18 Ağustos 2006 İstanbul, Finansbank’ın Genel Müdürlük binası… Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Özyeğin, Finansbank’ı 5.5 milyar dolarlık toplam değer üzerinden National Bank of Greece’e (NBG) satışı için son imzaları atmıştı.

Özyeğin, Finansbank’ın yüzde 46’sının satışından, yurt dışındaki iştiraklerinin yeni kurduğu Fiba Holding’e devri sonrası 2.1 milyar dolar almıştı.

Finansbank’ın kuruluşundan itibaren Özyeğin’in en yakınında bulunan Ömer Aras, o gün genel müdür yardımcılarıyla toplantı yaptı.

Toplantıda genel müdür yardımcıları beklentilerini yansıttı:

- Hüsnü Bey, Finansbank’ı çok iyi bir fiyata sattı. Eline 2.1 milyar dolar geçti. Artık bankada emeği olan biz yöneticilere bir jest yapar değil mi?

Toplantı sırasında telefon çaldı, arayan Özyeğin’in asistanı Esin Hanım’dı. Genel Müdür Yardımcılarından biriyle konuştu:

- Hüsnü Bey sizi yukarıya odasına bekliyor. Sizden sonra diğer genel müdür yardımcılarımızı da tek tek bekliyor.

Bunun üzerine genel müdür yardımcıları heyecanlandı, jest beklentileri arttı:

- Hüsnü Bey kesin başarılı satış nedeniyle bize jest yapacak.

Genel müdür yardımcılarının kafasında şu soru dört dönüyordu:

- Hüsnü Bey acaba bize dolar karşılığı nasıl bir jest yapar?

Özyeğin’in yanına ilk giden genel müdür yardımcısının dönüşü gecikti. Süre uzadıkça beklentiler yükseldi. Nihayet ilk giden genel müdür yardımcısı toplantı odasına döndü:

- Arkadaşlar, Hüsnü Bey’in odasında terzisi var. Bize hediye takım elbise diktirmek için ölçü aldırıyor.

Genel müdür yardımcılarının jest konusundaki beklenti çıtası anında en alt düzeye indi. Aralarından şu yorumu yapanlar oldu:

- Belki de terzinin faktoring şirketimize borcu vardır. Hüsnü Bey, bize hediye takım elbise diktirerek o borcun tahsilatı da yapmış olacak.

QNB Finansbank Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Aras, bu anısını Remzi Kitabevi’nden çıkan “Deneyimler” adlı kitabının “Patron Nasıl Yönetilir?” bölümünde anlattı.

Aras, ödüllendirme konusundaki anısını aktardıktan sonra şu saptamasını paylaştı:

- Ödüllendirme konusunda tüm patronların eli sıkıdır…

Ardından ekledi:

- Birinci nesil patronların ödüllendirmede elinin sıkı olmasını doğal karşılamak gerekir. Kendileri sıfırdan geldiği için kazandıklarını paylaşmak zor gelir.

Sonra şu noktanın altını çizdi:

- Patronlar, kazanılanın büyük ölçüde kendi eseri olduğuna inanır…

Ömer Aras’ın “Deneyimler” kitabı, 3’üncü baskıyı yaptı, satışta 9 bin adeti yakaladı.

Aras, telif gelirini Darüşşafaka Cemiyeti’ne bıraktığını kitapta da duyurdu…

“Deneyimler”den çıkarılacak, alınacak çok ders var…

Hem ders çıkarın, hem de Darüşşafaka öğrencilerine destek verin…

Arsa yerine Finansbank hissesi alsaydım en az 30 milyon dolarım olurdu

YIL 1987… Ömer Aras, Hüsnü Özyeğin’in Finansbank’taki kurucu ekibinin öncülerinden biri olarak çalışıyordu. Bankanın faaliyete geçtiği ilk aylarda ABD’de Ohio State Üniversitesi’nde ders verirken tanıştığı arkadaşı Hasan Pirkul, Ömer Aras’ı ziyaret etti.

Hasan Pirkul, ABD’de bir yandan üniversitede ders veriyor, diğer yandan da emlak alım satımıyla uğraşıyordu. Tatil için İstanbul’a gelmiş, kelepir arsa arıyordu.

Çok sayıda arsaya bakmış, Beykoz’un Akbaba Köyü’nde 58 dönümlük çok güzel bir arsayı almaya karar vermişti. Ömer Aras’a teklifte bulundu:

- Ömer, bak ben bu işlerden anlarım. Çok gezdim, dolaştım, sonunda harika bir arsa buldum. Arsa 100 bin lira. Bende 70 bin lira var, gerisi yok. Koy şuraya 30 bin lira, arsayı ortak alalım. İlerde çok para kazanırız.

Aras, Hasan Pirkul’la arsayı görmeye gitti. O gün kararını verdi:

- Ben arsadan anlamam ama Hasan imar durumunu, yol planını falan incelemiş ve çok iyi yatırım olduğuna inanmıştı. Bu arsada ortaklığa girebilirim.

O günlerde 30 bin lira birikmiş parası olmayan Aras, patronu Hüsnü Özyeğin’in kapısını çaldı:

- Karşıma güzel bir fırsat çıktı. İleride alacağım primlere mahsuben sizden 30 bin lira borç istiyorum.

Özyeğin, Aras’ı kırmadı, 30 bin lirayı hemen verdi. Arkadaşı Hasan Pirkul’la söz konusu arsayı aldı. Aradan yıllar geçti. Belediye izinleri konusunda epey problem çıktı. Arsa yeşil alan ilan edildi. Aras, son dönemlerde yeniden kontrol etti:

- O arsa hâlâ eskisi gibi duruyor. Arsa değeri olarak da doğru dürüst bir artış göstermedi.

Aras, Finansbank’ın National Bank of Greece’e (NBG) satıldığı 2006 yılında şöyle düşündü:

  • 1987 yılında, bankamız daha yeni kurulduğu günlerde 30 bin liralık hisse almış olsaydım, payıma en az 30 milyon dolar düşerdi.

Ömer Aras, bu öyküyü “Deneyimler” kitabının “Yönetim İlkeleri, Yaptığım ve Gördüğüm Hatalar” bölümünde anlatıp, şu noktanın altını çizdi:

- Hatanın büyüklüğüne bakın. Parayı bulup alakasız bir arsa almak, o dönemdeki düşünce tarzımı çok iyi anlatıyor.

Bu tutumunu şöyle tanımladı:

- Bu, zengin olmanın yolunu gayrimenkul yatırımında görme körlüğüdür.

Ardından ekledi:

- O zaman hisse senedi alıp ileride satıp zengin olmak aklımdan bile geçmedi. O kültürle büyümemiştim.

Yaşadığı deneyimin öyküsüne şu mesajla noktayı koydu:

- Önemli olan hatadan ders çıkarmaktır…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner112

banner111

banner110

banner109

banner108

banner106