Öne Çıkanlar GİRAY DUDA Ali Yerlikaya Türkonfed ÇOSB Mesleki ve Teknik Lisesi rol model oldu Prof. Dr. Abdurrahman Satman

Hilmi Uğurtaş: Ödemeler taksitlendirilerek 2021’e ertelenmeli

GİRAY DUDA

İçinde bulunduğumuz dönemde giderek büyüyen koronavirüs salgınının damga vurduğu 2020 yılı, üretim ve ticaret yapan her kurumu değişik biçimde olumsuz etkiledi, etkilemeyi sürdürüyor. Sanayicilerin yıl sonuna gelirken hangi koşullarda üretim yaptıklarını ve ne gibi talep ve beklenti içinde olduklarını OSBDER ve İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Hilmi Uğurtaş ile konuştuk.

- Sayın Uğurtaş, ağır pandemi koşullarında 2020’nin sonuna doğru giderken işyerleri ve OSB’lerin durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Türkiye çok zorlu geçen 2019 yılı sonrasında, 2020 yılını bir toparlanma yılı olarak değerlendirmek istiyordu. Ancak, kimsenin öngöremeyeceği bir biçimde kendini küresel salgının içinde buldu. Türkiye’de salgının başlamasının ekonomi üzerindeki en yoğun etkisi mart ayının yarısından itibaren, nisan ve mayıs aylarında yaşandı. Tüm yaşam koşulları birden bire değişti, hareketlilik asgari seviyeye indi, temel ihtiyaçların karşılanması ve hayatta kalma güdüsü her şeyin önüne geçti. Yaşamsal ihtiyaçları üreten sektörler bu dönem içinde neredeyse kapasitelerinin üstünde bir gayret gösterirken, bu tanım dışında kalan sektörlerde işletmelerin bir kısmı tamamen kapandı, bir kısmı da üretimini daraltma, faaliyetlerini azaltma zorunda kaldılar.

NAKİT SIKINTISI OLUMSUZ ETKİLEDİ

Bilindiği üzere, ülkemizdeki sanayi işletmelerinin çoğu daima finans kısıtları içinde yaşamaktadır. Bu nedenle birden bire duran bazı çarklar ve piyasadan çekilen nakit dolayısıyla bırakınız faaliyet yapmayı, hayatta kalmayı becerecek güçten yoksun kaldılar.

Bu dönemde devlet gerek istihdam gerekse de üretim ve ticaret üzerinde aldığı önlemler ile yaşamsal faaliyetlerin devamını sağladı. Bir anlamda hastalanan işletmeler makinaya bağlanarak yaşamda tutuldular.

CİDDİ BORÇLANMALAR GERÇEKLEŞTİ

- Karantina aylarındaki ötelemeler işlemeyen piyasa koşullarında çok yararlı oldu ama ödeme ayları da yine zor koşullarda geldi çattı değil mi?

- Bu dönem için verilen bu destek ve teşviklerin özelliklerine baktığımızda geleceği ciddi bir biçimde ipotek altına alan bir özellik görürüz. Onun adı da ötelemedir. Evet, bu sıkıntılı aylarda özellikle kamu kendi alacaklarını öteleyerek işletmelere can suyu vermişti, ancak ötelemek demek bir gün bunların ödemesinin de geleceği demekti. Ödemelerin gerçekleşmesi için zaten kısıtlı finans kaynaklarına sahip olan sanayimiz borçlanmak zorundaydı.

Küresel salgın şoku ile birlikte, başta kamu bankalarının sonra da özel bankaların izlediği borç kanallarını çeşitlendirme ve genişletme çabaları piyasada hemen karşılık buldu ve ciddi borçlanmalar gerçekleşti.

FİNANSAL TOPARLANMA SAĞLANAMADI

Haziran ayı itibarıyla normalleşme düzlemine giren yaşamımızda işletmeler bir yandan normal düzenlerine dönmeye çalışırken, diğer yandan da ötelemeden dolayı önlerine gelecek ödemeleri için kaynak yaratmak telaşına düştüler. Haziran ile birlikte üretimde yakalanan yükseliş ivmesi ne yazık ki finansal toparlanma ve pozitif nakit akışı ile birlikte yürümedi.

İç piyasada tedirginlikler nedeniyle seçici harcama davranışları yaşanırken, salgın tehlikesiyle kapanan ya da sınırlandırılan ülkeler arası ticaret nedeniyle de dış pazarlarda ciddi duraksamalar yaşandı.

YÜKSEK ENERJİ FATURALARI ZORLADI

Bu dönemde artan borçluluk oranının nedenlerinden biri de işletmelerin vazgeçilemez, temel girdileri olan enerji tedarikinde hiçbir öteleme imkanının sağlanmaması olmuştur. Hammadde temini ve maliyetlerinde çok zorlanan işletmeler, elektrik-doğalgaz gibi temel girdilerde aylık olarak düzenli gelen faturalar ile karşı karşıya kaldılar. Bu faturaların ödenmesi için bankalarda limitleri var ise borçlandılar, yok ise öz varlıklarından ödeme yolunu seçtiler. Böylesine bir ortam içinde kasım ayının başına geldik.

Esnafın, tacirin, sanayicinin önündeki hesap şudur. Günlük giderlerin ödemesine ötelenen ödemeler de eklenmiştir. Ve ne yazık ki bunları finansına ne yetecek bir karlılık ne de piyasa hareketi vardır.
 

Görünen odur ki, bu durumda yapılacak olan tek şey ödemelerin tekrar 2021 yılına ötelenerek, sektör özelliklerine uygun ödeme planları ve taksitlendirme ile yapılmasını sağlamak olacaktır.

İTHALATÇI DA İHRACATÇI DA KURDAN ŞİKAYETÇİ

- Yüksek enflasyon, döviz kuru ve enerji fiyat artışlarının üretime dönük ne gibi etkileri oluyor?

- Bu üç veriyi ayrı ayrı olarak incelersek, yüksek enflasyon doğal olarak tedarikler için ödenen bedelleri artırmaktadır. Döviz kurunda TL’nin değer kaybı ithalata dayalı üretim modeline sahip işletmelerden içinde çıkılamaz bir kur çukuru açmıştır.

İhracata dayalı bir modeli yürüten işletmeler ise kurun sürekli oynak bir ritim içinde değişkenlik göstermesi nedeniyle hesap kitap yapamaz hale gelmiştir. Ayrıca yurt dışı alıcıları TL’nin değer kaybını ve salgın nedeniyle düşen piyasa hareketlerini neden göstererek fiyat kırma ısrarlarını artırmışlardır.

Bir başka önemli değişken ve maliyet unsuru ile enerji fiyatlarında da dışa bağımlı yapımızın döviz kurları ile bağlantısı neticesinde yükselen ve değişken fiyat hareketleri olmuştur.

MALİYET HESABI YAPAMIYORUZ

Tüm bu hareketlerin tek sonucu olmuştur. O da belli bir üretim planlaması içinde doğru bir maliyet çalışması yapmak imkansız hale gelmiştir. Ayrıca talebin düşüşü, enflasyonun tüketici alım gücünü azaltması ve yurt içi ve yurt dışındaki daralan piyasaların yarattığı rekabetin artan maliyetlerin fiyatlara yansımasını da engellediği bir ortam oluşmuştur. Bu ortam da özellikle KOBİ’lerimiz için “karlılık” ulaşılması zor bir hedef haline gelmiştir. Karlılık olmadığı yerde orta ya da uzun vadeli ayakta durmak çok zordur.

YENİ İNSAN KAYNAĞI SAĞLAYAMIYORUZ

- Pandemi başlarken getirilen iş sözleşmesi fesih yasağının aradan geçen aylar sonrasında şikayetlere neden olduğu biliniyor. Sanayicilerin bu konudaki görüşleri ve talepleri nedir?

- Küresel salgın ile birlikte hükümetin devreye soktuğu kısa çalışma ödeneği, işsizlik desteği ve işten çıkarma yasağı gibi uygulamalar istihdamın korunması bakımından faydalı olmuştur. Bir sanayici için en üzücü şey çalışanlarını işten çıkarmak zorunda kalmasıdır. Bu tedbirler sayesinde mart-nisan-mayıs hatta haziran ayı istihdam kayıplarının az olduğu, çalışanların bu destekler nispetinde belli bir gelir temin edebildikleri aylar oldu.

Bu uygulamalar Cumhurbaşkanlığı yetkisinde uzatılarak da devam ediyor. Ancak başta faydalı olan işten çıkarma yasağının, bu dönemde yeni istihdamın önünü kestiğini görmekteyiz.

Pandemiden çıkış stratejileri içinde üretim süreçlerini değiştirmek, yenilemek, geliştirmek, ürün yelpazelerini çeşitlendirmek zorunda olan işletmeler bu dönemde kullanamayacağı istihdamı bünyesinde tutarak yeni insan kaynağı için yer bulamaz haldedir. Belirli kurallar ve prensipler içinde hem çalışanların hem de işletmelerin bu yasak nedeniyle mağdur olmalarını önleyecek formüller geliştirilmelidir.

SCADA SORUNU BİR İLETİŞİM KAZASIDIR

- Scada sistemini kuramayanlara uygulanan cezai yaptırımları nasıl karşılıyorsunuz?

- Burada Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ) ile OSB’ler arasında bir iletişim ya da yanlış anlama kazası olduğuna inanmak istiyorum. Bahsi geçen sistemlerin kurulması, raporlamaların TEİAŞ’ın istediği şekilde verilmesi gibi hususlar halledilemeyecek konular değildir. Hatta bu tür uygulamalar OSB’lerimiz içinde verimli ve kolaylaştırıcı uygulamalardır.

Burada yapılan yanlış OSB’lerle bir diyaloğa girmeden, bu sistemlerin TEİAŞ’ın istediği şekle gelmesi için bir zaman planlaması yapmadan, emrivaki bir biçimde cezaların tahakkuk ettirilmesidir. TEİAŞ ve OSB’ler ülkenin üretim ve istihdamı için önemli yapı taşlarıdır. Bu tür sorunların karşılıklı anlayış içinde çözülmesi mümkündür. Son alınan haberlerde bu yönde adımlar atıldığı açıklanmıştır. Konunun çözümlenmesi için atılan bu adımların olumlu sonuçlanmasını bekliyoruz.

İCRA KOMİTESİ SANAYİNİN SORUNLARINA ODAKLANMALI

- 14 Ekim 2020’de yayınlanan Sanayileşme İcra Komitesi Kararnamesi hakkında neler söylemek istersiniz?

- Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, sanayinin sorunlarının konuşulduğu, çözümlerin geliştirildiği her platformu olumlu karşılarız. Bugün yaşadığımız pek çok sorunun ilgili tüm katılımcıların bulunduğu ve düşüncelerini cesaretle söylediği diyaloglar ile çözüleceğine inancım tamdır. Sonuçta herkes üretimi ve istihdamı ile ülkeyi geleceğe taşıyabilecek bir sanayi yapılanması istemektedir.

Bu nedenle bu komitenin kurulmasının sanayinin sorunlarına odaklanılacak yeni bir yapı olmasını diliyorum. Ancak her zaman tekrar ettiğim gibi, yapılan çalışma ne olursa olsun, sanayicinin sesinin çıkacağı, kısıtlar olmadan dinleneceği ortamların yaratılması önemlidir. Sanayicinin kendini ifade edebildiği yerlerde, asgari müşterekte buluşulacak çözümlerin bulanacağına inanıyorum.

OSB’LER GRUPLANDIRILIP KURALLAR BELİRLENMELİ

- 22 Ekim’de OSB Uygulama Yönetmeliğinde yapılan değişikliklerle ilgili görüşünüz nedir?

- 22.10.2020 tarihinde yayımlanan OSB Uygulama Yönetmeliği değişikliklerini teknik ekibimiz detaylı bir biçimde inceledi. Nelerin değiştiğini, bu değişikliklerin sanayiciye neler getirdiğini ya da nerelerde uygulama zorluğu yaşanacağını ortaya koydular. Yönetmelik içinde alan kazancı sağlayan, sorunlarla ilgili tereddütleri ortadan kaldıran değişiklikler olduğu gibi özellikle bodrum yapılması güç olan OSB’ler gibi özel durumları olan OSB’lerde bazı kayıplara neden olabilecektir.

Bu noktada şu tespiti bir kez daha vurgulamak isterim. Türkiye’deki OSB’lerimiz coğrafyadaki yerleri, bölgesel demografik özellikleri, lojistik durumları, hammadde teminindeki konumları, işgücü özellikleri, arazi yapıları, sektörel dağılımları, arazi boyutları gibi pek çok konuda farklılıklar göstermektedir.

Bu nedenlerle tüm OSB’lere standart kuralları getirmek yerine, belli özelliklere göre sınıflandırılarak, gruplandırılan OSB’lere uygun “terzi dikimi” uygulamaların daha faydalı ve etkin olacağı düşüncemi bir kez daha vurgulamak isterim.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner114

banner113

banner112

banner111

banner110

banner109

banner108

banner107

banner106