Piri Reis Üniversitesi İktisat Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, 2014’ü değerlendirdi, 2015 beklentilerini ‘Global Sanayici’ye anlattı. Prof. Dr. Aslanoğlu, “2014 aslında beklenmedik olayların yaşandığı bir yıl da oldu. Mesela petrol fiyatlarındaki düşüş. Ya da jeopolitik riskler. Rusya’nın Ukrayna meselesinden IŞİD’e kadar. Böyle öngörülmesi çok kolay olmayan olayların ortaya çıktığı bir yıl oldu” dedi.
- Sayın Erhan Aslanoğlu, siz yoğun temposu olan, ekonomi medyasında aranan uzmanlardan birisisiniz. Bugünlerde gündeminizde neler var?
- Bankalar Birliği’nde 3 günlük eğitimlerim vardı. Makro ekonomik göstergelerin yorumlanması vardı. Türkiye ve dünyada ekonomik göstergeler üzerinden gelişmeler hakkında bilgiler sunuyorum bu eğitimlerde. Güncel değerlendirmeler için televizyon programlarına katılıyorum. Bu arada sizin derginizi okuyorum.
- Global Sanayici’yi uzun zamandan beri izliyorsunuz. Nasıl buluyorsunuz?
- Dergiyi çok beğeniyorum. Her sayısında bana ilginç gelen birkaç yazı, araştırma veya röportaj oluyor. Çevremde görüştüğüm kişiler var, onlar da çok beğeniyorlar.
FED’İN NE SÖYLEYECEĞİNİ BİLİYORDUK
- Bu söyleşimize başlarken önce 2014’e bir göz atalım. Sizce nasıl geçti? Elbette ilk olarak büyük abiden, ABD’den başlayalım.
- 2014 aslında beklenmedik olayların yaşandığı bir yıl da oldu. Mesela petrol fiyatlarındaki düşüş. Ya da jeopolitik riskler. Rusya’nın Ukrayna meselesinden IŞİD’e kadar. Böyle öngörülmesi çok kolay olmayan olayların ortaya çıktığı bir yıl oldu. Ama onun dışında Amerikan Merkez Bankası (FED) ve Merkez Bankaları açısından genelde yavaş büyüyeceğimizi bildiğimiz bir yıldı. Enflasyonun artmayacağını bildiğimiz bir yıldı. O açıdan, makro beklentiler açısından çok sürpriz değildi. Ama makro dışı, ekonomik dışı gelişmeler açısından çok sürprizler oldu. Özellikle petrol fiyatlarındaki keskin düşüş önümüzdeki yılları etkileyecek bir süreç oldu diye düşünüyorum.
- Büyüme oranları 2014 yılbaşında tahmin edilen düzeylerde mi oldu?
- Dünya ekonomisinde büyüme beklenenden biraz daha yavaş oldu. Tahminler hep aşağı revize edildi. Türkiye için de hedef yüzde 4’tü. Geçen yıl yüzde 4.1 büyüdük ama bu yıl yüzde 3 civarında büyüme olacak. Beklenenden biraz daha az bir büyüme olacak. Büyüme performansı var. Bir tek ABD beklenenden iyi büyüdü. Bunun dışında hemen hemen her yer beklenenden daha olumsuz bir artış gösterdi. Hani beklenenin çok çok altında değil ama dünya ekonomisinin 3.8 büyümesi beklenirken 3.4 falan büyüyecek gibi görünüyor.
FED KESİNLİKLE FAİZİ ARTIRACAK
- Bu yıl birkaç kere FED’i konuştuk. Sizinle geçen yıl da konuyu ele almıştık. FED maceramız en son nerede kaldı, ne yapmayı düşünüyor?
- Bence FED genel planı çerçevesinde gidiyor. Janet Yellen dönemindeyiz. Son olarak yapılan Aralık ayı toplantısından sonra aldığımız mesaj şu, FED 2015’te kesinlikle faizi artıracak. Fakat korktuğumuz kadar değil. 1’in üzerine çıkarabilirdi faizi, muhtemelen 1’in altında kalacak diye düşünüyorum. FED, özellikle finansal olarak gelişmekte olan ülkelerin gireceği krizden korkuyor. O yüzden faiz artıracak. Biraz daha düşündüğümüzden geç, en erken Haziran, muhtemelen Eylül gibi görünüyor faiz artışı. Bir kere artırıp durabilir, 50 baz puan gibi oranda. Ya da bir 50, bir 25, 75 maksimum 1 olur. Ama ben 75 baz puanda falan kalacağı kanaatindeyim. FED’in sabırlı kelimesi de şu anlama geliyor. Zaman geldi biz sabrediyoruz, bizim dışımızdakilere yanlış yapmayalım demek, yoksa zamanı geldi.
TÜRBÜLANSLAR YAŞAYACAĞIZ
- Bu oranlarla ABD dışında şok yaratır mı? Yoksa beklentiler satın alınmış olur mu?
- Nasıl bu yıl Aralık başında ya da Eylül’de türbülanslar yaşadık. Biz onu bir kere daha yaşayacağız bence. Yani niye devam etmedi? FED bunu öteledi diye devam etmedi, o kalıcı olmadı. Borsalar düşmüştü, kurlar bir kitlesel değer kaybetti falan. Biz bir kere daha yaşarız. Tahmin ediyorum Mart ayında FED tarihi açıklayacak. Piyasaların anlayacağı şekilde söyleyecek. Artış ya Haziran’da ya Eylül’de. Mart civarı, muhtemelen toplantı öncesi, Şubat sonundan itibaren piyasaların fiyatlayacağını düşünüyorum. Çok vahim senaryo beklememek lazım ama ondan kaynaklı yine borsalarda satışın olduğu, kurlar ve faizin üzerinde baskının olduğu bir dönem olacak. Faiz artırdığı dönemde bir şey olmayacak öncesinde olacak diye düşünüyorum. Fiyatlama önceden olacak ama henüz olmadı.
AVRUPA BİRLİĞİ BİR ŞEY YAPMADI
- Avrupa Birliği nasıl geçirdi bu yılı?
- Beklenenden zayıf. Biraz toparlanır gibi oldu. Yüzde 1’in üzerinde büyüme bekleniyordu. Ama 1’in altında, 0.7 veya 0.8 olacak gibi görünüyor.
- Niye gücü yetmedi?
- Çünkü bir kere para politikasında bu yıl genişletme yapmadılar. Başka bir şey de yapmadılar, kendiliğinden düzelmesini bekliyorlar. Biz yaptık yapacağımızı diye düşünüyorlar. Avrupa harcama tarafında hem maliye politikasında ciddi bir destek vermedi, hem de kaçınılmaz olarak bir borç yapılandırmasına doğru gidecek diye düşünüyorum. AB politikası olmadığı, bir şey yapmadığı için büyümüyor. Doğru adımları atamadığı kanaatindeyim, siyasi nedenleri olabilir. Ama dün banka stres testleri de vardı. Avrupa Merkez Bankası’nın yapacağı çok bir şey yoktu, yapsa bile bankalar krediye dönüştürmeyecekti onu. Şimdi ise stres testleri bitti. Avrupa Merkez Bankası para verecek ve büyüme biraz hareketlenecek. Petrol fiyatlarındaki düşüş de buna katkı sağlayacak ama çok az etkiler. Yüzde 1’in üstüne çıkarlar bence büyümede. Ama o yetmeyecek, işsizliği yüzde 12’lerin altına çok indiremeyecekler.
Bence Avrupa’da önümüzdeki bir iki yıl ekonominin dışında siyasetin konuşulacağı yıllar olacak. Yunanistan’da başlayan ve bütün Avrupa’ya yayılan bir siyasi değişim süreci görünüyor. Çünkü işsizlik fazla ve bence Avrupalılar hesabını sormak istiyor. Yunanistan’da Radikal Sol Koalisyon Partisi (SYRIZA) buna karşı güçlenen bir parti. 2009’da hatırlarsanız ekonomik krizde Yunanistan domino etkisi yapmıştı. İspanya, Portekiz yine siyasi krizde. Değişim Yunanistan kaynaklı olacak. Bir iki yıl sürecek, sonu hayırlı olacak. Almanya Başbakanı Angele Merkel de bence burada kaybedecek. Avrupa’da ekonomik politikalara geçiş olacak. Avrupa böyle gidemez. Radikal değişimler bizi bekliyor diye düşünüyorum. Borç yapılandırılması, eurodan bazı ülkelerin çıkması, kamu harcamalarının artması söz konusu olacak. Avrupa’yı iyi izlememiz lazım, değişim dönemine giriyor.
RUSYA EKONOMİSİ ÇOK GÜÇLÜ DEĞİL
- 1998’da etkili bir Rusya krizi yaşamıştık. Yine bir Rusya krizi daha geldi çattı. Bu kriz Ukrayna’ya yapılan saldırıdan mı kaynaklanıyor, başka sebepleri var mı?
- Rusya ekonomisi enerji kaynaklarına dayanan, enerji dışında çok fazla gücü olmayan bir ekonomi. Doğalgaz ve petrol fiyatlarının güçlü olması ekonomik güçle doğru orantılı. Rusya Devlet Başkanı Putin’in Ukrayna ve jeopolitik politikaları batıyı kızdırmış görünüyor. Özellikle ABD’nin de desteklemesiyle durum Rusya’nın aleyhine geliştirilmeye çalışılıyor. Petrolde arz talebi geçti. Petrol fiyatlarının düşmesi için bir ortam var. Bir kere bu ortam olunca onun üzerine spekülasyon eklemek de kolaylaşıyor. Bugün dünyada petrol talebi arzından fazla olsaydı petrolü düşürmek kolay değildi. Ama arz talebi geçince düşüş başladı, belki 70-80 dolarda duracak diye düşünürken 50-60’a kadar geriledi. Bence ABD ve OPEC, siyasi olarak da Rusya’yı, İran’ı etkileyecek kararlar alıyor. Rusya’yı değişime zorluyorlar ama işin özü petrol. Bunun bir ekonomik nedeni de var. Batılı ülkeler tarafından bu gerekçe lehe dönüştürülmeye çalışılıyor diye düşünüyorum. Özellikle ABD tarafından.
UKRAYNA SALDIRISININ SONUÇLARINI ÖNGÖREMEDİ
- Rusya’nın da yaptığı bir yanlış var aslında. Petrole dayanmışsan ve gelirinin büyük oranını buradan sağlıyorsan petrolün düşmesi neticede seni vuracak.
- Petrolün fiyatının düşüşü Rusya’nın istemediği bir şey ama önleyemiyor şu anda. Ukrayna’ya saldırmasının sonuçlarını öngöremedi. Sadece bence Ukrayna meselesinin sebebi siyasi gücünü kaybetmemesi için, Karadeniz’deki gücünü kaybetmemek içindi. Ama bu noktaya geleceğini bu kestiremedi ve bunu göze aldı. Siyasi olarak Karadeniz’e çıkış için, oradan Akdeniz’e ulaşmak için ve Karadeniz’deki gücünü kaybetmemek için Ukrayna’ya bir müdahalede bulundu. Bu durumu kestirdi mi işte ondan emin değilim.
- Diktatör tavırlı yöneticilerde bu oluyor. Eğer içeride de bir şey beceremiyorsa dışarıdan kahramanlıklara ihtiyaç oluyor. Ukrayna’yı dişinin kovuğuna gitmeyecek, kolayca yiyeceği lokma olarak düşündü herhalde.
- Öyle düşündü ama öyle olmadı. Çeçenistan’daki, Gürcistan’daki gibi kapatırım diye düşündü ama oralar Avrupa’ya uzak, Ukrayna Avrupa’ya yakın. Toplumun bir talebi var. O yüzden onu iyi hesaplayamadı herhalde bilmiyorum, tarih yazacak.
BU FİYAT RUSYA’NIN İSTEDİĞİ FİYAT DEĞİL
- Ne kadar sürer bu kriz?
- Bence petrol fiyatları düşmeye devam etse bile çok fazla kalıcı olmayacak. O zaman kriz büyür. 60-70 dolar arasındaki bir fiyat Rusya’yı öldürmeyecek ama çok iyi halde de tutmayacak. Ama büyük bir krizi yani bizi de etkileyecek bir krizi engelleyecek. Rusya’nın dünya için de kritik olan durumu temerrüde düşmesi, bankaların batmasıdır. Bu dünyanın da işine gelmiyor. O yüzden bence petrol fiyatları 60-70 dolarda kalacak, daralacak ama temerrüde düşmeyecek, bu böyle geçecek. Ondan sonra Rusya’dan Putin’in gücüne göre yeni hamleler görebiliriz. Ama bence 2015 de Rusya için zor bir yıl. Dünya ekonomisi için de artıları daha fazla olabilir bu durumun. Çünkü o petrol fiyatlarındaki düşüşün tüketicilere aktardığı bir kaynak var. Benim tahminlerimce petrol üreten ülkelerin 3.6 trilyon dolarlık gelirleri var. 40 dolarlık düşüş 1.5 trilyon dolarlık geliri tüketicilere aktaracaktır. Bu 1.5 trilyon dolarlık fark dünyada talebi canlandıracak. O yüzden Rusya batmadıkça dünyadaki riskler büyümez. Bence Rusya batmayacak, batırılmayacak, petrol fiyatındaki düşüş duracak. Ama tabi diğer riskleri bilemiyoruz. Jeopolitik açıdan Suriye, Irak daha ne kadar karışır kestirmek zor. Ama ben Rusya kaynaklı krizin rafa kalkacağını düşünüyorum. Rusya bir yılı kaybettiğini zaten kabul edecek bekleyecek. Fiyatlar yükselir diye ya da jeopolitik hamleler yapacak oradan sonuç alırım diye.
UCUZ PETROL TÜRKİYE AÇISINDAN YARARLI
- Petrol fiyatlarının düşmesini Türkiye açısından nasıl değerlendirmek gerekli?
- Türkiye’de 60-70 dolar arasında kalacak bu fiyat. Sonra 75-85 dolar arasına gidecek. Petrolde 60-70 doların Türkiye’ye artısı daha fazla. Yani Rusya batmadıkça Türkiye’den para kaçışı olmaz. Rusya batarsa Türkiye’den para kaçışı olur. Rusya battı, biz de orada battık, Türkiye’deki karımızı revize edip gidelim, denir.
- Uluslararası fonların geneldeki davranış biçimi böyle. Eğer birisinde büyük sorun olursa, aynı sınıftaki ülkelerden toplu şekilde çekiliyorlar.
- Ama Rusya’da temerrüt olmayacağı için büyük ihtimalle para buralarda kalacak. Petrolün düşüşü cari açığı, enflasyonu olumlu yönde etkileyecek. Hatta Türkiye’nin büyümesine biraz yansıyacak. Avrupa biraz belki toparlanacak. Biraz 1, 0.5 değil de 1.5 büyüyecek ama Avrupa’nın 0.5-1 puan büyümesi ihracatı bayağı etkiliyor. Hem ihracatta hem de seçim öncesi kamunun biraz harcamalarını hızlandırması Türkiye’de büyümeyi yüzde 4 civarına çıkacaktır.
İHRACAT YÜZDE 30 AZALIR
- Türkiye’nin Rusya’ya olan ihracatı için biraz problem olabilir mi?
- Olur. Rusya ekonomisi daralınca yansımaları olacak. Türkiye’nin Rusya’ya 7.5 milyar dolar civarındaki ihracatı yüzde 30 düşebilir. Ama genelde bu tip krizlerde yüzde 25 -30’ları pek geçmiyor, benim tahminim o yönde. Bir de Avrupa ile meyve-sebze ihracatımız düşecek ama Avrupa zorunlu ihtiyaçlarını Türkiye’den karşılayabilir. Bu düşüş 1.5 - 2 milyar doları çok geçmez. Ama Avrupa’nın büyümesinin bizim ihracata katkısı daha fazla olur. O yüzden Rusya’dan kaybedeceğimiz geliri Avrupa’dan çıkarırız diye düşünüyorum.
- Sektörel olarak belki sorunlar olabilir. Koca bir deri sektörünün neredeyse yarısından çoğunun satışları Rusya’ya yapılıyor.
- Sektörel bazda olabilir. Turizm sektörü, deri sektörü gibi. Antalya’da Kemer’de bazı oteller sadece Rus turistlere açık. Onlarla doluyor. Bir kısım kayıplar oluşabilir. Turizm, deri, inşaat sektörü orada sıkıntılı dönem yaşayacaklar.
- Kimileri sözleşmeleri yaparken ödemeleri ruble üzerinden anlaşmışlar, dolar üzerinden yapanlar da var.
- Ruble yapanlar sıkıntı yaşayabilir. Çünkü çok değer kaybetti. Diğerlerinde de yatırım yapan kişilerin dolarla sözleşme yapanlara ‘ya indirim yap ya ruble olarak ödeyeyim’ gibi talepleri, baskıları da oluyor. Yani orada sektörel bazda dikkat etmek lazım.
TÜRKİYE BEKLENENDEN AZ BÜYÜDÜ
- Türkiye nasıl geçirdi 2014 yılını?
- Türkiye’de büyüme de dünyaya paralel gitti. Yüzde 4 bekleniyordu, tahminler de biraz yükseklerdeydi. Yüzde 3.5 - 4 civarındaydı, yüzde 3 oldu.
- Bunun belirgin bir nedeni var mı?
- Dünyadaki büyümenin yavaşlaması, jeopolitik ve siyasi gelişmelerin tüketici güveni, iç güven üzerinde yarattığı baskılar bence başta gelen sorunlar. Güven sorunu var. O talebin toparlanmasını etkiliyor. IŞİD meselesi Irak pazarını, Suriye’de yaşananlar o pazarları etkiliyor, ihracata getirdiği kayıplar var. İç talep düşündüğümüzden biraz daha fazla daraldı. İnşaat sektöründeki arz fazlası orayı biraz frenledi. Ortadoğu’daki ihracat düşüşü bunun nedenleri arasında. Enflasyonda yine hedef saptı. Türk lirası değer kaybetti. Makro açıdan büyümenin yavaşladığı enflasyonun arttığı hafif, light stagflasyon yaşadık. Bu çok iyi bir şey değil, refah kaybettirir topluma. İşsizlik artıyor, enflasyon artıyor, genel anlamda çok pozitif, ekonomik açıdan iyi bir durum değildir. Stagflasyonvari ortamlar toplumun refahı için iyi ortamlar değildir.
ÇOK BÜYÜK BEKLENTİ İÇİNDE OLMAMAK LAZIM
- 2015’te beklentiler ne olur? Sanayici, reel sektör kendisini nasıl korumaya almalı?
- Bir kere 2015’te büyüme bu yılın biraz üzerinde olacak. Yüzde 4 civarını bulacağız. Normal şartlarda, ilk 6 ayda, hem ihracat hem kamu desteğiyle büyüme daha hızlanacak diye düşünüyorum. Ama yine de çok parlak değil. 4 civarındaki büyüme de Türkiye’yi çok mutlu edecek bir büyüme değil. Bu yıla göre bir miktar daha iyi olur, sektörel bazda artıları olabilir. Petrol fiyatlarındaki düşüşle iç piyasadaki hareketlilik ve Avrupa ile ihracattaki artış, biraz enflasyonu indirecek biraz da Merkez Bankası’nın faizlerinde hafif inişlere sebep olabilir.
O yüzden de büyüme bu yıla göre daha artacak. Bu yılın tersi. Biz tahterevalli gibiyiz. Bir yıl sonra bir yıl öncenin tersi, sonraki yıl yine tersi oluyor. O açıdan çok büyük beklenti içinde olmamak lazım ama biraz daha pozitif olacak. Sektör bazında daha iyi analiz etmek lazım. Jeopolitik ve siyasi risklere, çözüm süreci nasıl gidecek, seçim sonrası ekonomi yönetimi nasıl olacak bunlara dikkat etmek lazım. Daha sonrası için genel gidişat biraz onlara bağlı. Onun dışında seçim öncesi büyüme bir miktar hızlanacak.
GLOBAL SANAYİCİ