Gebze’de "GO" adlı yeni akaryakıt dağıtım markasının model olarak hazırlanmış istasyonunun tanıtımı toplantısındayız. Kürsüde İpragaz’ın CEO’su Selim Şiper var.

Şiper, İpragaz’ın sahibi olan Hollanda merkezli SHV Energy’nin Yönetim Kurulu Üyesi, Asya ve Doğu Avrupa Başkanı kimliğini de anımsatarak dünyanın enerjide yaşadığı dönüşümü yorumladı. Konuyu daha iyi anlatmak için 5 yıl önceyi anımsattı:

- 5 yıl önce, "Fosil yakıt rezervleri tükeniyor. 40-50 yıllık petrol, 99 yıllık doğalgaz var. Fiyatlar yükselecek. İnsanlar bu yüzden birbirini yiyecek" görüşü hakimdi.

Bu beklentinin yukarı çıkmasıyla birlikte yenilenebilir enerji kaynaklarının dünya gündemine oturduğuna dikkat çekti:

- Hidroelektrikin yanı sıra rüzgar, güneş, jeotermal kaynaklar dünya için kurtarıcı olarak öne çıktı. Ancak, Mart 2012’den itibaren dengelerin önemli ölçüde değişmeye başladığı görüldü...

Bu noktada dünyada en çok enerjiyi tüketen ülkenin değiştiğine işaret etti:

- Geçen yıla kadar dünyada enerji tüketimi lideri ABD idi. Çin, bu konuda liderliği aldı. Mart 2012’den beri durum böyle.

Oradan doğalgaza geçti:

- Geçen yıla kadar dünyanın en büyük doğalgaz üreticisi Rusya idi. Ancak, geçen yıl bu konuda da büyük dönüşüm yaşamaya başladık. Shale Gas’ın (kaya gazı) devreye girmesiyle birlikte ABD, dünyanın en büyük doğalgaz üreticisi konumuna yükseldi.

ABD’nin bu konudaki çalışmalarını 2006’dan itibaren yoğunlaştırdığının altını çizdi:

- ABD, Norveç’ten aldığı know-how’la kaya gazı teknolojisini çok iyi kullanır hale geldi. Böylece ABD, doğalgaz üretiminde Rusya’yı geride bıraktı.

Bu gelişmenin ilk etkilerinden örnek verdi:

- Rusya tarihinde ilk kez geçen yıl ekim ayında Avrupa ülkelerine sattığı doğalgazın fiyatını indirdi. Bunu yaparken ABD’ye, "Senin doğalgazının maliyeti metreküp başına bizimkinden 1 dolar daha pahalı" mesajı verdi.

Dünyanın iki dev ülkesinin karşılıklı restleşmesinin yanı sıra kaya gazı kullanımının giderek yaygınlaşacağını vurguladı:

- Nitekim ABD’den Avrupa ülkelerine pazarlanan ilk kaya gazı Mayıs 2013’te tankerlerle yola çıkıyor. ABD, doğalgazda net ithalatçı idi, şimdi net ihracatçı oldu.

Çin’deki rezervlere vurgu yaptı:

- Kaya gazı konusunda şu ana kadar bilinen en büyük rezervler Çin’de bulunuyor. Çin’in de kaya gazında büyük üretici konumuna oturması söz konusu olacak. Avrupa’da bu konuda en şanslı ülke Polonya.

Kaya gazının üretiminin daha seri hale geldiğini kaydetti:

- Kaya gazı, bulunduktan 4 ay sonra seri üretim başlayabiliyor. Önce dikey şekilde yer altına iniliyor. Sonra 90 derecelik açıyla yeraltındaki katmanlar arasından kaya gazı çıkarılıyor.

Kaya gazı ile ilgili bu bilgileri anlattıktan sonra, enerjide gelecek beklentilerine uzandı:

- Dünyada enerjinin geleceği farklı olacak. Fosil yakıtların fiyatı önümüzdeki 5 yılda inecek. Ayrıca da rezervlerin tükenme hızı yavaşlayacak.

Yenilenebilir enerji kaynaklarını da gözardı etmemenin gerektiğine odaklandı:

- Kaya gazı ve petrolü enerji dünyasında taşları yerinden oynatsa da, yenilenebilir enerji kaynakları görmezden gelinemez. Oralardaki yatırımların sürmesi gerekir.

Aslında kaya gazı, enerji fiyatları üzerindeki etkisini geçen yıldan itibaren hissettirmeye başladı... Petrol fiyatlarının yukarı yönlü olan seyri, nispeten gerilerde kaldı...

Bu durum, dünyada bizim gibi petrol ve gaz kaynağı yoksulu ülkeleri önemli ölçüde rahatlatacak...

Petrol ve doğalgaz ithalatının tetiklediği 60 milyar dolayındaki cari açık tehlikesi konusunda rahat nefes alınması söz konusu olacak...
 
 
İstanbul’un trafiği sıkışıyor diye biz elimizi ovuşturmayız

Başta İstanbul Metrosu olmak üzere, Türkiye’deki metrolar ve TCDD’ye 450 lokomotif satmış bulunan Fransız devi Alstom’un Başkan ve CEO’su Patrick Kron’la 24 saatlik İstanbul seyahati sırasında görüştüm.

Görüşmeye giderken 2 saatim yolda geçince raylı sistemlere dönük üretim yapan bir grup olarak trafik sıkışıklığı konusuna bakışını merak ettim:

- İstanbul gibi büyük kentlerde trafik sıkışıklıkları yaşanması sizi mutlu ediyor olmalı.

- Kentlerde yaşayanların sıkıntı çekmesi bizi asla mutlu etmez. Zaten gerek kent içi, gerekse kentlerarası ulaşım çok seçenekli olmalı. Kentler, kendi özelliklerine, konumlarına göre ulaşım seçenekleri arasında bir denge kurmalı. Biz bunu savunuyoruz.

- Ama trafik sıkışıklığı yaşandıkça raylı sisteme, toplu taşıma seçeneklere yöneliş olmuyor mu? Bu durum size de yaramıyor mu?

- Elbette yarıyor. Ancak, biz "Trafik sıkışsın, bize mecbur kalsınlar" diye düşünmeyiz. Seçenekler arasında olduğumuzu anlatır, formüllerimizi ortaya koyarız. Böylece pazarda kendimize yer açarız.
 
 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner112

banner111

banner110

banner109

banner108

banner106