Öne Çıkanlar ÇOSB Dijital Dönüşüm Merkezi ÇOSB Türkonfed Technocast Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu

Otomotivde 2023 hedeflerini yakalamak kolay değil

GİRAY DUDA

Türkiye Otomotiv Sektöründe Büyüme Öngörüleri araştırması, 2013 yılına önemli bir satış gerilemesiyle başlayan sektörün üst düzey yöneticilerinin geleceğe dönük beklenti ve öngörülerini ortaya koyuyor. Uluslararası denetim, vergi ve danışmanlık KPMG Türkiye’nin araştırması, her ne kadar sektörde isyan yaratan ÖTV artışından önceki dönemde yapılmış olsa da, şikayet ve sorunların özünün değişmemesi, gelecek yıllara ilişkin tahmin ve öngörüleri içerdiği için önemini koruyor. Projenin sorumlusu, KPMG Türkiye Otomotiv Sektör Lideri Ergün Kış ile araştırmada ortaya çıkan sonuçları ve ayrıntılarını konuştuk.

 - Araştırma yaparken, sektörün yöneticileri ile görüştünüz. Yöneticileri nasıl seçtiniz? Belli bir sınıflandırma yapıp onlarla mı temasa geçtiniz? Seçim kriterleriniz nelerdir?

- Biz bu çalışmada dört dernekle çalıştık. Bunlar, Otomotiv Sanayicileri Derneği, Otomotiv Distribütörleri Derneği, Taşıt Araçları Yan Sanayii Derneği ve Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği’dir. Bu dernekler bize kapılarını açtılar. Bizim sorularımızı bazı dernekler tüm üyelerine gönderdi. Bazıları da seçerek kimi üyelerine gönderdiler. Saydığım derneklerin tüm üst düzey yöneticileri bu çalışmaya katıldılar.

2013’ÜN SON 3 AYINDA

- Sizin yerel araştırmanız ve global araştırma aynı dönemde mi yapılıyor?

- Paralel olmasa da yakın tarihlerde yapılıyor iki araştırma. Global araştırma Ocak ayında biz de Mart ayında yayınlıyoruz.

- Siz araştırmayı Ekim ile Aralık ayları arasında yaptınız herhalde değil mi?

- Evet, biz Aralık ayında bu çalışmayı tamamladık. Hazırlanması, yazıların ve yorumların girilerek son hale getirilmesi Mart ayını buldu. Denetim döneminde işlerimiz çok yoğun olduğu için açıklamayı da iki kez ertelemek zorunda kaldık.

- Otomotiv sektörü, ülkelerin lokomotif sektörü olarak adlandırılır eskiden beri. Bugün de hem dünya hem de Türkiye için aynı önemini koruyor mu?



- Evet, koruyor. Özellikle ihracat tarafında otomotiv sektörü çok önde gelen bir sektör. Türkiye’nin birinci ihracatçı sektörü oldu. Tekstilin de önüne geçti. 2023 için büyük hedefler konuldu ve bu hedeflerde otomotiv sektörüne önemli rol verildi.

2014’TE BÜYÜK DÜŞÜŞ OLDU

- 2013’ü nasıl geçirdi otomotiv sektörü?

- 2013 Türkiye otomotiv sektörü açısından çok iyi geçti. Biz her zaman sektörü ikiye ayırıyoruz, sanayi ve pazar olarak. Niye bunu ayırmak gerekiyor? Çünkü Türkiye’de üretilen araçların büyük bir kısmı yurt dışına gidiyor. Türkiye’de satılan araçların büyük bir kısmı yurt dışından geliyor. Oran neredeyse her ikisinde de yüzde 80 dolayında.

Pazara baktığımızda bu yıl da yurt dışından çok araç geldiğini gördük. Ülkemizde satılan otomobillerin yüzde 79’u Türkiye’ye dışarıdan geldi. Üretimde de 2013 yılı memnuniyet verici biçimde tamamlandı.

- O halde ihracat oldukça iyiydi geçen yıl.

- Evet, ihracatın iyi olduğunu söyleyebiliriz. Otomotivde hedef bölge Avrupa, uzun süreden beri. İhraç edilen araçların neredeyse yüzde 80’i Avrupa’ya gidiyor. Avrupa’da bir toparlanma görüyoruz. Satışlar önemli oranda düşmüştü, şimdi yavaş yavaş toparlanıyor. Avrupa piyasası toparlandığı zaman doğal olarak Türkiye daha çok araç ihraç edecek.

- Peki 2014 yılının ilk üç ay verileri neler gösteriyor bize?

- Üretim ve ihracatta artış devam ediyor ama pazara baktığımızda aynı oranda bir düşüş olduğunu görüyoruz. Yeni yıla girerken aniden gelen vergi artışları nedeniyle, sektör, 2014 yılını önceki yıla göre daha düşük satışlarla karşıladı.



ÖTV ARTIŞI SEKTÖRÜ ZORA SOKTU

- İç Pazar açısından mı sorun olduğunu düşünüyorsunuz?

- Evet, içerideki satışlarda yüzde 20’lik bir düşüş izliyoruz. Bu da otomobillerin eski fiyatlardan satışa sunulmasına rağmen böyle. Ani ÖTV artışlarının büyük sorunu şu: Siz otomobilleri önceden sipariş veriyorsunuz, alıp getiriyorsunuz ve ondan sonra satıyorsunuz. Normalde bu süreç 3 ayı bulabiliyor. Siz üç ay veya bir yıl için bir bütçe, planlama yapıyorsunuz. Buna karşılık 1 gün içerisinde ÖTV arttığı zaman sizin getirdiğiniz araçların fiyatları da artıyor. Sizin bunları satıp bitirmeniz gerekiyor. İşte yılbaşında bunları satmak için çeşitli kampanyalar düzenlenmesine rağmen yüzde 20’lik bir düşüşten söz ediyoruz.

- Yeni araçları daha da pahalıya alacaksınız…

- Şimdi elindekini satmaya çalışan sektör yeni araçlar için daha az sayıda sipariş verecek. ÖTV artışlarını da tüketiciye birebir artıracak. İlk iki ayda araç satın alanlar ÖTV artışından etkilenmedi. Çünkü ÖTV farkını satıcı üstlendi. Tabii elindeki stoku eritebilmek için.

- Yeni araçların satışında fiyatları artırmaya mecbur kalacak.

- Elbette, yeni araçlarda fiyatı yükseltmezse, ÖTV artışını yansıtmazsa kendisi zarara girer.



- Satışlardaki yüzde 20’lik düşüşün nedeni sadece ÖTV artışı mı?

- Başlıca 3 nedeni var satışlardaki gerilemenin. Birincisi 1 Ocak’ta ortaya çıkan ÖTV artışı. İkincisi döviz kurlarının artması. İthal ettiğimiz araçların fiyatlarının doğal olarak yükselmesi. Üçüncüsü de Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulu’nun yeni kredi uygulaması. BDDK biliyorsunuz kredilere düzenleme getirdi. 50 bin TL’ye kadar olan kredilerin daha düşük oranlarla verileceğini açıkladı ve daha pahalı araçlar için sınırlama getirdi. BDDK, açıkça, ‘paran yoksa alma, paran varsa al’ diyor. Yani satın alacağın şeyin tüm parası için kredi alma olanağı kalmadı. Bunlar her türlü alım için söz konusu ama otomotiv sektörünü ciddi biçimde etkiledi.

AMAÇ CARİ AÇIĞIN AZALTILMASI

-  Yani geçen yılki reklamlarda olduğu gibi bayram harçlıklarını biriktirip otomobil satın alma dönemi geride kaldı, öyle mi?

- Evet, öyle.

- Bu arada otomobil ithalatında belirgin bir azalma görülecek herhalde.

- Zaten amacın o olduğunu söyleyebiliriz. OSD’nin toplantısına katılan bakanımız, konuşmasında, ‘Bizde bu cari açık varken önünü daha fazla açamayız’ dedi. ÖTV’yi artırarak ithalatı sınırladılar. Türkiye Gümrük Birliği’nde olduğu için gümrük vergisi koyamıyor. Onun yerine ÖTV’yi artırıp ithalatı azaltıyor. Ama ihracat bundan etkilenmiyor ve eskisi gibi devam ediyor.

- Peki ithal araçların önünün kesilmesi ve kredilerdeki sınırlamanın zaten yerli araçların çoğunluk fiyatı olan 50 bin liraya kadar olması yerli üretici açısından memnuniyet yaratıyor mu?

- Hayır yaratmıyor. Bir kere, yerli üretici, ÖTV artışından etkileniyor. Çünkü pazar daralıyor. Her ne kadar üretimin yüzde 80’ini yurt dışına satsa da yüzde 20’lik kısmını iç pazarda satıyor ve bu bölüm doğrudan olumsuz etkileniyor.



Kredilerde de tüketicinin otomobilin bedelinin bir kısmını kendisi ödemesi gerekiyor. Örneğin 50 bin liralık bir aracın tümü için kredi alamıyor. Kısa vadede sanayiciyi olumsuz etkileyen bir durum yok gibi gözükse de uzun vadede sorun yaratıyor yeni koşullar.  Burada hem şu andaki üretime hem de Türkiye’nin uzun vadeli hedeflerine bakmamız gerekiyor. Var olan durumda, zaten üretimdeki şirketler belli bir dönem için planlarını önceden yapmışlar ve o plana göre üretim ve satışlarını sürdürüyorlar. Tofaş veya Renault zaten otomobil üretimini büyük ölçüde Avrupa için yapıyor. Bunlar bu şekilde devam edebilir.

Ama Türkiye’nin 2023 hedefleri içerisinde Türkiye’yi bölgenin üretim üssü haline getirmek amacı var. Zaten üretim üssü ama daha da büyütmek isteniyor. Türkiye 4 milyon araç üretecek ve bunun 3 milyonunu ihraç edecek. Türkiye’nin şu andaki üretimi 1 milyon dolayında ve buradan 4 milyona çıkmak demek ciddi bir sıçrama yapmak anlamına geliyor.

Bizim araştırmamız 5 yıl sonrasına, yani 2018 yılına bakıyor. 5 yıl sonra otomotivde Türkiye nereye gelecek? Biz 5 yıl sonra 1.5 milyon dolayında araç üretiyor olursak 2023 hedeflerini çok zor yakalayabiliriz.

Türkiye burada neden zorlanıyor. Birçok neden var. Pazar bunlardan biri tanesi. Avrupa’da pek çok üretici var ve Türkiye de bunların içinde yer alıyor. Şimdi Türkiye’ye gelip de yatırım yapmaları için birkaç tane pozitif etken olmalı. Bir başkası, pazarın niteliği, büyüklüğü. Eğer pazar küçük ise örneğin yatırımcı Çinli başka bir pazar arayışına girer. O nedenle Türkiye, bugün,  rakip ülkelere göre daha dezavantajlı durumda.

VOLKSWAGEN’İN KARARI ÜZÜCÜ

- Geçen hafta Volkswagen Türkiye’ye yatırım yapmaktan vazgeçtiğini, Polonya’ya gideceğini açıkladı.

- Maalesef öyle oldu. Bunu çalışmamızda da görüyorduk. Katılımcıların yüzde 34’ü Avrupa’dan Türkiye’ye otomotiv yatırımları yapılmasını bekliyordu. Eminim ki bu kararın nedeni Volkswagen’in hafif ve hafif ticari araç üretimiydi. Ancak bu gerçekleşmedi ve bunu da önceden biraz görebiliyorduk. Koşullar Türkiye için çok olumlu değildi. Doğu Avrupa ülkeleri Türkiye’ye göre biraz daha avantajlı durumda. Tabii başka etkenler de var. Türkiye’nin lojistik altyapısının biraz daha düzeltilmeye ihtiyacı var.

- Politik kargaşa, tartışma ortamının olumsuz etkisi var mı?

- Uzun vadeli düşündükleri için onu çok da fazla dikkate almayabilirler. Ekonomik şartlar, siyasi şartlardan biraz bağımsız hareket edebiliyor. Ama, yatırımcı önünü görmek istiyor. Şunu anlamak istiyorlar. Otomotivdeki ÖTV artışı bir gecede oldu. Siz akşam yattığınızda ÖTV yüzde 40 idi ve kalktığınızda yüzde 45’e çıktı. Sizin showroomunuzdaki aracın fiyatı bir gecede artmış oluyor. Yabancı yatırımcı, yatırım için en az 10 yıllık plan yapmıştır. Bir gecede yapılan beklenmedik değişiklikler onun planını etkileyebilir.

HURDA ARAÇ PROGRAMI TALEBİ

- Sorunların çözümünde, sektör yöneticilerinin önemle üstünde durduğu projelerden birisi de hurda araç projesi. Burada nasıl bir talep içindeler?

- Hurda araç programı şu anda Türkiye’de ticari araçlar için uygulanıyor. Eskiden bir dönem otomobil için uygulanmıştı ve birçok ülkede de uygulanmakta. Türkiye’deki araçların önemli bir kısmının 20 yaşın üstünde olduğunu düşünürsek bu konuda uzun vadeli bir çalışma yapılabilir.

Burada pazar tarafından büyük beklentisi var. ‘Siz eski araçları piyasadan çeker ve yeni araçlara teşvik verirseniz o zaman pazarda daha çok araç satılabilecek” diyorlar. Tabii ÖTV artışının birinci nedeni cari açıkla yapılan savaştır. Pazardaki satışların artması tabii ki ithalatı da artıracak ve cari açığa olumsuz etkisi olabilecek. Ama öte yandan yüzde 20’lik düşüş çok büyük bir düşüştür. Sürdürülebilir bir düşüş olarak kabul edilemez. Burada, ÖTV oranlarını düşürmek ve BDDK uygulamalarını hafifletmek yerine hurda araç programı uygulanarak satışlar dengeli biçimde yukarıya çekilebilir. Eski araçların yollardan çekilmesi enerji tüketimini de olumlu biçimde etkileyecek. Yeni araçlar çok daha az yakıt tüketiyor. Hava kirliliğine de olumlu katkı sağlayacak. Ayrıca, yeni araçlarda güvenlik unsurları artırıldığı için araç kullanan insanlar daha fazla güven içinde olacaklar. Hurda araç programının birçok olumlu etkisi var.

- OSD toplantısında bu konu dile getirildi mi?

- Toplantıya bakan da geldi. Kendisine hem hurda araç programından söz edildi hem de bizim yaptığımız araştırma hakkında bilgi sunuldu. Birçok yerde konuşuluyor ve şu anda ciddi biçimde gündemde. Bakan bey bunun için doğrudan bir şey söylemedi ama sektör için olumlu mesajların yakında verileceğini söyledi. Onun içinde hurda araç programı var mı bilemiyorum. Daha çok sanayi tarafına mesaj verdi ve altyapı ile ilgili düzenlemelerin ipuçlarını verdi.

YAN SANAYİ TEKNOLOJİYİ YAKINDAN İZLEMELİ

- Yan sanayiciler bu çalışmada hangi noktalara dikkat çektiler?

- Onlar ihracat ya da ithalat üzerinde çok durmadılar. Asıl gündemdeki konu zaten stratejik planlama, AR-GE ve kurumsallaşma. Çünkü otomotiv sanayiinde teknoloji çok hızlı ilerliyor. Şu ana kadar içten yanmalı motorlu araçları kullanıyorduk ama şimdi elektrikli ve hibrit araçlara doğru bir eğilim var.

- Elektrikli araçlar niyetin ötesine geçip yaşama girdi mi?

- Evet. Amerika’da Tesla firmasının ürettiği elektrikli araçların neredeyse hiçbir eksiği yok. Güvenli, çevreci, ucuz yakıt kullanıyor ve kısa sürede hızlanıyor.  Burada önemli olan yeni bir teknolojiye geçilmiş olması. İşte bu konu yan sanayiyi doğrudan ilgilendiriyor. Çünkü onların ürettiği bir çok parçanın üretimi sona erecek. Bu şu anlama geliyor. Daha inovatif ürünler yapmak zorundasınız. Dünyada bir çok yan sanayici yeni ürünlere geçerken Türkiye yan sanayii kendisini yeni parça üretimi için hazırlamalı.

- Şu anda pazarda satış trendi elektrikli araçlara doğru mu? Bildiğim kadarıyla bazı sorunları var.

- Buradaki birinci gerçek petrolün bir gün bitecek olması. Çevreci özelliği nedeniyle elektrikli araçlar birçok ülke tarafından destekleniyor. Şu anda elektrikli araçlara geçiş yavaş olsa da kısa süre içerisinde hızlanacaktır.

TÜRKİYE’NİN GÜNDEMİNDE DEĞİL

- Sizin 2018 araştırmanızın perspektifinde elektrikli araçların belirgin bir yeri var mı?

- Hayır, yok. Şu anda elektrikli araçlar Türkiye’nin gündeminde değil. Elektrikli araç üretmek büyük yatırım gerekiyor. Değişik şirketlerin yatırımı var. Örneğin birçok şirket ortak olarak batarya üretimine girişmiş durumda. Bu alanda birkaç üretici önden gidiyor ve diğerleri de onu sessizce ve yakından izlemeyi tercih ediyor.

Amerika’daki Tesla şirketi elektrikli araç üretim ve satışından kar elde eden bir şirket. Farklı bir model uyguluyor. Şehir içi için küçük araçlar tercih ediliyor. Ancak Tesla spor araçlara uygulama yaptı. Elektrikli araçlar spor araç olarak kullanılmaya uygun. Tesla bunu üretiyor ve çok da pahalıya satıyor.

BÜYÜME BEKLENTİSİ AZALMIŞTIR

- Sizin araştırmanızın sonuçlarına baktığımızda genel olarak sektörün önümüzdeki dönemde büyüyeceği üzerinde görüş birliği var. Bu bakış açısı aynen duruyor mu?

- Bizim araştırmamız 2013’ün Ekim-Aralık döneminde yapıldı. ÖTV artışı da 1 Ocak’ta gerçekleştirildi. Yeni artışlar öncesinde bile vergilerin düzeltilmesi ve azaltılması en büyük talepler arasındaydı. 2002 yılından bu yana, sektörde ÖTV’den şikayetler vardı. Bu vergiler zamanla hazmediliyordu ve sektör kaldığı yerden devam ediyordu.

Şimdi üç ayrı yerden şikayet var. ÖTV, kredi düzenlemesi ve dövizdeki artışlar. Bizim sorduğumuz dönemde ÖTV’den çok ciddi bir şikayet vardı. Herhalde şu anda sorsak, aynı seviyede veya daha az bir satış beklentisi ortaya çıkar. Büyüme beklentisi biraz aşağıya iner ama sonuçta olumsuza döneceğini zannetmiyorum. 

- Sizinkine paralel olarak yapılan global otomotiv araştırmasının sonuçları neler söylüyor?

- Bizim global araştırma ağırlıklı olarak şunu söylüyor. Birincisi dünya pazarında batı ülkelerinden doğu ülkelerine doğru kayma var. Bizim triat dediğimiz bir üçgen var: Batı Avrupa, Kuzey Amerika ve Japonya. Otomotiv sektörü ağırlıklı olarak bu üç ülkedeydi. Ama şimdi, görüyoruz ki özellikle Çin büyük bir oyuncu olarak geldi. Otomobil pazarının ve üretimin ana merkezi Çin oldu.  Peugeot gibi bir dev üreticiye  ortak oldular. Başka ortaklıkları da var. Çin’de büyük ve kaliteli üretim yapıyorlar. Ancak sonuçta önümüzdeki 10 yılda Batı ülkeleri yine eski önemlerini koruyacak.

Bizim global araştırmamızda farklı boyutlar da var. Türkiye’nin gündeminde olmayan ileri teknoloji ürünü araçlar da konu ediliyor. Örneğin insansız araçlar gündeme geliyor. Bu alanda sürekli ilerleme olacak.

Ayrıca connectivity dediğimiz bir yön gündeme gelecek. Araçlar birbirleriyle, çevreleriyle konuşacaklar.  Mesela siz yolda giderken önünüzdeki araç yavaşlarken arkaya sinyal gönderiliyor. Yolda çizgi olduğu sürece kendiliğinden giden araçlar şu anda trafikte var zaten.

  
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner112

banner111

banner110

banner109

banner108

banner106