Öne Çıkanlar ÇOSB Türkonfed ÇOSB Dijital Dönüşüm Merkezi Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu Technocast

Sanayiciyi pamuğun içinde korumak lazım

GİRAY DUDA

 

Tekirdağ Sanayiciler Derneği (TEKSANDER) Yönetim Kurulu üyesi Metin Işıl, sanayiciliği özümsemiş, hedefleri büyük olan bir tekstilci. İstanbul, Çorlu ve Niğde’deki fabrikalarında çalışan yüzlerce işçisiyle durmaksızın üretim yapıyor. Metin Işıl ile sanayicilerin çalışma koşullarını, üretim ve ihracat olanaklarını, sanayicilerin örgütlenme sorunlarını konuştuk.

- Sayın Işıl, siz Türkiye’nin büyük sanayicilerden birisisiniz. Sanayicilik aile mesleği midir? 


- Hayır, aile mesleğimiz değil sanayicilik. Ben öğrenci iken başladım. 1979’da üniversitede okurken, o zamanki imkanlarımız şimdiki gibi değildi. Bir akrabamızın yanındaydım, onlar kumaş imalatı yapıp satıyorlardı İstanbul’da. Ben İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunuyum. Uluslararası İlişkiler bölümünde yüksek lisans da yaptım. Pertevniyal Lisesi mezunuyum. Söylediğim gibi, akrabalarımızın yanında iki yıl çalıştım. Askere gidip geldikten sonra kendi işimizde çalışmaya başladık. Girişimcilik için şartlar biraz daha uygundu. Mahmutpaşa’da,  Cağaloğlu’nda ufacık bir dükkanda başladık. O zaman fason yapıp, fason boyatıp fason satıyorduk.

NİĞDE İÇİN İYİ TEŞVİKLER VARDI

Biraz işlerimiz büyüyünce 1990’larda Güngören’de makine aldık, orada da örme işine başladık.  1996’da Çorlu’da boyahanemizi, 2002’de Çorlu’da aynı fabrikada baskı tesislerimizi kurduk. 2006-2007 yıllarında teşviklerden faydalanmak için Niğde’de iplik fabrikası kurduk. Niğde 5’inci bölge olarak belirlenmiş. O zamanlarda 5 yıl elektriğin yüzde 50’sini devlet karşılıyordu. SSK’nın yarısını devlet veriyordu. Güzel teşvikler vardı. Niğde’ye de, o bölgeye de çok faydası, büyük katkısı oldu. Oraya gitmeyi de cazip hale getirdi. Niğde, altyapısı bitmiş her şeyiyle yatırıma hazır bir şehirdi. Yatırımcı yoktu, bizden evvel bir firma gitmişti bizden sonra çok sayıda firma geldi. Organize Sanayi Bölgesi doldu, ikinci büyüme için yeni yer açtılar.

Anadolu’da aşağı yukarı her yer doldu o dönemde. Teşvikler bitti. Sadece Diyarbakır, Hakkari gibi 6’ncı bölgelere kalınca bundan sonraki yatırımlar ne olur bilmiyorum. Yatırımcıların bu tür teşviklerle desteklenmesi lazım. Her şeyini bırakıyorsun, yoluna katlanıyorsun, aileni bırakıyorsun, bilmediğin bir şehre gidiyorsun ama iyi oluyor. Yeniden teşviklerin olması lazım. Belki o zamanki gibi değil, belki biraz daha az olabilir ama teşviklerin olması lazım. Bence sanayici için olması gerekli. Sanayici sadece finansta rahata ulaşsın, kredi kullansın bunlar güzel ama bana göre yeterli değil.

SADECE 6’NCI BÖLGEDE OLMAMALI


- Önceki yıl getirilen teşvik sisteminin çok iyi olduğu, iyi uygulandığı söylendi. 5’inci bölgeye iyi teşvikler geldiği açıklandı.

- 6’ncı bölgede var. İnsan başka bir yerden yatırımını alıp nasıl 6’ncı bölgeye götürecek. Altyapı sorunları büyük. Bir de işadamı gitse teknik adamınızı götüremezsiniz. Tabi 6’ncı bölge teşvikleri de iyi oldu, yatırım aldı. Teşvikleri sadece 6’ncı bölge ile sınırlamamak gerekiyor. Teşvikin amacı ne?  Anadolu’ya yatırım yapılması. Sanayicide yatırım aşkı var. Devlet Bakanı Ali Babacan, sanayiye arka çıkacağız, dedi. Hükümet bazı şeylerin farkında. İnşaat sektörüne çok yüklendiler, sanayiye de desteklerin artacağını düşünüyorum. Yeni desteklerin gelmesi gerekiyor.

 

AKILLI ADAMIN YAPACAĞI İŞ DEĞİL


- İnşaatçılığın cazibesi, sanayicileri de yaptıkları iş açısından düşündürecek noktaya geldi.

- Her sektörde sıkılan başka sektöre gidiyor. Bu sadece inşaatın problemi değil. Bütün herkes zamanla derici oldu. Herkes sonra otelci oldu. Sonra da ithalatçı oldular. Şimdi herkes inşaatçı, müteahhit oldu. Türk milleti dinamik bir millet. Bir şey bulduğunda ya genç nesil, ya sermayesi olan, ya cesareti olan hemen oraya gidiyor. Amacım inşaatı kötülemek değil, inşaat sektörü her sektörü harekete geçiriyor. Araba sattırıyor, parça sattırıyor, koltuk kumaşı sattırıyor, perde, buzdolabı sattırıyor. Keşke daha büyük destekler gelse. Konutta her şey İstanbul’da Beylikdüzü ve Ataşehir’e sıkıştı, keşke başka bölgelere de yatırımları artırsalar. Sanayicilik çok zor iş. Aslında sanayicileri pamuğun içinde korumak lazım. Sırça köşkte pamuğun içinde saklamak lazım. Akıl karı iş değil. Ben sanayiciyim diye bunu söylemiyorum. Biz gençken fimlerde Hulusi Kentmen’i izlerdik sanayici olarak ama çok kolay iş değilmiş. Bence sanayicinin korunması da lazım memleketin faydasına.

ESKİDEN MÜŞTERİ AYAĞINIZA GELİRDİ

- Üretim için yoğun çalışıyorsunuz, sonra onu hem iç hem de dış rekabet ortamında satmaya çalışıyorsunuz. İşiniz çok zor.

- Ben iki haftadır yurt dışlarında geziyorum. Sırbistan’a gittim, bir gün sonra İtalya’ya gittim. Geldikten sonra Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Tekirdağ’daki toplantısına katıldım. Ondan bir hafta önce de iki gün Kayseri’ye gittim. 30 günde 1 gece evdeydim. Bu tüccarın yapacağı şey değil. Dünya çok hızlandı. Eskisi gibi de değil. Eskiden mal kıymetliydi, siz malı yaptığınız zaman müşteri ayağınıza geliyordu. Şimdi inanılmaz bir rekabet var. Herkes dışarıya satmak, ihraç etmek zorunda. Orada organize olmak zorundasınız, oradaki insanları tanımak zorundasınız.

RUSYA’YA SATIŞLAR YÜZDE 20 DÜŞER

- Dünyanın her köşesinde bir şeyler. Bunlar, üretim ve ihracat planlarını değiştirecek nitelikte, büyük olaylar. Şimdi de Rusya krize girdi. 


- Geçen yıl Aralık ayında sıkıntılar yaşadık. Martta belediye seçimleri yapıldı. Haziran’da Cumhurbaşkanlığı seçimleri oldu. Ukrayna’da kriz oldu, Suriye krizi şiddetlendi, sonra Rusya krizi çıktı, Irak iyice karıştı. Bunların hepsi inanılmaz derecede piyasayı etkileyen şeyler. Allah’a şükür hükümet kuvvetli, devlet eskisi gibi zayıf değil. Eskiden bunların her biri ortalığı toz duman etmeye yeterdi. Ama şu anda Rusya’ya mal satan herkesin satışlarının en az yüzde 20 düşeceğine adım gibi eminim.

Sanayicinin yatırımları uzun vadeli, 8-10 senelik yatırımlar. Bir projeksiyon yapıyorsunuz ama bu süre içinde her şeyi doğru tahmin edemiyorsunuz. Hakikaten sanayicinin korunması lazım. Adama ‘bedava ye, başkasının malı girmesin ben seni koruyorum’ şeklinde değil tabi. Dışarıdan gelen ani sıkıntılara karşı finansal bir şey olabilir. Devletin bunlara tampon oluşturacak mekanizmalar geliştirmesi lazım. Bu konuda adımlar da atıldı. Eximbank kredileri hemen artırıldı. Destekler çeşitlendirilmeli.

 

VERİMLİLİK DE DESTEKLENMELİ

Citibank’ın bölge müdürü buradaydı, Çin ile ilgili konuştuk. Orada, eğer sanayici dürüstse, üç kağıtçılık yapmıyorsa, hakikaten sanayiye önem veriyorsa, kafa yoruyorsa inanılmaz destekler veriyorlar. Ama yanlış yapanı da hiç affetmiyorlar. Anlayabildiğimizin çok üstünde destek veriyorlar. Serbest bölgeleri tamamen serbest bölge diyor. Çok kuvvetlendiriyorlar, planlıyorlar yani büyütüyorlar, verimliliği artırıyorlar. Devlet planlıyor. Bizim Türkiye’de devlet katında planlama çok yapılmıyor sanki. İnşaat sektöründe bir ışık görüyoruz bütün kaynaklar o yöne kayıyor. 10 lazımsa 20 gidiyor oraya. Kaynak israfı oluyor. Bu biraz daha planlanabilir, bunu devletin yapması lazım.

TEŞVİKTE 100 MİLYON DOLAR SINIRI ESNETİLMELİ

Sanayideki makine envanterinin de ben çok sağlıklı olduğunu düşünmüyorum. Kimin ne kadar makinesi var, kapasitesi nedir, bunlar hakkında doğru veriler yok. Bu envanterin olmaması planlamayı engelliyor. Esasında devletin yapacağı bir sürü yönlendirme var. Yönlendirme babında, yardım etme babında yapabilir, ufkunu ve önünü açmak yönünde olabilir. Bir de benim gördüğüm üst teknolojiye yatırım yapılsın, büyük yatırım yapılsın. Oraya sanki daha fazla destek var. 100 milyon doların üstü ya da hiç yapılmayan teknolojinin yapılması gibi konulara büyük destek var. Diğer alanlarda da aynı dengenin sağlanması lazım. Elindeki kaynağın da alakasız, ilgisiz, teşviksiz köhneleşmesine yol açmaması lazım. Verimliliğin desteklenmesi lazım. Sadece tarımda sanayide değil, her alanda verimliliğin desteklenmesi lazım, verimlilik büyük sıkıntı. Çalışanlarla ilişkiler bence işveren lehinde çok bozuluyor.

ÖLÇEĞİMİZ KÜÇÜK KALIYOR

Türkiye, Avrupa’ya, Rusya’ya çok bağlı. Diğer büyük pazarlara çok yetişemiyoruz, ölçeğimiz yetmiyor. Çin’e, Hindistan’a mal satamıyoruz ama esasında gelişmekte olan pazarlar da bunlar. Etrafımız çok bereketli, Rusya, Avrupa, Arap ülkeleri falan ama daha büyük ölçekli pazarlara ulaşmamız lazım. Türkiye’de büyük ölçekli şirketler dünyada büyük ölçek olmuyor. KOBİ gibi oluyorsunuz.

Bizi ihracata ilk başlatan Kürşat Tüzmen bey vardı, fuar fuar gezerdi. Çok ciddi faydasını sonra Türkiye gördü. Her fuara gelir kendisi gezerdi. Fuarcılara fuar teşviki verdi, milleti fuarlara götürürlerdi. Sanayicinin dışa açılmasına çok ciddi teşviki olmuştur devletin.

HİNDİSTAN, ABD VE ÇİN PAZARINDA YOKUZ

Çin büyük bir Pazar ama mesafe çok uzak. Sadece tekstil için değil her sektör için önünün açılması lazım bence bu konuda devletin de büyük kazancı olacak. Bu piyasalara yönlendirmek lazım bizim aklımızı, kültürümüz ve gücümüz yetmiyor devletin bunu destek olması lazım.

Avrupa’da, Rusya’da, Afrika’da Türkiye’nin satmadığı ürün ve ülke yok ama daha büyük pazarlarda, örneğin ABD’de Türkiye yok. Çin ve Hindistan’da yok. Uğraşılırsa buralara da ulaşılır. Bence gelişim de o bölgelerde olacak.

Millet olarak da elimizden tutmaları gerekiyor. Türkiye’de çok vizyonlu firmalar var. 30-40 yıllık firmalar var tekstilde. 20 yıl önce belki hiçbirimiz ihracat yapıp Avrupa’ya da gitmemiştik ama bizi alıp götürdüler, önümüzü açtılar, biz de cansiperane mücadelemizi yaptık ve yapıyoruz. Bu pazarlarda da bence aynı şeyler olabilir.

Transatlantik Serbest Ticaret Anlaşmasını ABD ile Avrupa yapacak, Türkiye ondan çok zarar görecek deniliyor. Koç’un CEO’su da aynı şeyi söylüyor, diyor ki, ‘Tofaş’ı İtalyan bu pazarlara satabilecek ama ben satamayacağım’. Ama burada da Türkiye’nin önü açılabilir, bir şeyler yapılabilir. Avrupalı alabilecek, satabilecek ama sen bir şey yapamayacaksın. Adaletli değil.

GÜNDE 30 TON İPLİK ÜRETİYORUZ

- Sizin Niğde’deki fabrikanızda şu anda ne üretiliyor?


- Niğde’de Openend, Vortex diye, aşağı yukarı günde 30 ton, 3 ayrı çeşit iplik üretiyoruz. Bir şikayetimiz de yok. İstanbul’da merkez ofisimiz ve idari binamız ve belli bir miktar örmemiz var. Niğde’de iplik tesisimiz, Çorlu’da baskı boya tesisimiz var. İplik Niğde’de üretilip kumaş haline geliyor, bir miktar burada örülüyor, boyanıyor, oradan ihracatsa dışarıya, iç piyasaysa içeriye müşteriye sevk ediyoruz.

 

- Işıl Tekstil’de toplam kaç kişi çalışıyor? Geçen yılki ihracat rakamınız ne düzeyde oldu?


- 1000 personel çalışıyor toplamda. 2014 yılında 27 milyon dolarlık ihracat yaptık. Altı senedir, İstanbul Sanayi Odası’nın ilk 500 Sanayi Kuruluşu listesine giriyoruz.

VALİMİZ İNANILMAZ ÇALIŞIYOR

- Çorlu’dan memnun musunuz?

- Aşağı yukarı 20 yıl oldu, Çorlu’dan memnunuz. Tek şikayetimiz işçi bulamıyoruz. Bizim fabrikamız Ergene 2 Organize Sanayi Bölgesi’nde. Bu konuda da müteşekkirim. Biz 1996 yılından kurduk fabrikayı, kurulduğumuz günden beri organize olmanın mücadelesini veriyoruz. Bu konuda emeği geçenleri kutluyorum. Bizim 15 yıldır tek başımıza yapamadığımızı onlar yaptılar, çok da isabetli oldu.

ÇERKEZKÖY OSB GİBİ OLABİLSEK…

Ergene Havzası Koruma Eylem Planı kapsamında ihaleler yapıldı. Bir kısmı iptal edildi ama ihaleler yeniden yapılacak. Türkiye’de başlayan bir iş biter. Sonuçta kredisi hazır. Bir de Tekirdağ Valimiz Ali Yerlikaya çok aktif ve istekli bir şekilde çalışıyor. İnanılmaz bir şekilde çalışıyor. Böyle çalışkan bürokratı çok az yerde görüyoruz. Hükümet nezdinde de çalışmaları destek görüyor. Çok da hızlı bir şekilde işleri çözüyor. Mesela bizim ÇED’lerimiz vardı, yetişmezse çok sıkıntı olacaktı. Birebir her şeyi çok titiz şekilde takip ediyor. Alt birimdeki vali yardımcıları da öyle çalışıyor. Keşke, OSB’miz Çerkezköy OSB gibi fiziki standartlara kavuşsa. Mesela Niğde OSB’de 5 bin Watt elektrik üretimi için müracaat ettiler, aldılar da.  

Tekirdağ’da yürütülen proje inanılmaz doğru bir iş, inşallah belirlenen tarihte biter.

Çok düzgün bir şey oldu. Hiçbir kuvvet de bu şekilde işi yapamazdı. Sadece sanayicilere kalsaydı bu iş bu seviyeye gelmezdi, daha doğrusu çözülmezdi. Bu işin içinde olanlara tüm bölgenin gece-gündüz dua etmesi lazım. Eğer devlet bu işin içinde olmasaydı bu iş çözülmezdi.

Eğer siyasi irade olmazsa hiçbir iş olmuyormuş burada bunu gördüm. Çorlu 5-10 yıl sonrasının Kocaeli’si olacak. Çorlu’da inanılmaz bir sanayi yatırımı ve nüfus artışı var. İstanbul’la birleşti. İnanılmaz bir bölgesel güç. Çorlu’ya bakan herkes 10 yıl sonrasının Kocaeli’ni görsün.

SANAYİ ODASINA TOBB NİYE İZİN VERMİYOR?


- TEKSANDER’de, Tekirdağ Sanayi Odası kurma çalışmaları nasıl gidiyor?


- Tekirdağ Sanayi Odası’nın kurulamamasını da çözmüş değilim. Bu kadar büyük sanayinin olduğu bir yerde sanayi odasının olmamasına karşı neden çalışma var bilmiyorum. Niğde’de de böyle. Niye olmaz bilmiyorum? Herkes her şekilde organize olabiliyor, herkes vakıf kurabiliyor ama sanayici bir odayı kuramıyor. Ben bunu anlamıyorum.

Sanayi Odası bir ihtiyaç. Yabancılar bize şöyle diyor: siz Türkler önce problem üretiyorsunuz sonra o problemi çözüyorsunuz. Eğer bir yerde bir sanayi varsa ve bu sanayinin hatırı sayılır bir kapasitesi varsa, sanayi odası kurmak istiyorsa TOBB niye müsaade etmez? TOBB’a ne zararı var? Kurulan oda yine TOBB’a bağlı oluyor. Niye TOBB’un onayına tabi, TOBB niye olur görüşü vermiyor anlamıyorum. Tüm şartlar da uyuyor Tekirdağ Sanayi Odası’nın kurulması için ama TOBB olur vermiyor.

PROBLEM YARATIP SONRA ÇÖZÜYORUZ

Benim enerji yatırımım da var. Orada da devletin kurumlarının birbiriyle çelişki içinde olduğunu görüyorum. Bana önce, ‘enerji üretiminde dışa bağımlılığını azaltacak bu yatırımı yap’ diyor. Sonra diyor ki git bunun ÇED’ini al. Bu defa da DSİ sulama kanalının olduğu hiçbir yere onay vermiyor. Devlet diyor ki yap, devletin 10 kurumu yap diyor, burası da hayır yapamazsınız diyor. Türkiye’nin batısında sulanmayan yer kalmadı. O zaman buralarda hiçbir şey yapmamanız lazım. Enerji Bakanlığı’na gidip diyorsunuz ki işte onaylamıyor. Yanlış çok fazla olduğunda da devlet, ‘çok fazla yanlış oldu, burada DSİ’nin görüşü alınmaz, Tarım Bakanlığı’nın görüşü alınır’ diyor ve işi çözüyor. İyi de problemin çok mu olması lazım. Problem çoğalacak, herkes ağlayacak, feryat figan edilecek, öyle çözüm olacak.

Sanki Türkiye’de herkes iradeyi bırakmak istemiyor. Sanayi Odası da TOBB’a bağlanacak. Yani 20 askerin varken 40 askerin olacak. TOBB’un bu açıdan bakması lazım. Genelde Türkiye ekonomisi de bundan kazançlı çıkacaktır. Firmalar büyüdükçe daha uzman vergi dairelerine gidilir, işler daha iyi yönetilir, çözülür. Sanayi Odasında birçok bölüm vardır. İşinizi daha rahat çözersiniz ve bilgileri daha rahat siz de aktarabilirsiniz. Önce problem sonra çözüm, bu her halde bize özgü bir durum.

- Hobilerinizi öğrenebilir miyiz?

- İki yıldız eğitmen dalgıcım. Dalma merakım var. Her yere gidip dalıyorum. Kayak yapıyorum. Denizle uğraşıyorum. Ama çok da fazla vakit kalmıyor. Zamanımızın çoğu işle geçiyor. 

 


Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Emr1040 3 yıl önce

Allah sizi başımızdan eksik etmesin var olun çalışanıniZ olarak size minnettarım

Avatar
Çorlu 5 yıl önce

Allah sizi başımızdan eksik etmesin sizin çalışananiniz olmaktan gurur duyuyorum

banner112

banner111

banner110

banner109

banner108

banner106