Doğan Holding Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Toksoy, holding şirketlerinden birine ait arsayı satış için görüşmeleri yürüttü. Ortaya çıkan fiyattan emin olamadı. Bazı arkadaşlarının görüşünü almak istedi. Çoğundan şu cümleyi duydu:

  • O arsa gelecekte daha da değerlenebilir. Satmamakta yarar var.

Toksoy, kararsız kalınca Doğan Holding kurucusu Aydın Doğan’a gidip konuyu açtı. Doğan, şu tavsiyeyi verdi:

  • Anlaşılan verilen fiyat iyi. Düşünme oğlum, sat da pişman ol.

Toksoy, böyle bir cümleyi ilk kez duyuyordu:

  • Sat da pişman ol…

Aydın Doğan’ın bu sözü üzerine şirketin söz konusu arsası satıldı. Ertesi yıl kriz patladı. Toksoy, durum değerlendirmesi yaptı:

  • Eğer arsayı o gün satmasaydık, o fiyatı bir daha yakalayamazdık.

Doğan Holding, Aralık 2019 başlarında 60’ıncı yılını kutladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’la birlikte katıldığı gala gecesinin çıkışında konuklara birer kitap hediye edildi:

  • Aydın Sözler…

Aydın Doğan’ın aile ve iş dünyasındaki büyüklerinden süzerek kullandığı bazı sözlerin hikayelerinin yer aldığı kitap, meslektaşım Emel Armutçu’nun editörlüğünde hazırlanmıştı. Kitapta aynı sözle ilgili şu öykü de dikkatimi çekti.

Aydın Doğan, 40 yıllık arkadaşı Taylan Bilgel’e arsa satışı için akıl danıştı:

  • Ankara’nın merkezinde ve İstanbul Şişhane’de birer gayrimenkul satacağım.

Aralarındaki diyalog şöyle gelişti:

Bilgel: Aydın Bey, o gayrimenkulleri satmak mecburiyetinde misiniz?

Doğan: Evet Taylan, satmaya karar verdim.

Bilgel: İyi düşündün mü?

Doğan: İyi mi, kötü mü bilmiyorum ama düşündüm.

Bilgel: Bir daha düşün.

Doğan: Taylan, bu işin sonu yok ki, ya “evet” diyeceğiz ya “hayır”.

Bilgel: Aydın Bey, referandum sandığının başında mıyız?

Doğan: İlahi Taylan… Hadi, beni bekletme, son sözünü söyle.

Bilgel: Aydın Bey, son sözüm “Hayır”… Çünkü, babamdan bana vasiyettir. Alışverişler sırasında gündeme gayrimenkul gelirse karar vermeden on defa düşünürüm. Unutmayalım, gün gelir, elden çıkarılan o gayrimenkul altın değerini bulur.

Doğan: Evet Taylan, şirkette bu gibi konular önüme getirilince çalışma arkadaşlarıma zaman zaman, “Sat da pişman ol” dediğim oluyor. Satan da benim, pişman olacak da… Şimdi herhalde öyle bir yola girdim.

Aydın Doğan’ın 60 yıllık iş hayatı deneyimi, grubun 60 yılda ulaştığı boyut, “Sat da pişman ol” deyiminin daha doğru yöntem olduğunu en azından kendi özelinde ortaya koyuyor.

“Satmayıp pişman ol” yöntemiyle başarıyı yakalayanlar var mıdır acaba?

Pizza Pizza’nın satışında o söz etkili oldu

Ahmet Faralyalı, Pizza Pizza’nın satışı konusunda işin sahibi Abbas Türker’le görüşürken işin tıkanmak üzere olduğunu fark etti. Kayınpederi Aydın Doğan’ın sıkça kullandığı sözü anımsadı:

  • Sat da pişman ol.

Hemen sözü Abbas Türker’e aktardı:

  • Aydın Doğan, “Sat da pişman ol” tavsiyesini böyle durumlarda sıkça kullanır.

Türker, bu sözden etkilendi, Pizza Pizza görüşmeleri Faralyalı açısından olumlu devam etti…

Reklam, ticaretin sihirli anahtarıdır

Aydın Doğan’ın Koç Grubu’nun ürettiği treyler araçlarının bayiliğini yaptığı günlerdi. Merkezleri İstanbul Sirkeci’deydi.

İşlerde yavaşlık söz konusuydu. Üretici sürekli “Niye satılmıyor?” diye bastırıyordu. Satışları canlandırma konusunda formül ararlarken, şirketteki katip Süleyman Bey önerisini ortaya attı:

  • Aydın Bey, reklam verelim.

Doğan tereddüt etti:

  • Süleyman Abi, reklamı verelim de Sirkeci esnafı görüp aynısını yapacak. Bir şey değişmeyecek.

Süleyman Bey, Doğan’ın bu endişesine de çözüm üretti:

  • Aydın Bey, gazeteye ilan vereceğiz. Adresimiz ilanda yer almayacak. Benim ev telefonunu vereceğiz. Müşteri beni arayacak.

Süleyman Bey’in formülü tuttu, Doğan’ın Sirkeci’deki rakipleri iç geçirdi:

  • Bu mektepli bir formül bulmuş ama ne?

Doğan, böylece reklamın önemini de o yıllarda anladı. Reklamla ilgili can alıcı cümleyi Koç Grubu’nun başarılı bayilerini ödüllendirdiği Yalova’daki buluşmada duydu:

  • Reklam, ticaretin sihirli anahtarıdır.

Tevfik’in Haluk’u mu yapacaksınız çocuğu

Torunlarından Alihan Yalçındağ, bir ABD seyahati öncesi dedesi Aydın Doğan’ın yanına gitti:

  • Dede, Los Angeles’e gidiyorum. Bir süre oralarda kalacağım.

Aydın Doğan, içinden geçeni söyledi:

  • Sakın kalma, ziya kucakla getir.

Doğan, daha sonra kızı Arzuhan Doğan Yalçındağ’ı aradı:

  • Niye izin veriyorsunuz? Bu çocuğu Tevfik’in (Fikret) Haluk’u mu yapacaksınız?

Bu sözleriyle ünlü şair Tevfik Fikret’in okumak için Amerika’ya giderken “Git Batıya, bol bol ziya kucakla getir” diyerek yolcu ettiği ama orada Hıristiyanlığı benimseyip rahip olan, Türkiye’ye bir daha dönmeyen oğlu Haluk’u anımsatmıştı.

Torun Alihan Yalçındağ, yeniden dedesinin yanına gitti:

  • Dede, ben seni anladım. Merak etme. Biraz dolaşacağım, gezip göreceğim, çalışacağım ama geleceğim, geri döneceğim.

Alihan Yalçındağ, dedesine verdiği sözü tuttu ve döndü…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner112

banner111

banner110

banner109

banner108

banner106