Adana Kozan’da Anavarza Bal Tesisleri’nde sevgili dostum Süleyman Sezen’i ziyarete gitmiştim… Yıllar önce bu işe başladığındaki inancı beni şaşırtmıştı. Ama tesisleri gezince yıllarca önce söylediği her şeyi yaptığını gördüm.

Oğlu Can Sezen büyümüş şirketin başına geçmişti. Özel olarak gıda mühendisi yaptığı kızı da laboratuvarın başındaydı…

Tesisleri Can Sezen gezdirdi… Ve uzun süredir kafamın karışık olduğu bir konuda devrim yaptırdı bana… Bal gibi devrimdi başıma gelen…

Bal işini şöyle anlattım ona…

Ben Orduluyum biliyorsun. Ordu balda birinci. Orada bu işi yapan çok sayıda tanıdığım var. Her yıl onlardan alırım balımı…

Can Sezen saygılı bir genç… Önce durdu, yutkundu sonra konuşmaya başladı…

-  Yanlış yapıyorsunuz…

Ve ‘neden’ diye sormasam anlatmayacak gibi yürüdü…

Tabi sordum… Dayanamadım bir kere daha sordum…

Ayrıntıya girdi ve anlatmaya başladı…

- Elbette onlar size hileli bal satmıyor… Ama nereden bilecekler ki. Bize balına çok güvenen üreticiler geliyor. Biliyorlar ki 200’den fazla kontrolden geçecek getirdikleri bal… Güvenerek getiriyorlar ürünlerini… Ama antibiyotikten, toksine çok şey çıkıyor. Üretici artık kendine ayırdığı balı bile bizim kontrol etmemizi istiyor. Yediğiniz içtiğiniz her şeyin kontrollü olanı doğru olandır.

Kozan’da yaşadığım bu devrimci dönüşümden sonra her yerde konuşmaya başladım. Evdekiler yoğurdu kontrolsüz sütten yapıyorlar. Şimdi onlarla uğraşıyorum…

Çünkü Urfa’da Pınar Süt tesislerini gezerken kaç kontrolden geçtiğini gördüm… Erhan Savcıgil (Pınar Süt AR-GE ve Teknoloji Koordinatörü), Gürkan Hekimoğlu (Pınar Süt Genel Müdürü),  İdil Yiğitbaşı (Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Pınar Süt Yönetim Kurulu Başkanı), Mehmet Aktaş (Yaşar Holding İcra Başkanı), Dilek Emil (Kurumsal İlişkiler Koordinatörü) yani konuyla ilgili tüm yetkili isimlerin de bu konuyla ilgili görüşlerini aldım.

Farklı şekillerde kontrolsüz tüketimin yanlışlığını anlattılar…

Hatta Dilek Emil ile bu konudaki yanlış algıların yıkılması için çalışma yapılması gerektiğini vurguladı.

Çünkü denetimli, kontrollü olanı aşağıladığımız köyden geleni, ağaçtan toplanmışı (ne anlama geliyorsa) yücelttiğimiz bir dönemden geçiyoruz.

Bu noktada markalara da büyük görev düşüyor. Eğer bir ürün endüstriyelse kötüdür anlayışına karşı yeterli mücadeleyi yapmıyorlar.

Geçtiğimiz günlerde Uğur Özgöker, Aydın Ağaoğlu gibi tüketici hareketinin önde gelenler isimleri ile yetkililerin bir araya geldiği toplantıda kontrollü tüketim gündeme geldi.

Olay sadece gıda ve tarım ile de sınırlı değil… Damat markası ile dünya arenasına açılan Türkiye’nin en başarılı işadamlarından Süleyman Orakçıoğlu da bu konuyu dikkat çekiyor. Artık kullandığı kumaşların kontrollü olmasının istendiğini vurguluyor ve “Biz testlerden geçmiş kumaşlar kullandığımız için öndeyiz” diyor.

Bütün bu gelişmeler geçmişte Yeni Arayışlar Girişimi Platformu Derneği şemsiyesi altında bir araya geldiğimiz Sağlıklı Gıda Platformu ile ilgili çalışmaları aklıma getirdi.

İlk beyaz et sektöründeki sıkıntıları dile getirmek için başlamıştık. O günlerde herkes beyaz et konusunda konuşuyordu.

Sağlıklı Gıda Platformu toplantısında bütün taraflar bir araya geldi, herkes söyleyeceğini birbirine söyledi ve sorun büyük ölçüde çözüldü.

Daha sonra kantinler meselesini gündeme getirdi Yemek Sanayicileri Derneği… O günlerde bu derneğin başkanlığını yapmakta olan Hüseyin Bozdağ bu konuda adeta savaş başlattı ve bugün okul kantinlerindeki düzenlemenin temellerini attı. Sonraki dönemlerde ekmekteki ambalaj meselesi ve birçok konu gündeme geldi. Son olarak “nasıl beslenmeliyiz” başlıklı bir arama konferansı düzenlendi.

Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği Derneği’nin (SETBİR) ile başlatılan en heyecan verici proje  “Etten Sütten Sohbetler” in ise bugünlerde ikincisinin yapılması bekleniyor.

Tüm bu süreçlerde Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın o günlerdeki müsteşarı Sarıyer Belediyesi Sağlık İşleri Müdürlüğü'nden Dr. Armağan Eren, Şişli Belediye Başkan Yardımcısı Engin Akman, Kağıthane Belediye Başkan Yardımcısı Oğuz Toktekin, YESİDEF Başkanı Hüseyin Bozdağ, İYSAD Genel Sekreteri Yasa Çeliktaş, PERDER Başkanı İhsan Biçen, Bakliyat İşleme Paketleme Sanayicileri Derneği-BAKDER Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Tevfik Dinçer, Kavram Eğitim Kurumları Kurucusu Bahattin Durmuş, Necdet Buzbaş, Sim Aslanoğlu, Sait Karabağlı gibi isimler ve Türk Kalp Vakfı çok sayıda kurum çok önemli destekler vermişlerdi.

Ve Sağlıklı Gıda Platformu benzeri bir örgütlenmenin yeniden gündeme gelmesini bu isimler hep dile getiriyor. Benzer bir talebi tüketici örgütleri de dile getirdiğine göre bu konuda ihtiyaç var gibi görünüyor.

Peki nasıl olacak bu iş? Herkes konuşacak kafalar karışacak mı? Yoksa birilerini doğruyu anlatacak mı? Yani benim Kozan’da yaşadığım gibi konuya bilenlerden mi öğreneceğiz, yoksa cehalet sürecek mi?

İstanbul Ticaret Odası ile birlikte yaptığımız bir toplantıda meyve, sebze ve başka alanlardaki yanlış bilinen doğruları dile getirmiştik.

Benzer bir çalışmayı gıda sektörünün duayen isimlerinden Metin Yurdagül ile de planlamıştık.

Yediğimiz, içtiğimiz, giydiğimiz her şeyde yanlışlıklar var. Doğru diye bildiğimiz birçok şey yanlış. Yerine doğrularını öğrenmek, birilerinin öğretmesi gerekmez mi?

Şimdi hormon ya da tarımsal ilaç kalıntısının bulunmadığını, üretim sırasında ürünlerden aldıkları örneklerle analiz edilmiş ürünleri tüketmek gerekmez mi? Yani kontrollü yaşamak…

Bu arada birim alandan daha fazla fayda sağlamak için kullanılan ticari gübrelerle ya da genlerle oynanarak elde edilen ürünler karşı da ancak kontrollü tüketimle baş edebiliriz.

Bu noktada önümüzdeki dönemde kontrollü tüketimi içeren ve bu alandaki markaları da kapsayan bir büyük hareketin başlatılması gerekiyor. Markalar marka olmak için bunu yapmak durumundalar.

Aksi halde gıdadan tekstile sağlıksız tüketimin önünü almak mümkün olmayacak.

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner112

banner111

banner110

banner109

banner108

banner106