GİRAY DUDA
Seçimlerden sonra iktidara gelen kim olursa olsun büyük ekonomik sorunlarla karşı karşıya kalacak ve hemen bunları çözmeye girişecek. Nişantaşı Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Zeynep Ökten ile Global Sanayici dergisi için seçim sonrası ekonomik sorunları ve çözüm yollarını konuştuk.
- Sayın hocam, 14 Mayıs sonrasında ekonomide yaşanabilecek senaryoları öğrenmek istiyoruz. Öncelikle ekonominin şu andaki durumunu, sorunlarını, kırılganlıklarını belirten bir manzara çizmenizi rica ediyorum.
- Ekonomi şu anda ne yazık ki ciddi anlamda problemler yaşamakta. Bir kere üçlü açık sözkonusu. Yani bir yandan ciddi bir cari açığımız var. Dış ticaret açığı gittikçe büyüyor. 2023 yılı dış ticaret açığı tahminleri ilk 4 ayda şimdiden tamamlanmış vaziyette. Dolayısıyla 43.5 milyar dolara yakın bir dış ticaret açığımız var ve ihracatta da yüzde 17 oranında bir düşme var.
Açıklanan verilere göre yabancıyı yatırımcının da bir süre daha gelmeyeceğini düşünürsek cari açığımızın da Gayri Safi Milli Hasılanın yüzde 5'ine yaklaşmasını bekliyoruz.
İÇ BORÇLANMADA CUMHURİYET REKORU
Diğer taraftan iç borç da çok yükseldi. İç borçlanma oranı sürekli olarak artmakta, hatta Cumhuriyet tarihinin en yüksek noktasına gelmiş durumda. Bütçe açığımız da yaşanan deprem felaketinin etkisi ile birlikte sürekli artıyor. Yani bugüne kadar çok güvendiğimiz bir çıpa olan bütçe açığı da şu anda yükselmekte.
Sadece bu değil tabii. Ekonomide döviz kurlarında 3 ayak oluşmuş durumda. Merkez Bankası’nın uyguladığı kurlar var, bankaların uyguladığı kurlar var ve Kapalıçarşı’da oluşan farklı bir döviz kuru oluşuyor. Bunun sebebi de tabii uygulanan, uygulanmaya çalışılan deneysel bir İktisat yöntemi ve bu yöntem ne yazık ki çok da başarılı olmadı. Bunun sonucunda ortaya birçok kafa karışıklığına bağlı olarak farklı faiz oranları, farklı döviz kuru oranları karşımıza çıktı
KÜÇÜK YATIRIMCI BORSA İSTANBUL’DA OLMAYACAK
- Hocam Türkiye ekonomisinin bugünkü en ağır sorunlarından birisi yüksek enflasyon. Seçim sonrasında da bizimle uzun zaman birlikte olacak gibi gözüküyor. Siz ne dersiniz?
- Evet, özellikle enflasyon altında ezilen ücretlinin durumu çok vahim. Ücretli ve emekli gerçekten çok fakirleşti. Buna bağlı olarak da talep eksikliği yaşanacak büyük bir ihtimalle ekonomide. Çünkü bu insanların reel ücretlerindeki yüksek oranlı gerileme, gelecek dönemlerde mallara olan talebi engelleyecektir. Ayrıca enflasyon tasarruf etme imkanlarını da azaltacağı için Borsa İstanbul'da küçük yatırımcıyı bulmak artık daha zor olacak. Yani borsanın esasında bu dönemde belirsizliğe dayalı olarak seçime kadar gerilemesinin sebeplerinin birisi olarak insanların ufak tasarruflarda bulunup bunu borsada değerlendirme imkanlarının da artık kalmadığını görüyoruz Bu talep eksikliği, daha doğrusu refah kaybına bağlı olarak talep ve tasarruf eksikliğinin ekonomideki etkileşimi çok yüksek olacak. Çünkü tasarruf eksikliği yatırımlar için gerekli olan tasarrufların bulunmamasına ve bunun için de yurt dışından borçlanmaya sebep olacak. Bu da dış borçluluğumuzu arttıracak.
DIŞ ÜLKELERİN TARIMINI DESTEKLİYORUZ
- Enflasyonda sürekli fiyat artışıyla kendisini gösteren tarımsal ve hayvani gıdaların yükselmesinin önü kolaylıkla kesilemeyecek galiba…
- Bu da bir diğer çok önemli konu. Tarım sektörünün yaşadığı problemler uzun süredir büyüyor. Tarım sektöründeki desteklemelerin çok düşük olması ve tarım politikasının ne yazık ki bir politikasızlık haline gelmesiyle birlikte dış ülkelerin tarımını destekler hale geldik. Yani ürünlerin fiyatı arttıkça biz yurtdışından buğday ithal ettik, pirinç ithal ettik, canlı hayvan ithal ettik. Fiyatları böyle bastırmaya çalıştıkça yurt içindeki üretici üretimden vazgeçti. Tarımsal girdi maliyetlerinin çok yükselmesine bağlı olarak çiftçinin karlılığı çok azaldı, hatta zararına çalışmaya başladı. Sonuçta üretimi bıraktı. Buna ilişkin rakamları çok rahat vaziyette Tarım ve Orman Bakanlığından ve TÜİK’ten ve hatta SGK verilerinden görebiliyoruz. İşi bırakan çiftçi sayısı ve hayvan oranlarındaki azalma rakamlara negatif olarak yansıyor.
ENFLASYONLA MÜCADELEYE MECBURUZ
- Ülkemizde çok yüksek bir enflasyon var ve enflasyonla mücadele edilmiyor. Seçim sonrasında da böyle mi gidecek?
- Ekonomi yönetimi enflasyonla mücadele yerine büyüme hedefli bir ekonomi politikası seçtiği sürece enflasyonla mücadelede başarısız kalacağımız çok açık. Yüksek enflasyonun da diğer problemleri körüklemeye devam edeceği de son derece nettir. Dolayısıyla gelecek dönemde seçim sonrası yönetime gelecek iktidarın mutlaka enflasyonla mücadele için geleneksel politikaları geri dönme zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Bunu mevcut hükümetin de fark ettiğini düşünüyoruz. Çünkü her ne kadar seçim öncesi bu ekonomi politikasının yanlışlığı kabul edilmese de, siyasi açıdan kabul edilmesi zor gözükse de iktidara gelindiği zaman ortada olan rakamlar mutlaka politika değişikliğine bildirilmesi gerektiğini gösteriyor bize.
MUHALEFET ORTODOKS POLİTİKALARA DÖNER
- Enflasyonla nasıl mücadele edeceklerini net biçimde beyan ettiler mi?
- Muhalefetin iktidarı kazanması durumunda zaten Ortodoks politikalara geri dönüleceği kesin görünmekte. Ama şu andaki mevcut iktidarın seçimlerden sonra yeniden başa gelmesi durumunda alacağı politika seçenekleri veya seçeceği politika şimdilik çok net belli değil. Çünkü Cumhurbaşkanı faiz indirimlerine devam edeceğini hala beyan ediyor ancak ne yazık ki ekonomik koşullar buna çok fazla izin vermeyeceğini gösteriyor.
KISA DÖNEMDE OLMAZ
- Hocam, bu ağır sorunların çözümünün zaman alacağını söylemek yanlış olmaz değil mi?
- İster muhalefet ister şu andaki iktidar başa gelsin ekonomideki sorunların çözümünün çok kısa dönemde olabileceğine çok imkan vermiyorum.
ÖNCE TEKRAR GÜVEN SAĞLANMALI
- Türkiye’nin çok ihtiyaç duyacağı yabancı yatırımcının yeniden gelmesi için hangi tür politikalar uygulanmalı?
- Ekonomide yaşanan ana problemlerin biri de kurumlara olan güvenin kaybıdır. Kurumlara olan güveni tekrar sağlayabilecek bir ekonomi politikası uygulanmalıdır. Yani Merkez Bankası'nın bağımsızlaştırılması, adalet sistemine güvenin sağlanması, ekonomi yönetimine güvenin sağlanması ile yabancı yatırımcı da Türkiye'ye yatırım yapmaya başlayabilir. Şu anda Türkiye'ye yabancı yatırım aynı zamanda sıcak paranın gelmesi de çok uzun süredir durmuş vaziyette. Kurumlara sağlanacak güvenle birlikte yabancıyı tekrar ülkemize çekebiliriz.
DÖVİZ KURUNDAKİ SIÇRAMADAN KORKULUYOR
Örneğin son iki gün içinde İsviçre merkezli bir banka seçimlere kadar Türkiye ile yapılan lira konusundaki pozisyonları kapatmaya, durdurmaya karar verdi. Bunun altında yatan sebep de aşırı oynak olan ve çok sıçrama yaşamasından korkulan döviz kurundaki gelişmelerdir. Eğer biz güveni sağlayacak bir ekonomik politikası ve kurumları oluşturabilirsek yabancı yatırımcı da Türkiye'ye doğru gelmeye başlayacaktır. Tüm bunlar sağlanırsa döviz kurundaki dalgalanmayı en azından durdurabilme imkanımız var. Tabii bunun altında çözülmesi gereken pek çok konu var. Örneğin KKM nasıl halledilecek yani iktidar değiştiği zaman ya da mevcut iktidar sürdürdüğü zaman KKM'den çıkış nasıl sağlanacak? Bu çıkan insanların şu anda 108 milyar dolara ulaşan bir KKM mevduatı söz konusu. Buradan çıkan mevduat sahiplerinin dövize yönlenip yönlenmeyeceği, onların nasıl dövizden vazgeçirileceği de önemli bir konu. Çünkü KKM'yi sonlandırdığımızda insanların dövize doğru gitmesi dövizdeki sıçramayı daha da hızlandıracak bir durum olacaktır.
IMF ŞİMDİLİK BELİRSİZ
- Dışarıdan uygun ve yeterli kredi sağlayabilmek için IMF ile işbirliği içinde bir ekonomik program uygulanacağı iddialarına ne diyorsunuz?
- IMF konusunda çok bir şey söyleme imkanım yok. Yani gelecek hükümetin nasıl bir karar alacağına ve bu konuda ne yapacağına dair hiçbir ipucumuz yok. Onun için bu konuda konuşmak erken olur.