Öne Çıkanlar GİRAY DUDA İKV BAŞKANI AYHAN ZEYTİNOĞLU Asaf Savaş Akat Global Sanayici Av. Ferhan Arıkan Proje bazlı teşvikler

'Fiyatlama mekanizması bozuldu, herkes kendine göre zam yapıyor'

GİRAY DUDA

Pandemi, savaş gibi global çapta sorun yaratan büyük felaketler ticareti çok yönlü olarak olumsuz etkiliyor. Tüccarlar Derneği Başkanı İlker Önel ile savaş, pandemi ve yüksek enflasyon koşullarında iç ve dış ticaretteki sorunları konuştuk.

- İlker bey sizinle piyasaların durumunu konuşacağız. İsterseniz önce Rusya-Ukrayna savaşından başlayalım söze. Türk şirketlerinin bu ülkelerle gayet güzel ticari ilişkileri vardı, oralarda kurulan şirketlerde başarılı faaliyetler yürütüyorlardı. Bu ülkelerden Türkiye’ye yönelik gelen turizm hareketlerinden memnunduk ve bu yıl çok daha iyi olmasını bekliyorduk. Şu anda savaş tüm korkunçluğuyla sürerken Türk şirketlerinin ve ticari ilişkilerin durumu nasıl? Ne gibi sorunlarla karşı karşıya kalındı?

- Savaş başlamadan önce Türkiye her iki ülkenin yakın ticari partneriydi. Aslında şöyle dönüp baktığınızda, enerji, doğalgaz ve tahıl anlamında bu iki ülke dünyanın tedarikçisi durumundaydı.

Rusya dünya tahıl ticaretinin yüzde 25’ini yapıyordu. Türkiye de tahıl, yağlı tohumlarda Rusya’dan net ithalatçı durumunda. Büyük miktardaki enerji, doğalgaz ithalatımız zaten aynen sürüyor. Çimento sektörümüzün ana hammaddesi olan yıllık 5 milyon ton dolayında kömür Rusya pazarından ithal ediliyor. Bunların fiyatları bir ara tonu 350 dolara kadar çıkmıştı. Doğalgaz fiyatları da şu anda oldukça yüksek.

Ben gıda üretimi yapıyorum. Üretimin önde gelen giderleri olan elektrik ve doğalgaz giderleri çok ciddi, rahatsız edici düzeylere yükseldi.

ÖDEMELERDE SIKINTILAR VAR

- İki ülkede büyük boyutlarda projeler yürütülüyordu. Müteahhitlerimizin yürüttüğü çeşitli inşaat projeleri vardı. Bu ortamda projelerin durumu ne oldu?

- Bizim dernekte Rusya’da inşaat işleri yapan üye arkadaşlarımız var. Rusya’da dolarla ilgili yaşanan problemler büyüyor, ödemelerde sıkıntılar, aksamalar yaşanıyor. Ticarette Ruble ile Türk Lirası arasında ödeme yöntemleri üzerinde çalışılıyor. Rusya’da para var ama oradan para getirmek zorlaştı. Özellikle müteahhitlik işlerinde bunun çözümü için uğraşılıyor.

Diğer taraftan Türkiye’nin özellikle Akdeniz bölgesinden Rusya’ya yapılan taze meyve ve sebze ihracatı iyi kazanç sağlıyordu. Ancak şimdi doğal olarak ulaşımdaki aksamalar taze meyve ve sebze ihracatını çok zorlaştırdı. Karayoluyla ulaşımın savaş devam ettiği sürece eskisi kadar rahat olması mümkün değil. Sınır kapılarında yoğunluk, yığılmalar bitmedi ve bitecek gibi de gözükmüyor. Bu nedenle alternatif ve daha güvenli bir hat olarak Samsun-Novorossiysk arasında Ro-Ro taşımacılığı üzerinde çalışmalar yürütülüyor. Bu yol bize uygun bir pazar yaratabilir.

Ama genel olarak tabloya baktığınızda, tahıl ticaretimiz çok büyük oranda düşmüş durumda. Ayçiçek yağı, tohumu getiren gemilerin çoğu beklemede. Bu da bizim piyasada sıkıntı yaratıyor, fiyatları bugün olduğu gibi çok yüksek seviyelere çıkarıyor.

TAHSİLAT MÜMKÜN OLMUYOR

- Bu savaş yüzünden, iki ülkeyle ticaret yürüten şirketler, kişiler değişik aşamada sorunlarla karşılaştılar. Siparişi göndermesine rağmen parasını tahsil edemeyenler var. Siparişi yola çıkarıp ulaştıramayan pek çok şirket, ihracatçı, üretici var. Siparişleri alıp üretim yapan ama savaş nedeniyle bunları elinde tutanlar var.

- Evet büyük miktarlarda mallar ortada kaldı. Tekstilde büyük sorunlar yaşanıyor. Tekstil üreticileri üretimi yaptılar ve şimdi ne yapacaklarını bilemiyorlar. TIR’lara yüklenenlerin yanı sıra üretilen mallar depolara yığıldı kaldı. Tabii ki tahsilatlar da mümkün olmuyor.

Öte yandan bir başka sorunla karşılaşıyor üretim ve ihracat yapanlar. Kesilen faturalara vergi çıkıyor. Parasını alamadığı ve alıp alamayacağı bilinmeyen mallar, satışlar için çıkan vergilere karşı reel sektör devletten bir düzenleme yapılmasını bekliyor.

VERGİ SORUNLARI YAŞIYORUZ

- Burada karşı tarafın kötü niyetinden de söz edemeyiz. Ödeme yapmak isterse nasıl yapacak o da belli değil. Ambargolar, kısıtlamalar, bankaların faaliyetlerine izin verilmemesi, para transferlerinin önlenmesi ticarete büyük darbe vurdu.

- Rusya ile ticaret yapanlar çok zor duruma düştü. Her iki ülkeyle çalışanların çoğunluğu beklemede. Malı gönderirken fatura kesiliyor ve bunlarla ilgili vergi ödemeleri ortaya çıkıyor. Devlet tabii ki tahsilat yapılıp yapılmadığını bilemediği için vergisini istiyor. Ticaret Kanunumuza göre bir işlem kanuni takibe düştüğü, dava konusu olduğu zaman şüpheli alacak kısmına geçiyor.

ŞÜPHELİ ALACAKLAR SAYILMASINI İSTİYORUZ

- Türkiye İhracatçılar Meclisi, DEİK gibi kuruluşlar tarafından sözkonusu alacakların şüpheli alacaklar olarak kabul edilmesi için devlete birkaç başvuru yapıldı değil mi?

- Evet yapıldı. Ancak henüz ortaya bir çözüm konulmadı ve bunun gerçekleşmesini bekliyoruz. Yönetmelikte bir düzenleme yapılması gerekiyor. Yani bugünden yarına kolayca olacak bir şey değil. Çok hızlı mevzuat değişikliği mümkün olmayınca hızlı işleyen piyasa sıkıntı çekiyor, tedirgin oluyor. Tekstil sektörü gibi ihracat bazlı çalışıyorsanız, oralardan büyük miktarlarda gelecek paranın ödenmemesi iç piyasayı da zora sokuyor. Siz elbette oradan parayı alıp buradaki tedarikçilerinize ödeme yapacaksınız. Ödemelerin aksamasıyla iç piyasadaki bütün sektörler olumsuz etkileniyor. Hammadde, ambalaj vs. satanların hepsi etkileniyor.

Bu savaşın seyri de çok önemli. Bazıları buradan ortaya çıkabilecek fırsatlar, avantajlar olabileceğini düşünüyor. Ancak oradan hammadde alanlar, oraya mal satışı yapanlar şu anda büyük sorunlar yaşıyorlar.

YIĞILAN TIR’LARLA İLGİLİ ÇÖZÜM GEREKLİ

- Şüpheli Alacak İstisnası talebinin uygulanması gibi başka talepleriniz de var mı acil olacak yapılmasını istediğiniz?

- Elbette ki TIR’ların karşı karşıya olduğu büyük sorunun giderilmesini istiyoruz. Kilometrelerce kuyruklarda olan, ne ileri ne de geri gidebilen, haftalardır perişan olan sürücü kardeşlerimiz var. Bu araçlar farklı sınır kapılarına mı yönlendirilecek yoksa geri mi çağrılacak. Doğal olarak bu çözümlerin hepsinin maliyeti var. TIR’lar savaşın başından bu yana oralarda bekliyorlar. Eğer içerideki mallar bozulacak cinsten ise zaten bozuldular. Tekstil ürünlerinde de bir sezonun bitip diğer sezona geçilmesi gibi bir problem yaşanıyor. Yani beklerken o mallarla ilgili sezonun tamamlanması söz konusu olabiliyor.

DÖVİZLE ÖDEME YASAĞI YANLIŞ

- Kısa süre önce yayınlanan bir düzenleme çok eleştirildi. Kısaca Dövizle Ödeme Yasağı diyebileceğimiz bir düzenleme. Şirketlerin yurt dışı ticareti nedeniyle yaptıkları ödemeler için böyle bir yasak gelmedi herhalde. Olması da mümkün değil zaten. Siz ne diyorsunuz ve piyasalar nasıl bakıyor bu karara?

- Size kısaca özetleyeyim. Ambalaj, plastik gibi sektörlerde faturalar çok eskiden beri dolar veya euro üzerinden kesiliyor. Aldığınız hammaddeler yurt dışı kaynaklı ise bunların faturaları da yabancı para üzerinden kesiliyor. Türkiye’nin sanayisine baktığınızda çok büyük oranda dışarıdan tedarik edilen hammaddeler kullanıldığını görürsünüz. Bunu da herkes iyi bilir zaten. Kimileri kendisi ithal eder, kimileri de iç piyasadan sağlar.

Dolayısıyla bu kararın çok ciddi yan etkileri olacak. Bunlardan birincisi enflasyona olan olumsuz katkısı. Bu hammaddeleri örneğin dolar bazında ve vadeli olarak alıyordunuz. Vadeli aldığınız süreçte, satıcı, sizin yaptığınız ödemeyi o günkü kur üzerinden çeviriyor ve borcunuzdan düşüyordu. Şimdi böyle bir seçenek söz konusu değil. Satıcı fiyatına belirli bir marj koyacak. Örneğin üç ay sonrasında doların fiyatının ne olacağını bankaların, finans kurumlarının tahminlerine bakarak öğrenecek ve tahmini olarak bir fiyat verecek. Ya da peşin satışa dönecek. Peşin satışa dönerse ticaret hacminde otomatik olarak azalma olacak.

Ben susam çalışıyorum. Bir kamyon susamın fiyatı 25-30 bin dolar. Bir iki kamyonu peşin alırsınız ama daha sonrasını alamazsınız. Dolayısıyla ticareti yavaşlatacak etkisi olacağı çok açık biçimde gözüküyor.

Enflasyonu da doğrudan olumsuz etkileyecek. Fiyatları hesaplayamayan satıcı, zarar etmemek için muhtemelen en üst düzeyden fiyat saptayacaktır. Doğal olarak fiyatlarda sürekli bir artış görülecektir.

Kayıt dışını da artıracak. Ödemenin belli bir kısmının belgeli yapılıp geri kalan kısmının ise elden yapılması gibi uygulamalar çok yaygınlaşacaktır. Yani birkaç açıdan olumsuz etkileri net biçimde görülecektir.

KUR FARKI FATURASI KALKTI

- Bu kayıtlar her iki tarafın kendisini zarara ve risklere karşı koruması amacıyla dolar veya Euro olarak yapılıyordu.

- Elbette. Kendisi hammaddeyi yurt dışından ithal eden tüccarsa, piyasanın şartları öyle oluştuğu için vadeli döviz çeki alıyordu. Açık hesap bile olsa yaptığınız ödemeleri o günkü kur üzerinden borcunuzdan düşüyordu. Size ay sonunda bir kur farkı faturası çıkartıp onunla da kapatıyordu. Böyle bir süreç ortadan kalktı. Kur farkı faturası kesemeyeceği için bu farkı ya en başta yansıtması lazım ya da peşin satması lazım.

TALEP DÜŞÜŞÜ SÜRÜYOR

- Bizim iç piyasadaki talep durumu nasıl?

- Ekim ile Aralık ayları arasındaki kur şokları sonrasında, 2022’nin ilk aylarında talepte yüzde 50’ye yaklaşan oranda talep düşüklüğü oldu. Ocak ayında bu çok belirgin biçimde yaşandı. PMI verilerinde hem üretimde hem de satışta çok ciddi düşüş olduğu görülüyor. Mart ve Nisan PMI’ları Ocaktan sonra aşağı yönlü gidişi gösteriyor. İçeride enflasyonla, hane halkının satın alma gücüyle ilgili çok ciddi bir problem var. Enflasyon, daha çok orta ve dar gelirli kesimi etkiliyor. Üretimde geçen seneye göre hem satış bazında hem de miktar bazında azalma var. Fiyatlar yükseldiği için cirolarda bir sıkıntı yok.

HER MALA ARKA ARKAYA ZAM GELİYOR

- Bu kadar yüksek enflasyon ortamında üretim ve ticaret nasıl düzgün biçimde işlemeye çalışıyor? Firmalar nasıl bu fiyat hareketliliğine ayak uyduruyorlar? Her üründe neredeyse her gün fiyat artışı oluyor.

- Zaten temel sıkıntılar bunlar. Biz bir mal satışı yapsak, teslim tarihi ile tahsilat tarihi arasında geçen zamandan bile olumsuz etkileniyoruz. Çok kısa sürede beklemediğiniz ölçüde bir fiyat geçişi oluyor. Aybaşında doğalgaza, elektriği büyük oranlı zamlar geliyor. Ambalajcı hemen fiyat artırıyor.

Nakliye fiyatlarındaki artışı özellikle vurgulamak gerekir. Ekim-Kasım aylarında ben Mersin’den 6-7 bin liraya bir TIR mal getiriyordum. Dün gelen TIR’a 16 bin lira ödedim. Yani 3 katından fazla bir artış sözkonusu. Mazot fiyatında Ocak’tan Nisan’a yüzde 50’ye yakın artış var. Bunları fiyatlara eklediğiniz zaman, alım güçleri düşük olduğu için daha az alınıyor ve tahsilat süreleri de uzadı. Mesela 900 liralık bir alacağınızı eskiden 300’er lira ile 3 taksitte ödeyen müşteriniz şimdi 150’şer lira ile 6 ayda ödüyor size.

Takibe düşmüş kredi kartlarına baktığınızda hem hane halkında hem de ticari işlemlerde ciddi biçimde artış olduğunu görüyorsunuz. Son 3-4 ayda bu eğilim giderek hızlandı. Enflasyonun dizginlenemeyen yükselişinden hem tüketiciler hem de reel sektör ciddi biçimde etkileniyor.

BEKLENTİLER FİYATLARI YUKARI ÇEKİYOR

- Üretici fiyat endeksi yüzde 100’e yaklaşmış durumda. Üreticiler, doğrudan enflasyonu düşürmeyi hedefleyen bir ekonomik program uygulanmayınca önümüzdeki dönemde kesinlikle fiyat artışları yaşanacağını düşünerek fiyatları yüksek tutuyor değil mi?

- İşte temel sorunumuz bu. Fiyatlama davranışı çok bozulduğu için piyasada herkes kendi kafasına göre bir fiyatlama belirliyor. Herkes kendisine göre bir fiyat mekanizması oluşturuyor. Fiyatların önümüzdeki dönemde de artacağı beklentisi otomatik olarak piyasadaki fiyatları yukarıya çekiyor. Bu konuda bir güven ortamı oluşturulması lazım.

Bu faiz politikasının biraz düzeltilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ben faizler açısından kendi adıma fedakarlık yapmaya hazırım. Yeter ki fiyatlarda düşüş olsun, enflasyon azalsın. Fiyatlar belli bir çizgide dursun ve belli bir süre değişmesin.

Kurlar birkaç aydır yatay seviyede gidiyor ama herkesin beklentisi yeniden bir bozulma yaşanarak yukarı yönlü çıkışın yaşanabileceği biçiminde. Ondan dolayı fiyatlama mekanizması düzgün çalışmıyor. Siz fiyat verirken maalesef bir miktar marj koymanın gerekli olduğunu düşünüyorsunuz. Bu da ticareti azaltıyor ve müşteri kaybına yol açıyor.

- Üretici ve tüketici fiyatları yüzde 60 ile 100 arasında değişiyor. Buna karşılık, piyasadaki fiyatlara baktığınızda yüzde 200-300 dolayında zamların olduğunu görüyoruz. Bunlar, herkesin kendisine göre oluşturduğu fiyatlama mekanizmasından ve enflasyon, kur beklentilerinden ileri geliyor herhalde, değil mi?

- Kesinlikle öyle.

İŞLETME SERMAYELERİ HIZLA AZALIYOR

- Öte yandan aldığınız her hammadde, tedarik maddesinin fiyatının çok kısa süre içerisinde birkaç kat artması işletmenin sermayesinin de hızla azalması, tüketilmesi gibi yaşamsal bir şirket sorunu ortaya çıkarıyor değil mi?

- Şu anda en büyük sorunumuz işletme sermayesi. 2021 yıl sonunda itibaren bilançolarda çok ciddi biçimde bozulmalar ortaya çıktı. TL’deki değer kaybıyla ilgili olarak özellikle içeriye mal satan küçük ve orta boy işletmelerde önemli kayıplar sözkonusu oldu. İşletme sermayeleri hızla azaldı. Çünkü enerji maliyetleri başta olmak üzere her üründeki hızlı yükseliş işletme sermayelerine büyük darbe vurdu.

Diğer taraftan da 2021 yılı sonundaki büyük kur dalgalanmaları sırasındaki ciro kayıpları, yeni yıldan itibaren bankalardaki kredi itibarımızı da düşürdü. Birçok firmanın kredi limitlerinde yüzde 20-30 oranında azalma yaşanıyor. İşletme sermayemiz bir yandan düşerken hareket alanımız da iyice daraldı.

KOBİ’LER YAŞATILMALI

- Bu durumda KDV indirimleri, vergilerin ötelenmesi, uygun krediler sağlanması gibi talepleriniz var mı?

- Elbette, reel sektörün bu zor dönemi rahatça geçirebilmesi için yapılabilecek birçok şey var. Biz özellikle Kredi Garanti Fonu’ndan verileceği açıklanan 60 milyar TL’den umutluyduk. Ama bankalara çok düşük oranlarda limitler tanındı. Firmalara 50-60’ar bin lira limitli krediler sağlandı. Biz buradan gelecek paraları hammadde temini için kullanmayı düşünüyorduk, tabii ki olmadı. Borçların ödenmesi için kullanılması da mümkün olmadı. Doğal olarak bu beklentimiz boşa çıktı.

Maliyetler yükselirken talebin azalması doğrudan cirolara yansıyor. İki yıldan bu yana pandemiden dolayı özkaynaklarımızın çoğunu kullanmış durumdaydık. Şu anda küçük ve orta boy işletmelerin örneğin KDV düzenlemesi, stopaj indirimleri, KGF’nin tekrar limitlerinin artırılması gibi yapılabilecek her düzenlemeye ihtiyaçları var. Bu işletmelerin yaşam sürelerinin uzatılması gerekir çünkü önümüzdeki yıllarda doğrudan istihdama da olumsuz yansıyacak.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner116

banner115

banner114

banner111

banner110