Öne Çıkanlar Türkonfed ÇOSB Dijital Dönüşüm Merkezi Technocast Kişisel verilerin korunması kanunu Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu

‘Yunanistan’da artık siesta yok’
GİRAY DUDA

Türkiye ile Yunanistan’ın, yakın komşuluğa, Ege’deki iç içe geçmişliğe karşın başta ticaret olmak üzere pek çok alanda uzak olmaları gerçekten anlaşılır bir şey değildir. Politik unsurların, eski düşmanlık söylemlerinden vazgeçtiği günümüzde, ticari ilişkilerin durumunu ve potansiyelini Kuzey Yunanistan Yunan-Türk Ticaret Odası Türkiye Temsilcisi Musa Turan ile konuştuk. 
 
- Sayın Turan, geçmiş yıllarda dünyanın uzun süre gündeminde kalan Yunanistan’ın ekonomik durumu bugün nasıl? Gelişmeler ne yönde?
 
- Hani derler ya bazı şeyler insanlar içindir. Ekonomik ve siyasal krizler de ülkeler içindir. Biz hiçbir zaman bu sıkıntıların kalıcı olduğunu düşünmedik. Nitekim Yunanistan'daki dostlarımız bu sıkıntıları aşmak üzere adımlar attılar. Şu anda durum bir yıl öncesine göre çok daha iyi. Biz Yunanistan'da durumun çok kötü olduğu dönemde bile komşumuza inandık ve gidip geldik. Karşılıklı nasıl daha çok ve iyi işler yaparız diye toplantılar düzenledik. Bugün Yunanistan'ın ekonomik durumu giderek daha iyiye gidiyor diyebiliriz. Elbette krizin etkiler devam ediyor, ancak bir yıl önceki durumdan daha farklı. Biraz daha düzelmiş, yeni hükümete güven var, işadamları sürekli yeni çareler arayışında ürünlerini satma, şirketlerine ortak bulma peşindeler.
 
TURİZMDEN İYİ KAZANDILAR
 
Yunanlılar krizle yaşamayı artık öğreniyorlar. Eskiden siesta vardı artık hemen hemen hiç yok. Özellikle yaz mevsimi ile adalardaki turizmde çok ciddi canlanmalar oldu ve bu yıl adaların turizm gelirleri çok iyi noktalara geldi. Özellikle Kuzey Yunanistan’daki turizm bölgelerinin tanıtımı için Türkiye’deki turizm fuarlarına katılıp ülkelerini tanıtmaları çok ciddi yankı buldu. Örnek verirsek İzmir’in komşusu Sakız adasında 2015’de 100.000 kişinin üzerinde bir Türk turist ağırladılar. Yine Kuzey Yunanistan’ın Halkidiki bölgesine bu yıl 500.000 Türk turist gitmiş. Dolayısıyla turizm hareketliliği bu yıl bir önceki yıla göre çok daha iyi geçmiş, böylece krizin bir nebze de olsa yarattığı moral bozukluğu giderilmiş oldu.
 
İş dünyasında da durum farklı değil. Yunanlılar B2B işlerini artık çok iyi öğrendiler. Hemen hemen her ay yeni talepler alıyoruz. İş görüşmeleri, ürün alım satımı, ortaklık, ortak fuar organizasyonlar vs. gibi konularında işbirliği açısından çok ciddi talepler olmaya başladı. Bu da karşılıklı hareketliliği sağladı diyebiliriz.


 
KARŞILIKLI İŞ FORUMLARI DÜZENLİYORUZ
 
- Kuzey Yunanistan Yunan-Türk Ticaret Odası’nın faaliyetleri hakkında bilgi verir misiniz? Nasıl bir yapılanmanız var? İki ülke iş dünyasını ilgilendiren ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?
 
- Yunan-Türk Ticaret Odası her iki ülkenin hükümetleri tarafından tanınmış, her iki ülkenin karşılıklı ticaretini arttırmaya yönelik kurulmuş bir oda. 2012 yılından beri Türkiye ile Yunanistan arasındaki dış ticaret faaliyetlerinin artması için karşılıklı iş forumları düzenlendi, düzenlenmeye devam ediyor. Girit, Sakız ve Kuzey Yunanistan bölgesine çok ciddi iş adamları götürdük, buralardan da çok ciddi şekilde işadamı ağırladık. Önce iş taleplerini alıyoruz, sonra burada o firmaların ihtiyaçlarını karşılayacak firmaları belirleyip ortak bir tarih üzerinde de mutabık kaldıktan sonra B2B planlıyoruz. Sonrasında da firmalar bir araya gelip işbirliği fırsatlarını değerlendiriyorlar. Bu tam tersi de oluyor. Türkiye’den Yunanistan’a ihracat yapmak veya ihracatını arttırmak isteyen firmalara aynı desteği veriyoruz.
 
YUNANİSTAN’IN TÜMÜNDE ÇALIŞIYORUZ
 
- Faaliyetleriniz sadece Kuzey Yunanistan’ı mı kapsıyor? Yunanistan’ın tümüne yönelik ticari çalışmalar yürütüyor musunuz?
 
- Öncelikli faaliyetimiz Kuzey Yunanistan; ancak tabii üyelerimizin yatırımları, işlerinin coğrafi bir sınırı yok. Yunanistan'ın tümünde çalışmalar yapıyoruz. Öncelikle iş olanaklarını üyelerimizle paylaşıyoruz, onların ihtiyaçlarını, beklentilerini alıyoruz. Sonra ilgilenebilecek üyelerle bu bilgileri paylaşıyoruz. Onların yaptıkları ön çalışmalara göre bire bir ya da çok kalabalık olmayan ve iş hedefli seyahatler yapıyoruz. 
 
16 AB ÜLKESİNE İHRACATA BAŞLIYORUZ
 
-  Siz Yunanistan ile ne tür ticari faaliyetlerde bulunuyorsunuz?

 
- Pek çok alanda işbirliklerimiz var. Ancak en son olan çalışmamızı örnek vereyim. İzmir'in ünlü Boyoz'unu ve Mersin'in cezeryesini tüm dünyaya satıyoruz. Yunanlı dostlarımızla bir işbirliğimiz oldu; Yunanistan’daki bir dağıtım firması ile anlaşma imzaladık. Onlar Yunanistan’ın tamamında ürünlerimizi satacaklar, aynı zamanda 16 AB ülkesine ürünlerimizin ihracatını yapabilmemiz için kendi pazarlarını bize açtılar. Yunanlıların desteği ile 16 AB ülkesine yakında ihracata başlıyoruz. Onun dışında gerçekten çok kaliteli ürünler üreten bir kapı firması ile işbirliğimiz var. Turizm alanında çalışmalarımız var.
 
Aynı zamanda gayrimenkul üzerine bir çalışma yapıyoruz. Yunanistan hükümeti Yunanistan’a yapılacak minimum 250.000 euro ve üzeri yatırım veya mülk alımlarında tüm aile fertlerine 5 yıl oturma izni ve 28 AB ülkesine serbest dolaşım hakkı tanıyor. Bu anlamda satılık şirket veya gayrimenkuller bize ulaşıyor. Biz de buralara uygun yatırımcı bakıyoruz.


 
MAL SATAMIYORUZ, MAL ALIYORUZ
 
- Türkiye-Yunanistan ticari ilişkileri ne durumda? İki ülkenin ihracat-ithalat dengesinin sürekli olarak Yunanistan lehine olması çok ilginç. Bunun nedeni nedir?

 
- Burada kusuru kendimizde arayacağız. Yunanistan'da krizin yaşandığı günlerde ‘Yunanistan ile iş yapmayın’ diyen bir DEİK Türk-Yunan İş Konseyi başkanımız vardı. Düşünsenize, görevi iki ülkenin iş ilişkilerini geliştirmek olan kişi iş yapmayın derse ne olmasını bekliyoruz. Biz yapacağımız çalışmalarla her iki ülkenin yararına olacak şekilde ilişkilerimizi geliştirmek istiyoruz ve bu konuda çok olumlu dönüşler gelmeye başladı.Bununla birlikte doğru ilişkiler kurabilmemiz gerekiyor. Mal satamıyoruz ama mal alıyoruz. Şimdi bizler de mal satabilmenin önünü açmak adına çalışmalar yapıyoruz ve başarı sağlamaya başladık. Burada önemli olan doğru ilişkiler geliştirebilmek, konjonktüre göre tavır değiştirmemek. Krizde de stabil zamanlarda da ilişkide istikrarı yakalamak lazım.
 
YUNANİSTAN TÜRKİYE’NİN DÜŞMAN OLMADIĞINI BİLİYOR
 
- Bu kadar yakın iki ülkenin ticaret hacminin çok küçük olmasının nedeni nedir? Büyütmek için neler yapıyorsunuz?
 
- Bir çok neden saymak kolay. Bunları konuşabiliriz, ancak bizim asıl odaklandığımız neden satamadığımız değil. Nasıl satarız? Geçmişte sosyal ve siyasal pek çok mesele vardı. Arada ilişkileri geliştirmeye mani bu kadar çok şey varken kolay olmuyor bunlar. Şimdi ortam daha uygun. Artık Yunanistan Türkiye'nin düşman olmadığını biliyor. Türkiye'de de bazı milliyetçi unsurlar dışında herkes Yunanlıların Türkiye'ye dostça yaklaştığını görüyorlar. Ticarette ve diplomasi de elbette herkes öncelikle kendi menfaatini gözetir. Ancak artık biliniyor ki sadece kendi yararına olup karşındakine zarar veren modeller sürdürülebilir olamıyor. 
 
Aradaki ticaret hacmini büyütmek için iş adamlarını sürekli olarak Yunanistan’a götürüyoruz, Yunanistan’dakileri de Türkiye’ye getiriyoruz. Bunu çok sık yapmaya gayret ediyoruz. Böylece işadamları ilişki geliştiriyorlar ve işbirliğinin önünü açan samimiyeti kuruyorlar. O zaman mal satmak çok daha kolay oluyor. Tabii ürünü satabilmek için ürün kalitesi, standardı ve sürdürülebilirliği ayrıca önemli.
 
SPOR TEMELİNDE KALICI DOSTLUK
 
- Sporla başlayan bir yakınlaşma faaliyetleri yürüttüğünüzü biliyoruz. Bunları bize anlatır mısınız? Nasıl faydalar sağlandı ve nasıl sürdürmeyi planlıyorsunuz?
 
 
- İki ülkenin sportif anlamda rekabeti söz konusu... Tatsız olaylar oluyor arada, ancak bunun Türk-Yunan meselesi olmadığını; holiganizmin sorunu olduğunu biliyoruz. Yani adamlar karşısındakilere Türk ya da Yunan olduğu için saldırmıyor; kendi ülkemizde de yaşadığımız sorun bu... Biz bu rekabetten işbirliği ve dostluk yaratmaya çalışıyoruz. Güzel şeyler oldu; bu nedenle mesela Karşıyaka Spor Kulübü’ne ve değerli başkanı Ali Erten beyin şahsında Karşıyaka camiasına teşekkür etmek istiyorum. Karşıyaka, Yunanlı muhataplarıyla ilişkilerini geliştirecek. Yunanlı yetkililer işbirliğini geliştirmek üzere bazı talepler ilettiler; bunlar tabii resmi konular olduğu için Karşıyaka Spor Kulübü konuyu İzmir'deki yetkililere iletecektir. Biz işadamları olarak atılan her sportif adımı bundan sonra da destekleyeceğiz.


 
TURİZM SEKTÖRÜ OPERATÖRLERE BAĞIMLI
 
- İlk bakışta Ege’deki büyük çaplı turizm işbirliğinin her iki ülkeye muazzam kazançlar sağlayabileceği düşünülüyor. Bu neden gerçekleşmiyor? Politikacılar tarafından mı engelleniyor. Yoksa başka engeller mi var?
 
- Turizmde ne yazık ki oyunu sadece iki ülke turizmcileri oynayamıyor. Politikacılar açısından da sorun olduğunu düşünmüyorum. Asıl sorun küresel çalışan tur operatörleri. Ne yazık ki turizm sektörü bu operatörlere bağımlı durumda. Onlar nasıl isterse öyle oynuyorlar. Burada bizim geliştireceğimiz işbirliği modelleri bu küresel oyunu bozmaya yetmese de iki ülke turizmcilerine ikinci bir seçenek daha sağlamaya yardımcı olabilir umuyoruz.
 
Aslında her iki ülkenin ortak tarihleri ve ortak kültürleri söz konusu. İnanç turizminden tutun da gastronomi turizmine kadar birçok dalda işbirliği mümkün. Burada önemli olan bu potansiyelleri ortaya çıkarmak, olabilecek bu işbirliğini masaya yatırıp hem Yunan hem Türk tarafına sağlayacağı yararları konuşmak ve anlaşmak gerekiyor. Ancak bunun için de turizm sektörünü yönetenlerin buna hazır olması gerekir.
 
İnanç turizmi, gastronomi turizmi, Büyük İskender’in İzmir’i kurması (Agora’da), tarihteki en büyük 2. tapınak olan Delphi’nin Yunanistan’da olması, Claros’un İzmir Menderes’te olması ortak bir işbirliğinin eseri olabilir. Sözün özü tüm bu potansiyelleri bir arada tutarak çok ciddi bir turizm hamlesi gerçekleşebilir. Ancak bu bir süreç, kısa vadede olabilecek bir şey değil. Biz bunun önünü açmak ve bu konuları tartışılabilir hale getirmek arzusundayız. İnşallah en kısa zamanda turizmde işbirliği fırsatlarını değerlendireceğimiz etkinlikler yapacağız.
 
SINIRSIZ TİCARET KONUSU VAR
 
- İki ülke ilişkilerinde saptadığınız potansiyel ticaret olanakları nelerdir?

 
- Bizim birbirimize o kadar çok ihtiyacımız var ki. Mesela düşünün; Yunanistan'ın pek çok adası gelip alışverişini Türkiye'den yapıyor; hastasını Türkiye'deki hastanelere getiriyor. Acil durumlarda ilk kapıları Türkiye. Mübadillerimiz var ki; her birinin gönlü atalarının terk ettiği topraklarda. Onların buralarla bağı hiç kopmadı; bizimkilerin de oralarla. Yunanistan'ın ağır sanayisi yok denecek durumda, bu konuda bizden alacağı çok şey var. Turistik tesislerin mobilya, tekstil gibi gereksinimlerini yine Türkiye'den karşılaması mümkün. Turizm her iki ülkenin kapasitesini karşılıklı kazan- kazan şeklinde destekleyebilecek bir olanak sunuyor. Her türlü tarım ve hayvancılık ürününde karşılık çok fazla şey yapılabilir. Lojistik meselesi var mesela... İki ülke kara-deniz ve demiryolu taşımacılığında hybrid modellere geliştirerek hem maliyetleri düşürebilir hem de birlikte kazanabilir. 
 
Eğitim alanında işbirlikleri yapılabilir. Özellikle son dönemlerde uluslararasılaşma o kadar büyüdü ki dünyada 165 milyar dolarlık bir pazar oldu. Ve biz bu konuda çok ciddi bir potansiyele sahibiz. Aynı potansiyele Yunanistan da sahip. Bu alanda üniversitelerimizin işbirlikleri olabilir. Yunanistan, Türkiye’nin batıya açılan kapısı,  Türkiye’de Yunanistan’ın doğuya ve Ortadoğu’ya açılan kapısı. Her iki ülkede bu potansiyel popülasyonu birbirinin lehine kullanabilir.  

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner112

banner111

banner110

banner109

banner108

banner106