suyu eğer tekrar Ergene’ye verirsek Ergene yine tuzlu bir suya sahip olur ve tarımda kullanılmayan adi bir su olur. Bu anlamda bunun da önüne geçilmesi için uzmanlar en akıllı çözümün suyun denize verilmesi olduğunda hemfikir oldular. Bunun yanında evsel atıklardan kaynaklanan su sorunu ortaya çıktı. Ergene Nehri’nin debisine bakıldığında görülüyor ki eski yıllara göre Ergene Nehri kurumaktadır. Şu anda akan suyun çok büyük kısmı atıksudan geldiği için kurumamış gibi gözüküyor. Burada evsel atıklardan kaynaklanan suyu Ergene’ye vereceğiz. Bunun sonucunda hem tarımda kullanılacak hem de bizim özlediğimiz 22 çeşit balığın yaşayabileceği bir nehre kavuşmayı istiyoruz. Buradan da vatandaşlarımıza ‘2016’nın haziran ayına doğru oltalarınızı hazırlayın hep beraber balığa gideceğiz’ diyoruz.

 

DÜNYANIN EN BÜYÜK ÇEVRE PROJESİ

 

Hep beraber o canlılığı yaşayacağız. Süreç adım adım yürüyor. Şunu söylüyoruz: Dünyanın en büyük çevre projesi yürütülüyor. Sadece kanal yapılı arıtma tesisi yer almıyor. Çamurun alınması var, dere ıslahı var, erozyona karşı mücadele var. Tüm OSB’lerde yeşillendirme olacak. Tüm altyapılar değişecek. Bu da projelendirme aşamasında. Doğalgazıyla, elektrik ve internet ve yağmur hatlarıyla komple düşünüldüğü zaman çağdaş, herkesin özlediği OSB’ler olacak. Çevresiyle barışık o bölgede yaşayan canlılara zarar vermeyen yaşanabilir bir sanayileşmeyi hep beraber göreceğiz.

- Muratlı OSB derin deşarj dışında mı?

Muratlı’nın atık suyu bu kanala verilmiyor, coğrafik nedenlerden dolayı. Bu suyun Ergene’ye verilmesi planlandı. Burada da iletkenlik yani tuzluluk sorunu giderilmek zorunda. Muratlı’daki iletkenlik şartları sağlandıktan sonra Ergene’ye verilecek.

- OSB’lerde doluluk oranı yüzde kaç?

- Şu anda Tekirdağ ili genelindeki OSB’lerdeki ortalama doluluk yüzde 50 oranında. Tüm planlamaları buranın yüzde yüz doluluk oranına göre hayata geçiriyoruz. Gelebilecek çeşitli sanayi tesislerinin arıtabileceği bir sisteme göre yapılıyor. Türkgücü’nde şu anda 5 bin metreküplük bir atık su var ama biz 15 bin metreküplük bir tesis yapıyoruz.

 

MAALESEF TANITIM YETERSİZ KALDI

 

- Ergene Havzası Koruma Eylem Planı büyük çevre projesi. Bu proje halka yeteri kadar anlatılabildi mi? Halkla ilişkiler faaliyeti anlamında soruyorum.

 

 

- Yapım işlerinde gayet iyiyiz, fakat halkla ilişkiler anlamında biraz yetersiziz. Bunu ben sahada gördüm. Bu konuda da Sayın Valimize önerdim, önümüzdeki günlerde bir komite oluşturulup köy köy, mahalle mahalle gezilip anlatılması fikrindeyim.  Bu projeyi sanayicilerle uyum içinde götürüyoruz. Sanayiciler de bu ülkedeki bir vatandaştan farklı düşünmüyor. Kirlilik var herkes görüyor herkes de bundan rahatsız. Bizim insanımız vizyon sahibi, dünyayı iyi takip ediyor. Hem kendi mutluluğu hem de çevresindeki insanların mutluluğu için çaba gösteren bir insan yapımız var.

 

- Tekirdağ’ın lojistik ve ulaştırma bakımından da özel bir yeri var ve bunu değerlendiriyor değil mi?

 

- Hükümetimizin yürüttüğü büyük projeler var. Kuzey Marmara Otoyolu’nda Tekirdağ sınırlarından geçecek kısım bitmek üzere. Bunun da projelendirme çalışmaları yapıldı. Önümüzdeki 5 yılda biteceğini düşünüyorum. Karayollarında yapılan ölçümlerde bundan 4 yıl önce Tekirdağ-İstanbul arasında günde 50 bin araç geçiyormuş. Bugün 70 bin civarında. 300 kilometreye yakın bölünmüş yol olmasına rağmen bunların da artık özellikle hafta sonlarında yaz aylarında yetersiz kalmaya başladığını  gördük. Bu yollar ile birlikte bu sıkıntılar ortadan kalkacak.

 

Demiryolu ile ilgili bizim duygusal bir beklentimiz vardı. Liman’dan Muratlı ve Kayışdağı’na kadar 31 kilometrelik demiryolu hattı döşendi. Üretilen malların Avrupa’ya geçişi ve dışarıdan gelen ürünlerin Anadolu’ya geçişinde bir kolaylık sağlanmış oldu. Devam eden İstanbul bölgesinde demiryolu çalışması var. O hattın da by-pass edilerek buradan devam etmesini sağlamak üzere planlanmış bir yoldu. Şu anda daha çok ticari faaliyet gösteren bir yol. Bu da ilerde Tekirdağ’ın lojistik üs konumunu güçlendiren bir yapı oldu.

 

Dünyanın sayılı ve Avrupa’nın 3’üncü büyük limanı özel bir iştirakçi tarafından yürütülüyor. Önümüzdeki aylarda o da işletmeye açılacak. Lojistik anlamda Tekirdağ’a büyük bir görev yükleyecek. Liman, demir yolu ve yeni yapılacak Kuzey Marmara çevre yoluyla ve Çorlu havaalanımızla birlikte Tekirdağ büyük bir lojistik üs olma işaretini veriyor. Bunu değerlendirebilmek çok önemli. Hükümetimiz bununla ilgili çalışmaları sürdürüyor. Çorlu Havaalanı, kargo uçaklarının daha fazla iniş çıkışının çok olacağı bir yer. Hızlı trenin bir bölümü Çerkezköy ve Çorlu’dan geçiyor. Tekirdağ’da da iki ayrı istasyonu olacak.   

 

TEKİRDAĞ-İSTANBUL YOLCU TAŞIMACILIĞI YAPILABİLİR

- Tekirdağ’dan İstanbul’a giden iki yol da İstanbul girişinde kilitleniyor ve Gebze’ye kadar saatlerce tıkalı oluyor. Tekirdağ ile İstanbul arasında deniz yolu taşımacılığı olsa iyi olmaz mı?

 

- Büyükşehir Belediye Başkan Adayı iken bir proje ve sözümüz vardı. Marmara Ereğlisi ve Tekirdağ’da limanlarımız var.  Ro-Ro gemileri İstanbul’a uğramayacaktı ve kamyonları Yarımca ve Gemlik limanına direk aktaracak bir projemiz vardı.  Bir de insan taşımacılığıyla ilgili  -tabi ki kış aylarında çok fazla işlemeyebilir, sadece 5 aylık bir çalışma olabilir- İDO ile bir protokol yapılarak fazla bir yatırım yapmadan insan taşımacılığı yapılabilir.

 

Hafif raylı sistemin Gümüşyaka’ya kadar gelmesi planlandı. Kıyı hattında gelecek hafif raylı sistem Tekirdağ merkeze kadar gelmelidir. Tekirdağ’dan İstanbul’a gidecek rahat bir sistem olur. Bunlar vatandaşlarımızın özlemle beklediği mantıklı projelerdir.

 

- Sizin başkanlığını yaptığınız Türkgücü Organize Sanayi Bölgesi’ndeki çalışmalar ne durumda?

 

- Türkgücü Organize Sanayi Bölgesi, üzerinde 41 tane sanayi tesisinin bulunduğu gelecek vadeden bir yer. Altyapısı çoğu anlamda bitmiş. Stratejik olarak da İstanbul’a yakınlığıyla cazip bir bölge. Ergene Havzası’nın tam da için de bulunmuyor ama çok da uzak değil. Suyla ilgili bir sıkıntısı yok. Ergene Havzası’nda DSİ 2009 yılından bu yana yeni bir uygulamayı sürdürüyor. Yeni su kuyusu açılmasına izin verilmiyor. Yer altı sularımız biraz azaldı. Ancak Türkgücü bunun dışında kalıyor. Sanayicilerimizin rahat nefes alabilecekleri yani suyla ilgili sıkıntı yaşamayacakları bir alan.

 

BEN PİRİNÇİ AİLEMLE TÜKETİYORUM

- Şu anda Ergene bölgesindeki tarım ürünleri açısından kirlilik düzeyi nedir? Hiç endişelenmeden yiyebilir miyiz?

 

- İpsala Kaymakamı iken kimi laboratuvar çalışmaları yaptırmıştık. Pirinçte çok önemli bir özellik var, tüm kirlilik dışındaki kabuğunda kalıyor içine sirayet etmiyor. Ben halen İpsala’dan gelen pirinci yiyorum çoluk çocuğuma da yediriyorum.

Ben temiz çevreye çok önem veriyorum. İnsan çevresiyle mutludur. Yani etrafındaki ağaca, kelebeğe bakıp mutlu oluyor. Dünyanın en güzel binasını da yapsanız ona bakıp mutlu olmuyorsunuz. İnsan çevresindeki canlı varlıklarla mutlu oluyor. Bunu sağlamak ve sürekli kılmak için uğraşıyoruz.

 

 

HOBİ:

 

Amatör Kuş Gözlemcisi Mustafa Yel : Köylerde leylekler için yapay yuvalar oluşturduk.

 

Kişisel bir merakla başladı kuş gözlemciliği. Çevremizdeki çeşitli kuş türlerini izleyerek onların hayatlarını takip ederek bu hobiye başladım. Başta leylekler olmak üzere süzülerek uçan pelikanlar, şahinler, kartallar gibi kuşları merakla izledim. Onların binlerce yıldır aynı rotayı izlediklerini öğrenince merakım daha çok arttı. Kuşların göçleri sırasında kullandığı adeta bir otobanı var. Avrupa’dan Afrika’ya kadar 10 – 15 bin kilometrelik yol katediyorlar ve aynı yuvalarına ertesi yıl geri dönüyorlar. Bunları okuyup öğrendim ve onların gizemli dünyasına girmek istedim. Gördükçe insanın etkilenmemesi mümkün değil.



Bunların korunması çalışmalarına bizim ne gibi katkımız olabilir diye düşündüm. Eskiden bilirsiniz leyleklerin yuvaları vardı. 1970’li yıllardan itibaren köylere elektrik gelmesiyle ve modern tarım uygulamalarına geçilmesi, çayır-mera alanların küçülmesiyle yuvaların da hızla azaldığını gördüm. Bunun nasıl önüne geçebiliriz diye düşündük. Özel İdare Genel Sekreteri iken idaremizin marangozhanesinde 500 kadar yapay leylek platformları oluşturduk. TEDAŞ’tan çıkma direkleri alarak üzerlerine bu platformları taktık. Tekirdağ, Kırklareli ve Edirne’nin değişik köylerine dağıttık. Beş altı yıldan beri de bunların üstlerinde 100 dolayında leylek yuvası kurulduğunu memnuniyetle gördük. Bunlar vatandaşlar tarafından dikkatle korunuyor. Sayılarının sürekli arttığını memnuniyetle görüyoruz.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner115

banner114

banner113

banner112

banner111

banner110