Öne Çıkanlar ÇOSB Türkonfed ÇOSB Dijital Dönüşüm Merkezi Technocast Endüstri 4.0

Avrupa, Ortadoğu ve Afrika pazarında dünya ikincisiyiz
ARİF ESEN – GİRAY DUDA

Mehmet Savaş, Arçelik’in Çerkezköy’deki dev fabrikalarının en üst düzey yöneticisi. Koç grubunda 27 yıllık tecrübesi var. Mehmet Savaş’la, Çerkezköy OSB’de 2 bin kişinin çalıştığı, yıllık yüzbinlerce elektrik motoru ve kurutucunun üretildiği tesisleri, ihracat ve üretim olanaklarını konuştuk:

- Sayın Savaş, sohbetimize Çerkezköy Arçelik işletmesinden başlayalım? Burada fabrikalar ne zaman kuruldu ve üretime ne zaman geçildi?

- Arçelik’in Çerkezköy’deki üretim macerası aslında 2001 yılında başlıyor. Ama bu binayı kullanması 1997’lere kadar gidiyor. Hikayeyi tamamlamak için aslında biraz daha gerilere gidip bu binanın Bozkurt Mensucat için yapıldığıyla başlamak lazım. 1990’lı yıllarda Koç Holding tekstil işinde de vardı. Bozkurt Mensucat fabrikası Zeytinburnu’nda Hipodrom’un hemen yanı başındaydı. 1976 yılında ÇOSB kurulup İstanbul’dan bu tarafa bir hareketlenme olunca, 1990’larda Koç Topluluğu, Bozkurt Mencusat’ı bu tarafa taşıma kararı alıyor. Neticede arazi alınıyor, bina yapılıyor. Tam bina bitip Bozkurt Mensucat taşınacak iken Koç Topluluğu stratejik kararla tekstil sektöründen çıkmaya karar veriyor ve Bozkurt Mencusat satılıyor. Bu bina atıl vaziyette boşta kalıyor. 

Koç Holding, burasını kendi şirketlerinden Arçelik’e satıyor. Arçelik, 1997-2001 yılları arasında burayı mamul ambarı olarak kullanıyor. Hatta 1997’de ben o zamanlar Çamaşır Makinesi fabrikasında çalışıyordum, buraya geldik imalatımızı büyütmek amaçlı burayı kullanabilir miyiz, diye baktık. Bende çok enteresan bir anıdır bu. Fabrikanın 4’te 3’ü boştu hala, fabrikanın zemininde tekstil makinaları koyacak kaideler, çukurlar, temeller vardı. Neticede biz ‘şu kadar para harcanırsa çamaşır makinesi üretmeye hazır hale gelir’ diye raporumuzu verdik.

ÖNCE ELEKTRİK MOTORU ÜRETTİK

- O sırada burada üretim yok muydu?

- Hayır, burası depoydu. Neticede bir OSB içinde olmanız sebebiyle de üretim yapmanız, bir projeyi hayata geçirmeniz gerekir. O dönemde bizim Topkapı’daki beyaz eşya için ürettiğimiz elektrik motoru fabrikası artık şehrin çok içinde kalmıştı. Aynı şekilde İzmir’de de bir elektrik süpürgesi fabrikası vardı. O da artık şehrin içinde kalmıştı. Topkapı’da ürettiğimiz elektrik süpürgesi motoru İzmir’e gidiyordu. Böylece bir fırsat olarak görüldü o dönemde. Topkapı’daki elektrik motoru fabrikasıyla İzmir’deki elektrikli süpürge fabrikasını Çerkezköy’e taşırsak burada hem sinerji yaratmış oluruz hem de fabrika binasını değerlendirmiş oluruz diye düşünüldü. Alınan bu karar 2001’de hayata geçti. 

Bu fabrikadaki ilk üretimimiz, 2001 yılında elektrik motoru fabrikasını ve İzmir’deki elektrik süpürgesi fabrikasını buraya taşıyarak başladı. Şu anda da biraz değişik biçimde devam ediyor. Buradaki faaliyet başladıktan 2 yıl sonra, 2003 yılı başında ben de buraya atandım. O zamana kadar Çayırova’daki çamaşır makinesi işletmesinde muhtelif pozisyonlarda çalıştım.

ELEKTRİK SÜPÜRGESİ ÜRETİMİNİ DIŞARI KAYDIRDIK

2001’den 2005’e kadar elektrik motorları ve elektrik süpürgesi fabrikası olarak burayı çalıştırdık. 2005 yılında stratejik bir kararla elektrikli süpürgesi işinden üretim alanında çıkmaya karar verdik. Elektrik süpürgesini, tasarım bize ait olmak kaydıyla Türkiye ve Çin’de bazı firmalara kaydırdık. Şu anda da böyle sürüyor. Ağırlıklı olarak Türkiye’deki bazı firmaları kullanıyoruz. Üretim hala aynı adetlerde hatta artarak devam ediyor. 

Elektrikli süpürge işinden çıkınca büyük bir yer boşalmış oldu. Bizim bir elektrikli motor fabrikamız da İstanbul’da Çekmeköy’de vardı. Orada da sanayi tipi motor üretiyorduk. Süpürge gidince Çekmeköy’deki elektrik motorunu da buraya çektik, 2006-2007 yıllarında. Dolayısıyla beyaz eşyanın motorlarını ürettiğimiz fabrika sanayi tipi motorları da üreten fabrikaya döndü. Her iki motor aynı çatı altında üretilmeye başlandı. 

Ciddi de bir sinerji yakalandı. Oradaki fabrika 18 bin metrekarelik kapalı alana sahipti. Burada süpürgeden boşalan yer 11-12 bin metrekareydi. 18 bin metrekarede yaptığımız üretimi 11-12 bin metrekareye sığdırdık. Yönetim kademelerinde de avantaj yakalandı. 2007’den günümüze kadar burası elektrik motorları üreten bir fabrika olarak devam ediyor. 

SÜPÜRGE EKİBİ KAHVE MAKİNASINI SANAYİLEŞTİRDİ

- Kahve makinası icadı da burada oldu değil mi?

 - O arada bizim güzel bir maceramız daha oldu. Süpürge boşalınca süpürgenin Ar-Ge ekibi de belli bir süre proje yükü olarak boşta kaldı. 2004’te Arçelik, bugün hala kullanılmakta olan Türk Kahve makinasını icat etti, geliştirdi. Ama bunu üretecek bir işletme gerekiyordu. Bu işe bizim ekiple yaparız diye gönüllü olmuştum. Neticede süpürge Ar-Ge ekibiyle kahve makinesinin sanayileşmesini gerçekleştirdik. Ama fikrin doğuşu bizim merkez Ar-Ge’ye aittir. Ayrıca her işletmenin de kendi Ar-Ge’si var. Arçelik’in toplamda 7 tane Ar-Ge merkezi var. 

Sözün özü, kahve makinesi işi merkez Ar-Ge tarafından geliştirildi, biz buradaki Ar-Ge merkezimizde bu ürünü sanayileştirdik ve üretime başladık. O gün bugündür Türk Kahve makinesi burada üretiliyor, 2004’den bu yana. 2004’de yılda 30 bin üretirken şimdi ayda 30 bin tane üretiyoruz. Tiryakiler çoğaldı. Ağırlıklı olarak iç piyasaya veriyoruz. İhraç olarak da Körfez ülkeleri Arap ülkeleri, Yunanistan, Balkan ülkeleri, bizim kültürümüze yakın kahve kültürü olan kültürlere ciddi ihracat yapıyoruz. Yıllık 30 binler, şu anda 300 binleri geçmiş durumda. Böyle bir ürünümüz var. Son dönemlerde buna bir de çay makinesi eklendi. Çay makinesinin de orijinal fikri merkez Ar-Ge’mizin, ona da bir yer bulduk. Bir de çay makinesi üretimimiz var. 

Evler için tasarladığımız kahve makinesini restoranlar, kafeler, barlar kullanıyor. Ev amaçlı geliştirilmesine rağmen ticari amaçlı da kullanıyor. Çay makinesi de öyle. 


BİZİM MAKİNEDE KÖTÜ ÇAY YAPAMAZSINIZ

- Çay makinesinin satışları nasıl?

- Çay makinesi bu yıl devreye girdi. Orada satış adetleri henüz düşük. Kahve makinesinde olduğu gibi yılda 30 bin adetlerde değil. Onun da başarı öyküsü kahve makinesine benzeyecek diyoruz. Çünkü hakikaten nasıl bizim kahve makinemizde aynı lezzette pişiriyorsanız, çayı da hep aynı lezzette demleyebiliyorsunuz. Üç tane bölmesi var. Suyu koyuyorsunuz, kuru çay kısmına da çayı koyuyorsunuz isterseniz sabah için programlıyorsunuz, istediğiniz zaman devreye giriyor. Suyu sizin ayarladığınız sürede alıp dem haznesinde tutuyor. İstediğiniz saatte demleyip sunuyor. 
Yaptığımız araştırmalarda çayın bayatlama sebebinin posa ile demlenen çayın aynı yerde tutulması olduğunu belirledik. Bunu ayırdığınız anda demlenen çayı ilk demlendiği lezzette içebiliyorsunuz. Makine 45 dakika sonra bir sinyalle ‘içme artık’ diye uyarıyor. Ama o 45’inci dakikada bile içseniz sanki ilk dakikadaki lezzeti veriyor. İsteseniz bile Arçelik çay makinesinde kötü çay yapma ihtimaliniz yok. 

KURUTMA MAKİNESİ KAPASİTEMİZ YILDA 1.1 MİLYON ADET

- İçinde bulunduğumuz bu dev üretim merkezlerinin özellikleri neler?

- Üretimin yoğun olduğu dönemlerde yaklaşık 1300 kişi çalışıyor. Üretimin düşük olduğu zamanlarda 1100 -1300 arasında değişebiliyor. Bütün bunlara ilave olarak girişte sol taraftaki parsel o zamanlar boştu. Arçelik’e geçtikten sonra ‘bu yan parseli de alalım’ demişler ve iyi de yapmışlar. 2008’de Çamaşır Kurutma Makinesi burada faaliyet başladı. Arçelik’in en genç fabrikalarından bir tanesi budur. 2007’de inşaatına  başlandı ve 1 yılda inşaat tamamlandı. Çayırova’daki Çamaşır Kurutma Fabrikası buraya taşındı. Arçelik’in kurutma makinesi fabrikası geçmişi de 2004’lere dayanıyor. Çamaşır Makinesi ile aynı kampüsteydi. 2004’te orada başladık yıllık 40-50 binler civarındaydı. Adetler 150-200 binlere gelince yeni fabrika kurulması kararı alındı. Uygun parsel de burası vardı. 2008 yılı 1 Ocak’ta resmi açılışı yapıldı. O günden bu güne burada üretim yapıyoruz. 

Bu kampüste 2 tane işletmemiz var. Bir tanesi elektrikli motor işletmesi. Yan tarafta da beyaz eşya, çamaşır kurutma makinesi fabrikamız var. Kurutma makinesindeki kapasitemiz yıllık 1.1 milyon adet. Fiili üretimimiz de yaklaşık 700 bin mertebesinde.  

YÜZDE 90’I İHRAÇ EDİLİYOR

Kurutucu çok enteresan bir ürün. Yaklaşık yüzde 90’lar mertebesinde ihracata dönük bir ürün. İç piyasada maalesef yeni yeni gelişiyor. Arçelik ürünleri içerisinde ihracatı en yüksek ürün. Dünyadaki genel trend böyle. Gelişmiş ülkelerdeki kurutma makinesi kullanma bilinci artıyor. Bir de kuzey ülkelerinde. Güneşin daha az olduğu ülkelerde daha çok satılıyor. 100’ün üzerinde ülkeye ihracat yapıyoruz. Bir numara İngiltere. Fransa, Almanya, İspanya, Balkanlar, Avustralya, ABD. Gelişmiş ülkelerin tümü. İngiltere’nin payı çok fazla.


ARÇELİK’İN TOPLAM 14 ÜRETİM TESİSİ VAR

- Toplam kaç fabrikası var Arçelik’in?  

- Bizde bir ürün için bir fabrika var. Bu bizim politikamız. Hatta bir ürün için birden fazla fabrika var. Buzdolabı için Eskişehir’deki fabrikamıza ilaveten bir de Romanya fabrikamız var artık. İlave olarak Güney Afrika var, Rusya var. Çin’de çamaşır makinesi fabrikası var. Eskiden her ürüne bir fabrikaydı. Şimdi her ürüne birden fazla fabrika var. Toplamda 14 işletmesi oldu Arçelik’in. Bunların 8 tanesi Türkiye’de, 8’in 2’si de Çerkezköy OSB’de. Beylikdüzü’nde televizyon fabrikamız var. Çayırova’da çamaşır fabrikası var. Bolu’da fırın fabrikamız var. Ankara’da bulaşık makinesi fabrikamız var. Eskişehir’de buna benzer kampus şeklinde buzdolabı fabrikası yanında, buzdolabı kompresörlerini üreten fabrika var. Bununla birlikte 8 ediyor. 

ÇAMAŞIR VE KURUTMA MAKİNELERİ ÜSTÜSTE ÇALIŞABİLİYOR

- Kurutma makinesi epeydir gündemde ama hem çamaşır hem de kurutma makinesi için ayrı ayrı yer yok. Kurutma makinesinin iç satışlarının az olması buna bağlı olabilir mi? 

- Bu soruyu sorduğunuza göre biz ve bayilerimiz bunu yeterince anlatamamışız. Kurutma makinesini çamaşır makinesinin üstüne çok rahat bir şekilde koyabiliyorsunuz. Hatta biz bunun için bir aparat geliştirmiş durumdayız. Hiçbir aparat kullanmasanız dahi o orada durur, hiçbir sıkıntı yok ama bir aparatla üstüne sabitlemek mümkün. Çamaşır makinemiz eskiden olduğu gibi sallanmıyor. Hatta bizim çok meşhur sigara testimiz vardır. Sigarayı dik şekilde üstüne koyarız, çamaşır yıkanır kurutulur bu sigara devrilmez. Sigara testi diyoruz. 

YIKAYICI-KURUTUCUDA SATIŞ AZ

- Kurutmalı çamaşır makineleri tercih ediliyor mu?  

- Arçelik  Çayırova’da üretiyor. Ona yıkayıcı kurutucu diyoruz. Bütün dünyada yıkayıcı kurutucuların, toplam kurutucuya göre satış oranı yüzde 3 ile 5’tir. 100 kurutma makinası satılıyorsa, 5 civarında yıkayıcı kurutucu satılıyor. Aynı hacmin içine hem yıkamayı hem kurutmayı sığdırdığınız anda bir takım ödünler vermeniz gerekiyor. Yıkama veya kurutma performansı olarak değil. Örneğin siz 6 kilo çamaşır yıkadınız, kurutmanız için 3 kilosunu içinden almanız gerekiyor. Yarısını kurutabiliyorsunuz. Handikaplardan bir tanesi bu, 2 aşamada kurutabiliyorsunuz.

- Çerkezköy tesislerini ihracat, üretim rakamları nasıldır?  
 

- Bu adetsel olarak söylemenin bir sakıncası yok. Parasal anlamda ifade edemiyorum çünkü biz halka açık bir şirketiz. Onun yerine şöyle cevaplayayım. Arçelik’in yurt içi, yurtdışı toplam cirosu 4.7 milyar Euro. Bunu yaparken bizim borsanın kuralları gereği işletmenin cirosunu ayrı telaffuz etmiyoruz. Doğru değil zaten.  


SATACAĞIMIZ YERE YAKIN YERDE ÜRETİYORUZ

- Yurtdışına fabrika kurmanın asıl nedeni pazara yakın olmak mıdır?

- Evet, en büyük sebeplerden bir tanesi bu. Arçelik olarak baktığımızda Avrupa, Ortadoğu, Afrika pazarı, dünya beyaz eşya tüketiminin yarısına denk geliyor ve bu coğrafyada biz ikinci büyük firmayız. Ama mesela ASEAN (Güneydoğu Asya Uluslar Birliği) dediğimiz bölge bizim için çok bakir bir bölge. Çin’den biraz ihracat var. Buraya buzdolabı satmaya kalktığınızda Eskişehir’den, Romanya’dan gitmesi lazım. Şimdi Tayland’da buzdolabı fabrikası kurmak için Arçelik’in bir başvurusu Tayland yatırım ajansı tarafından kabul gördü. Dolayısıyla önümüzdeki ay muhtemelen anlaşma imzalanmış olur en kısa zamanda temeli atılır. 
Birinci sebep, kocaman bir buzdolabını buradan oraya götürmektense orada üretmenin avantajı.  O coğrafyada satmak için avantaj. Biz Avusturalya’ya ürün satıyoruz, buralardaki üretimlerden çıkan ürünler oraya gidiyor. Dolayısıyla buzdolabı olarak başlayacak üretim ve ilerde belki başka ürünler de orada üretilecek. 

10 MARKAMIZ VAR

- İleride kurutma makinesinde de yurt dışı üretimi düşünebilirsiniz.

- Kurutma makinesinde hali hazırda Güney Afrika’da satın aldığımız Defy firmasının kurutma üretimi de var. Onların kendi tasarımları var. Defy, Güney Afrika’nın Arçelik’i gibi. Güney Afrika’nın en bilinen beyaz eşya markası. Satın aldığımızda bu firmanın 3 tane farklı şehirde fabrikası vardı. Fırın, buzdolabı, kurutma makinesi üretiyorlar. Kurutma makinesi düşük ama diğer iki kalemde pazar lideri. 
Bizim fabrikalarımızda toplam 9 tane beyaz eşya markamız var. Arçelik, Beko en çok bilinenleri. Bunlarla birlikte 10 markamız var. Kurutma makinesi bandında görürsünüz, 3 Arçelik, 2 Beko, 1 tane Blomberg, arkasından Grundig gidiyordur. Yurt içi ve yurtdışındaki bütün tesislerimizde bütün markalarımızı ihtiyaca göre üretiriz. Özellikle yurt içindeki fabrikalarımızda aynı bant üzerinde tüm markaları üretme özelliğimiz var. Hepsi farklı pazarlara gider.

MÜŞTERİ BEKLEMEZ BAŞKA YERE GİDER

- Çok marka dezavantaj oluyor mu?

- Üretici açısından bakarsanız dezavantaj.  Dış Pazar açısından bakarsanız avantaj. Üretici açısından şöyle dezavantaj bir markadan diğer markaya üretim sırasında kolaylıkla dönebilmeniz gerekiyor. Daha hızlı üretim yapacakken zaman boşa gidiyor.     Genelde zaman kaybetmemek için minimum üretim adedinde 100’ün altına pek inilmek istenmez. Oysa en idealinde bir tane ondan, bir tane ondan üretebiliyor olmanız lazım. Size bir sipariş geldi, bir Arçelik, bir Beko, bir Bloomberg istiyor. Hiç vakit kaybetmeden bunları üretebiliyorsanız müşterinin taleplerine karşılık veriyorsunuz demektir. Bunun için set-up yapıp zaman kaybediyorsunuz, bir milyon üretecek kapasiteniz varken kaybedilen zaman nedeniyle 800 binde, 900 binde kalırsınız. Üretim açısından dezavantaj, Pazar açısından avantaj çünkü müşteri talep ettiğinde verebiliyor olmanız lazım. Müşteri orada beklemez başka bir yere gider.

- Bu makinelerin her şeyi farklı mıdır?

- Ortak birçok noktaları var ama farklı ürünler. Kontrol noktaları, opsiyonları, görünüşleri farklı. Örneğin bir çamaşır makinesi alıyorsunuz 20 fonksiyonu vardır, düğmelerinin yeri farklıdır, onu üreten bant, işçi aynı olmasına rağmen farklı ürünlerdir. Kalite malzeme aynı, görsel ve fonksiyonel bir takım farklılıklar var. 

- Jak Kahmi, dergimize “Ben birkaç ürünle piyasaya çıktım. Koç, akıllılık yaptı tek ürün Arçelik’le çıktı. O yüzden başarılı oldu” demişti.

- Jak Kahmi’nin söylediği o gün için doğru olabilir ama. Biz bugün 100’den fazla ülkede satışı olan bir şirket olarak marka çeşitlenmesinin faydalarını görüyoruz. 

100 DOLAYINDA TEDARİKÇİMİZ VAR

- Bu kadar çok ürettiğinize göre yan sanayiden de çok sayıda tedarikçiniz vardır değil mi?

- Yan sanayi olarak onlarla ifade edilen işletme vardır. Birçoğunu da rakiplerle ortak kullanıyoruz. BSH de, biz de onları kullanıyoruz. Hepsinden öte belli temel hammaddeler vardır. Örneğin plastik, bakır, alüminyum gibi hammaddeler bunlar belli büyük markalardan geliyor. Bunları muhtemelen rakiplerle aynı firmalardan alıyoruzdur. Bunların dışında sadece Arçelik’e iş yapan firma neredeyse kalmadı. Hatta biz Arçelik olarak birçok firmayı kendilerini çeşitlendirmeleri konusunda teşvik ediyoruz. Bizim haricimizde başka firmalara çalışan yan sanayi bazen avantaj da oluşturuyor çünkü diğer firmaya da yapıyor ve maliyetlerini ona göre düşürüyor dolayısıyla bu bize da yansıyor. Düşük hacimle çalışsalar belki aynı avantajı yakalayamazlar. Sayısı kaç derseniz belki 100’lere yaklaşmıştır.

ÜRETİMDE DÖRT TEMEL KRİTERİMİZ VAR

- Sizin sektörünüzde enerji verimliliği ve çevrecilik şu anda gözetilmesi gereken konular. Bunları Ar-Ge birimiyle mi yapıyorsunuz?

- Bizim beyaz eşyada 4-5 temel kriter var ön plana çıkan. Özellikle son dönemde enerji verimliliği önem kazandı. Çamaşır ve bulaşık makinesinde su tüketimi, ses seviyesi, geri dönüşümlü malzeme kullanımı gibi sıralayabilirsiniz. Zaten bütün rekabet de burada. Yaptığınız ürün en az enerji tüketen, en az su tüketen, en az ses çıkaran ürün olacak. Sonuçta evde kullanılan ürün için süre de en önemli. En az zamanda işini yapmasını, bitirmesini istiyoruz. 4 temel şey saydık, enerji, su tüketimi, ses ve süre. Bunların ötesinde ürün inovatif olmalı. Çin’deki buzdolaplarımızda pirinç saklama bölümü var. Sebzeleri daha uzun aynı tazelikte koruma özelliği var. Çamaşırda bakterileri öldürme özelliği var. Kurutma makinesinde hijyen özelliği var. Bulaşık makinesinde bardağı çizmeme özelliği var. Veya çekmecelerin daha verimli kullanılması var. Bütün bunları yaparken de her işletmenin ayrı Ar-Ge’leri çalışıyor.   

MERKEZ AR-GE ÇOK FAYDALI

Sizin mesela çok iyi malzeme biriminiz var. 14 tane fabrikanın 14’üne de aynı malzeme birimini koymak zor. Elektronik mühendisi var bunlarda ama aynı uzmanı 14 yerde de koymak kaynak ister. Onun için belli disiplinleri merkezde tutuyorsunuz. Çünkü o insanların zamanını da dolduramazsınız. Onlar merkezde bir gün fırına, bir gün buzdolabına, bir gün kurutucuya iş yapıyor. Onların yılını yani toplam zamanını dolduruyorsunuz. O anlamda her işletmede aynı sistemin olmasına gerek yok. Merkez Ar-Ge’nin bir faydası da o. Dolayısıyla bazı işleri yaparken işletmelerin Ar-Ge’sinin de uzmanlık alanı olmayabilir merkezden yardım isteyebilirsiniz. Karşılıklı interaktif ilişki var. 

ESKİ ADI ÜRÜN GELİŞTİRME MERKEZİYDİ

- Ürün geliştirme merkezi ile Ar-Ge merkezi aynı birim midir?

- Bu zamanın çok tartışılan bir konusu. Biz biraz evvel 7 tane Ar-Ge merkezi derken bunu kastettim. Çok eskiden bunların adı ürün geliştirmeydi. Artık Ar-Ge. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı da denetleniyor, bütün yıl boyunca neler yapmışız gerçekten Ar-Ge’mi, yoksa Ür-Ge mi diye. Gönderdikleri heyetleriyle farklı üniversitelerden farklı zamanlarda en az 3 tane öğretim görevlisi gelip bütün projelerimizi inceliyor ve her yılın sonunda da Bakanlığa raporlamaya gidiyorlar. Ar-Ge mi, Ür-Ge mi rapor ediyorlar. 5-6 yıldır her yıl denetleniyoruz. Biz artık Ar-Ge merkezi diyoruz. 

- Bu merkezlere teşvik var mı? O denetimler o yüzden mi?

- Evet, Bakanlık nezdinde resmi Ar-Ge merkezleri. 

- Geçenlerde destek için çalışan sayısı azaltıldı değil mi?

- Eskiden sayı 50 ve üzeriydi şimdi 30’a indi. 




EĞİTİME BÜYÜK KAYNAK AYIRIYORUZ

- Büyük işletmelerde çalışanların eğitimi çok önem kazanıyor? Böyle bir işi sürekli yapmak için nasıl bir eğitim faaliyeti yürütüyorsunuz?

- Eğitime çok ciddi bir kaynak ayırılıyor. Her yıl işletmeler olarak hedeflerimiz var. Bütün yöneticiler kendi çalışanlarıyla performans değerlendirmesi yapıp onları planlamakla yükümlü. Merkez insan kaynaklarımız var, bütün bunları organize eden. Aynı şekilde Ar-Ge merkezlerinde olduğu gibi işletmelerin kendi insan kaynakları var. Bu kampüste 2 işletme yan yana olduğu için insan kaynakları yöneticileri ortak. Dolayısıyla yöneticilikler bünyesinde çalışan işçiler kendi yöneticileriyle yaptıkları performans görüşmelerinde birebir çalışanla görüşüp onların ihtiyaç duyduğu kendini yetiştireceği alana göre veya yöneticinin çalışanında gördüğü eksikliğe göre planlıyorlar. Ahmet için şu ay, şu ay birer hafta, üçer hafta eğitimler verilecek içerde veya dışarıda. Bunlar tespit ediliyor. İşletme genelinde bunun bütün yılda maliyetinin ne olacağı ortaya çıkıyor. 

2020’YE KADAR NE YAPACAĞIMIZI PLANLADIK

Biz Çerkezköy işletmesinin eğitim bütçesini oluştururken 1300 kişi burada var 700 kişi de kurutma fabrikasında var. Mavi-beyaz yaka toplamında yaklaşık 2000 kişiyiz. Düşük sezonda 1700’lere iner. Bunun da beyaz yaka sayısı değişmez. Yaklaşık 120 kişisi beyaz yaka dersek, bunların nereye gideceği, ne kadar kaynak ayıracağımız yıl bitmeden ortaya çıkar. Mesela 2015 için ne kadar üreteceğiz, eğitim için ne kadar ayıracağız, Ar-Ge için ne harcayacağız şu anda belli. Arçelik, önümüzdeki günlerde bunu holdinge sunacak. Bütün Koç Topluluğu için kendi bütçelerini yılın son çeyreğinde yaparlar. Holding’te görüşülür onaylanır veya üzerinde görüşülür. Yıla girmeden bütçelerimiz bellidir.  

Bunların dışında 5 yıllık uzun vadeli planlarımız var. Onlar da her yıl revize edilir. Onun da takvimi mayıs hazirandır. 2015’ten başlayıp 2020’ye kadar ne yapacağımızı planlarız. İlk yılı eylül ekime gelince revize ediliyor. En azından önümüzdeki 4 yıl önünü görüyorsun ve her yıl da bu değişiyor.   
 
ÇALIŞANLAR İSTANBUL’U ÖZLÜYOR
- Sizinki gibi köklü, büyük kurumlarda sirkülasyon çok fazla değildir diye düşünüyorum. Gerçekten öyle mi?

- Maalesef, Çerkezköy’ün bir handikapı var bu anlamda. Çerkezköy İstanbul’a yakın olmanın çok dezavantajını da yaşıyor. Yöneticimiz, mühendisimiz İstanbul’dan gidip geliyor. Bir süre sonra da bu gidip gelmeler duruyor. İstanbul’u, büyük şehri tercih ediyorlar. Diğer işletmelerle kıyaslama yaptığımızda onlarda da aynı sıkıntı var. BSH lojmanlarını kapattı. Hema’da lojman var. İnsanlar iş bittikten sonra iş ortamından uzaklaşmak istiyorlar, lojman da çözüm olmuyor. Gidip gelmek bir süre sonra yoruyor. Çerkezköy’ün sosyal olanakları son 5 yılda biraz arttı ama halen yeterli değil. ÇOSB’nin konferans salonuyla bir hareketlilik başladı. En azından senede birkaç tiyatro ve konser izleriz diye düşünüyorum. Bunlar olsa bile İstanbul’daki olanaklar yok. Eşi orada çalışıyor çocukları okul çağında orada okula gidiyor dolayısıyla bu bir sorun olarak bize yansıyor. 

- Yürüttüğünüz sosyal sorumluluk projeleri var mı?

- Bunların adı Arçelik olarak hatta Koç Holding olarak belirleniyor. Son projelerden bir tanesi ‘Ülkem İçin Engel Tanımıyorum’. Merkezi olarak alınan bu karar Koç Holding’in  bütün yurtiçi ve yurtdışındaki tesislerinde hayata geçirilmeye çalışıyor. Son konu engelsiz bir Türkiye gibi. Koç Holding’in bütün kampüslerinde engelli vatandaşlara yönelik bir çalışma bu. Onların kampüse rahat girip çıkabilecekleri, asansör yoksa asansör yapılacak, rampa yoksa tekerlekli sandalyeye rahat gelebilmesi için rampa yapılacak.  

KULLANIM SÜRELERİ MİNİMUM 10 YIL

- Beyaz eşyanın kullanım süresine ilişkin araştırma var mı? Üretici kaç yılda bir değiştiriyor?

- Biz bütün beyaz eşyalarımızda minimum 10 yıl kullanım ömrünü dikkate alarak tasarım yapıyoruz. Bütün testlerimizi de buna göre yapıyoruz. Minimum 10 yıl. 

GEZMEYİ ÇOK SEVERİM

- Son olarak size hobileriniz nelerdir diye soralım.  

- Ben, hafta içini evimden uzak geçirdiğim için hafta sonunda ailemle olmak hoşuma gidiyor. Evcimen birisiyim. Hafta sonu bir akşam ailecek yemeğe çıkarız. Rakı balığı, denizi severim. Seyahat etmeyi severim. Kısa tatilleri severim. Gümüşlük’ü severim. Gümüşlük emekli olunca gitmek istediğim yer. Öğrencilik yıllarımda çadırla başlayan macera devam ediyor. Promosyon biletler bulup, hafta sonları Bodrum’a, Avrupa’nın belli yerlerine seyahat etmeyi seviyorum. Arabayla köy yollarında kasabalarda, yeni yerleri görmeyi seviyorum. Ben Edirneliyim. Köyde rahmetli babamdan biraz yerim var onlarla ilgilenmeyi severim. Ördek avına giderim. Amaç muhabbet. Trakya insanı muhabbeti sever. Avcılıkla hiç alakam yok onların ortamını seviyorum. Hatta bu güzel hayvanları nasıl vuruyorsunuz diye sorarım. Sinema ve kitap okumayı seviyorum. Yakın tarihi anlatan kitapları okumayı seviyorum. 

Çerkezköy’de de hafta içi bol bol okumak için zaman var. Hafta içi benim gibi ‘bekar’ olan arkadaşlarla buluşup sohbet ederiz. Türk halk müziğini severim. Amatörce de olsa bağlamam var. Flütüm var, çok stresli olduğum zaman kapıyı kapatır çalarım. Yabancı dil konusunda ilgim var. Babam Belçika’da çalışırdı. Yazları 4 ayım Belçika’da geçerdi. İngilizce ve biraz Fransızcam var. Bunu daha çok geliştirmek istiyorum. ODTÜ Makine Mühendisliği mezunuyum, iyi seviyede İngilizcem var iyi seviyede Fransızca eklemek istiyorum. Emekli olduktan sonra bu nedenle bir yıl Fransa’da kalıp dil eğitimi almak istiyorum. Öğrenmenin yaşı yok. Emeklilikte karavan kiralayıp en kısa zamanda karavanla Avrupa’yı dolaşmak istiyorum. Arabayla çok gezdim ama moto-karavanla gezmek istiyorum. Bazen diyorlar ki yat niye düşünmüyorsun. Çok keyifli ama ben çok sevemedim. Yat mı, karavan mı dediğinizde karavan derim.
 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner112

banner111

banner110

banner109

banner108

banner106