Öne Çıkanlar Ece Kamar ömer nart Uğurteks GİRAY DUDA Global Sanayici

“Sanayisiz Mühendislik Fakültesi olmaz”

GİRAY DUDA

Üniversite sanayi işbirliği, uzun yıllardan bu yana çok sık konuşulan, gerekliliği vurgulanan bir çalışma olsa da uygulamada tam istenilen biçimde yakınlaşmaların çok fazla olmadığı görülüyor. Namık Kemal Üniversitesi’ne bağlı Çorlu Mühendislik Fakültesi, bölgedeki yüzlerce sanayi kuruluşlarıyla fiziksel yakınlığını öğrencilerin bilgili, donanımlı mezun olup kolay iş bulabilmeleri için kullanıyor. Fakülte Dekanı Prof. Dr. Özer Göktepe ile ‘Global Sanayici’ adına fakültenin sanayi kesimiyle ilişkilerini ve kısa süre önce dünya çapında yankı yaratan yapay kas uygulamasını konuştuk.

- Sayın Göktepe, Organize Sanayi Bölgelerinin, fabrikaların bol olduğu bir bölgede mühendislik fakültesinin kurulması aslında öğretim üyeleri ve öğrenciler açısından şans değil mi?

- Evet. Soru şu da olabilir. Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi’ne gittiniz, 1998-2008 yılları arasında çalıştınız. 10 yıl içerisinde iki tane fabrikası, laboratuvarı olan bir bölüm yaptınız ve neden NKÜ’ye geldiniz. Çünkü Isparta’da sanayi yoktu. Siz mühendislik fakültesinde öğretim üyesi iseniz bir ayağınız sanayide, bir ayağınız da üniversitede olacak. Çünkü beslenmeniz gerekiyor ve bizim çıktılarımızın, çalışmalarımızın müşterisi sanayidir.

Oradaki 2.5 milyon dolarlık tesiste bizim üniversiteden aldığımız 100-150 bin dolardır. Yani devlet kaynaklarıyla yapılmadı. Sanayiden aldıklarımızı Isparta’ya koyduk. Etrafta büyük sanayi olmayınca, ne yaparsanız yapın iş bir süre sonra öğretmenliğe doğru gidiyor. Gidip araştırmaların ne olduğunu anlatmaya çalışıyoruz ama sanayi sitelerindeki küçük sanayicilerin o vizyona ulaşmaları mümkün değil. Birkaç küçük proje yönetiyoruz ve ders anlatıyoruz. Bu bizi tatmin etmiyor. Burada noktayı koyduk.

SANAYİ BİZİ ÇEKTİ

Çorlu’ya 2007 yılında geldik. Namık Kemal Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, Tekstil Mühendisliği bölümü için öğretim üyeleri arayışındaydı. Rektör beyin teklifi üzerine gelip fakülteyi görünce şoke olduk. Buranın içler acısı haline şaşırdık. Adeta zaman tüneline girmişiz ve 30 yıl öncesine gitmişiz gibi geldi bana. Ancak biraz düşündük ve bu Mühendislik Fakültesi’nin olması gereken bir yerde kurulduğuna karar vererek buraya geldik. Çorlu, Çerkezköy, Lüleburgaz bölgesindeki sanayinin varlığı Tekirdağ’a gelmemizde etkili oldu.



SANAYİDEN KOPUK EĞİTİMİ OLMAZ

- Sanayi kesimi ile Mühendislik Fakültesinin ilişkileri nasıl? Beklediğiniz ilgiyi gördünüz mü?

- Üniversitelerin üç tane fonksiyonu var. Tekstil mühendisliği bölümü olarak sanayi ile sıkı ilişkiler içindeyiz. Gelince, bütün arkadaşlara, çalışmalarınızı sunum haline getirin ve bunu sanayi ile paylaşalım dedim. Üç temel misyonumuz var: Eğitim, araştırma ve sektöre destek. Bunlardan birisi olmazsa üniversite olmaz. Üniversitelerin birinci amacı bilgi üretimidir. Bu bilgi de kaybolmaması için yeni kuşaklara dersliklerde aktarılır. Üniversal eğitim budur. Üniversite mevcut bilgiyi aktarmaz. Onun aktarılması ortaokulda yapılır.

İŞBİRLİĞİ Mİ, ENTEGRASYON MU?

Mühendislik Fakültesi uygulamalı bir fakültedir. Uygulamalı bilim yaparız. Eğer bir bilim adamı sanayiden kopuksa öğrencilerine ne aktaracak? Ben güncel kalmalıyım ki oradan öğrendiklerimi öğrencilerime aktarayım. Çünkü bu öğrenciler yarın mezun olup o sanayide çalışacaklar. Mühendislik Fakültesi için sanayi olmazsa olmazdır. Fakülte ile sanayi arasındaki ilişkiyi işbirliği olarak nitelemek de bence yanlıştır. Ben, entegrasyon deyimini kullanıyorum. Üniversite-sanayi entegrasyonu diyorum.

ÖĞRENCİ HAFTADA 3 GÜN SANAYİDE

İkinci ana fonksiyon olarak uygulamalı eğitim yapmalıyız. Yıllardır en büyük şikayet konusu öğrencilerin uygulama yapmamasıdır. Üniversite şikayet yeri değildir. Üniversite çözüm üretemezse kim üretecek? Bizim işimiz çözüm üretmek. Bunun için ne yaptık? Sektör Tümleşik Eğitim Programı hazırladık iki yılda. Öğrencilerimiz son sınıfta haftanın üç günü sanayideler, iki gün de okuldalar. Biliyorsunuz mühendislik fakültelerinin hepsinde bitirme ödevi vardır. Öğrenci burada mühendislik yetkinliğini kanıtlar. Öğrenciler bunu sanayide yapsın, orayı teneffüs etsin, mühendis gibi çalışsın istedik. Reel bir sorunu çözsün, bu yeteneği kazansın. Yıl sonunda da bunları gelip bir jürinin önünde sunsun ve sunum yeteneği gelişsin.

ÜÇ GÜNLÜK ÇALIŞMAYI RAPOR OLARAK SUNUYORLAR

Müfredatımızı buna göre revize ettik. Dersleri iki güne yerleştirdik. Öğrencilerin sosyal sigorta ödemelerini üniversitemiz üstlendi. Bu ciddi bir iş yükü yarattı. Çünkü yıl içinde yüzlerce öğrencinin giriş çıkışı yapılıyor. Üç yıldır uyguluyoruz. Giden öğrenciye en az lisans mezunu bir danışman atanıyor. Öğrencilerimiz haftanın üç günü yaptıkları işleri dördüncü günü rapor haline düzenleyerek bana getiriyor. Bazı modellerde yıl sonunda rapor hazırlanıyor. Eğer dönem bitmişse ve işler doğru gitmiyorsa bunun ne faydası olacak. Ben verilen raporu okuyup öğrencilerle tartışıyor ve haftaya yapması gerekenleri anlatıyorum. Bir sonraki hafta oradaki danışmanıyla, ‘hocamla bunları konuştuk, şunu yapacağız’ diyorlar ve yapıyorlar. Sürekli interaktif gidiyor.

Buradaki bir boya atölyesinde renk tutturma sorunu yaşanıyordu. Dört hafta içinde çözüm getirdik. Fabrika Üretim Müdürü,’ ilk kez ilk defada renk tutturduk’, dedi. Lisans öğrencisi deyip küçümsemeyin. ABD lisans çalışmalarının yüzde 30’unu lisans öğrencileri yapıyor.

TÜM BÖLÜMLERE YAYACAĞIZ

- Siz OSB’lerle mi yoksa işletmelerle mi anlaşıyorsunuz?

- İşletmelerle konuşuyoruz. Hazırladığımız protokoller var. Öğrencilere servis, yemek sağlamalarını talep ediyoruz. Eğer öğrencilere sembolik de olsa ücret verirlerse kabul ediyoruz. Ama ücret zorunlu değil.

- Bu proje bütün bölümlerde mi yürütülüyor?

- Şu anda tekstilde. Bu işler hocaların da gönüllü olarak zaman ayırmasını gerektiriyor. Bu yaz itibariyle Makine Mühendisliği bölümümüz ve bir iki bölüm de geçecekler.

- Bütün öğrencilere yer bulabiliyor musunuz?

- Bulabiliyoruz. Hatta taleplerin ancak üçte birine cevap verebiliyoruz. Çünkü talep çok. 8 ay boyunca bir öğrencimiz iki dönem orada çalışıyor. Aynı işletmeye birden fazla öğrenci göndermiyoruz. Çok büyük işletme ise bazen 2 kişi gidiyor. Bu çalışmada öğrenciden memnun iseniz ve öğrenci çalıştığı yerden memnunsa mezun olunca onu işe alabilirsiniz. Bizim Tekstil Mühendisliği bölümündeki öğrencilerin yüzde 60-70’inin Mayıs ayında işi hazır oluyor.

DEVLET DESTEĞİ YÜKSELİYOR

Bu modeli ben Mühendislik Dekanları Konseyi’nde paylaştım. Bununla ilgili bir sunum yaptım. Bizden sonra kimi üniversiteler benzer çalışma içine girdiler. Zaman zaman bizden belge istiyorlar, gönderiyoruz. Ben bu işi ulusal misyon olarak önemsiyorum.

Sektörle ilgili ARGE çalışmaları da yürütüyoruz. TÜBİTAK ve Bilim Sanayi Bakanlığı, sanayi kesimini üniversitelerle birlikte çalışmaya teşvik ediyor. Teşvik oranlarını bile üniversite ile olan işbirliği düzeyine bağlıyor. Siz sadece şirket olarak başvurursanız yüzde 50 desteklerim, üniversite ile birlikte başvurursanız yüzde 60 oranında desteklerim, diyor. Çünkü Ankara da dünyadaki durumu gördü. Dünyanın her yerinde üniversite sanayi birlikte çalışıyor. Mesela Çek Cumhuriyeti’nde Liberes Teknik Üniversitesi Skoda’nın tüm ARGE çalışmalarını yürütüyor.

LABORATUVARLARI GÜÇLENDİRİYORUZ

Fakültemizde kadromuz zenginleştikçe sanayimize daha çok destek veriyoruz. Bizim çok ciddi laboratuvar eksikliğimiz oluyor. Sanayicinin elinde olmayan cihazları buraya koymamız lazım. Bir yandan laboratuvarları güçlendirmeye çalışıyoruz. İyi yetişmiş, bilgili kişileri fakülteye kazandırmaya çalışıyoruz. Bana sanayicilerden her hafta çeşitli talepler geliyor. Kendi alanımda karşılıyorum ve diğer alanlarda bazen yardımcı olamıyorum.

İşbirliği yollarından birisi de Teknokentler. İlk yaptığım işlerden birisi Teknokent kurmak oldu. Çünkü Göller Bölgesi Teknokenti’nin kuruluşunda fiilen çalıştım. Kurduğumuz Teknokente 67 başvuru oldu ve 24 ofisimiz var. 27 dönümlük alanı da Bilim Sanayi Bakanlığı’na bu amaçla devrettik. Buradaki yazılım firmaları kendi yazılımlarını verip denenmesini sağlıyor ve öğrencilerimiz de onlara katkı sağlıyor.

TEKNOLOJİ ÜSSÜ OLACAĞIZ

- Teknokent’i herhalde daha da büyüteceksiniz.

- Beş altı yıl içinde burasını Trakya bölgesinin teknoloji üssü haline getirmeyi amaçlıyoruz. İstanbul tarafında güçlü kuruluşlar var ama bu bölgedeki tek seçenek Çorlu Mühendislik Fakültesi.

Elimizdeki alanı Teknokent’e ayırdığımız için arkadaşlarımızın bazıları tepki gösterdi. Çünkü alan ihtiyacımız çok fazla. Geldiğimizde 700-800 öğrenci varken şimdi 3 bin öğrenciye çıktık. Sanayi ile işbirliği açısından yüksek lisans ve doktora çok önemlidir. Oradaki öğrenci sayımız da 250’ye yaklaştı. Doktoranız ve yüksek lisansınız yoksa Avrupa’da onu üniversite saymıyorlar. Politeknik sayılıyorsunuz.

ULAŞIM VE ISINMA SORUNUNU ÇÖZDÜK

Daha hızlı yol almak isterdik ama elbette olanaklarımız kısıtlı. Ana servislerimiz, ulaşım sıkıntımız vardı. Dolmuşlar keyfi olarak gelip gidiyorlardı. Gece vakti kız öğrencilerimiz yol kenarına gidip araç bekliyorlardı. Belediye Başkanımız Ünal Baysan’la konuşup doğrudan bir hat istedik. Sabah 7.30’dan gece 11.00’e kadar, son öğrencimiz de gidinceye kadar 7 dakikada bir-iki araç verdiler, sorunu büyük ölçüde çözdük.

Isınmada büyük problemimiz vardı. Öğrenciler ve öğretim üyeleri elektrik sobaları ile ısınmaya çalışıyorlardı. Fuel oil sistemi sağlıklı çalışmıyordu. Şimdi doğalgaza döndük ve herkesin ısınmasının yanı sıra yakıt giderlerini yarıya indirdik.

Yemeğimiz de yoktu. Çevredeki yerlerden temiz olduğuna inanmadığımız, tatsız  yiyecekler geliyordu. Şimdi, Tekirdağ’daki merkez kampüsümüzden her gün yüksek okula ve bize 5.500 kişilik güzel, lezzetli, hijyen yemek geliyor.

BİLİMSEL PROJELERDE ÖNDEYİZ

Biz sanayi ile birlikte çalışma projelerine çok önem verdik. Ben her akademik dönem sonunda çıktıları ortaya koyarım. Bizim çıktılarımızdan birisi mezun ettiğimiz öğrenciler ve onların sektörlerdeki başarısıdır. Bizim bilimsel saygın dergilerde yayınladığımız yayınlar da önemli çıktılarımızdır. Ayrıca patent sayıları ve yürüttüğümüz proje sayılarıdır. Bu rakamlarda biz Türkiye ortalamasının iki katıyız.

Buradaki güçlü bölümlerimiz olan Tekstil ve Çevre’de öğretim üyelerimizin sanayide yürüttüğü 2-3 proje vardır. Benim şu anda yürüyen 3 tane projem var. İdari görevim olmasa bu iki katına çıkardı. Pek çok talebe de cevap veremiyoruz. Kadromuzu zenginleştirirsek, önümüzdeki 3-5 yıl içinde fakülte sanayiye çok daha sağlam katkılar yapacak.

YAPAY KAS İNSANLIĞIN RÜYASI

- Bize, dünya çapında yankı yaratan yapay kası da anlatır mısınız?

- Bizim üçüncü görevimiz bilgi üretmek ve bunu da laboratuvarda yapıyoruz. Mesela sektörle yapacağımız çalışmalar lisans, yüksek ve doktora düzeyinde yapılıyor. Bazı doktora konularını işletmelerle yapabiliriz ama onların sayıları az. Çoğunlukla bu projeler lisans ve yüksek lisans düzeyinde oluyor.

Sanayicilerle somut konular üzerinde çalışıyoruz. Onun karşılaştığı problemlere çözüm arıyoruz. Onlara gelecekte büyük fayda sağlayacak araştırma ve projeleri çok fazla anlatamıyoruz.

Ama örneğin ben yapay kası Amerika’da anlattığım zaman Dupont’un müdürü geliyor, bizi dinliyor. Akşam da gelip bizimle tartışıyor. İlgisini çekerse size teklifte de bulunuyor ‘bizimle çalışır mısınız’ diye. Bu düzeyde iş yürütüyorlar. İplik mekaniğini ben burada anlatsam bana ‘hocam ne anlatıyorsun’ derler. Ama iplik mekaniğinden ne çıkıyor biliyor musunuz? Lycra çıkıyor. Lycra’nın dünya pazarı yıllık aşağı yukarı 100 milyar dolar tutuyor.  



JENERİK BİR MALZEME

O nedenle böyle çalışmalarımızı uluslararası bilimsel toplantılara ayırıyoruz. Bu kapsamdaki çalışmalarımızdan birisi de yapay kas. Yapay kas insanlığın rüyalarından bir tanesi. Fakat bizim geliştirdiğimiz malzeme aslında bir kas değil. Jenerik bir malzeme. Yapay kas amacıyla yola çıkılmış bir çalışma. Bunu Teksas Üniversitesi’nin Nano Teknoloji Enstitüsü ile birlikte çalıştık. Onların karbon nanotüpten iplik üretimi yaptığını biliyoruz. Düşünün, nano boyutlarda bir lif ve siz onu iplik haline getiriyorsunuz.

Biz 2011 yılında Silivri’de yaptığımız uluslararası kongreye Teksas Üniversitesi’nin Nano Teknoloji Enstitüsü Müdürü Dr. Ray H. Baughman’ı davet ettik. Dünyadaki en önemli araştırmacı ve Nobel almış kişilerle çalışıyor. Geldi ve çok da etkili bir sunum yaptı. Anlattıklarından birisi de yapay kastı.

Konferanstan sonra o bizi davet etti ve 2012 yazında gittik. Onlar karbon nanotüplerden kas yapmaya çalışıyorlardı. Bu çok zor yapılan bir malzeme ve dünyada bir iki yerde yapılıyor. Çok da pahalı bir malzeme.

TEKSTİL MALZEMELERİNİ DENEDİK

Bir ay karbon nanotüpler üzerinde çalıştıktan sonra bunun uygun bir malzeme olmadığı sonucuna vardık. Bizim tekstilde kullandığımız malzemeler var, acaba bunlarla bir şey yapar mıyız diye düşündük. Denemeler sırasında bizim malzememizin aynen bir kas gibi uzama ve kısalma hareketi yaptığını gördük. Düzeneği kurduk ve Dr. Ray’i çağırdık. Ray bir baktı ve çocuklar gibi sevindi. ‘Muhteşem bir şey’ dedi. Biz 20 kişilik bir ekibiz ve aramızda Güney Koreli de var, Brezilyalı da var. Ray, ‘bu sizin buluşunuz. İsterseniz Türkiye’ye döndüğünüzde bu araştırmayı sürdürürsünüz. Bunu anlayışla karşılarım. Ya da beraber devam ederiz” dedi. Orada devam etmeye karar verdik. Neticede 21 Şubat 2014 tarihli dünyanın en önde gelen bilim dergisi Science’de bu proje yayınlandı. Daha önce de patentleri alındı.

YÜZDE 50 ORANINDA UZAMA VE KISALMA HAREKETİ YAPIYOR

İlk kullanılacak alanlardan birisi yapay kas. Ama çok geniş alanlarda kullanılabilir. Sonuçta siz bir malzeme elde ediyorsunuz ve bu malzeme yüzde 50 oranında uzama ve kısalma hareketi yapıyor. Ucuna bir pervane takıp elektrik verin, kendi etrafında dakikada 10 bin devir yapabiliyor. Bunu çok küçük ısı, elektrik vererek yapabiliyorsunuz, ışıkla uyarabiliyorsunuz. Kimyasalla ve mikro dalga ile uyarabiliyorsunuz.



İNSAN KASINDAN 117 KAT GÜÇLÜ

- Kullandığınız malzeme, balık avlanan misina mıdır?

- Biz bunu misina diye açıkladık. Science de herhalde ilgi çeksin diye aynı başlığı atmış. Bunlar nano filament sentetik iplikler. Kilogram başına 7.1 beygir gücü üretiyor. Jet motorlarının ürettiği güçle aynı. Bir kilogram  jet motoru ne üretiyorsa bu da onu üretiyor. Müthiş bir şey. 10 tanesini yan yana koyup 10 katı güç elde edebiliyorsunuz. Bunu hiç hasar görmeden milyonlarca kez yapabiliyorsunuz. Uzama ve kısalmayı aynı biçimde hiç yorulmadan yapıyor.

İNSAN KASINDAN 117 KAT DAHA GÜÇLÜ

Bu bir buluş değil uygulama. Bu jenerik malzeme ile binlerce uygulama yapabilirsiniz. Bir tanesi de kas. İnsan kasları beyinden elektrikle uyarı alıyor ve harekete geçiyor. Örneğin uzvunu kullanamayanlar için uygulanabilir. Normal insan kasından 117 kat daha güçlü. Çok daha ince bir kasla aynı gücü elde edersiniz.

Bu haber yayınlandıktan sonra Avusturya’dan bile arayanlar oldu. Aman yanlış anlaşılmasın, önce hayvan denemeleri yapılacak, sonra etik izinler alınıp insan denemeleri yapılacak ve en son olarak da bir ürün hazırlanacak diye anlattım. Bu da 5 yıl kadar sürer.

GİYİLEBİLİR PROTEZLER VE ROBOTLAR

Ama, mesela giyilebilir protezler var. İkinci bir deri gibi giyersiniz. İmplante edilmediği için çok daha rahat yapılabilir. Şu anda bile bir eldiven gibi protez hazırlanabilir. Vücuda girmediği için şu anda bile uygulanabilir. Bu artık ticari başarılara bakıyor. Kim ne alırsa patentini alıp kullanacak, ürün ortaya çıkaracak.

Onun dışında insansı robotlar konusu var. Bugünkü robotlar insanın jest ve mimiklerini taklit edemiyor. Çünkü 80-100 tane kas var insan yüzünde. Bununla birlikte, birebir insana benzeyen, gülmeyi, ağlamayı yapabilecek robotlar üretilecek. Filmlerde görüyorsunuz ve insan mı, robot mu ayırt edemiyorsunuz ya onlar gerçek olacak. Bunlar iyi mi kötü mü derseniz onu bilemem. Bazıları buna karşı çıkıyor biliyorsunuz.

İNSAN 500 KİLOGRAM TAŞIYABİLECEK

Askerler için giyilebilir iskelet yapılabilir. Uluslararası çalışmalardan birisi de bu. İnsanlar 60 kilo taşıyabilir. Siz bu iskeleti yapınca 500 kilogram taşıyabiliyorsunuz. Tamamen insan tarafından kontrol ediliyor ama 10 kez daha güçlü bir yapıdan söz ediyoruz. Bunlar mümkün olacak. Hareket gerektiren her yerde, makinelerde  kullanabilirsiniz.  
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner112

banner111

banner110

banner109

banner108

banner106