Öne Çıkanlar KPMG şirket ortağı Emrah Akın ÇOSB Sürdürülebilirlik Raporu Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu Turkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu Uğurteks

Stratejik öncelikli sektör sayısı sınırlanmalı

ARİF ESEN

Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği Genel Sekreteri Ümit Dereli, ‘Global Sanayici’ye ilaç sektörünün talep ve sorunlarını değerlendirdi. Dereli, “Türkiye yatırımlarda öncelikli sektörlerini belirlemeli ve bu yönde adımlar atmalıdır. Stratejik öncelikli sektör sayısında bir sınır ve tutarlılık olmalı ve bu doğrultuda teşvik verilmelidir” dedi.

RUHSATLANDIRMA SÜRE PLANLAMASI YAPILDI

- Türkiye ilaç sektörünün sorunları nelerdir? Bunlarla ilgili çözüm önerilerinizi bizimle paylaşır mısınız?

- Ülkemizde ruhsatlandırma sürelerinin uzun sürmesi sıkıntı yaratıyordu. Örneğin Singapur’da yeni bir ilaç eğer dünya çapında tanınmış FDA ve EMEA gibi kuruluşlardan onay almışsa, iki ay gibi kısa bir sürede üretilmek ve pazarlanmak üzere ruhsatlandırılabilirken, Türkiye’de bu süre iki yıla kadar uzayabiliyordu. Oysa, yeni üretim ve yatırım kararlarını değerlendiren şirketler açısından, iki ay ve iki yıl arasındaki fark hayati öneme sahiptir. Bu yüzden Singapur’da milyarlarca dolarlık yatırım kararları alınmaktadır. AİFD olarak bu konuda da önemli adımlar atıyoruz ve bu sorunun da tüm tarafları memnun edecek şekilde çözüleceğine ve Türkiye’nin de doğru yöntemlerle bu ülkelerin yakaladığı başarıyı yakalayabileceğine inanıyoruz. Ancak bu başarıyı, Türkiye’de yalnız Türkiye pazarına yönelik, jenerik ilaç üretmeyi hedefleyerek yakalayamayız. ABD, AB, Çin gibi küresel pazarları hedeflemeli, yenilikçi ilaçlara odaklanmalı ve Ar-Ge ekosistemlerini desteklemeliyiz. Bu doğrultuda TİTCK (Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu) ile şimdiye kadar yaptığımız ortak çalışmalar sonucunda, 350-400 günlük ortalama ruhsat sürelerini yüksek öncelikli ilaçlarda 150 güne, öncelikli ilaçlarda 180 güne ve diğer ilaçlarda 220 güne çekme planlamaları tamamlandı.

KAMU-ÖZEL SEKTÖR İŞBİRLİĞİ

Türkiye ilaç sektöründe istenen gelişmeyi sağlayabilmek için yerli ve yabancı yatırımlara ihtiyaç bulunuyor. Bu yatırımları desteklemek ve uygun ortamı sağlamak için kamu-özel sektör işbirliğini olabilecek en verimli şekilde tesis etmemiz gerekiyor. Yaptığımız toplantılar ve hazırladığımız raporların, bu doğrultuda atılacak somut adımlara rehberlik edeceğine inanıyoruz. Bu yolda atabileceğimiz en önemli iki adım ise birlikte politikalar yaratmak ve birbirimize güvenmektir.

KÜRESEL REKABETÇİLİK HEDEFLENMELİ

- AİFD Başkanı Sayın Serhat Mete Hüsemoğlu bir açıklamasında, “İlaç sektörü ‘küresel rekabetçi model’ getirilmesi halinde ilaçta ‘Türkiye mucizesi’ yazmaya hazır” demişti. ‘Küresel rekabetçi model’i biraz açar mısınız?

- Ülkemizde son dönemlerde sıklıkla tartışılan orta gelir tuzağından çıkmak için ileri teknolojili üretim ve nitelikli ihracat yapmamız gerekmektedir. İlaç sektörü de bu adımı atabilmemiz için bizi hızlandıracak sektörlerin başında geliyor. Türkiye’nin yenilikçi ilaç ve tedaviler geliştirmesi ve bu kritik sektörde yatırım çekebilmesi için konuya planlı ve istikrarlı bir şekilde yaklaşmak gerekiyor. Yatırım yapılacak ülkenin öngörülebilir, şeffaf ve tutarlı yasal düzenlemelere sahip olması öncelikli koşulların başında gelmekte. Yatay ortam koşullarının yapısal reformlarla iyileştirilmesine ek olarak, geçişi hızlandırıcı araç ve somut projelere ihtiyaç var. Şimdiye kadar, yatırım ortamını iyileştirmek üzere bazı yeni düzenlemeler uygulamaya kondu. İlaç sektörünün 10. Kalkınma Planı ve Dönüşüm Programlarında yer bulması ve bu doğrultuda İlaç Sanayi ve Biyoteknoloji Stratejilerinin oluşturulması, yine aynı şekilde Sağlık Endüstrileri Yönlendirme Komitesi’nin etkin çalışması geleceğe yönelik olumlu bir çerçeve çizen gelişmelerdir.



NİTELİKSEL DÖNÜŞÜM SAĞLANMALI

Türkiye başlangıçta, başta AB olmak üzere bölge ülkelerine ihracat yapan bir merkez olarak konumlanarak, küresel rekabetçiliği hedefleyebilir ve bu bağlamda, ticari bir karar olarak bazı üretimler Türkiye’de gerçekleşebilir. PhRMA’nın yayınladığı rapora göre AİFD üyeleri, 2016 yılında Türkiye’de yaptıkları toplam 476 klinik araştırma için 384 milyon lira yatırım yaptı. Bu azımsanmayacak, önemli bir rakam ama kamuyla uyumlu çalıştığımız, ortak aklı bulduğumuz sürece çok daha fazlasını yapabiliriz, yapmalıyız. Yani ilaç sektöründe rekabet gücümüzü yükseltecek ve niteliksel dönüşümü sağlayacak doğru politikaların geliştirilmesi ve hayata geçirilmesine ihtiyacımız var.

‘NEREDEN BAŞLANMALI’ SORUSUNU SORMALIYIZ

- Hazırladığınız bir raporda ilaç sanayiinde Türkiye için en iyi modellerden birinin gelişen ülkelerde başı çeken Güney Kore olabileceğine dikkat çekiyorsunuz. Örnek alınmasını istediğiniz Güney Kore modeli hakkında bilgi verir misiniz?

- Güney Kore modeli bize, “Nereden başlamalı?” sorusunun yanıtını verdi. Güney Kore öncelikle biyoteknoloji yatırımlarına önem ve ağırlık verdi ve doğru uygulamalarla başarılı oldu. Bu nedenle bütün ülkelerin kendi önceliklerini belirlemesi ve bu yönde gereken adımları atması gerekiyor. Stratejik öncelikli sektör sayısında bir sınır ve tutarlılık olmalı ve bu doğrultuda teşvik verilmeli. Güney Kore’nin yanı sıra Singapur ve İsrail de yine örnek alınabilecek ülkeler arasında yer alıyor.

YENİ BÜYÜME STRATEJİLERİNİN ÖNE ÇIKAN SEKTÖRÜYÜZ

- Türkiye’de ilaç üretiminde biyoteknolojik üretime yöneliş var. Dünyada ve Türkiye’de biyoteknolojik ilaç üretiminin toplamda payı ne kadar? Bu alanda Türkiye’de verilen yatırım ve araştırma-geliştirme destekleri yeterli mi?

- İlaç sektörü gerek ileri teknolojili üretim ve ihracatın artışı için taşıdığı potansiyel, gerek üç yeni teknolojiden biri olan biyoteknolojinin transferi için sunduğu fırsat nedeniyle yeni büyüme stratejisinin öne çıkan sektörlerinden olmaya en iyi adaylardandı

Biyoteknolojik ilaçlar dünya genelinde 1990’ların sonundan beri yükselen bir trend sergilemektedir. Bugün dünya pazarında en çok satan 100 ilacın 48’i biyoteknolojiktir. Biyoteknolojik ilaçların global pazar büyüklüğü 220 milyar dolar civarındadır ve bu ilaçlar şu anda global ilaç pazarının yüzde 20’sini oluşturmaktadır. Bu rakamın 2022 yılında 337 milyar dolara ulaşacağı, ayrıca 2022 yılında biyoteknolojik ürünlerin tüm ilaç tanı ürünleri içerisindeki payının yüzde 29 olacağı tahmin edilmektedir.

 

IMS (Intercontinental Marketing Services Health) sonuçlarına bakıldığında; ülkemizde toplam biyoteknolojik ilaç pazarının 2016'da 3.38 milyar TL’ye yaklaştığı, bu ürünlerin Türkiye pazarından aldıkları payın ise yüzde 16.6 olduğu hesaplanmıştır. Ayrıca Türkiye’de en çok satılan 100 ilacın 28’i biyoteknolojik ürünlerden oluşuyor.

Son yıllarda dünyanın içinden geçtiği teknolojik dönüşüm, temelde üç teknoloji platformundan kaynaklanmaktadır: Biyoteknoloji, nanoteknoloji ve bilgi & iletişim teknolojileri. Bu yeni teknolojilerin farkı, birden çok sektörü aynı anda dönüştürebilme potansiyeline sahip olmalarıdır. Türkiye’nin de hızlı bir sıçrama için ihtiyacı olan budur ve yeni büyüme stratejisinin en önemli bileşeni bu teknolojik sıçramayı hızlandırmak olmalıdır. Yeni teknolojilerin transferini hızlandırmak ve ileri teknolojili ihracatı artırmak üzere teknoloji odaklı, seçim yapabilen bir sanayi politikası en önemli ihtiyaçtır. Tüm bu ihtiyaçlar doğrultusunda bahsettiğimiz alanlardaki çeşitli işbirliklerinin daha çok gündeme gelmesi, yatırımların artması ve şirketlerin vizyonlarını bu yöne çevirmeleri de kaçınılmaz oluyor. 

GLOBAL REKABETÇİLİĞİN GEREKLERİ YERİNE GETİRİLMELİ

- Türkiye’nin ilaçta verdiği cari açık nasıl aşılır?

- Bu açığı aşmak için ileri teknolojili üretim ve nitelikli ihracat yapmamız gerekmektedir. İlaç sektörü de bu adımı atabilmemiz için bizi hızlandıracak sektörlerin başında geliyor. Burada en başta global rekabetçilik planının bir parçası olarak Fikri Mülkiyet Hakları’nı güçlendirmek, mevzuatı daha etkin hale getirmek, vergi politikalarında reform yapmak, AB şeffaflık ve teknik standartlarıyla uyumu hızlandırmak, kamu destekli Ar-Ge çalışmalarının nicelik ve niteliğini artırmak, aktif biçimde yabancı ilaç yatırımları aramak gibi istikametlere yönelmek gerekiyor.

140 MİLYAR DOLARLIK YATIRIMDAN PAY ALMALIYIZ

Günümüzde yenilikçi ilaç endüstrisi, yeni ilaç ve tedaviler keşfetmek için yılda yaklaşık 140 milyar dolarlık yatırımla yaşam kalitesini artırmak için çalışıyor. Türkiye’ de de yenilikçi ilaç ve tedaviler geliştirilmesi ve bu kritik sektöre yatırım çekilebilmesi için konuya planlı ve istikrarlı bir şekilde yaklaşılması gerekiyor. Bunu başarırsak yıllık 140 milyar doları bulan biyoteknoloji ve ilaç Ar-Ge bütçesinden daha büyük paylar almamamız ve daha başarılı bir üretim ve ihracat üssü haline gelmememiz için hiçbir neden yok. AİFD üyeleri olarak bizler yenilikçi ilaçların ve ilaçta inovasyonun sosyal ve ekonomik değerini anlatarak, Türk insanının bu yenilikçi ilaçlara hızla kavuşması için elimizden geleni yapıyor ve Türkiye’deki tüm paydaşlarla iş birliği içinde çalışıyoruz. Amacımız bilim ve Ar-Ge’nin bu ülke topraklarında da gelişmesi ve Türkiye’de yaşayan insanların da tüm dünya vatandaşlarıyla aynı anda yeni ilaçlara kavuşması ve daha umutlu olmasıdır.

BIO CONVENTİON 2017’YE KATILDIK

- Geçen aylarda ABD’de düzenlenen dünyanın en büyük biyoteknoloji organizasyonu olan BIO Convention 2017’ye katıldınız. İzlenimleriniz neler?

- Biyoteknoloji sektörü için önemli bir etkinlik olan ve her yıl ABD’de düzenlenen, yaklaşık 65 ülkeden sektör ve kamu temsilcilerinin katıldığı, dünyanın en büyük biyoteknoloji organizasyonu olan BIO Convention 2017, bu yıl 17-22 Haziran tarihleri arasında San Diego’da gerçekleşti. Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği olarak, BIO Convention 2017’de, biyoteknoloji alanındaki son gelişmeleri yerinde inceledik ve temaslarda bulunduk. AİFD olarak yeni işbirliği kanalları yarattık.

‘İlaç kullanımında farkındalık yaratmaya çalışıyoruz’

- Dernek olarak düzenlediğiniz ‘Yenilikçi İlaç Kampanyası’yla neyi hedeflediniz?

- Türkiye’de bilim ve teknolojinin gelişimini destekleyen ve katma değerli üretimin yapılması için yer aldığı her platformda gerekli katkıyı sunan Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği olarak, bu doğrultudaki adımlarımıza geçtiğimiz günlerde bir yenisini daha ekledik. Uzun araştırmalar sonucunda geliştirilen, insan yaşamını uzatan ve yaşam kalitesini artıran yenilikçi ilaçların öneminden yola çıkarak başlattığımız Yenilikçi İlaç Kampanyası, bu konudaki toplumsal farkındalığın artmasına katkı sunmayı hedefliyor. Kampanya kapsamında yenilikçi ilaçlar ve insan yaşamına katkıları hakkındaki bütün bilgilere tek bir kanaldan erişim sağlayacak bir platform oluşturmak amacıyla kurduğumuz hepimizicinumut.com sitesi daha ilk haftasında çok büyük bir ilgi gördü. Bu projeyi geliştirmeye devam edeceğiz.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner115

banner114

banner113

banner112

banner111

banner110