GİRAY DUDA
Türkiye’de veya yurtdışındaki taraflar arasındaki uyuşmazlıkların devlet mahkemeleri yerine hakem adı verilen kimseler aracılığıyla kesin olarak çözümlenmesi anlamına gelen tahkim müessesesi, giderek yeni kurumların oluşturduğu yeni kurumlarla yerleşik, güçlü hale geliyor. Bünyesinde Türkiye’nin en çok sayıda avukatını barındıran İstanbul Barosu da adil hukuk dağıtımında kendisinin de yeri olduğunu düşünerek bir Tahkim Merkezi kurmayı kararlaştırdı. İstanbul Barosu Tahkim Merkezi’ni, merkezin kurucularından ve Baronun önceki dönem yönetim kurulu üyelerinden finans uzmanı avukat İsmail Altay ile konuştuk.
- İstanbul Barosu neden bir Tahkim Merkezi kurmaya karar verdi?
- İstanbul Barosu gibi tam 140 yıllık bir hukuk odağının Tahkim Merkezi kurmaya girişmesi çok gerekli ve doğru bir karardır. Çünkü bizim 140 yıllık birikimimiz var. Sayısız ehil, uzman avukat üyelerimiz çalışmalar yapıyor. Onlara hakemlik eğitimi takviyesi de yaptıktan sonra yeni bir yolda başarılı faaliyetlerine devam ederler.
TARAFSIZLIĞIMIZA GÜVENİYORUZ
- Bu karar için biraz geç kalınmadı mı, daha önceden kurulması gerekmez miydi?
- Geç kalmış sayılmaz. Türkiye’de pratik ihtiyaçlar doğdu. Mahkemelerde yoğunluk vardı. Adliye sistemi tıkandı. Tıkandığı için biz yola çıktık. Tahkime, arabuluculuğa konu olan her konuda uyuşmazlığı çözmek için böyle bir girişim başlattık. Burada tabii ki daha çok ticari uyuşmazlıklar söz konusu. Bir dava açıyorsunuz, 6-8 ay sonrasına ön inceleme günü veriliyor. Yani bir sonuç elde edemiyorsunuz. Oysa biz bu kadar süre içerisinde bir dosyaya yoğunlaşsak ki hakem heyeti zaten bunu yapacak, uyuşmazlık çözülür biter.
8 YILDIR DEVAM EDEN DAVALARIMIZ VAR
Örneğin, opsiyon sözleşmelerinde anlık işlemlerden doğan uyuşmazlıklar sonucu mahkemeye intikal edip 8 yıldan bu yana devam eden davalarımız var. Sekiz yıldır bir uyuşmazlık çözülmez mi? Daha Yargıtay’a bile gitmedi.
Tahkimle amaçladığımız, bu konunun uzmanları hakemler -ki biz İstanbul Barosu olarak hakemleri de oluşturacağız, eğiteceğiz- kurul oluşturacak. Tarafların seçtiği hakemler bu işe yoğunlaşarak, dosyanın hacmine göre bir yılı geçmemek üzere, bunun ideali 3 ile 6 ay arasıdır, dosyaları bu kadar sürede çözebilecek.
ETİK İLKELERİMİZ HAZIR
- Şu anda hangi aşamadasınız?
- Baro merkezinde bir yer oluşturacağız. Etik ilkelerimizi hazırladık, Baro Yönetim Kurulu’ndan geçirip onları yayınlayacağız. Bizim işimizde, yani tahkimde güvenilirlik en önde gelen şeydir. Can suyudur. Eğer güven sarsılıyorsa tahkim de biter zaten. İstanbul Barosu bünyesinde tarafsız bir faaliyet ortaya koyacağız.Gayrimenkul, inşaat, sağlık gibi sektörlerde mutlaka hakemlik yapacağız.
- Hakem heyetlerinde hukukçu olmayanlar da görev yapabiliyor, değil mi?
- Evet, öyle. Ama İstanbul Barosu’nun hakem listesindeki herkes hukukçu olacak. Ama, taraflardan birisi, benim hakemim uzman ama hukukçu olmayan bir kişi olacak derse ona izin vermek zorundayız. Bu iradi bir işlemdir. Tarafların, bizim uyuşmazlığımızı şu kişiler çözecek diye serbest iradeleriyle karar vermeleri gerekmektedir.
HAKEM HEYETİ GÜVENİ ARTIRIR
- Uyuşmazlıklarda hakem sayısı belli midir?
- Uyuşmazlığa konu olan rakamlara bakmak lazım. Son kararı yine Yönetim Kurulu verecek ama benim düşünceme göre 500 bin liranın altındakilere tek hakem bakar, daha yüksek uyuşmazlıklara ise 3 hakemli heyet halinde bakılır. Burada masraf biraz artıyor ama sonuçta heyet bir güvencedir. Hakemlerin bir heyet halinde tartışıp karar vermeleri önemlidir.
HAKEM SERTİFİKASI VERİLECEK
- Hakem olma eğitiminin süresi ne kadar?
- Şu anda kesin olarak belli değil. Bu eğitimi bir üniversite ile birlikte verip, başarı ile tamamlayanlara sertifika vermeyi düşünüyoruz. Eğitimin niteliğine göre üniversiteleri seçebiliriz. Hakemlerin belirli bir süre hukuk eğitimi ve teknik eğitim almaları gerekiyor.
Biz avukat arkadaşlarımıza bu alanı açmayı tasarlıyoruz. Onlar da şu nedenle bir hukuk eğitiminden geçmek zorundalar. Biliyorsunuz çok hızlı kanuni değişiklikler geçirdik. Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu kısa süre içerisinde değişti. Hem bunları bir toparlamak gerekiyor hem de tahkime ilişkin usul kurallarını toparlamak gerekiyor. Hem yerel hem de uluslararası tahkim kuralları konusunda onları bilgilendirmek, eğitmek gerekiyor. Bunun temel süreci hakkında bilgi alıyorlar. Alanımız finans hukukuysa bankacılık, finans gibi konularda temel bilgileri sahip olmaları gerekiyor.
ADALETE DESTEK OLMAK İSTİYORUZ
- Siz ayrıca kendi ofisinizde bir hakemlik eğitim merkezi kuruyorsunuz. Uzman hakem yetiştirmeyi amaçlıyorsunuz. Bu tür eğitimle hakem olanlar Baro Tahkim Merkezi’nde de çalışabilir mi?
- Elbette çalışabilir. Başvuru üzerine Baro Tahkim Merkezi onları tanıyabilir. Bu, Baro yönetiminin alacağı karara bağlı. Biz yetiştirdiğimiz arkadaşların adlarını ilan edeceğiz. Uyuşmazlık çıkması halinde taraflar bu listeden bizim arkadaşlarımızı seçebilecekler. Biz bunu kar amaçlı bir girişim değil, adalete destek verecek bir birim olarak düşünüyoruz.
BİZ YARGILAMAYI DA YAPACAĞIZ
- İstanbul Barosu’nun öncü olduğu tahkim merkezini diğer barolar ve Barolar Birliği de kurdu mu veya kuracak mı?
- Bazı barolarda böyle merkez var ama barolar şimdiye kadar uyuşmazlık konusunda adım atmış değiller. Ben daha önce Barolar Birliği Tahkim Merkezi kuruluşunda bulundum. Kurucu Yönetim Kurulu üyelerinden birisiyim. Orada da böyle bir merkez önerisinde bulunduk. Ama başkanımız sadece avukatların müvekkilleriyle veya kendi aralarında olan anlaşmazlıklarını çözmeye dönük faaliyet gösterecek bir tahkim merkezi oluşturdu. Tamam, o da bir ihtiyaç ama çok geniş anlamda uyuşmazlıkların çözümü için bir merkeze elbette daha çok ihtiyaç var. İstanbul Barosu’nda biz bunu yapacağız. İstanbul Barosu’nda biz yargılamayı da yapacağız.
UYGUN BİR ÜCRET SAPTAYACAĞIZ
- Elbette böyle bir merkezden yararlanmak isteyenler ücret ödeyecek değil mi?
- Bir başvuru ücreti olacak ama fahiş olmayacak. Adalete erişimi hiçbir zaman ağır harçlarla engellemeyeceğiz. Bu bedelleri yönetim kurulu saptayacak. Her tahkim kurulu bu bedelleri farklı biçimde saptıyor.
ADALET TURİZMİ FIRSATI VAR
- Tahkim merkezleri, bulunduğu yer, ildeki uyuşmazlıklara mı bakacak? Böyle bir sınırlama var mı?
- Hayır. Hakemleri taraflar istedikleri yerden seçebilecekler. Ben baro yönetimindeyken doğal olarak yurt dışından gelen heyetleri de ağırlıyorduk. Kuzey Irak’tan bir baro gelmişti. Siz İstanbul Barosu’sunuz, İstanbul’da bir tahkim merkezi oluşturun, biz de size destek verelim, dediler. Kahire’de ve Moskova’da tahkim merkezleri var, ticari uyuşmazlıkları İstanbul’da çözelim diye talepte bulundular. Yani burada ‘Adalet Turizmi’ diyebileceğimiz bir fırsat söz konusu. Örneğin, Paris Tahkim Merkezi uyuşmazlıklarda çok tercih edilen bir yerdir. Siz ilk toplantıyı Paris’te yaptıktan sonra yargılamayı başka bir yere alabilirsiniz ama genelde aynı yerde devam ediyor. Paris’in sadece tahkim merkezi faaliyetleriyle ek olarak kazandığı müthiş bir gelir var. Aynı biçimde Londra Tahkim Merkezi de pastadan çok büyük pay alıyor.
Biz de diyoruz ki İstanbul da bundan pay alabilir. Öncelikle bir iç tahkimi hareketlendirelim. İnsanların mahkemeye gitmeden adalete ulaşabileceklerini öğrenmeleri lazım. Hem de çabuk, hızlı biçimde uzman kişilerle ulaşılabilir. Önce bunu öğretelim. Sonra da burayı bir cazibe merkezi haline getirelim.
İSTANBUL KÖPRÜ KONUMUNDA
İstanbul, Türkiye gibi bir köprü. Türk Cumhuriyetleri, Ortadoğu ülkeleri, Balkan ülkeleri arasında kıymetli bir duruşu var. Bu ülkelerin birçoğu ile yakın ticari ilişkiler sürdürüyoruz. Bunlara hitap edebilecek durumdayız. Hatta ileri aşamada diğer uluslararası barolarla da temas kurarak tahkim sistemini geliştirebiliriz.
Benim yaklaşımım şu. Ticaretin önünü açabilmemiz için bir hukuk sistemine ihtiyacımız var. Siz neden tahkime ihtiyaç duyarsınız? Başka bir yerdeki hukuk sistemine güvenmediğiniz için. Siz yabancı sermaye olarak bir ülkeye gittiğinizde oradaki yargı sistemini bilmiyorsunuz. Tahkim sistemi ile güvenilecek bir hukuk sistemine dayanabilirsiniz. Güvenli bir tahkim, hukuk sistemi kurulabilirse ulusal ve uluslararası tacirler de rahatça ticaret yapabilirler. Sorun yaşadığı zaman nasıl yargılanacağını ve nelerle karşılaşacağını bilir. Bizim bu alandaki eksikliği gidereceğimize, Türkiye’ye büyük hizmet sağlayacağımıza inanıyorum.
GÜVEN ARTIRICI ROL OYNAYACAK
- Herkese güven verecek bir sistemi oluşturmak oldukça ileri bir adım olacak o halde.
- FETÖ terör örgütünün yıllardan beri hukuk sistemine verdiği tahribat zaman içinde düzelecek. Biz de tam güvenilir bir hukuk sisteminin yeniden oluşması için üstümüze düşeni yapmaya çalışıyoruz. Bir dönem, gittiğimiz duruşmalarda karşımıza çıkacak hakim bile bulamıyorduk. Bu nedenle duruşmalar uzadıkça uzadı.
Biz de bunu yapmak zorunda kaldık. Bir başka çözüm daha var, dedik. Ben İstanbul Barosunun eski yönetim kurulu üyesiyim. Aslında İstanbul Barosu’nun dar anlamından çok öteye geçerek yeni işlevler üstlenmesi gerekir. İşte tahkim merkezi böyle bir dönemin ilk adımı olacak.
ALACAKLI DAHA ÇOK SIKINTI ÇEKİYOR
- Bu merkezin kuruluşunu iş dünyasına duyuracak, iyi bir tanıtım faaliyeti de yürüteceksiniz herhalde değil mi?
- Biz zaten avukatlar olarak iş dünyası ile içli dışlıyız. Örneğin hak edişlerde ne gibi problemler var, bunların hepsini biliyoruz. Türkiye’de ilginç bir durum var. Eğer alacaklı olursan problem yaşıyorsun. Borçluysan problemli değilsin. Bu yargı sistemi ile borcunu ödemiyorsun ki. Bu etik yanlışlığın düzelmesi gerekir. İş dünyası tahkime dönerse, hızlı ve güvenli adalet ile tanışıp memnun olacak. Daha çabuk sonuç elde edecek.
BİLİRKİŞİLİĞİN ETKİSİ AZALIYOR
- Biraz da tahkimin işleyişinden bahsedelim isterseniz.
- Tüm yargılama süreci aynen mahkemelerde olduğu gibi. Biz hakemler, hakimler gibi ihtiyati tedbir kararı verebiliyoruz. Şöyle önemli bir fark var. Biz konunun uzmanı hakemler olduğumuz için bilirkişilere teslim olmuyoruz.
Siz bir dava açıyorsunuz ve o dosyanın kime düşeceğini bilmiyorsunuz. O dosyaya bakacak olan hakimin o konuda bilgi birikimi var mı yok mu bilmiyorsunuz. Hukuk dünyası o kadar zengin ki. Hakim bu durumda dosyayı bilirkişiye gönderiyor ve istediğim gibi bir rapor hazırla, senin raporun üzerine karar vereceğim, diyor. Böyle bir şey olabilir mi? Konunun uzmanı hakemler ise bilirkişiden örneğin bir hesap yapmasını isteyecek. Yani nokta atışı yapacak. Çünkü hakem konunun uzmanı.
KARA LİSTELER VAR
Bu işleyişten sıkıntımız var. Mesela finans dünyasında, inşaat sektöründe hakem kara listeleri vardır. Hakem kara listesi şudur: Kendi sektörleri aleyhinde rapor yazanları kara listeye alırlar. O kişilere dosya verilmemesi için görüş birliğine varırlar. Ona verilirse, itiraz ederler. Sektör aleyhine yazı yazabilecek gücü ve ahlakı olanlara görevlendirme gelmiyor. Bunu meslek haline getiren bilirkişiler o sektör aleyhine yazı yazamaz hale geliyor. Tahkimde böyle bir yanlış işleyiş olmaz. Çünkü, hakem zaten konunun uzmanı olacak. Bilirkişi uzmana yanlış rapor veremez.
EHİL ELLERDE ÇABUK SONUÇ
- Tarafların tahkim yolunu seçmesinin, mahkemeler devam ederken tahkime dönülmesi kararını vermesinin birinci nedeni tahkimin uyuşmazlıkları hızlı sonuçlandırmasıdır değil mi?
- Geleneksel olarak tahkim anlatılırken çabukluktan söz edilir. Ama çabuk olurken kaza da yapmamak gerekir. Şöyle tanımlamak belki de daha doğru olur: Ehil ellerde çabukluk olmalı.
TAHKİM YERLEŞİRSE ADLİYELER RAHATLAR
- Tahkim faaliyetlerinin başlamasından dolayı mahkemelerdeki duruşmaların sayısında azalma yaşandı mı? Dava yığılmalarının önüne geçildi mi?
- Tahkim henüz yeterince bilinmediği için o konuda belirgin bir azalma görülmedi. Tahkim kavramını ve ahlakını yerleştirmemiz ve yaymamız lazım. İnsanların bu hakemlerin de güvenilir olarak karar vereceğine inanması gerekir. Bu güvenle de uyuşmazlıklarını tahkim merkezine getirmek istemeliler. Böyle olursa adliyeler rahatlar.
Arabuluculuklarda biraz rahatladı. Benim orada karşı çıktığım nokta şu. Ben, doğru gördüğüm için arabuluculuk müessesesine inanıyorum. Yalnız iş hukukundaki zorunlu arabuluculuğun doğru olduğuna inanmıyorum. Arabuluculuk da tarafların rızası doğrultusunda başvurabilecekleri bir kurumdur. İlke bu iken yasa ile zorunlu arabuluculuk getirilmesi doğru değil.
BİR PROJEDEKİ SORUNU ÇÖZDÜK
Arabuluculukta da çok iyi şeyler yapılabilir. Mesela biz Ağustos ayında 43 milyon liralık bir sorunu çözdük. Bir şirket ekonomik anlamda darboğaza girmişti. Türkiye’nin en büyük iki kuruluşunun ihalesini almıştı. Bir süre sonra darboğaza girdi. Sonuçta ödemelerde sıkıntı yaşayacaktı ve tedarikçileri ile taşaronları bu durumdan olumsuz etkilenecekti. Böyle olunca ihaleler çökecekti. Biz dedik ki çalıştığınız ölçüde hak ediş elde edeceksiniz. Yani hak edişi yüklenici elde edecekti. Tüm tedarikçileri ve taşaronları toplayıp, siz çalışmaya devam edin, ihale kaybedilmesin, hak ediş elde edildikçe doğrudan size ödensin dedik. Bunu da yüklenici firma üstlensin, yönetsin. Yargıya giden firma da bunu protokolle kabul etti. Şu anda taşaronlar çalışıyor. Tedarikçiler teslimatı yapıyor. İş devam ettikçe hak edişler alınıyor. Böylece kaç tane firma batacak iken bunu önledik. Kaç kişi işsiz kalmaktan kurtuldu. Bu organizasyonu, başka bir yolla, mahkeme kararı ile yapamazsınız.
Arabuluculuğu doğru kullanabilirseniz çok güzel sonuçlar verir. Onun için uzman arabuluculuğu destekleyeceksiniz. Yani bu iş iki kişinin karşı karşıya gelmesi ve üç aşağı beş yukarı olsun diyeceği kadar basit bir şey değil.